1. Merkezi Örgütlenme Konferansı Sonuç Bildirgesi

ÖZGÜRLÜK İÇİN ÖRGÜTLENİYORUZ!

14-15 Eylül 2024'te Ankara'da gerçekleştirilen Birinci Merkezi Örgütlenme Konferansımızı Narin şahsında, Türkiye, Kürdistan ve Filistin’de katledilmiş ve kaybedilmiş tüm çocuklara ithaf ediyoruz…

Büyük Bir İrade ve Kararlılıkla Örgütlenme Konferansımızı Gerçekleştirdik

DEM Parti 1. Merkezi Örgütlenme Konferansı’nı yerellerden başlayarak beldelerden ilçelere ve illere kadar ilmek ilmek ördük. İl, ilçe ve belde örgütlerimizde halkla birlikte onlarca toplantı yaptık ve çalıştaylar düzenledik. Söz konusu toplantılardan örgütlenmede yaşadığımız sorunlara ve bunların çözüm önerilerine ilişkin çıkan görüş, eleştiri ve önerileri büyük bir özenle bir araya getirdik ve örgütlenme konferansımızın esasını oluşturduk.

12-13 Eylül 2024 tarihinde Ankara’da 1. Merkezi Kadın Örgütlenme Konferansımızı, 14-15 Eylül 2024 tarihinde ise “Özgürlük İçin Örgütleniyoruz” şiarıyla 1. Merkezi Örgütlenme Konferansımızı gerçekleştirdik. Konferansımız bileşen, birey, genç, kadın, işçi emekçi, engelli, emekli her kesimden ve Türkiye’nin her yerinden yüzlerce kişinin katılımıyla gerçekleşti. Konferansımız tüm bileşenleriyle, tekçiliğe karşı çokluğun bir aradalığının simgesi olarak, bugüne kadar ısrarla savunageldiğimiz fikriyatımız ile örgütlenme pratiğimizin uyumunu bir kez daha ortaya koydu. Büyük bir coşku, heyecan ve katılımla geçen konferansta iki gün boyunca etkin ve derinlikli tartışmalar yaptık. Tüm yoldaşlarımızla birlikte yeni bir örgütsel atılımın yol ve yöntemlerini aradık. Tarihsel bir momentte örgütsel yapı, model ve işleyişimizi en iyi şekilde yeniden yapılandırmak için paradigmamız temelinde tartışmalar yürüttük. 

Konferansımız An’a Müdahalenin Adıdır!

Konferansımız bir taraftan dünya finans kapital sisteminin bir bütün olarak yeniden dizayn edilmek istendiği, küresel ve bölgesel düzeyde kritik gelişmelerin yaşandığı, bir taraftan da Ortadoğu’da İsrail’in Filistin’e yönelik soykırım saldırılarının gerçekleştirildiği, enerji ve ticaret hatları üzerinden şiddetli bir hegemonya mücadelesinin sürdüğü, AKP-MHP iktidarının Kürtlere karşı topyekûn savaş ve işgal politikalarını yükselterek Güney Kürdistan’da saldırılarını yoğunlaştırdığı, Rojava’ya yönelik tehditlerini arttırdığı, İmralı’daki tecrit rejiminin mutlak iletişimsizliğe dönüştüğü bir tarihsel eşikte gerçekleştirildi.

15 Şubat 1999’dan bugüne sistematik tecrit politikalarının muhatabı olan Sayın Abdullah Öcalan 5 Nisan 2015’ten beri mutlak tecrit altındadır. Tecrit kavramı bugün İmralı’daki mevcut durumu izah etmekte yetersiz kalmaktadır. Hukukun kara deliği haline gelen İmralı Ada Hapishanesi, AKP-MHP rejimi özelinde Türkiye’nin ve onun bağlı olduğu uluslararası siyasal düzenin, bizzat hukuk dışılığının tescilidir. Sayın Öcalan’ın dayatılan emperyal savaşa karşı halkların barışını savunan çözüm tezleri; kapitalist, sömürgeci politikalar karşısında Ortadoğu ve dünya ezilenlerinin mücadelesine sunduğu teorik katkıları, Kürdistan ve Filistin sorunları başta olmak üzere dünyanın farklı yerinde süren çatışma ve savaşların son bulmasında anahtar rolü oynayacak önemdedir. Kürt sorununun demokratik çözümü ve Türkiye’nin demokratikleşmesine sağlayacağı katkılar da göz önünde bulundurularak, Sayın Öcalan’ın fiziki özgürlüğünü de kapsayacak biçimde sağlık, güvenlik ve özgür çalışma koşullarının sağlanması için mücadelenin yükseltilmesi önemlidir.

