15 Mart’ta başlayan Newroz kutlamalarının finali bugün Amed’de yapıldı. Eş Genel Başkanımız Tuncer Bakırhan, burada yaptığı konuşmada şunları söyledi:
Kemal Kurkut’u unutmadık
Merhaba Amed, dayika têkoşer, civanên egit. Merhaba rêhevalên Mazluman, Zekiyan, Vedat Aydinan, Apê Musa. Hûn bi xêr hatin Amed, hûn bixêr hatin. Newroza we Newroza gelê Kurd, Newroza gelan pîroz be. Ji Amedê heya Urmiyeyê, ji Stenbolê heya Qamişloyê ji Hewlerê heya Kobaniyê Newroza gelê Kurd pîroz be. Înşallah emê vê Newrozê bikin Newroza azadiyê, serkeftinê, demokrasiyê. Her bijî Amed.
Sayın Öcalan’ın çözüm deklarasyonu özgürlüğün reçetesidir, arkasındayız
Değerli Amed halkı, çok kıymetli kadınlar, gençler, Kawaların yoldaşı, Mazlumların yoldaşları, Kemal Kurkutların yoldaşları hepinizi saygıyla selamlıyor, Newroz Bayramınızı kutluyorum. 2017’de burada gencecik yaşında katledilen Kemal Kurkut’u unutmadık. Kemal Kurkut’un katillerini biliyoruz, tanıyoruz ve bir gün mutlaka demokratik bir yargı karşısında onun hesabını soracağız.
2013’te yine bu Newroz meydanında, bu platformda Sayın Öcalan’ın barış ve çözüm deklarasyonu okunmuştu. O barış ve çözüm deklarasyonu aynı zamanda Türkiye’de yaşayan 86 milyon insanın demokratik, barışçıl bir ortamda eşit ve kardeşçe yaşamalarının deklarasyonuydu. Ama savaş sevenler, çatışma isteyenler, Kürt düşmanları bu ülkeye barış gelmesin diye, demokrasi gelmesin diye maalesef 2013 yılındaki deklarasyonu görmediler, tanımadılar, dikkate almadılar. Bizler DEM Parti olarak 2013 yılında burada ortaya konulan ve Türkiye halklarının yararına olan; barışın, demokrasinin ve özgürlüğün reçetesi olan Sayın Öcalan’ın deklarasyonun arkasındayız. Yine bu vesileyle İmralı Cezaevinde bulunan Sayın Öcalan ve arkadaşlarının da Newroz’unu kutluyoruz. Newroza wan pîroz be.
Mecalleri kalmadı diyenler; alın size direniş, alın size duruş
Değerli gençler, biz mücadeleyiz, umuduz, barışız, baharız. Daha birkaç yıl önce kimi hükümet yetkilileri “gençlik nerede?” diyordu. Gençlik burada, gençlik Amed’de, Newroz alanlarında. Gençliği görmek isteyenler Amed’deki, İstanbul’daki, Batman’daki, Siirt’teki Newroz alanlarına baksın. Diyorlardı ki bunların mecalleri kalmadı. Alın size mecal, alın size takat, alın size duruş, alın size direniş! Bizlere bu direnişi, bu onuru veren siz değerli Amed gençlerinin, kadınlarının ve halkının önünde eğiliyoruz. Sizler var oldukça mecalimiz de kuvvetimiz de kudretimiz de hep var olacak.
Hesap Saray’da ise terazi Amed’dedir
Ankara’da yine kirli hesaplar yapılıyor. JİTEM ittifakıyla, kurt ittifakıyla, Kürt karşıtı bir ittifakla birlikte kirli hesaplar yapılıyor. Ankara’da kirli hesap yapanlara diyoruz ki; hesap Saray’da ise terazi Amed’dedir, Amed Newrozu’ndadır. Savaş Ankara’da ise barış Amed’dedir, Amed Newrozu’ndadır. Yanlış hesaplarınız Amed Newrozu’ndan döner, yanlış hesap yapmayın. Yanlış hesabın bu ülkeye, bu ülkede yaşayan ezilenlere, yoksullara, emekçilere hiçbir yararı yoktur. Üç yıldır mutlak bir tecrit politikası uyguluyorsunuz. Sizin tecrit politikanız iflas etti. Milyonlarca insanın iradesini bir hücreye sığdıramazsınız. Milyonlarca insanın barış ve demokrasi taleplerini bir hücreye hapsedemezsiniz. Onun için en iyisi, en doğrusu milyonlarca insanın talep ve isteklerini dikkate almanızdır. Sizlere diyoruz ki savaş yerine çözüm! Çözümün adresini istiyorsanız, bir ada kadar yakındır, İmralı Cezaevindedir.
