Bakırhan: Ardahan halkının karşısına dert anlatan değil çözüm öneren bir siyasetten geliyoruz

Eş Genel Başkanımız Tuncer Bakırhan, Ardahan’da gerçekleştirilen halk buluşmasında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu:

Değerli Ardahanlı hemşerilerimiz, tabii aslında geçmişte Karslıydık. Hatta köylerimiz sınır, yaylalarımız sınır. Onun için iki farklı kent olsak da kültürümüz, dayanışmamız, dilimiz aynıdır. Onun için bizlere Serhat illeri diyorlar. Tabii Serhatlı olmaktan da ayrıca gurur duyuyoruz. 

Bugün Şirvan’da yine bir maden faciası yaşandı. Yıl ve ay yok ki sürekli Siirt’te, Şirvan’da kömür maden ocaklarında yaşamını yitiren ve yaralananları anmayalım. Bu katliamı kınıyoruz. Bu bir kaza değil. Bu katliamların olmaması için devlet yetkililerini ve firmaları uyarıyoruz. Rant ve kazanç elde ediyorsunuz ama yeterli önlemi almıyorsunuz. Bu önlemleri alıncaya kadar bu işlerin takipçisi olacağız. Bu maden faciasında hayatını yitiren emekçileri anıyor, yaralılara acil şifalar diliyoruz. 

Biz Akiflerin, Mazlumların yoldaşıyız

Sürekli olumsuzlukları ve baskıları anlatmak durumunda kalıyoruz. Dün Van Milletvekilimiz Sinan Çiftyürek bir açıklama yaptı. Bu devlet bir türlü akıllanmıyor. Devlet ya da ona bağlı paramiliter güçler, karanlık güçler Amed’de milletvekilimizi silahla tehdit etmeye çalıştı. Her halde anlamadılar; biz Akiflerin, Mazlumların yoldaşıyız. 40 yıldır zulmün ve saldırıların karşısında direndiğimizi, durmadığımızı bir türlü bunlara anlatamadık. Evet, anlayacaklar. Seyit Rıza’nın dediği gibi asla onların karşısında diz çökmeyeceğiz, bu tehditlerden korkmuyoruz.

Sayın Erdoğan, biz uçmak değil geçinmek istiyoruz

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonomide yeni bir döngüye girdik diyor. Peşinden de diyor ki ekonomiyi uçuracağız. Çok yabancı olduğumuz şeyler değil; 21 yıldır ekonomiyi uçuruyorlar, Avrupa standartlarında bir yaşam süreceğimizi söylüyorlar, yoksulun ve işsizin kalmayacağı bir ülkeyi anlatıyorlar. Biz bir türlü uçamadık. Uçan var mı aralarında bilmiyorum ama tam tersine dibi yaşıyoruz.  Geçinemiyoruz, yaşamımızı rahatlıkla idame ettiremiyoruz. Çocuklarımızı okula gönderirken bile zorlanıyoruz. Kar ve kışın yaşandığı bölgemizde insanlar kombilerini yakamıyor, elektrik tasarrufu yapmaya çalışıyor. Zaten çok şükür (!) Serhat’ta su yok. Ne zaman uçacağız onu bilmiyoruz. Doğru, Erdoğan’ın partisinin ekonomik politikalarının uçurduğu bir kesim var. Faiz lobileri, nakliyeciler, müteahhitler, AKPli yöneticiler ve etrafındaki bir avuç insan gerçekten de uçuyor. Sayın Erdoğan, biz uçmak istemiyoruz, geçinmek istiyoruz. Biz evimize aş götürmek istiyoruz. Bu topluma yaşatmış olduğunuz bu açlık ve sefalet bir gün son bulacak. 

Devlet Serhat illerini kendi kaderiyle baş başa bırakmış

Siz Ardahanlılar çok yoğun yaşıyorsunuz, Serhat bölgesinin genel sorunu bu. Devlet bir türlü buraları görmüyor. Aslında Cumhuriyet politikasıdır ama AKP ile birlikte genişletilmiş bir politika oldu. Devlet gerçekten Serhat illerini kendi kaderiyle baş başa bırakmış. Yatırım desen yok, turizm desen yok. Buranın geçim kaynağı olan hayvancılığa dönük projesi yok. Kars ve Ardahan Türkiye’nin hayvancılık bölgesidir ama entegre tesisleri yok. Hayvanları burada besliyoruz ama Kayseri’de kestiriyoruz. Hayvanın beslendiği yerde entegre tesisi, kesim tesisi yok. Süt yine aynı durumdadır. Süt ürünlerini entegre edecek bir tesisimiz yok. Sütümüzü tüccarlara düşük bir fiyatla satıp bu para ile tarlamızı sürmeye çalışıyoruz. Bütün kazancımız ya tefeciye ya da devlete gidiyor. Bu bir kader değil olmamalıdır. 