Kürt sorununun çözümsüzlüğünün etkisiyle ve savaş politikalarındaki ısrar siyasi krizi derinleştirirken buna bağlı olarak ekonomik ve toplumsal krize de neden olmuştur. Türkiye’de emeğin sömürüsü zirve yapmış, ekonomik kriz işçileri, çiftçileri, emekçileri, emeklileri açlık ve sefalete mahkûm etmiş, cezaevleri adeta işkence merkezlerine dönmüş, gazetecilere ve medyaya yönelik baskı ve sansür katmerlenerek artmış, erkek egemenliği kadın kırım düzeyine ulaşmış, çocuklara yönelik suçlar çocuk düşmanlığı seviyesine yükselmiş, farklı toplumsal kesimlerin;  tanınma ve eşit yurttaşlık talepleri yok sayılmaya devam edilmiş, göstermelik “engelli dostu” uygulamalarla sağlamcılık ideolojisi pekiştirilmiş, göçmenler nefret söylemlerinin ve linç politikalarının hedefi haline getirilmiş, Alevilere yönelik ayrımcılık ve ötekileştirilme sürdürüldüğü gibi Alevi inancına dışardan müdahale aracı olacak kurumsal yapılar oluşturulmuş, Kürt’ün diline, kültürüne ve varlığına yönelik inkar politikası bir kez daha devreye konarak yeni bir saldırı ve düşmanlık dalgası başlatılmış, sermayenin kâr hırsıyla doğa sonsuz bir talana açılmış ve bu şiddet sarmalında hayvan katliamı yasayla meşrulaştırılmaya çalışmaktadır. AKP-MHP iktidarı topluma karşı büyük bir saldırı dalgası başlatarak toplumsal çürümeyi hızlandırmıştır.

Baskıcı, ırkçı ve cinsiyetçi sermayeye iş gücü yetiştiren, mezhepçi, ırkçı, tekçi, anti-demokratik yeni müfredatla pekiştirilen eğitim sistemi gençliği parçalayan bir ideolojik aygıta dönüşmüştür. Milyonlarca genç yoksulluk, barınamama, sömürü koşullarında çalıştırılma, asimilasyon, göç ettirme ve özel savaş politikalarıyla karşı karşıyadır. Gençlerin özgür ve örgütlü iradesine tahammülü olmayan iktidar küresel kapitalizmin toplum kırım politikasını sürdürmeyi hedeflemektedir. İktidarın gençliğin örgütlenmesinin önüne geçebilmek için türlü yola başvurduğu, özgürlüklerin hapsedilerek gençlerin nefessiz bırakılmak istendiği bir eşikte gençler büyük bir kararlılıkla konferansta örgütlü mücadelemizin en önünde gençlerin yer aldığını, örgütlü toplumun gençlerin katılımı ve kararlılığıyla inşa edilebileceği hakikatini ortaya koymuştur.

Toplumsal çöküş koşullarına karşı örgütlü toplumu yaratma ısrarıyla gerçekleştirdiğimiz konferansımız şimdi güçlü bir çıkış yapmak için aldığımız kararlarla yeni bir örgütlenme hamlesini başlatıyor. Konferansımızda örgütlenme modelimiz ve örgütlenme çalışmalarımızla ilgili birçok önemli karar aldık. Örgütlenmenin önündeki engellerin enine boyuna tartışılması sonucu alınan kararlar parti fikriyatı ile örgütlemenin ilişkisini güçlü bir şekilde ortaya koymakta, örgütlü toplumun inşası ve toplumu savunmanın yol ve yönetimlerini açmaktadır.  

Yeni Kararlarla Örgütsel Atılımı Hayata Geçiriyoruz

Konferansımız, “kongre partisi” paradigmamıza bağlı olarak politik ve örgütsel faaliyetlerinde organların eş güdüm içinde çalışması ilkesini temel eksen olarak belirlemiş; yerel çalışmalarını güçlendirmek amacıyla kongrelerle koordineli şekilde Mahalle-Köy Komisyonları kurma kararı almıştır. Örgütlenme atılımımızın önemli bir çalışması da bu temelde, her il, ilçe, belde ve köyü birer eğitim alanı merkezine dönüştürme faaliyeti olacaktır. Konferansımız mevcut merkeziyetçi, otoriter, anti-demokratik siyasal sömürü düzenine itirazı olanların gücünü açığa çıkarmayı ve bu gücü örgütleyerek 3. Yol siyasetiyle demokratik ve özgürlükçü bir siyasal düzen yaratmayı hedef olarak önüne koymuştur.

