Bakırhan: Ağrı’yı yalancılara ve hırsızlara kapatın, kentinizi ve kendinizi siz yönetin

Eş Genel Başkanımız Tuncer Bakırhan, Ağrı İl Kongremize katıldı. Coşkulu geçen kongrede konuşan Bakırhan, şunları söyledi:

Merhaba warê berxwedanê, warê Ehmedê Xanî. Merhaba rêhevalên Semayê, hûn bi xêr hatin, li ser seran li ser çavan hatin. Bila Kongreya me ji me hemûyan re bi xêr be. Ez hevalên ku ked dane ji bo keda wan em spasiyê xwe ji wan re dibêjin ji bo hevalên ku dê bên hilbijartin jî ez ji bo wan serkeftinê dixwazim. Ez bawer im ev kongre ji bo Agiriyê ji bo têkoşîna me, Ji bo yekîtiya me dê bibe sedema serkeftinê. 

Değerli Ağrılı arkadaşlarımıza, değerli kadın arkadaşlarımıza, gençlere; bugüne kadar mücadele içerisinde emek vermiş, bedel ödemiş, bizi bugünlere getiren çok değerli arkadaşlarımıza, Ağrılı demokrasi şehidi sahibi siz değerli analara selam ve saygılarımızı sunmak istiyorum. 

“Biz Kürdüz, eşit yurttaş olmak istiyoruz” dedikleri için arkadaşlarımız cezaevinde

Bazen mazlum olmak, farklı olmak hak almak için yeterli olmuyor. Kürtler dünyada 70 milyon nüfusa sahip. Ancak hak aramalarımız defalarca idam sehpasıyla, mahpusla ve sürgünle bastırıldı. Henüz amacımıza ulaşamadık. Yine Ukrayna ve Karabağ halklarının yaşadığı zulmü, savaşı ve çatışmayı hep birlikte izliyoruz. Yakın zamanda mazlum Filistin halkının haklı davasında karşılaşmış olduğu katliamı ve soykırımı hep beraber görüyoruz. Bu ne anlama geliyor? Haklı olmak sadece hak almak için yeterli değilmiş. Demek ki örgütlü olmak gerekiyormuş. Demek ki 70 milyon Kürt hep birlikte aynı davaya, aynı geleceğe kilitlenerek yoğun bir çaba ve emek içerisinde olmamız gerekiyor. Aksi halde Filistin halkının yaşadığı bu zulmü yaşamak bizim de kaderimiz olabilir. Sömürgeciler büyük bir vahşet uyguluyorlar. Sömürge ülkeleri farklı olan etnik ve inanç durumlarına tekçilik dayatıyorlar. Tek olmak istiyorlar; tek yapamadıklarını da baskılarla, cezalarla, yargı sopasıyla susturmaya çalışıyorlar. Selahattin Demirtaş’ın, Gültan Kışanak’ın, Figen Yüksekdağ’ın, Sebahat Tuncel’in ve cezaevinde olan tüm tutsak yoldaşlarımızın da tutsak olmasının sebebi haklarını aramalarıdır. “Biz Kürdüz, eşit yurttaş olmak istiyoruz” dedikleri için arkadaşlarımız cezaevinde. 

Filistin için timsah gözyaşı dökenler Rojava’da çocuklarımızı katlediyor

Ortadoğu büyük bir savaş ve çatışma alanı haline geldi. Bu savaş ve çatışma biz Kürtleri de etkiliyor. Filistin için timsah gözyaşı dökenler, ümmet diyenler, İslam diyenler, kardeşlerimizdir deyip dünyayı ayağa kaldıranlar; Rojava’da çocuklarımızı katlediyor, kadınları katlediyor, onların yaşam alanlarını yok ediyor. Gün yok ki Rojava’da Kürt halkının başına bombalar yağmasın. Bu bize neyi gösteriyor? Bu iktidarın ve bu sistemin gerçekten haktan yana olmadığını, Kürt karşıtı olduğunu, Kürt karşıtı bir mücadele ve çaba içerisinde olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor. Ağrı’dan seslenmek istiyoruz: Ümmetseniz, biz de ümmetin bir parçasıyız. İslam’sanız, biz de İslam’ın parçasıyız. İnsanlıksa, bu coğrafyanın en büyük insanlığını Kürt halkı yapmıştır. Filistin’e özgürlük ve barış isteyenlere buradan Ağrı’dan, Kürtler için bombadan, cezaevinden başka ne istiyorsunuz, diye sormak bizim hakkımızdır. 

