6-8 Ekim 2014te gerçekleşen Kobanî protestoları

Grup Başkanvekillerimiz Gülistan Kılıç Koçyiğit ve Sezai Temelli, 6-8 Ekim 2014'te gerçekleşen Kobanî protestolarının gerçek sorumlularının açığa çıkarılması, olayların durulmasına kimlerin engel olduğunun belirlenmesi ve paramiliter güçlerin kimliğinin açığa çıkarılması amacıyla TBMM Başkanlığına araştırma önergesi verdi.

Önergede şu ifadeler yer aldı:

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

2014 yılında 6-8 Ekim olaylarında büyük çoğunluğu HDP’li olmak üzere toplam 50’ye yakın kişi yaşamını yitirmiştir. Bu olaylara kimlerin sebep olduğu, kimlerin olayların durulmasına hizmet etmeyip aksine olayları faşist, paramiliter, Hizbulkontra güçler eliyle kışkırttığı ve engellemediği bugün hala ortaya çıkarılmamıştır. Algı operasyonları, siyasi mühendislikler ve yargı kumpaslarıyla sorumluluk HDP’ye yüklenmeye çalışılmıştır. Yaşamını yitirenlerin pek çoğuyla ilgili yargılama yapılmamış, ölüm olayları faili meçhul bırakılmıştır. Olayların asıl sorumlusu olan iktidar yetkililerinin, kolluk kuvvetlerinin ve Hizbulkontra güçlerin ortaya çıkarılması ve yargılanmaları gerekmektedir. Bu amaçla Anayasa’nın 98. ve İçtüzüğün 104. ve 105. maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz ve talep ederiz.

GEREKÇE ÖZETİ

Türkiye’nin Kürt sorununun demokratik yollarla barışçıl çözümü için başlatılan Çözüm Süreci’nde olduğu 6-8 Ekim 2014 olaylarından hemen önce Kobani kantonu eş başkanı Enver Müslim tarafından Suriye’nin kuzeyindeki bazı bölgeler ve Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi üzerinden gelecek askeri yardımın Kobani’ye ulaşması için Türkiye toprakları üzerinden bir koridor açılması talep edilmişti. Bu çağrıya paralel olarak uluslararası toplum da “IŞİD’e karşı Kobani’nin savunulması” çağrısında bulunuyordu. PYD Eş Başkanı Salih Müslim de 4 Ekim 2014’te diğer Kürt bölgelerindeki silahların Kobani’ye Türkiye toprakları üzerinden aktarılması için koridor açılması talebinde bulunmuştu. Bu amaçla HDP’li siyasetçiler Türkiye’de yetkililerle çeşitli görüşmeler yapmıştı. Ancak iktidar yetkilileri bir türlü adım atmıyor, IŞİD’in katliam, tecavüz ve pek çok vahşi suç tehdidi Kobani’yi sarmıştı.

IŞİD’in Kobani’ye girdiği 6 Ekim 2014’te HDP, insani koridorun açılması konusunda dönemin hükümetine acil çağrılar yaparken, Kobani’deki IŞİD vahşetinin durdurulması için de kamuoyunu dayanışmaya ve duyarlı olmaya çağırdı. HDP’nin bu çağrısı demokratik ve barışçıl amaçlarla yapılmışsa da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 7 Ekim’de Gaziantep’te yaptığı konuşmada, Batılı ülkelere seslenerek “Kobani de, buyrun, düştü düşüyor” demesi üzerine protestoculara hem kolluk kuvvetlerinin saldırısı hem de faşist paramiliter, Hizbulkontra grupların saldırılarıyla olaylar yatıştırılamayacak bir hale geldi ve 7 Ekim itibariyle gerçekleşen protestolarda büyük çoğunluğu HDP’li olmak üzere toplam 50’ye yakın kişi yaşamını yitirdi.

GEREKÇE

Kobani olayları sebebiyle yargılananlar yine HDP’liler oldu. Katledilen HDP’lilerin failleri yakalanmadı, yargılanmadı; aksine Kobani Kumpas Davası’nın iddianamesinde katledilen HDP’lilerin sorumlusu olarak yine HDP’li siyasetçiler gösterildi. 6-8 Ekim olaylarını aydınlatmaya dönük hiçbir araştırma yapılmadı, verdiğimiz tüm önergeler reddedildi. Kobani Kumpas Davası, gerçekleri açığa çıkarmak için açılmış bir dava değil, iktidarın HDP’li siyasetçilere yönelik rehine siyasetinin bir aracıydı.

Öte yandan, iktidarın ve medyasının dilinden düşürmediği ve HDP’ye dönük bir intikam malzemesine dönüştürdüğü Yasin Börü cinayeti davasında, 24 Nisan 2017’de Mazlum İçli’ye suçsuz yere “Devletin Birliğini Ve Ülke Bütünlüğünü Bozma, Canavarca His Sevkiyle ve Eziyet Çektirerek 4 Kişiyi Öldürme, 1 Kişiye Karşı Öldürmeye Teşebbüs ve Örgüt Propagandası Yapma” suçlarından 124 yıl 8 ay hapis cezası verildi. Yargıtay, 3 Şubat 2020’de “Yasin Börü’ye yönelik öldürme suçu” yönünden verilen cezayı bozdu ve yargılama yeniden başladı. Bu sırada Mazlum’un avukatı tarafından dosyaya, olay günü aynı saatlerde Mazlum’un Diyarbakır'a 140 km uzaklıktaki Kulp İlçesi Demirli Köyü Keçiveren Mezrasında Muhsin Bayram isimli birinin düğününde olduğuna dair görüntü kayıtları sunuldu, kesinleşen diğer cezalar yönünden yargılamanın yenilenmesi talep edildi.

