Bakırhan: 3. Yol siyasetimizle birlikte daha güçlü bir mücadeleye koyulacağız

Eş Genel Başkanlarımız Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, bileşen partimiz SYKP'nin 5'inci Olağan Kongresine katıldı. Kongrede konuşan Bakırhan, şunları söyledi: 

Büyük yoksullukla ve savaşlarla karşı karşıyayız 

Değerli arkadaşlar, aranızda bulunmaktan dolayı onur ve gurur duyduğumu belirtmek istiyorum. Çünkü sizler Mustafa Kahya ve Mehmet Latifeci’nin yoldaşlarısınız. Mustafa Kahya ve Mehmet Latifeci şahsında demokrasi mücadelesinde, devrim mücadelesinde yaşamını yitiren bütün yoldaşları saygı ve minnetle anıyorum. 

Sayın Eş Genel Başkanımız Cavit Başkan önemli şeyler söyledi. Adil olmayan bir dünyada yaşıyoruz. Hiçbir dönem görmediğimiz kadar büyük bir adaletsizlikle, yoksullukla ve savaşlarla karşı karşıyayız. Hiçbir dönemde dünyanın üçte biri mülteci konumuna düşmemişti. Bugün dünya nüfusunun büyük bir çoğunluğu bir gözü çantasında, çocuklarının ellerini tutarak her an başka ülkeye sığınma düşüncesiyle yaşıyor. Egemenler, hegemonik güçler, emperyalistler pastadan daha fazla pay almak, daha fazla sömürmek, daha fazla zenginleşmek için savaşlarla ve çatışmalarla dünyayı yönetmeye çalışıyor. Yaşadığımız coğrafyada, Ortadoğu’da çok ciddi savaşlar ve çatışmalar var. En son İsrail ve Filistin arasındaki çatışmayı, soykırımı, Gazze’nin işgalini yaşadık. Bunun da emperyalist politikalardan ve pastadan pay kapmaya çalışan çevrelerden bağımsız olduğunu düşünmüyoruz. Aslında Filistin halkı ile İsrail halkı arasında sorun yok. 

Türkiye Ortadoğu’da oyun kurucu rolünü kaybetti 

On yıllardır çözülmeyen bu sorun bugün emperyalistlerin elinde bir çatışmaya, bir soykırıma, Filistin halkının topyekun ortadan kaldırılmasına sebebiyet verecek bir çatışma sürecine dönüşmüştür. Yine Suriye’de, Rojava'da yaşanan savaşları, çatışmaları, yıkımı ve vekalet savaşını her birlikte izledik. Rojava’da da yine benzer politikalar hayata geçirilmeye çalışılıyor. Ama Rojava’daki Kürtler, devrimciler ve sosyalistler o çölde bir vaha olarak, mücadeleleriyle kendilerini ortaya koyarak ve “Jin jiyan azadî” sloganlarıyla dünya kadın mücadelesi ve devrim mücadelesi için büyük bir örnek ortaya koydular. Rojava ile dayanışanları, orada yaşamını yitirenleri saygıyla ve minnetle anıyorum. 

Dünya savaşlarla ve çatışmalarla dolu, dünyada ciddi bir kaos var ve bu kaostan çıkmanın yol ve yöntemleri araştırılıyor. Devrimciler, Kürtler, sosyalistler bu kaostan çıkışın nasıl olacağını tartışıyor, bunun mücadelesini veriyor. Türkiye’nin Kürtlere karşı savaşı da Ortadoğu’da yaşananlardan bağımsız değildir. Türkiye, Kürt meselesini çözemediği için oyun kurucu rolünü kaybetti. Özgürlüklerden ve demokrasiden uzaklaştığı için bu rolü kaybetti. Aksine rolü Türkiye’deki milliyetçiliğin, ırkçılığın, Alevi düşmanlığının, Kürt düşmanlığının, kadın düşmanlığının giderek ivmelenmesine sebebiyet veriyor. 

3. Yol siyasetimizle birlikte daha güçlü bir mücadeleye koyulacağız 

Türkiye’de ciddi bir sağ popülizm ve milliyetçilik gelişiyor, büyüyor. Biz devrimciler, dünyadaki adaletsizliklerin ve Ortadoğu’daki çatışmaların son bulması için mücadele ediyoruz. Bir taraftan da Türkiye’de gelişen bu ırkçı ve milliyetçi dalganın son bulması için mücadelemize büyük bir özveriyle devam ediyoruz. SYKP de DEM Parti’nin önemli bileşenlerinden biri olarak bu yoksulluğa ve ötekileştirmeye; Türkiye’yi yoksullaştıran, işsiz bırakan, uçurumun kenarına getiren bu zihniyete karşı bizimle birlikte, Kürtlerle birlikte mücadele ediyor. Kadın ve Alevi düşmanlığının önü ırkçılıkla perdelenmeye çalışılıyor. “Yoksuluz, işsiziz” dediğimizde vatan diyorlar, millet diyorlar, bayrak diyorlar. Ama vatanın, milletin ve bayrağın arkasında halklarımızı ve emekçilerimizi yoksullaştıran, onlar üzerinde ciddi bir faşist politika uygulayan bir sistem var. Önümüzdeki dönemde bu faşist politikalarla mücadele etmek bizim için ciddi bir sorumluluktur. Ya bu sağ, ırkçı, milliyetçi, bizi yoksullaştıran sistemin politikaları karşısında pes edeceğiz ve oturacağız ya da emekçilerle, yoksullarla, devrimcilerle, ezilenlerle ve ötekileştirilenlerle birlikte 3. Yol siyasetimizle daha güçlü bir mücadeleye koyulacağız. 