Burada muhalefeti de eleştiriyorum. Bu kötücül iktidarı 21 yıldır başımızda tutan, onların kötülükleridir, hileleridir, baskılarıdır, faşizan uygulamalarıdır ama biraz da bizim suçumuzdur. Bu kötülük karşısında muhalefet yan yana gelmekten, güç birliği yapmaktan çekiniyorsa vallahi AKP bize layıktır! Buradan bir kez daha Türkiye muhalefetine, toplumsal örgütlerine ve toplumsal muhalefetine seslenmek istiyorum. İnsanlar geçinemiyor, kan ağlıyor. İnsanlar dilini konuşamıyor, Kürtçe şarkı dinlediği için insanlar yargılanıyor. Eskişehir’de Kürtçe şarkılar dinlediği için insanlar gözaltına alındılar, ortada düğün de kalmadı. Bu ülkede Aleviler eşit yurttaş değil, hakları yok, Cemevleri ibadethane statüsü kazanmamış. Bu ülkede AKPli değilsen, Türklüğü kabul etmiyorsan, hak arayan kadınsan, umudun peşinde koşan genç ve muhalifsen ya cezaevleri ya sürgün ya da açlık ve işsizlikle karşı karşıya kalıyorsunuz. 

Evet, umutsuz bir tablo ama bunu değiştirmek mümkün. Bu topraklar Mazlumları, Denizleri, İbrahimleri, Mahirleri gördü. Bu topraklarda demokratik halkçı bir anlayış için insanlar büyük bedeller ödedi. Bu topraklarda ortak mücadele etme kültürü var. Onun için muhalefetin -bir zahmet- bir araya gelmesi, ortak bir direnç ve direniş ortaya koyması gerekiyor. 

Sobasını yakamayan, kombisini açamayan yoksulun partisidir HEDEP

Devlet burayı bilerek bir sefalete terk etmiş. Her şeyi iki katı fazla parayla almak zorunda kalıyoruz. Hem yoksullar hem daha pahalıya yaşamak zorunda kalıyorlar. Peki, devlet ne için var? Anayasada, devletin sosyal hukuk devleti olduğu yazar. Hukukunu zaten görmedik. Kürtler 100 yıldır ya darağaçlarında ya hapiste ya sürgünde ya partileri kapatılıyor. 11-12. Parti. Daha buna ne olacağını bilmiyoruz, bunun için de bir şeyler düşünüyorlar. Sosyal deseniz bu devlet Kürtler için hiç sosyal değil. Kürtler sosyal devlet ilkelerinden hiç yararlanmadı. Biz tam da bunun için varız. Hukuk olsun diye varız. Hak, hukuk, adalet, sosyal devlet olsun diye varız. Devlet Kocaelili ile Ardahanlıyı, Konyalı ile Karslıyı, Iğdırlı ile İzmirliyi ayırt etmesin diyoruz ama gözüme bakıp “siz farklısınız, eşit yurttaş değilsiniz” diyorlar. Partimizin kuruluş gerekçelerinden biri de şimdiye kadarki iktidarların ikiyüzlü Kürt karşıtı siyasetlerinin karşısında hak ve hukuk mücadelesini yürütmek. HEDEP niye çok değerli bir yerde duruyor? Çünkü HEDEP sizsiniz. Sobasını yakamayan, kombisini açamayan yoksulun partisidir HEDEP. Katledilen, yok sayılan kadının partisidir HEDEP. Cemevlerine yasal ibadethane statüsü kazandırılsın diyen Damallı, Posoflu, Göleli, Alevi Türkmen yoldaşlarımızın partisidir HEDEP. 100 yıldır dili kültürü kabul edilmeyen, ısrarla asimile edilmeye çalışılan Kürdün partisidir HEDEP. Emekçinin, yoksulun partisidir HEDEP. Dolayısıyla bizim olan bu partiye hep birlikte sahip çıkmak gibi bir zorunluluğumuz var. 