İkiyüzlü politikaları teşhir etmediğimiz sürece bedel ödemeye devam edeceğiz

Başta iktidar partisi olmak üzere Kürtlere ölümü ve mahpusu reva görenlere, “Neden Kürtler için barış istemiyorsunuz?” sorusunu sormak zorundasınız. Bu ikiyüzlü, Kürt karşıtı, Kürtleri Türkleştirmeye çalışan anlayış karşısında hep beraber durmalıyız. En başta AKP’li olanlara bu ikiyüzlü politikaları teşhir etmeliyiz. Ve onları Kürt halkının statüsünü tanımaya, demokratik değerlerini tanımaya çağırmalıyız. Susup kaldığımız sürece, bu ikiyüzlü politikayı teşhir etmediğimiz sürece daha çok bedel ödemeye, daha çok baskı görmeye, yok edilme tehlikesiyle yüz yüze kalmaya devam ederiz.

İnsaf ve vicdanı olmayan AKP zihniyetine Ağrı halkı oy verecek mi?

Cumhuriyet kurulduğu günden beri 100 yıl geçti. Bu 100 yılda cumhuriyetin temel karakteri Kürt karşıtı bir ittifak olmasıydı. Cumhuriyet, Kürt inkarı üzerine kuruldu. Şeyh Saitlerin, Seyit Rızaların idam edilmesinin sebebi de buydu. Ağrı İsyanının kanla bastırılmasının sebebi de buydu. Biz yeni katliamların olmaması için Cumhuriyetin ikinci yüzyılında eşit yurttaşlar olmak istiyoruz. Bizi eşit yurttaş saymayan, Ehmedê Xanî ve Şeyh Sait’in torunlarını Türk sayan bu zihniyeti kabul etmiyoruz. Ağrılı kardeşlerimizden oy istiyorlar. Size soralım: Ne İslam ne insaf ve ne vicdan sahibi olan AKP zihniyetine Ağrı halkı oy verecek mi? 

İstiyorlar ki Kürt illerinde genç kalmasın

Çok büyük bedeller ödedik, gençlerimizi kaybettik, yaylalarımız daha düne kadar yasaktı. Bizi yok saymak ve asimile etmek için her türlü politikayı denediler. En başta da ekonomiyle bizi terbiye etmeye çalıştılar. Bizi kardeş görüyorlarsa, bizim 55 binin üzerinde gencimiz niye Meksika’da, Kanada’da? Gençlerimiz neden Meriç’i ve okyanusları geçmek zorunda kalıyor? Niye Trabzonlular, Rizeliler Kanada’ya kitlesel göç etmiyor da Kürt gençleri göç ediyor? Bu, bilinçli bir politikanın sonucudur. İstiyorlar ki Kürt illeri insansızlaşsın ve genç kalmasın. İstiyorlar ki Kürdistan’da “Kürdüm, haklarımı istiyorum” diyen yurttaş kalmasın. Bu kirli politikalara karşı her zamankinden daha fazla örgütlü olmamız lazım. Ne yapacağız, Sırrı Sakık’ın da dediği gibi, bu kongre salonlarını onlarca kat daha fazla aşacağız. Daha güçlü kitlesel bir şekilde ve bir arada bu faşizm karşısında ayakta duracağız. 

Kürt sorununu çözmek istiyorsanız en başta Sayın Öcalan üzerindeki mutlak tecridi kaldıracaksınız!

