8 Mart alanlarındayız: Kadınların örgütlü mücadelesi oldukça hiçbir erkek rejimin bizi yenmeye gücü yetmeyecek

8 Mart kapsamında Türkiye’nin dört bir tarafında alanlara çıkan kadınlar bir kez daha eşitlik ve özgürlük taleplerini dile getirdi. Kadın Meclisimiz, “Her DEM Direniş Her DEM Özgürlük! Dema Jinan, Vîna Jinan -DEM Jiyan e!” sloganıyla etkinlikler gerçekleştirdi. Batman, Şırnak, Van, Amed, Mersin ve Mardin’de 8 Mart kutlamaları yapıldı. 

Eş Genel Başkanımız Tülay Hatimoğulları Diyarbakır’da, Kadın Meclisi Sözcümüz Halide Türkoğlu Batman’da, Parti Sözcümüz Ayşegül Doğan ise Şırnak’ta kutlamalara katıldı. 

Diyarbakır’daki kutlamalarda konuşan Hatimoğulları, şunları söyledi:

Selam olsun zindandaki tutsak kadınlara 

Merhaba dayikên delal, jinên heja, gelên me yê bi rûmet hûn bi xêr hatin serseran serçavan hatin. Merhaba, ehlen ve sehlen. Hoş geldiniz, baş göz üstüne geldiniz. Merhaba Cumartesi Anneleri, merhaba adalet nöbeti tutan analarımız, merhaba yaşamını bu mücadeleye adamış sevgili kadınlar; hepiniz hoş geldiniz. Filistin’den, Kürdistan’dan, Rojava’dan, Afganistan’dan Şili’ye ve Fransa’ya kadar tüm mücadeleci kadınlara binlerce selam olsun. Selam olsun Sakinelere, Sevelere, Pakizelere; selam olsun Figenlere, Gültanlara, Sebahatlere; selam olsun zindandaki bütün tutsak kadınlara…

Emeğimiz sömürüldü, şiddet gördük, katledildik ama boyun eğmedik

Biz kadınlar 5 bin yıldır erkek egemen zihniyetin altında eziliyor ve sömürülüyoruz. Ama aynı zamanda 5 bin yıldır tarihi bir mücadeleye imza attık. Emeğimiz sömürüldü, şiddet gördük, katledildik ama boyun eğmedik. Eş başkanlık sistemimize saldırıldı ama asla boyun eğmedik. 1857’de New Yorklu dokuma işçisi 123 kadın, eşit işe eşit ücret için verdikleri mücadele sırasında patron ve devlet tarafından ateşe verildi. 123 kadının külleriyle yazıldı 8 Mart tarihi. Selam olsun bedel ödeyen kadınlara, selam olsun külleriyle 8 Mart tarihini yazıp bizlere armağan edenlere… 

“Jin, Jiyan, Azadi” sloganını haykıralım hep birlikte

Biz kadınlar yaşamın her yerinde baskıya, katliama ve şiddete maruz kalıyoruz. Hala Gülistan Doku nerede diyoruz ama yok. Hatırlayacaksınız Fatma Altınmakas’ı, eşinden şiddet gördüğü için şikayette bulunmuştu. Kürtçe verebildi ifadesini ama Türkçe tercüman bulunamadığı için, tercüme edilemediği için evine geri gönderildi ve katledildi. İpek Er, bir asker tarafından katledildi. Kürdistan’da kadınlara dönük yürütülen özel harp politikasını burada, Amed Meydanında hep birlikte boşa çıkarmak için “Jin Jiyan, Azadi” sloganını haykıralım hep birlikte.

Yaşam hakkımızdan asla vazgeçmeyeceğiz

Biz kadınlar, yaşam hakkımızdan asla vazgeçmeyeceğiz. Biz kadınlar, özel harp politikası olarak Kürdistan’da uygulanmak istenen siyasete boyun eğmeyeceğiz. Biz kadınlar, örgütlü mücadele gücümüzle İstanbul’da da Amed’de de yaşamı savunacağız. Bunun için İstanbul Sözleşmesini savunmaya devam edeceğiz, 6284 Sayılı Kanunu savunmaya devam edeceğiz. Elimizden alınmak istenen nafaka hakkımızı asla onlara vermeyecek ve savunmaya devam edeceğiz. Bunun için Kürdistan’dan Türkiye’ye el ele örgütlü mücadeleye var mıyız hep beraber? 