Bizim olan ve haklı olduğumuz bu coğrafyada her zamankinden daha fazla bir araya gelmek zorundayız

Bu coğrafya bizim. Atalarımızın mücadele ederek, kan dökerek kurtuluşunda büyük bir güçle yer alıp bugüne getirdiği bu coğrafyada, bizim olan ve haklı olduğumuz bu coğrafyada, her zamankinden daha fazla bir araya gelmek zorundayız. Aksi halde Konya’ya, Kayseri’ye muhtaç hayvancılık üretimi yapacağız. Aksi halde turizm diye bir şey olmayacak. Ardahan gerçekten turizm kenti olabilir. Çıldır Gölü Ardahan’ın çöp deposu olarak kullanılıyor. O gölün turizme açılması gerekirken belediyeler çöpleri götürüp göle döküyor. 10 yıl sonra hiç turistin gelmeyeceği bir çöp gölü haline gelecek. Bu muazzam kaynak bile devlet tarafından bize çok görüldü. Kürdün coğrafyasında olan gölün de kıymeti yok, tarihin ve kültürel mirasın da kıymeti yok, hayvancılığın ve tarımın da kıymeti yok. Biz kıymetsiziz. İşte o yüzden, kıymetli yurttaşlar olarak mücadele eden bu partiye sahip çıkmamız gerekiyor. 

İnsanlar nefes alamıyor ama AKP’liler kazanıyorsa onlar için yeterlidir

Kıymetli olmadığımız nereden anlaşılıyor? 2022’de Göle’de deprem oldu. Deprem olduğu zaman AKP’lilerin açıklamaları bellidir. “Yaraları saracağız, dayanışacağız, gerekli olan çalışmaları yapacağız” diyorlar. Şimdi soruyorum; Balçeşmeli, Karatavuklu, Küçük Altınkulaklı arkadaşlar depremden sonra bir yıl içinde size verilen bu sözlerin hangisi tutuldu? Altyapı yapıldı mı, depreme dayanıklı bir hale getirildi mi? Hayır yok! Bir yıldır depreme duyarsız kalan, buranın turizm bölgesi olan başta Çıldır Gölü olmak üzere her yeri çöp deryasına dönüştüren bu devlet ne yapıyor? Turizm Bakanlığı firmasına milyonlarca dolar kredi veriyor. HEDEP, Turizm Bakanlığı firmalarına verilen milyonların Çıldır’a, Ardahan’a aktarılmasını savunan bir partidir. Son süreçte bir orman katliamı başlattılar. Metropollere bakarsanız beton binaların dışında bir şey göremezsiniz. İnsanlar nefes alamıyor ama AKP’liler kazanıyorsa onlar için yeterlidir. Siirt’te, Şırnak Cudi’de bugün orman kesiyorlar. Korucubaşları oradan gelir elde ediyor. Göle’de kalan bir avuç ormanı da yine peşkeş çekiyorlar, ormanları kesiyorlar. Birçok şeye duyarsız kaldığımız için bu haldeyiz. Bari ormanlarımızı kestirmeyelim. Buna duyarsız kalmayalım. Bu hepimizin ortak değeridir.

Bu düzenin yıkılması en çok emeklilere yarayacaktır

Burada emeklilerimiz de var. AKP’nin bizi getirdiği en çarpıcı durum emeklilerin durumudur. Yabancı ülkelerin emeklileri geliyor günlerce 5 yıldızlı otellerde tatil yapıyor, siz ne yapıyorsunuz? Dolmuş parasını bile bir araya getirmekte zorlanıyorsunuz. Bu düzenin yıkılması en çok emeklilere yarayacaktır. Emeklileri açlığa ve sefalete sevk eden bu sistem karşısında itiraz edeceğiz. 

Ardahan’ın bizim demokratik yerel yönetimlerimizle buluşması gerekiyor

Yerel yönetimler pratiğimizi Ardahan’da çok yaşatamadık. Kars'ta belediye aldık sistem oraya da kayyım atadı. Ama 25 yıldır bu konuda emeğimiz var. Biz kenti koruyoruz, işsizlere istihdam yaratmak için güçlü bir çalışma yürütüyoruz, o kentin geçim kaynağı ne ise onları destekliyoruz. Dolayısıyla Ardahan’ın bu kötü kaderden kurtulması için bizim demokratik yerel yönetimlerimizle buluşması gerekiyor. Eminim inanırsak bunlar zor şeyler değil. Ardahan bizimdir. Ardahan’da niye bizim yerel yönetimlerimiz olmasın? Hayvancılığı ve tarımı destekleyen, et ve süt entegre tesislerinin kurulduğu, gençlerimizin göç yollarına düşmediği bir kent neden olmasın? Bunlar çok kolaydır. 