Mahkeme düğün görüntü kayıtlarındaki kişinin Mazlum İçli olup olmadığına ilişkin 1 yıl araştırma yaptı. Tüm deliller Mazlum’un olay günü köydeki düğünde olduğunu gösteriyordu. Savcı da 28 Mayıs 2021’de gerekçeli mütalaası açıkladı ve Mazlum'un beraatini talep etti. Kesinleşen diğer cezalar yönünden yapılan yargılamanın yenilenmesi ve infazın durdurulması talebi de aynı gün kabul edildi ve Mazlum’un infazının durdurulmasına oybirliği ile karar verildi. Ancak Savcılık, aynı gün karara itiraz etti ve tüm bu kararlar kaldırıldı. Duruşma savcısı da 27 gün sonra mütalaasını değiştirerek Mazlum’un yeniden cezalandırılmasını talep etti. Oysa dosyada delil durumu değişmemiş, o tarihte henüz 14 yaşında olan Mazlum’un fail olmadığı ispatlanmıştı.

Yasin Börü cinayetinde birinin suçlu da olsa suçsuz da olsa cezalandırılması gerekiyordu çünkü ölümler ile HDP’nin protesto çağrısı arasında bir bağ kurularak HDP kapatılmak, siyaseti mahkum edilmek isteniyordu. Ancak öldürülen HDP’li protestocuların katilleri ve olayların arkasındaki faşist, Hizbulkontra güçler ile siyasi bağlantıları açığa çıkarılmadı. Bunlardan bazıları,

● Protestolardaki ilk ölüm 7 Ekim 2014’te Muş’ta HDP’li Hakan Buksur’un polisin panzerden açtığı ateşle vurularak katledilmesiydi. 25 yaşındaki Hakan’ı öldüren polisin kimliği, görüntü kayıtları olmasına rağmen “tespit edilmedi.”
● Adana’da Yusuf Gülderen, Ahmet Albay ve Kadri Bağdu, IŞİD çeteleri tarafından katledildiler ve failler daha sonra Rakka’ya kaçtılar. Ahmet Albay’ın Kürt protestoculara saldırmak üzere oğlu V.A.’yı kendilerine katılmaya davet eden IŞİD çetesine itiraz etmesi nedeniyle öldürüldüğü ortaya çıktı ve faile sadece 18 yıl hapis cezası verildi.
● Batman’da Emrah Demir, Hizbulkontra tarafından açılan ateş sonucu katledildi.
● Diyarbakır’da polis ve Hizbulkontracıların açtığı ateş sonucu Süleyman Kale, Bawer Şeyhanlıoğulları, Mesut Menekşe, Murat Dağ, Mahsum Çoban, Uğur Özbay katledildi.
● İstanbul’da Mert Değirmenci (18 yaşında), faşist bir grup tarafından açılan ateşte silahla başından vurularak katledildi. Serhat Savaş (17 yaşında), polis tarafından atılan gaz kapsülünün başına isabet etmesi sonucu katledildi.
● İzmir’de Ekrem Kaçaroğlu, faşist bir grubun saldırısında önce ateşli silahla yaralanarak, ardından linç edilerek katledildi.
● Mardin’de Bilal Gezer Hizbulkontra tarafından protestoculara kurulan pusu sonucu başından vurularak katledildi. Sinan Toprak’ın (16 yaşında) Dargeçit sokaklarında pompalı tüfekle gösterici kovalayan bir grup tarafından öldürüldüğü kamera görüntüleriyle ortaya çıktı. Abdulkerim Seyhan, Bilal Gezer ve Sinan Toprak için yapılan kitlesel cenaze töreni dönüşünde Dargeçit İlçe Jandarma Komutanlığı önünde jandarmadan açılan ateşle katledildi. Beşir Ramazan Arif (8 yaşında), Nusaybin sınır bölgesinde askerin açtığı ateşle katledildi. Kerem Karaaslan, Hizbulkontra tarafından ateşli silahla katledildi.
● Siirt’te Davut Nas, protesto sırasında polis tarafından açılan ateşle katledildi. Mehmet Zakir Çal ve Kamil Taş korucular tarafından ateşli silahla katledildi. Necmettin Çelik, Yusuf Çelik (17 yaşında) ve Mehdi Erdoğan, komşu ve akrabalarının öldürüldüğü haberini alarak hastaneye doğru yürüyüşe geçen kalabalığa AKP’li Belediye Başkanı Navzat Karatay’a yakın bir grup korucu tarafından silahla ateş açılması sonucunda katledildi.
● Van’da Yunus Aktaş, protesto ateşi yaktığı için polis müdahalesi esnasında silahla vurularak katledildi. Hamdi Caner, polis tarafından ateşli silahla katledildi.

Tüm bu bilgiler doğrultusunda, algı operasyonları, siyasi mühendislikler ve yargı kumpaslarıyla sorumluluğun HDP’ye yüklenmeye çalışıldığı 6-8 Ekim olaylarında asıl sorumluluğu bulunan iktidar yetkililerinin, kolluk kuvvetlerinin ve faşist, Hizbulkontra güçlerin ortaya çıkarılması ve katledilen HDP’lilerin, protestocuların faillerin ortaya çıkarılıp yargılanması, Mazlum İçli davasındaki hukuka aykırılıkların araştırılması için bir araştırma komisyonu kurulması gerekmektedir.

10 Ekim 2024