  

5 bin kadın adayımız var 

DEM Parti olarak ve birlikte çalıştığımız bütün ortak güçlerle birlikte eş başkanlık mor çizgimizdir dedik. Eş başkanlık sistemine en büyük saldırı kayyım rejimiyle başlamıştır. Kayyımların en çok saldırdığı alan belediyelerimizdeki kadın politikalarımız olmuştur. Eş başkanlığı ve eşit temsiliyeti tartışmaya açmaya kalktılar, biz kadınlar izin vermedik, izin vermeyeceğiz. Şu anda Kürdistan ve Türkiye’de tam 5 bin kadın eş başkan ve yerel yönetimler adayımız var. Türkiye’de hiçbir parti bunu gerçekleştirmemiştir. Bunu gerçekleştiren bir parti değildir; bunu gerçekleştiren siz değerli kadınların iradesidir. 

Bizler küllerinden mücadele yaratan, IŞİD’i yenen, işgale karşı direnen kadınlarız

31 Mart’ta belediyelerimizi kazandığımızda, kadın eş başkanlarımızın etrafında demokratik kadın özgürlükçü belediye anlayışımızı icra edeceğiz. Biz kadınlar, kadın bakış açısıyla, kadınların rahat edeceği bir şekilde hep beraber inşa edeceğiz. Yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır. Çünkü burada kadın meclisleri bu işin garantisidir. 

Bizler 8 Mart’ta küllerinden mücadeleyi yaratan kadınlarız. Bizler Rosa Lüxsemburglarız, Clara Zetkinleriz, Behice Boranlarız. Şirin Tekeli’yiz bizler. Kürt halkının özgürlük mücadelesini veren, IŞİD’e karşı en güçlü mücadeleyi veren Arin Mirxanlar ve Hevrin Xelefleriz biz. Selam olsun onlara, binlerce kez selam olsun. İsrail işgaline karşı direnen Şeyda Ebu Xazali’yiz. Kadın cinayetlerini asla unutmayan ve yaşam hakkını savunan kadınlarız biz. Biz küllerinden mücadeleyi yaratan Kürt, Türk, Arap, Ezidi, Ermeni ve burada sayamadığım birçok halktan kadınlarız. 

Kadınların örgütlü gücü oldukça hiçbir erkek rejimin bizleri yenmeye gücü yetmeyecek

Sevgili Jina Mahsa Amina’nın sözlerini kulaklarımızda duyar gibiyiz. Dilim döndüğünce onun anadiliyle söylemek istiyorum. Mahsa hat kuştin. Na Mahsa bu em, Mahsa bu ala şerê jinê. Mahsa öldürüldü, hayır Mahsa bayrak oldu, Mahsa her kadının kavgasının bayrağı oldu, her kadının bayrağı oldu. Onun saçı mücadelemizin bayrağı oldu. O ölmedi, aramızda ve bizler şu sloganı hep birlikte atarak Jina Mahsa Aminaların bayraklaşan saçlarını burada bir kez daha analım. Kadınların bu mücadelesi oldukça, bu örgütlü gücü oldukça ne Türkiye’de ne Kürdistan’da ne de Ortadoğu’da hiçbir otoriter erkek rejimin bizleri yenmeye gücü yetmeyecektir. Kadınlar başaracak, bizler başaracağız. Hepinizi sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum. 

 

Kadın Meclisi Sözcümüz Halide Türkoğlu da Batman’da katıldığı mitingde şunları söyledi:

Wê koletî têk biçe û azadî bi ser bikeve

Îro 8 Adarê roja jinan e. Lê em her tim dibêjin, her roj roja me ye. Ji bo keda me, çanda me, dem dema jinan e. Jin dê bi serbikevin, em bibin yek dê dengê me her tim bilind be. Ez dixwazim ji hevalên zindanan re silav bişînim. Gultan Kişanak, Sebahat Tuncel, Fîgen Yuksekdag û hemû jinên girtî re hezar silav dişînin. Wê koletî têk biçe jiyanek azad bê avakirin. Bimre koletî bijî azadî. Jinên azadîxwaz dê bi ser bikevin. Serkeftina jinan serkeftina Kurdistanê ye. Em jin dê jiyanek azad ava bikin. Denîz Poyraz, Nagîhan Akarsel, Gulistan Doku, Saîme, Leyla, Rojîn, Fatma Uyar, Sêvê Demîr, Evîn Goyi nemirin û em hemû hevalên xwe bibîr tînin. 

