Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu Eş Sözcülerimiz Sevda Çelik Özbingöl ve Öztürk Türkdoğan'ın açıklaması:
F tipi hapishanelere geçiş ve ağır tecrit koşullarını protesto etmek amacıyla Türkiye hapishanelerinde açlık grevi yapan tutsaklara karşı 19 Aralık 2000’de 20 hapishanede eş zamanlı yürütülen operasyonda 30 tutsak katledilmiş, 300’e yakın tutsak da yaralanmıştır. İnsan yaşamının gözetilmediği, kimyasal gazların kullanıldığı ve bir dehşetin yaşatıldığı bu katliama devlet tarafından “Hayata Dönüş” adı verilmişti. Katliamın üzerinden 24 yıl geçmesine rağmen kamu görevlileri açısından cezasızlık politikası uygulanmış, hesap sorulmamıştır.
Katliamla hedeflenen ve yüzlerce devrimcinin kanını taşıyan F tipi tecrit sistemi, bugün Y tipi, S tipi ve yüksek güvenlikli hapishanelerle yeni bir boyut kazanmıştır. İmralı Ada Hapishanesinde ise tecridi aşan mutlak iletişimsizliğin uygulandığı çok özel baskı yöntemleri uygulanmaktadır. Cezaevlerinde “Tredman” adı altında yürütülen programlar, tecrit ve hak gasplarının yöntemi olarak kullanılmakta, infaz rejiminde sık sık yapılan değişiklikler iyileştirmeden ziyade mevcut hakların kısıtlanması için kullanılmaktadır. Tüm bunların geldiği aşamada cezaevleri tecrit, hak kısıtlamaları, hayatlarını kaybeden hasta mahpuslar ve açlık grevleri ile anılmaya devam etmektedir.
BM ve Avrupa Konseyi tarafından belirlenen mahpuslara uygulanması gereken asgari standartlar ve insan hak ve özgürlükleri ile ilgili tüm yasal düzenlemeler, “Özgürlüğünden yoksun bırakılmış herkese insan haklarına saygı çerçevesinde davranılmalıdır. Özgürlüğünden yoksun bırakılmış olan herkes, cezalandırılmalarına veya tutuklanmalarına hükmedilen kararla yasal olarak ellerinden alınmayan tüm haklara sahip olmaya devam eder” der.
Bu hakların başında yaşam hakkı ve işkence yasağı gelmektedir. Devlet, cezaevlerinde bulunan mahpusların başta yaşam hakkı olmak üzere tüm haklarını korumakla ve mahpuslara insan onuruna uygun davranmakla yükümlüdür. Kapatılma başlı başına bir cezadır ve ek yaptırımlarla ağırlaştırılamaz. Teorik düzlemde kabul edilen ve taraf olunan sözleşmelerin yükümlülükleri Türkiye’de pratik karşılığını ne yazık ki bulamamıştır.
19 Aralık 2000 operasyonunun yıldönümünde ve Cezaevlerinde İnsan Hakları İçin Mücadele ve Dayanışma Günü vesilesiyle;
- Cezasızlık politikasının son bulması,
- Cezaevlerinde hukuk kurallarına, ulusal üstü belgelere ve insan onuruna uygun davranılması,
- Yasaların, “Tredman” adı altında insan onuruna ve kişiliğine müdahale niteliğindeki kısıtlamalardan arındırılması ve buna uygun hukuki düzenlemeler yapılması,
- İnsan onuruna aykırı bir uygulama ve müdahale olan tecrit sisteminden vazgeçilmesi için başta siyasi iktidar olmak üzere tüm topluma çağrı yapıyoruz.
Sevda Çelik Özbingöl - Öztürk Türkdoğan
DEM Parti Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu
19 Aralık 2024