Nerede bir Kürt varsa oraya sınır güvenliği diyorlar
İmralı Cezaevindeki çözüm ve barış iradesi aynı zamanda bu ülkede yaşayan emekçilerin ve yoksulların da insanca yaşaması anlamına gelecektir. İstanbul’daydık, Batman’daydık, Türkiye ve Kürdistan’ın dört bir yanında Newroz kutlamalarındaydık. Bugün burada olduğu gibi bütün Newroz alanlarında Sayın Öcalan’a özgürlük sloganları atılıyordu. Ama onlar sabah kalkıyor akşam yatıyor sınır güvenliği, sınır güvenliği diye bir şey tutturmuşlar. Onlar aslında nerede bir Kürt varsa sınır orası diyorlar. Sibirya’da, Japonya’da tek bir Kürt yaşasa dahi oraya sınır güvenliği ve sınır diyorlar. Biz de diyoruz ki Ankara’da, Ortadoğu’da savaş diplomasisi yapmak yerine barışı dikkate alın, barış için çalışın. Savaş korkakların işidir, barış cesur olanların işidir. Cesur olanlar da 2013 yılında bu meydanda, bu platformda çözüm ve barış deklarasyonunu ortaya koyanlardır.
Amed halkı JİTEM ittifakına geçit vermeyecek
Bir JİTEM ittifakıyla karşımıza çıkmışlar. Mehmet Ağar Elazığ’da, Tansu Çiller İstanbul’da bu JİTEM ittifakının sözcülüğünü yapıyor. Bu seçimlerde Mehmet Ağar’la, Tansu Çiller’le birlikte poz verenler aslında biz Kürtlere 90’ları, faili meçhul cinayetleri işaret ediyor. Binlerce, onbinlerce insanımızı faili meçhul cinayette kaybettiğimiz o karanlık günleri işaret ediyorlar. Peki, Amed gençliği, Amed halkı bu JİTEM ittifakına geçit verecek mi? Zannediyorlar ki boyun eğdirecekler. Sizler 50 yıldır infazlarınızla, cezaevlerinizle, faili meçhul cinayetlerinizle, kayyımlarınızla Kürt halkına boyun eğdiremediniz, boyun eğdiremezsiniz. Bugünden sonra da Amed halkına, Amed gençliğine, Kürt gençliğine asla ama asla boyun eğdiremeyeceksiniz.
Savaştan rant devşirenlere hep birlikte gereken cevabı vereceğiz
Diyalog ve müzakereden kaçıyorlar, çözüm iradesine tecrit uyguluyorlar, Kürt halkının seçilmişlerini cezaevlerine atıyorlar, “büyük askeri operasyonlar” yapacaklarını söylüyorlar. Büyük askeri operasyon demek daha fazla can ve kan kaybıdır. Büyük operasyon demek, Kürtlerin yaşadığı her yerde savaş ve çatışma demektir. Büyük operasyon; emeklinin, emekçinin, asgari ücretlinin sofrasından ekmeğini ve zeytinini çalmaktır. Büyük operasyon, kanla ve rantla beslenenlerin iktidarlarını uzatmaktır. Biz bir kez daha buradan söylüyoruz. Savaşın maliyeti büyük, maliyeti en az olan şeyi tercih edin. Gelin savaş yerine, “büyük operasyon” yerine, Süleymaniye ve Duhok’ta sivil Kürt insanlarını öldürmek yerine barışı tercih edin, diyalog ve müzakereyi tercih edin. Bu ülkenin geleceği savaş ve çatışmada değildir; bu ülkenin geleceği İstanbul’un, emekçilerin, Amed’in, Kürtlerin, ezilenlerin ortaya koymuş olduğu barış iradesindedir. Bunların derdi, biz değiliz; bunların derdi Kürtler değil, emekçiler değil, emekliler değil. Bunların derdi savaş, rant ve ölümdür. Savaşa hayır, savaşa izin vermeyeceğiz. Büyük operasyonlara karşı el birliğiyle, güç birliğiyle duracağız. Türkiye’nin emekçileri ve yoksullarıyla birlikte büyük bir barış iradesi örgütleyerek bu savaş çığırtkanlığına, savaş üzerinden rant devşirenlere hep birlikte gereken cevabı vereceğiz.
Türk-Kürt ittifakını demokratik bir şekilde güncellemeye davet ediyoruz
Birkaç çağrı yaparak sözlerimi bitirmek istiyorum. Birinci çağrımız devlete, iktidaradır. Savaşla, statüsüzlükle, cezaevlerine koyarak bu halkı yolundan çeviremezsiniz. İşte meydan, işte halkın ortaya koyduğu irade görüyor ve duyuyorsanız buradadır. Onun için sizi savaş yerine Türk ve Kürt ittifakını demokratik bir şekilde güncellemeye davet ediyoruz.