Sol sosyalist güçler, Kürtler, emekçiler faşizmi engelleyecektir

Çok iyi biliyoruz ki Mahirlerden, Denizlerden, Mazlumlardan günümüze kadar pes etmeyen bir geleneğin, bir mücadele geçmişinin sahipleriyiz. Emin olun biz oturursak yaşanmayacak bir Türkiye’yle, yaşanmayacak bir bölgeyle karşı karşıya kalabiliriz. Dolayısıyla önümüzdeki dönem daha güçlü ittifaklar, daha güçlü birliktelikler, daha güçlü mücadele yöntemleri bulmak gibi bir zorunluluğumuz var. Bunun yolu da emekçilerle, Kürtlerle, işçilerle, kadınlarla, ekolojistlerle, feministlerle daha fazla buluşmaktan geçer. Ya fabrikalarda ve sokaklarda işsizlerle, emekçilerle birlikte mücadeleyi örgütleyeceğiz ya da bu faşizan politikalar karşısında gittikçe zayıflayarak Türkiye’de tam olarak faşizmin kurumsallaşmasını izleyeceğiz. 3. Yol siyasetimizle birlikte Türkiye’de sol sosyalist güçler, Kürtler, emekçiler, ezilenler dün olduğu gibi bugün de bu faşizmi engelleyecektir, durduracaktır. Bu yerel seçimler de çok güçlü mücadele yeridir. 

Toplumcu ve şeffaf bir yerel yönetim anlayışı uygulayacağız

DEM Parti olarak Türkiye’de kent uzlaşısı çerçevesinde yerel seçimlere hazırlanıyoruz. Türkiye’nin birçok yerinde demokratlarla, emekçilerle, faşizan ve milliyetçi olmayan dostlarımızla seçim çalışmaları yürütülüyor. Toptancı bir yaklaşımımız yok, toptancı bir yaklaşıma sahip değiliz. Kimi kentlerde demokrat devrimci halklarımıza hizmet edecek emekçi dostu adaylarla birlikte bir uzlaşı sağlanabilir. Ancak bu Türkiye’nin tamamında AKP karşısında muhalefetin adaylarını desteklemek anlamına gelmiyor. İlkelerimiz bellidir; kadın ve Kürt düşmanı olmayacak, rantçı olmayacak ve toplumcu belediyeciliği uygulayacak. Halklarımızın ve haklarımızın temsilinde açık olacak. Birlikte toplumcu ve şeffaf yerel yönetim anlayışı uygulayacak. Tabii ki yerellerde iş birliği yapılacak. Siz de kabul edersiniz ki Türkiye’deki profilde parmakları geçmeyecek sayıda adayları olduğunu biliyorsunuz. Onlara benzemek zorunda değiliz. Biz emekçilerin, ezilenlerin, temsil edilmeyenlerin, ötekileştirilenlerin tarafıyız. Biz tarafı olduğumuz kesimlerle birlikte dünden bugüne kararlı bir mücadelede yürüyerek, yerel seçimleri ezilen ve yok sayılan büyük çoğunlukla karşılayacağız.
 
Toplumcu bir mücadele anlayışıyla faşizmi geriletebiliriz

Son olarak dünyada eşi benzeri görülmeyen demokratik yöntemlerle halk oylaması yaparak adaylarımızı belirledik. Merkeziyetçi bir akılla karar veren, yerelin iradesini tanımayarak adaylar seçen anlayışların dışındaydık. Halkın karar verdiği, kendi yöneticisini seçtiği bir halk oylamasıydı. Eş başkanlığı, Rojava’da jin jiyan azadî diyerek dünya kadın mücadelesine ezilen ve emekçiler mücadelesine örnek olan yeni bir sistemi yine Türkiye’de ve Kürdistan’da uyguladık. Bundan sonra adaylarımıza halk karar verecek dedik ve halk karar verdi. Halkın seçtiği adayları, DEM Parti'nin adayları olarak ilan ettik. Biraz daha gücümüzü görerek, halkla birlikte bedel ödemeyi göze alan bir yol ve yöntemle ve daha toplumcu bir mücadele anlayışıyla bu faşizmi geriletebileceğimize inanıyoruz. Bunu defalarca Türkiye ve Kürdistan’da yaptık, bugün tekrar yapmamak için hiçbir sebep yok. Bu duygularla, bugüne kadar emek vermiş olan arkadaşlara emeklerinden dolayı teşekkür ediyorum. Yeni görev alacak arkadaşların da bu mücadele ruhuyla daha başarılı bir süreci işleteceğine inanıyorum. Yolumuz açık olsun. Dem dema me ye ez bawer im, em ê bi ser bikevin. Kongreya we ji niha ve bixêr be. Bi xatirê we.

9 Şubat 2024