2024 Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifine ilişkin muhalefet şerhimiz:
AKP-MHP iktidarının ekonomi-politik tercihleri sebebiyle enflasyon, işsizlik, yoksulluk, borçluluk, geçim sorunu, hayat pahalılığı, sefalet ve açlık sorunu her geçen gün daha da büyümektedir. Yanlış politikalardaki ısrar ekonomide pek çok göstergeyi olumsuz etkilemiş, bu süreçte enflasyon, işsizlik, döviz kuru, dış ticaret açığı, dış borç, dış ödemeler dengesi, CDS primi ülke tarihinin en yüksek seviyelerine çıkmıştır. Giderek artan otoriterleşme, yargının iktidara bağımlılığının daha da artması, pek çok alanda temel hak ve özgürlüklerin rafa kaldırılması, Kürt sorununun çözümsüzlüğü ve güvenlikçi anlayıştan kaynaklı “savunma ve güvenlik” harcamalarında yaşanan devasa artışlar, ülke ekonomisini çöküşe sürüklemiştir. İktidar tercihleriyle ülke ekonomisini, bedelini yoksulların ödediği, bumerang gibi vuran faiz-kur-enflasyon-işsizlik sarmalına sürüklemiştir.
İktidarın sermayeyi ve rantı merkeze alan ekonomi politik tercihleri enflasyonu hızla arttırmıştır. Milyonlarca yurttaş için hayat pahalılığı ve enflasyon hala en can yakıcı sorun olmaya devam etmektedir. Özellikle seçim sonrası döviz kurlarında meydana gelen hızlı yükseliş ve peşi sıra vergi oranlarında yapılan artışlar hem enflasyonu tetiklemiş hem de zaten bozuk olan vergi yapısı ve gelir dağılımını daha da bozmuştur. Vergilerde yapılan artışlar hızla mal ve hizmet fiyatlarına yansımış bu da gıdadan giyime, barınmadan ulaşıma kadar her şeyin zamlanmasını beraberinde getirmiştir. Öyle ki son aylarda akaryakıt fiyatları başta olmak üzere pek çok ürüne defalarca zam yapılmıştır. 2023 seçimlerinden bu yana akaryakıtın yanı sıra çay, şeker, ekmek gibi temel gıda maddelerine defalarca zam yapılmış, bazı ürünlerde zam oranı yüzde 100’ü aşmıştır. Türkiye her şeye her gün zam yapıldığı, fiyat istikrarının yok olduğu bir buhran dönemini yaşamaktadır. AKP-MHP iktidarı, enflasyonun küresel bir sorun olduğunu söylese de bizzat Merkez Bankası’nın da ifade ettiği gibi küresel enflasyon düşme eğilimine girmiştir. Ülkelerin enflasyon oranları karşılaştırıldığında yüzde 61,98’lik resmi enflasyon oranıyla Türkiye’nin oldukça negatif ayrıştığı rahatlıkla görülmektedir. Kaldı ki bağımsız araştırma kuruluşu olan ENAG on aylık enflasyonu yüzde 129,27 olarak açıklamıştır ki bu TÜİK’in açıkladığı enflasyon oranının iki katından fazladır. Ayrıca Dünya Bankası’nın yayımladığı Gıda Güvenliği Raporu’na göre, Türkiye dünyada yıllık bazda en yüksek gıda enflasyonuna sahip 10. ülkeyken bu alanda OECD ülkeleri arasında birinci sırada yer almıştır. Bu tercihlerin/politikaların bedelini en çok yoksullar ödemektedir. Yakın zamanda açıklanan bir OECD araştırmasına göre Türkiye geçim derdinde OECD ülkeleri arasında ilk sırada yer almaktadır. Türkiye ailelerin yüzde 70’ten fazlasının geçim derdi yaşadığı bir ülke haline getirilmiştir.