Kürtler ne istiyor, diyorlar. Kürt sorununu bizi cezaevlerine doldurarak çözeceklerini düşünüyorlar. Bizi göçerterek çözdüklerini düşünüyorlar. Ehmedê Xanî’nin adını her fırsatta anıp sonra da onun sokaklara ve caddelere verilen ismini değiştirerek Kürt sorununu çözdüklerini düşünüyorlar. Geleceğinizi çarçur eden, talan eden, belediyelerinizi çevresine ve ailesine peşkeş çeken tüccarları göndererek Kürt sorununu çözdüklerini düşünüyorlar. Hayır, Kürt sorunu çözülmedi ama çözülebilir. Bu sorunu çözmek kolaydır. En başta bu inkarcı yaklaşımdan vazgeçeceksiniz. En başta Kürt halkının irade olarak gördüğü, Kürt halkının Çözüm Sürecinde baş müzakereci olarak gördüğü Sayın Öcalan üzerindeki mutlak tecridi kaldıracaksınız.  

Bunlar demokrasiden de ekonomiden de kardeşlikten de sınıfta kaldı 

Kürtler ne istediğini biliyor. Kürtler bu kirli sistem karşısında kimin kendisini temsil ettiğini defalarca kanıtladı. Yolumuz uzun, çok emek vermemiz gerekiyor. Zorlu bir süreç yaşıyoruz. İktidarın bölgede ve Türkiye’de uyguladığı ekonomik politikalardan dolayı insanlarımız geçinemiyor. Çocuklarımıza bakamıyoruz. Para, pul oldu. Enflasyon açıklanan rakamların katbekat üzerinde. Ama AKP, Kürt meselesinde olduğu gibi ekonomik göstergelerde de yine toplumu kandırmaya çalışıyor. Asıl meslekleri kandırmaktır, yalan söylemektir. “Ben açlık ve yoksulluğu çözerim” dediler, baktılar olmadı “yeni ekonomik model” çıkardılar. Yeni ekonomik modelleri ise yoksulluk oldu. Bir ekonomi bakanları vardı, bizim açlığımızla ve yoksulluğumuzla alay ediyordu. Şimdi Mehmet Şimşek’in modeline “Londra modeli” diyorlar. Londra modeli nedir biliyor musunuz? Tefecilerden yüksek faiz ve borç alıp o borçları bizim vergilerimizle ödemektir. Yani daha fazla yoksulluk demektir, daha fazla işsizlik ve açlık demektir. Bunların demokrasiden de ekonomiden de kardeşlikten de sınıfta kaldıklarını gördük. Bu sınıfta kalan sistemi, önümüzdeki dönem yerel seçimler başta olmak üzere sandığa gömeceğimize inanıyoruz. Ağrı halkının inancına ve iradesine inanıyoruz. 

“Hüküm Nas”tır diyenlerin faizi yüzde 35’lere çıkardığı bir ülkede nasıl yönetildiğimiz ayan beyan ortadadır 


Erdoğan 2023 Vizyon Belgesini açıklarken; faizi sıfırlayacağını, yoksulluğu çözeceğini, milli gelirden herkese düşen payı yükselterek 20 bin dolara çıkaracağını söylüyordu. Söyledikleri hiçbir hedefi tutturamadıklarını görüyoruz. Milli gelirimiz düştü, ücretlerimiz düştü. 7500 lira emekli maaşıyla geçinmeye çalışıyoruz. Demokraside sınıfta kaldık. Bir yargı darbesi ile karşı karşıyayız. Her şey çoklu krizlerle devam ediyor ve Türkiye daha kötü bir şekilde yönetiliyor. Geçmişte “Faiz haramdır. Nas hükümdür, onu uygulayacağız” diyen Erdoğan’ın ülkesinde faiz yüzde 35’lere çıktı. Önümüzdeki süreçte faiz yüzde 50’leri, 60’ları da aşabilecek noktaya gelecektir. “Hüküm Nas”tır diyenlerin faizi yüzde 35’lere çıkardığı bir ülkede nasıl yönetildiğimiz ayan beyan ortadadır. 