Siz kazanmaya bakın, kayyımlara ne olacak kaygısına düşmeyin

Biz insanlar geçinemiyor, açlık ve sefalet var dediğimizde AKP’liler “Merminin fiyatı kaç paradır biliyor musunuz?” diyor. Irkçı faşistler de çıkıp “bölücülük yapıyorsunuz, vatan millet Sakar” diyor. Vatanla milletle ne alakası var? Haksızlığa uğradığını bir insan söylüyorsa, geçinemediğini söylüyorsa hemen vatan millet örtüsü ile üzerini örtmeye çalışıyorlar. Buna da son vermemiz lazım. Bu yalancı vatancılara, -gerçek Müslümanları tenzih ederek söylüyorum- bu yalancı Müslümanlara artık itiraz etmek ve anlatmak lazım. Ardahan gibi HEDEP’e uygun bir bileşime sahip bir kentte biz niye birinci parti olmuyoruz? Niye talancı kayyımcı zihniyeti Saray’a göndermiyoruz? Biliyorum duygusalsınız, mertsiniz ama inanın buradaki bütün kayyımları gönderdiğimizde sığınabilecekleri büyük sarayları var. Siz kazanmaya bakın, kayyımlara ne olacak kaygısına düşmeyin. 

Hangi usulü getirseniz de içinde halk yoksa çöpe gidecektir 

Yeni bir tartışma başlattılar. 50+1 mi olsun 30+1 mi olsun, hiç seçim olmadan mı Erdoğan seçilsin telaşına düştüler. Biliyorlar artık toplumun uyandığını, bir gün bunlara kırmızı kart göstereceğini. Biz de diyoruz ki hangi usulü getirirseniz getirin içinde halk yoksa çöpe gidecektir. Halkın iradesini ipotek altına aldığınız o görkeminiz son bulacaktır. Usul tartışmak yerine gelin demokrasiyi tartışalım, gelin Ardahanlılara sorun dertlerini. Halk yine bunları seçsin tek dertleri bu. Yaşadığımız sefalet değil onların derdi. Erdoğan nasıl seçilecek onu düşünüyorlar. Bizim derdimiz bu sefalet nasıl bitecek, Ardahan nasıl kalkınacak. Erdoğan’ın tekrar seçilip seçilmemesi Ardahanlıların da Karslıların da umurunda değil. 

Biz bunları izlemeyeceğiz; en başta Iğdır, Kars ve Ardahan’dan başlayacağız

Sayıştay raporları açıklandı. Konya, Trabzon, Erzurum ve birçok büyükşehir belediyesinde Sayıştay bile dünya kadar usulsüzlük tespit etti. Olağanüstü durumlarda 21B gerekçesiyle ihale yapıyorlar. Ancak olağanüstü durum yok, her şey onların. Bu yolla davetli usulüyle ihale yapıyorlar ve istedikleri firmaya ihaleyi veriyorlar. Sayıştay birçok belediyede acil durumlarda yapılması gereken bu yöntemi bütün AKP’li belediyelerin yaptığını tespit etti. Şimdi belediyelerin arazileri kalmadı. Siirt’ten biliyorum, Siirt Belediyesi de Kars Belediyesi de birçok gayrimenkule sahipti. Hepsini kendi yandaşlarına peşkeş çektiler. 1 milyon liralık işi 2 milyona vermiş diyor Sayıştay. Bir milyonu tabii ki orada paylaşıyorlar. Bu hediyelik eşya meselesi de Süleyman Soylu ile başlamıştı. 10 bin liralık teşbihler, 50 bin liralık bilmem neler... Biz ise 2.5 yıl boyunca konaklama, yemek ve benzer şeyler dahil olmak üzere tek bir fatura bırakmadık. Kayyım bile bunu takdir etti. Bizim tek kuruşuna dahi dokunmadığımız belediye olanaklarını onlar çarçur ettiler. Biz bunları izlemeyeceğiz; en başta Iğdır, Kars ve Ardahan’dan başlayacağız. Kendinize güvenin, güçlü ve umutlu olun. Siz haklı bir davanın sahibisiniz, yiğit ve fedakar bir partinin bileşenisiniz, alnınız dik olsun. Selahattin Başkanın, Gültan Başkanın ve daha binlerce arkadaşın haksızlığa karşı onurluca direndiği bir partinin yoldaşlarısınız. Sayıştay bir devlet kurumu olmasına rağmen bugüne kadar tek bir kuruş usulsüzlük yakalamadı bizde. Hani biz belediyenin kaynaklarını gerillaya, PKK’ye gönderiyorduk? Bu yalanla kayyım atadılar. Sayıştay bu konuda bir tespit yaptı mı, bir dava var mı? Bu mesele ile ilgili tek bir tutuklu arkadaşımız var mı, yok. Siz onurlu davanın birer bileşeni olarak gayet dik durun, onurlu ve umutlu durun. Her yerde kendi partinizin ortaya koyduğu ahlaki ve etik siyaseti anlatın. Başımızın yerde olması için, gözlerimizin çekingen olması için hiçbir sebep yok. Biz Seyit Rızalardan, Şeyh Saitlerden bugünlere kadar onurluca gelmişiz. Onlar korksun ve utansın, yolsuzluk yaptıkları için, sizin çocuklarınızın geleceklerini çaldıkları için. Onlar korksun ve utansın, bize hak olan dilimizi kabul etmedikleri için, siyasi iradenizi cezaevine attıkları için, Sayın Öcalan’a mutlak tecrit uyguladıkları için. 

