3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nde sağlamcılık ideolojisi ile yüzleşilmeli!

Engelliler Komisyonu Eş Sözcümüz Hatice Betül Çelebi'nin açıklaması:

1992 yılından bu yana dünya genelinde 3 Aralık Dünya Engelliler Günü, engelli haklarının tanınması, uygulanması ve engelliler için eşit yurttaşlık imkanlarının tartışılması amacıyla önemli bir tarih olarak ele alınmaktadır. Ancak engellilere yönelik tüm ayrımcılık, ötekileştirme ve eksik görme anlayışlarını içeren yaygın sağlamcılık ideolojisi nedeniyle, engelliler için eşit bir yurttaşlığın imkanlarına evrensel ve ulusal düzeyde ulaşılabilmiş değildir. 2007 yılında Türkiye’nin de imzaladığı BM Engelli Haklarına İlişkin Sözleşmesinin gereği olan engelliler için erişilebilirlik,  özerklik ve bağımsızlık, toplumsal yaşama tam ve etkin katılım, fırsat eşitliği, kadın-erkek eşitliği ve kendi kimliklerine saygı duyulması ilkeleri tam olarak yaşama geçirilmemiştir.

Engelliliğin salt tıbbi, fiziksel ve doğal bir konu olmadığı; iş kazaları, trafik kazaları, ev içi şiddet, devam eden çatışma ve savaşlar, yetersiz beslenme, akraba evliliği ve gebelik-doğum süreçlerinde yeterli tıbbi desteğin sunulmaması gibi nedenlerle engelliliğin yeniden üretildiği görülmelidir. Geleneksel toplumsal yaklaşımın, önyargıların ve alışkanlıkların engelli sorunlarını ağırlaştırdığı görülmelidir.

Sağlamcılık ideolojisi nedeniyle Türkiye’deki nüfusun 10 milyondan fazlasını oluşturan engelli yurttaşların erişilebilirlik, ulaşım, istihdam, eğitim, sağlık, siyasal ve sosyal katılım hakları sistematik bir ihlal ve ayrımcılık rejimi altındadır. Sağlamcılık ideolojilerinin geriletilmesi ve engelliler için eşitlikçi bir yaşamın imkanlarının artırılması amacıyla aşağıdaki politika ve uygulamaların 2025 yılı içerisinde yaşama geçirilmesi hedeflenmelidir:

• Türkiye’de engelli nüfusun yaş, cinsiyet, sosyo-ekonomik durum, eğitim, medeni durum, il ve engel gruplarına göre güncel verileri tespit edilmeli ve her engel grubunun ihtiyaçları veri esaslı olarak kamusal bir hizmet kapsamında planlanmalıdır.

• Nüfusun içinde yüzde 12’den fazla olan engellilerin genel ve yerel bütçelerdeki payı bu oranda olmalıdır.

• 20 yıldır ertelenen/ötelenen erişilebilirlik mevzuatı; binalar, yollar, kaldırımlar, geçitler, otopark ve parklar, asansörler, yemekhaneler, kurum internet siteleri, e-devlet uygulamaları, mevzuat ve tüm çalışma ortamlarında uygulanmalıdır.

• Engelli istihdam kotası yüzde 10’a yükseltilerek bu oran tüm işyerlerinde uygulanmalıdır.

• Başta belediyeler ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı personeli olmak üzere, tüm kamu emekçilerine yönelik engelli hakları farkındalığı eğitimleri düzenlenmelidir.

• Tüm bakanlıkların taşra teşkilatlarında, belediyelerde ve üniversitelerde kadrolu işaret dili tercümanı istihdam edilmelidir. Braille alfabesiyle hazırlanan materyallerin ve işaret dili kullanımının yaygınlaşması ve işaret dili tercümanlarının iş ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi amacıyla kapsamlı bir program uygulanmalıdır.

• Kişi geliri asgari ücretin altında kalan tüm engellilere temel yurttaşlık geliri desteği sunulmalı ve bu miktar asgari ücretin altında kalmamalıdır. Engelli ödenekleri enflasyona karşı korunmalıdır.

• Engelli emekçilerin işyerinde maruz kaldığı sağlamcılık ve mobbing pratikleri cezai yaptırıma tabi tutulmalıdır. İnsan onuruna yakışır iş ve yaşam koşulları sağlanmalıdır.

• Engellilerin medyada, siyasette ve ekonomik yaşamda temsili için teşvik edici mekanizmalar kurulmalı, engellilere yönelik ayrımcı söylemin yeniden üretilmesine karşı tedbirler alınmalıdır.

• Sık sık yaşanan kur şokları nedeniyle çoğu ithal olan ilaç, tıbbi cihaz ve medikal araçlara erişimde güçlük yaşayan tüm engelliler desteklenmelidir.

• SMA, Serepral Palsi, SSPE ve Down Sendromu olan kişilerin, nadir hastalığı olanların ve ailelerinin gerekli sosyo-psikolojik ve ekonomik destekten yoksun olmaması için “erdemli bir kamu hizmeti” sunulmalıdır.

• Rehabilitasyon ve özel bakım merkezlerinin fiziksel altyapı yetersizlikleri sunulan hizmeti olumsuz etkilemekte, bu yerlerde çalışan kişilerin güvencesiz olması kalıcı sorunlara yol açmaktadır. Güvencesiz çalışma sonlandırılmalı ve bu hizmetler kamucu bir yaklaşımla verilmelidir. Buralarda engellilere yönelik onur kırıcı işkence ve eziyet pratikleri önleyici bir yaklaşımla denetlenmeli ve bu yöndeki iddialar ivedilikle soruşturulmalıdır.

• Otistikler başta olmak üzere genel olarak engellilere yönelik dışlayıcı söylem ve pratiklerin yaptırımsız kaldığı, engellilere yönelik şiddetin cezasız kaldığı bilinmelidir. Bu cezasızlık politikası durdurulmalı ve otistikler başta olmak üzere engellilere yönelik eğitim için geleneksel tutum ve yaklaşımlardan vazgeçilmelidir. Bu konuda alternatif iletişim ve eğitim yöntemleri için gerekli kamusal girişimler başlatılmalıdır.

• Devam eden çatışma ve savaşların, depremlerin ve benzeri kitlesel yıkımların sosyal yapıya olumsuz etkilerinin engellilerin sorunlarını derinleştirdiği gerçeğiyle yüzleşilmeli, bu süreçlerde engelli kalan nüfusa yönelik kapsamlı destekleme programları başlatılmalıdır.

Hatice Betül Çelebi
Engelliler Komisyonu Eş Sözcüsü
3 Aralık 2024