Konferans toplumsal ve siyasal sorunların derinleştiği bu eşikte, partimizin örgütlenme yapısı ve işleyişi açısından yetersiz kalan örgütsel mekanizmalarını dönemin ihtiyaçları çerçevesinde düzenlemiştir. Toplumsal alanı örgütleyerek, güçlü dayanışma ağları örerek ve bunları genişleterek, mücadeleleri birleştiren toplumu savunmayı hedefleyen partimiz demokratik, konfederal, yerel, özerk ve özgürlükçü mekanizmaların inşa edilmesi amacıyla Türkiye’de coğrafi esaslara dayalı 12 bölge özelinde Parti Meclisi Üyeleri Bölge Koordinasyonu modeli ile örgütlenme kararı almıştır. Konferansımızda, çoğulcu bir yapıyı benimseyen partimizin belde, ilçe ve il kongreleri ile Büyük Kongre hazırlık süreçlerinin partinin eşit temsiliyet ilkesi ile birey-bileşen yapısı dikkate alınarak yürütülmesi, kongre komisyonları ile mutabakat komisyonlarının radikal demokratik ilkeler doğrultusunda çalışması karar altına alınmıştır.

Konferansımızda erkek egemen AKP-MHP faşist iktidarının cinsiyetçi, kadınları ve farklı cinsel yönelimleri/cinsiyet kimliklerini düşmanlaştıran politikaları sonucu örgütlü kadınların ideolojik, politik ve örgütsel olarak karşı karşıya kaldığı zorluklara ve erkek egemenliğine karşı mücadele sadece kadınların değil tüm parti yapımızın ortak sorumluluğu olduğu tespiti yapılmıştır. Bu doğrultuda eşit temsiliyetin partimizin her kademesinde layıkıyla uygulanması, eşbaşkanlığın mor çizgimiz olarak ısrarla savunulması ile erkek egemenliğiyle mücadele konferansın en temel kararları arasında yer almıştır.

3. Yol’un İnşası İçin Daha Güçlü Örgütleneceğiz

Türkiye, AKP-MHP iktidarının politikalarının bir sonucu olarak ekonomiden siyasete, kültürden eğitime kadar derin yapısal sorunlarla boğuşmaktadır. Restorasyonla, tamiratla, tadilatla, sistem içi düzeltmelerle bu sorunlar çözülemez.  Sorunlar yapısaldır, sistemseldir çözüm de yapısal ve sistemsel olmak zorundadır. Siyasal sistem tartışmaları statüko ve restorasyon arasına sıkıştırılarak başka bir alternatif olmadığı propagandası yapılmaktadır. Bu manipülasyona karşı halklarımızın, ezilenlerin, emekçilerin gerçek demokratik alternatifinin sokakta, yerel yönetimlerde ve parlamentoda güçlü bir biçimde kurumsallaştırılması ve özneleştirilmesi acil bir görev olarak önümüzde durmaktadır.

DEM Parti’nin özünü oluşturan mücadele tarihi Türkiye halklarının tümünü temsil eden, gençlerin, ekoloji hareketlerinin, Kürt kadın hareketinin, kadın hareketlerinin ve feminizmin, hak mücadelelerin direniş ve itirazlarını sahiplenen; Kürt siyasi hareketinin birikimini Türkiye’deki sosyalist, devrimci demokratik güçlerin mirası ile birleştiren bir zemine dayanmaktadır. Kürt Özgürlük Hareketi’nin eşitlik ve özgürlük talebini, Türkiye halkları ile buluşturma mücadelemize karşı yürütülen ideolojik ve politik saldırıların, kirli propagandaların sebebini biliyoruz. Bu saldırılar DEM Parti’nin bu özgül niteliğinden korkan, onun büyümesinden rahatsız olan rejim aklının başka maskeler takmış halidir. Bizler Kürt sorununun demokratik çözümünü savunuyor; Türkiye’nin demokratikleşmesinin ve eşit-özgür bir toplumun inşasının mücadelesini yürütüyoruz. Partimiz demokratik kurum ve yapılar ile eşit-özgür bir ortaklaşma ilişkisi olan 3. Yol stratejisini, demokratik ittifak kararlığını ve demokrasi mücadelesinde yan yana durmanın gerekliliğini radikal demokrasi anlayışıyla savunur.