Enflasyonun kronik bir hal alması ve enflasyondaki hızlı ve takip edilemez artışlar yurttaşlar için yaşamı daha da zorlu hale getirmiş, yaşanan ağır ekonomik sorunlardan dolayı insanlar en temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamaz noktaya gelmişlerdir. Özellikle son yıllarda işsizlik artmış, emek değersizleşmiş, güvencesiz çalışma yaygınlaşmış, tencereler kaynamamış, sepetler boş kalmış, evler ısıtılamamıştır. Bu süreçte insani koşullarda barınma gibi temel ihtiyaçlar özellikle büyük kentlerde neredeyse lüks haline gelmiştir. İktidar asgari ücretliye, emekçiye, memura ve emekliye kaşıkla verdiğini kepçeyle geri almıştır. Normal şartlar altında en alt/temel ücret olarak kabul gören asgari ücret toplumun yüzde 50’sinden fazlasının çalıştığı bir ücret haline gelmiştir. Ayrıca asgari ücret harici maaşla çalışanların büyük bir kısmı yine asgari ücret dolaylarında bir maaşla çalışmaktadır. Bu sebeple Türkiye’de insanlar en temel ihtiyaçlarını dahi borçlanarak karşılamak durumunda kalmaktadırlar. Yeni asgari ücretin açıklandığı 21 Haziran 2023’ten bugüne, yani henüz 5 ay geçmişken asgari ücret 480 dolardan yaklaşık 390 dolara kadar düşmüştür. Dört kişilik bir ailenin insanca bir yaşam sürmesi için gereken minimum tutar, bir diğer deyişle yoksulluk sınırı, asgari ücretin neredeyse 5 katına çıkmıştır. Asgari ücretin en temel beslenme ihtiyaçlarını dahi karşılayamıyor olması asgari ücretle çalışan yaklaşık 10 milyon emekçinin “çalışan yoksul” haline geldiğini, dahası açlık sınırının altında bir hayata mahkûm edildiğini ortaya koymaktadır.
Öte yandan özellikle son günlerde bedelini ağırlıkla yoksulların ödediği vergi oranlarında yapılan devasa artışlar, ekonominin halkımızın üzerine çökmesine neden olmuşken sermaye sınıfının karları rekorlar kırmaya devam etmektedir. Yakın zamanda açıklanan Türkiye’nin 500 büyük şirketinin karlılığına ilişkin bir rapor, emeğiyle geçinen yurttaşlar daha da yoksullaşırken büyük şirketlerin devasa karlılık oranları yakaladığını göstermiştir. Buna göre söz konusu şirketlerin 2022 yılı net satışları, 2021 yılına göre yüzde 148,7 ile rekor kırarak artış göstermiş, şirketlerin karı yaklaşık 8 trilyon liraya çıkmıştır. Bu büyük şirketler, net satışlarını dolar bazında da yüzde 33,4 artırmıştır. Gerçek enflasyon yüzde 100’ü geçmiş, hayat pahalılığı tavan yapmış, yoksulluk sınırı 50 bin liraya dayanmışken sermaye sınıfı karlarına kar eklemeye devam etmektedir. Ayrıca hem deprem harcamaları hem de Ortadoğu ve Ukrayna’da devam eden savaşlar emtia fiyatlarında muhtemel artışlara sebep olacak, artan enflasyon ise faiz artışlarını beraberinde getirecek bu da emekçilerin ve yoksulların borç yükü daha da artacaktır.
2024 Bütçesi’ne baktığımızda ise zamların ve ilave vergilerin hız kesmeden devam edeceği görülmektedir. Çünkü 2024 Bütçesi’nde tercihler emeğiyle geçinen ve yoksulluk içerinde yaşamaya mahkum edilmiş milyonlarca yurttaştan yana yapılmamıştır. Aksine sermayenin çıkarları temelinde bir bütçe hazırlanmıştır. Ekonomik krizin faturasını emekçi halkın sırtına yükleyen bir bütçe söz konusudur. 2024 Bütçesi, halkın sorunlarına çare olamayacaktır. Aksine 2024 Bütçesi’yle zamlar artarak devam edecek, enflasyon yükselecek, dolardaki artış sürecek, ev kiralarındaki artış durmayacak, ek vergiler gelecektir. 2024 Bütçesi EYT’lilerin, emeklilerin, ataması yapılmayan öğretmenlerin, çiftçilerin, işçilerin, işsizlerin, asgari ücretlilerin, kadınların, gençlerin sorunlarını çözemeyecektir. Bu sebeple 2024 Bütçesi iktidarın yanlış politikaları sonucu enflasyonun şaha kalktığı, yoksulluğun ve işsizliğin arttığı, vergi adaletsizliğinin ve gelir dağılımının daha da bozulduğu bir dönemi yaşatmayı bizlere “vaat” olarak sunan bir bütçedir.
Şerhin tamamına buradan ulaşabilirsiniz.
9 Aralık 2023