Dert anlatan değil çözüm öneren bir siyasetten geliyoruz

Başta muhalefet olmak üzere bir çağrı yapmak istiyoruz. Ardahan halkının karşısına dert anlatan değil çözüm de öneren bir siyasetten geliyoruz. Bu ülkede bir barışa ihtiyaç var. Kürtlerin statüsünün anayasal güvenceye alınmasına ihtiyaç var. Cumhuriyet tarihinden boyunca süren Kürt karşıtı ittifakın dağılmasına ihtiyaç var. Bu topraklarda Alevilerin eşit haklara sahip olması gerekiyor. Bu topraklarda hırsızlık ve yolsuzluğun ortadan kaldırılmasına ihtiyaç var. Gençlerin geleceğe umutla bakacağı yarınlara ihtiyaç var. Bunun için muhalefet, başta önümüzdeki yerel seçimler olmak üzere şapkasını önüne koyup güçlü bir işbirliği yapmak zorundadır. Bunu başarmadığımız sürece iktidar kendini sürdürmeye çalışacak. 

Şimdi HEDEP’e ve onurlu mirasımıza sahip çıkma zamanıdır

Önümüzde bir yerel seçim var. En çok da sizi ilgilendiriyor. İstanbul Esenyurt denilince akla Ardahan Göle geliyor. Ardahanlıların ittifakı bile rahatlıkla yerel yönetimleri kazanmamızı sağlayacak güçtedir. Başta Ardahan olmak üzere adaylarımızı demokratik bir şekilde halkın katılımıyla belirleyeceğiz. Bizi hak eden adayları belirleyeceğiz, en geniş ittifaklarla çıkacağız. Ardahan’ı hiç kazanmadık nasıl kazanalım, demeyin. Neden kazanmayalım? Ardahan’da Taşkın Başkanı milletvekilleri seçtik. Kazandık. Önce biz inanacağız. Biz derken sadece HEDEP’lileri kastetmiyorum. Buyurun en geniş Ardahan ittifakını yapalım. Hizmet üretecek, Sayıştay raporlarındaki ahlaklı ve ilkeli duruşumuzu sergileyecek yönetim anlayışımızı Ardahan’da hayata geçirelim. Yerel seçimler için yoğun bir çaba içinde olmalıyız. 25 yıllık bir pratiğimiz var, övünebilirsiniz. Her belediye hakkında bir şeyler söylenebilir ama bizim belediyeler hakkında kimse bu konuda bir şey söyleyemez. Çürük çarık biri olsa bile bizim sistemde ilerleyemez. O fedakar insanlarımız bir biçimde yoluna devam ediyor. Önümüzdeki günlerde yine Ardahan’a geleceğiz. Lütfen birbirinize güvenin. 70 milyon Kürt var, bizimle dayanışma içinde olan Türkler, yoksullar ve onların temsilcileri var. Bizden daha güçlü bir hareket yok. Cezaevleri ve katliamlar bizi yıldırsaydı, bugün burada olmazdık. Ama sizin emeğiniz ve dik duruşunuz sayesinde buradayız. Şimdi kazanma, şimdi HEDEP’e ve onurlu mirasımıza sahip çıkma zamanıdır. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. 

23 Kasım 2023