Bu temelde partimiz 3. Yol siyasetini yürütürken, aynı zamanda partinin çoğulcu yapısının bu ortak mücadeleyi büyütme zemini olarak görür. Yeni dönemi birlikte örgütlemek amacıyla Partimiz, genişleme ve toplumsallaşma stratejisine bağlı olarak, Kongre Parti formunu kabul eden siyasi yapıların katılımına açık olduğunu ilan eder.

Konferansımız bu bilinçle 3. Yol’un tam anlamıyla yaşamsallaştırılamamış olmasını temel bir eksiklik olarak tespit etmiş, halklarımıza olan sorumluluğumuzun gereği olarak 3. Yol’u ortak mücadele temelinde güçlü bir şekilde örgütleyerek hayata geçirmenin kararlığını ortaya koymuştur.

Özgür Toplum İçin Örgütlenmek Yaşamsaldır

AKP-MHP iktidarının her türlü şiddet aracına başvurarak topluma yönelik başlattığı yeni saldırı dalgası, siyasal ve toplumsal çürümeyi ve çözülmeyi hızlandırmıştır. Toplum bir bütün olarak yozlaşma, adaletsizlik, açlık ve sefalet kıskacıyla kuşatılmış durumdadır. Bizler örgütlü toplumu, örgütlenmeyi, bu cendereyi kırabilmenin ve toplumun özgürleşmesinin biricik yolu olduğunu, ekmek ve adalet mücadelemizle hep savunduk. Toplumsal çürümenin panzehri örgütlü toplumun pratikleştirilmesidir. Böyle bir toplum, sermaye ve iktidar tekellerinin otoriter, tekçi toplum tasarımına karşı demokratik toplumsallığın savunusudur. Narin’in devletin ve işbirlikçi çetelerinin suç ortaklığıyla katledilmesi örgütlü politik toplum idealinin ne kadar yaşamsal olduğunu net bir şekilde ortaya koymuştur. Narin Güran’ın katledilmesi erkek egemenliğinin, eril şiddetin ve cezasızlık politikalarının olduğu kadar çocuk düşmanlığının normalleştirilmek istenmesinin bir sonucudur. 100 yıldır bu topraklarda katledilen ve kaybettirilen çocuklara yaşatılanın devamıdır.

AKP-MHP iktidarının toplumsal çürümeye yol açan politikaları karşısında toplumu savunacağız, örgütlü mücadelemizi daha da yükselteceğiz. Faşizmin birleşik mücadele ile önlenebileceğinin bilinciyle faşizme karşı demokratik direniş hattımızı genişleterek büyüteceğiz. Mücadele ağacımızın yeşerdiği her yerde faşizmden hesap soracağız, “buradayız” diyerek direneceğiz, örgütlü mücadelemizle faşizmi mutlaka yıkacağız. 

Yine, yeniden umudu büyüterek, toplumsal muhalefetin tüm mücadele alanları ile daha fazla buluşarak; tüm mücadele alanlarına nüfuz ederek toplumsal mücadelelerin doğrudan öznesi olacağız. Bu çağrı herkesedir: DEM Parti halktır, DEM Parti sizsiniz. DEM Parti Kürt’ün, Türk’ün, Ermeni’nin, Roman’ın, Arap’ın, Çerkes’in, Laz’ın, Gürcü’nün, Rum’un, Pomak’ın, Süryani’nin, Êzidî’nin, Yahudi’nin, Hıristiyan’ın, Alevi’nin, Sünni’nin; bu topraklarda yaşayan bütün halkların ve inançların partisidir.

DEM Parti ezilenlerin, emekçilerin, emeklilerin, yoksulların, kadınların, gençlerin, engellilerin, halkların, inançların, kimliklerin gerçek umududur.

Örgütlü gençliğin örgütlü bir toplum olduğu gerçekliğinden hareketle gençleri DEM Parti’de çok daha güçlü bir biçimde örgütlenmeye çağırıyoruz.

Şimdi Örgütlenme Zamanı!

Özgürlük İçin Örgütleniyoruz!

Ekmek ve Adalet İçin Örgütleniyoruz!

Gelin Hep Birlikte Omuz Omuza Yürüyelim, Kazanalım.

Örgütlü Bir Halkı Hiçbir Kuvvet Yenemez!

Birlikte Yürüyecek, Birlikte Başaracak, Mutlaka Kazanacağız!

DEM Dema Rêxistinê ye!

Em ji bo Azadiyê Birêxistin Dibin!

Ma Xo Rêxistin Kenê, Cuye Azad Kenê!

Jin Jiyan Azadî!

An Serkeftin An Serkeftin!

 

Bildirgenin Kürtçesine buradan ulaşabilirsiniz.

16 Eylül 2024