Kadınlar olarak savaş politikalarına geçit vermeyeceğiz

Bugün 8 Mart’ı direniş günü olarak anıyoruz. Kadınlar bu sisteme karşı yüzlerce yıldır mücadele ediyor. Batman’dan İstanbul’a, Van’a ve dünyanın birçok yerine kadınlar olarak alanlardayız. Taleplerimiz var, bunlar için direniyoruz. Bu taleplerimiz için bir yaşam örüyoruz. Coğrafyamız bir savaş coğrafyasıdır ve ulus devletlerin yarattığı savaşlardan dolayı en çok kadınlar katlediliyor. Kadınlar şahsında toplum soykırıma tabii tutuluyor. Bu savaşı başlatanlar kadınlar ve halklar değildir; bu savaşları devletler ve sermaye başlatıyor. Biz kadınlar her yerde barış siyasetini yaratmaya çalışıyoruz. İsrail’in Filistin halkına karşı başlattığı savaşı kabul etmediğimiz gibi bizlere ve Kürt halkına karşı Türkiye’nin başlattığı savaşı da kabul etmiyoruz. Barış için kadınlar olarak mücadele ediyoruz. Savaş politikalarına geçit vermeyeceğiz. İktidarlar savaş üzerinden iktidarlarını yürütüyorlar. Kadına düşman, Kürt’e düşman, doğaya düşman, tarihe ve kültüre düşman bir iktidar var. Bu iktidarlar bu düşmanlıklar üzerinden varlığını sürdürüyor. Biz kadınlar savaş politikalarını teşhir ediyoruz. 

Gülistan Doku’nun da Rojwelat’ın da hesabını soracağız

Onlar kayyım atadılar, irademizi gasp ettiler, Kürtlerin ve kadınların iradesini gasp ettiler. Şu an ağırlaştırılmış tecrit ile bütün haklarımız gasp ediliyor. Bu nedenle cezaevlerinde direnişler var. Sayın Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması için arkadaşlarımız mücadele ediyorlar. Bu direnişleri selamlıyoruz, sahipleniyoruz. Daha çok mücadele etmemiz, daha çok ses çıkarmamız gerekiyor. Onlar nasıl kentlerimizi, evlerimizi, işyerlerimizi ablukaya almaya çalışıyorsa; biz de doğruyu ve hakikati savunmaktan vazgeçmeyeceğiz. Biz kadınlar direnişi her alanda örgütlemek zorundayız. Son 8 yılda özel savaş politikalarıyla kadınların hayatları çalınıyor. Gülistan Doku şahsında faili meçhul kadınlar var, kaybettirilen kadınlar var. Uzman çavuşların çökertme planlarıyla kadınlara karşı politikaları hayata geçirdiklerini görüyoruz. Cezasızlık politikalarıyla bunlar korunuyor. Gülistan Doku’nun da Rojwelat’ın da hesabını hep birlikte soracağız. Bunun için birlikte örgütlenmemiz gerekiyor. 

Onurlu bir yaşam için mücadele ediyoruz ve mutlaka kazanacağız

Seçimlere gidiyoruz, siyasetçiler bizlere vaatlerde bulunuyor. 8 Mart’ı kutluyorlar ama ertesi gün kadınların emeğine ve bedenine saldırıyorlar, kadın düşmanlığı üzerinden seçim ittifakları kuruyorlar. Bu seçimlere giderken haklarımızı kazanmaya çalışacağız. Çok mücadele ettik, yeni yaşamı kurmak kolay değildi. Biz verilen her mücadeleyi ve ödenen her bedeli hatırlamak zorundayız. Erkek egemen sistem ve siyasi partiler sahaya çıktıkları zaman sanki hiç suç işlememişler, kadınlara karşı suç işlememişler gibi dolaşıyor. Biz kadınlar tarihimizi çok iyi biliyoruz. Yeni yaşam modelimizi her yerde ısrarla anlatıyoruz. Bizler eş başkanlık sistemimizle, daha demokratik ve eşitlikçi bir sistem yaratmaya çalışıyoruz. Bunu tehlike olarak gördükleri için kayyım atıyorlar. Biz kayyımları 31 Mart’ta göndereceğiz. Onları Ankara’ya göndermeyeceğiz, çünkü Ankara’da Gültan Kışanak adayımız. Biz kayyımları tarihin çöp sepetine göndereceğiz. 8 Mart’ta coşkuyla, zılgıtlarımızla, halaylarımızla, “jin jiyan azadî” diyerek sesimizi yükseltiyoruz. Kürt kadın hareketi, kadını özgür yaşam ile buluşturdu. Kürt kadınları onurlu bir yaşam için mücadele veriyor. 8 Mart’ta dünyanın her yerinde Kürt kadınları eşit ve onurlu yaşamın nasıl olması gerektiğini gösteriyor. Biz kazanacağız, kadınlar kazanacak, toplum kazanacak, Ortadoğu halkları kazanacak. 

8 Mart 2024