Krizleri aşmanın yolu Kürt'ün statüsünü tanımaktır

Türkiye aslında bu bahsettiğimiz krizleri çok kolay aşabilir. Kürt'ün statüsünü tanıyacak, çözümleyici bir mantıkla yaklaşacak, Kürt'ün iradesine kayyım atamayacak, siyasi tutuklamalardan vazgeçecek, cezaevlerini boşaltacak, Terörle Mücadele Kanununu değiştirecek. Selahattin Demirtaş’a “terörist” diyenler, Hrant Dink’in katili Ogün Samast’ı serbest bırakanlar gerçekten terörle mücadele derdinde olsaydı; uyuşturucu baronlarıyla, çetelerle, mafyayla, bu ülkeyi soyup soğana çeviren çeteci mantıkla mücadele ederlerdi. Bizler terörist değil hak arayanlarız! Onların teröristleri dışarıda ellerini kollarını sallaya sallaya dolaşıyor. Kürtler eşit olsun, hakkı hukuku olsun diyen cezaevine atılıyor. Dolayısıyla terörle mücadele ediyoruz diyerek Kürt halkını ezen, dilini asimile eden, gençlerini göçerten, onları yoksullukla terbiye etmeye çalışan bu sistem karşısında bize her zamankinden daha fazla görev ve sorumluluk düşüyor. Bir direniş mektebi olan, bize mücadeleyi öğreten Ağrı halkı her zamankinden daha fazla kenetlenmeli ve bu cambazların, tüccarların, soyguncuların oyununu boşa çıkarmalıdır.  Yeter artık diyelim size iş aş vadeden, gelişmiş bir Ağrı vadeden ama yoksulluk bırakan, çukur bırakan, belediye kaynaklarını ranta çeviren bu anlayışa. Bunların bize yaptıkları şey kötülüktür. Kötülükten başka bir şey bilmiyorlar. İyiliği biz kazanacağız. İyiliği ne iktidar ne Erdoğan ne de AKP bize getirecek. İyiliği kazanmanın tek bir yolu vardır. Kürt halkı bunlara güçlü bir cevap verecektir. Kars’ı, Ağrı’yı, Iğdır’ı alarak bu cevabı verecektir. Kürdistan coğrafyasında bunlara kazanacak belediye bırakmazsak terbiye olabilir, yola gelebilirler. Aksi halde göç yolları bize, yoksulluk bize, cezaevlerinde buluşmak bize kalacak. Ben bunların hepsini atlatabileceğimizin umudunu taşıyorum. Bugün Kürtler bütün baskılara rağmen bu salonları doldurabiliyorsa, Rojava’da dünyaya örnek olabilecek olan bir yönetim anlayışıyla kendisini ve oradaki halkları birlikte yönetebiliyorsa, Türkiye’de yerel yönetimleri kazanacaktır. Bize “Türksünüz” diyen zihniyete karşı “Kürdüz, insanız, demokratız; eşit haklara sahip olmak istiyoruz” diyerek büyük bir cevap vereceğiz.

Ağrı’yı yalancılara ve hırsızlara kapatın, kentinizi ve kendiniz yönetin 

Seçimler geliyor. Bu kongrelerimizle birlikte seçimleri daha güçlü karşılayacağız. Ruhunu ve onurunu satan insanları seçtirmeyeceğiz. Bizden olan, tasası Kürt ve Kürt'ün geleceği olan, sizin içinden çıkmış size hürmet edecek olan, belediye kaynaklarını bu kentteki herkese eşit şekilde paylaştıracak olan yönetimlerin seçilmesi artık boynumuzun borcudur. İnanıyorum ki önümüzdeki yerel seçimlerde AKP siyasetini boşa çıkaracağız. Ağrı halkının ödediği bedellere layık yöneticilerle bu kentin kendisini yöneteceği günler yakındır. Sizlerden ricam, partinize sahip çıkın. Sizlerden ricam, Ağrı halkının geleceğine sahip çıkın. Ağrı’yı yalancılara ve hırsızlara kapatın. Kürtlerin, emekçilerin, yoksulların umutlarını boşa çıkarmayın. Hepinize selam ve saygılarımı iletiyorum. Önümüzdeki günlerin başta cezaevlerinde bulunan tutsak yoldaşlarımızın özgürlük yolunu açacak günler olacağını umuyorum. Demokratik bir cumhuriyetle taçlandıracağımız, Kürtlerin eşit haklara sahip olduğu günlerin yakın olduğunu biliyorum. Hepimize serkeftin, başarılar diliyorum. 

20 Kasım 2023