İkinci çağrımız toplumsal kesimleredir. Türkiye’nin önünde iki yol var; ya bunların dediği gibi savaş-çatışma ya da demokratik-barışçıl yöntem. Onun için toplumsal kesimleri, bu savaş çığırtkanlığı karşısında doğru yol olan barış ve demokrasi mücadelesini büyütmeye ve yürütmeye çağırıyoruz.
Üç; “bilinmeyen dil”, “teröristan” kavramlarından vazgeçeceksiniz. Bilinmeyen dil dedikleri 13 bin yıldır bu topraklar üzerinde konuştuğumuz Kürtçe’dir. “Teröristan” dedikleri yer dört parçaya ayrılan Kürdistan’dır. Bir an önce bu siyasetinizden vazgeçin. Kürt gerçekliğini, Kürdistan gerçekliğini anlamak ve tanımak zorundasınız.
Dördüncü çağrımız ezilenlere ve muhalefetedir. Kürt meselesinde cesur olalım, doğruları dile getirelim. İktidarın baskıcı ve yok sayan tutumunun yanında hizalanmaktan ziyade Kürt meselesini, demokrasi ve özgürlük meselesini daha fazla sahiplenerek muhalefeti büyütelim. Savaş çığırtkanlığı yapanların karşısında büyük bir barış zemini örelim.
Bütün Kürt oluşumlarına çağrımdır; ulusal birliğimizi şimdi değilse ne zaman sağlayacağız?
Beşinci çağrımız Kürtleredir. Hewlerden Kobaniye kadar, Urmiye’den Amed’e kadar yaşadığımız her toprak parçasına ne diyorlar? “Teröristan”. Sadece burada Kemal Kurkut katledilmiyor. Süleymaniye’de, Duhok’ta, Kobanî’de, Qamişlo’da her gün Kürtlerin başına top ve mermi yağıyor. Dolayısıyla bunlar sadece DEM Parti’nin düşmanı değil dört parça Kürdistan coğrafyasında yaşayan hepimizin düşmanıdır. Onun için bütün Kürt partilerine, oluşumlarına; dört parçada yaşayan Kürtlerin oluşumlarına çağrı yapıyorum. Şimdi ulusal birlik zamanı değilse ne zaman? Şimdi ulusal birliğimizi kuramazsak, bu büyük operasyonu, bu Kürt karşıtı savaşı nasıl önleyeceğiz? Bugünden tezi yok Kürtler ulusal birliklerini sağlamalı, ulusal birlikleri önündeki engelleri ortadan kaldırmalıdır.
Sol sosyalist güçleri demokratik büyük bir devrimci mücadele zemininde bir araya gelmeye çağırıyoruz
Son çağrımız Türkiye’deki devrimci sol sosyalist demokrat kesimlere, bu faşizan düzene itiraz eden ezilen ve yoksullaradır. Bizler büyük bir ortak mücadele zemini yakalamak zorundayız. Türkiye'nin yarısı açlık ve yoksulluk sınırı altında yaşıyor. Yarısı dilini kullanamıyor, inancını yaşayamıyor. Bütün kesimlerin taleplerinin demokratik bir zeminde karşılık bulması için sol sosyalist güçleri, demokratik ve büyük bir devrimci mücadele zemininde bir araya gelmeye çağırıyoruz.
Amed Belediyesini rekor bir oyla almaya hazır mısınız?
Amed halkı, şimdi bize savaş dayatanlara evet diyecek miyiz? Hayır! Savaş çığırtkanlarına en iyi cevabı nerede vereceğiz? Sandıkta, 31 Mart’ta. Savaş çığırtkanlarına 31 Mart’ta sandıklarda büyük bir ders vermeye var mısınız? Kentimizi sömüren, belediyelerimizi borçlandıran, yolsuzluk ve usulsüzlük yapan bu kayyımları gönderecek miyiz? Bizim olanı, Amed’in olanı almaya on gün kaldı. Amed Belediyesini rekor bir oyla almaya hazır mısınız? Amed mala we ava be. Hun her hebin. Em her daim bi we ra serbilindin. Dem Dema Me Ye. Dem Dema Amedê ye, Dem Dema Kurda ye. Dem Dema Kurdistanê ye. Me hemiya ra serkeftin. Bimînin di xêr û xweşiyê da Newroza we pîroz be.
Değerli Amed halkı Serra Bucak ile Doğan Hatun arkadaşlarımızın şahsında Amed’deki bütün ilçe, belde belediye eş başkanlarımızı, belediye meclis üyelerimizi, il genel meclis üyelerimizi size emanet ediyoruz. Arkadaşlarımız size Şex Said’in, Mazlumların, Seyid Rızaların, Gültanlerin, Selahattinlerin, cezaevindeki onbinlerce arkadaşımızın emanetidir. Emanetinize sahip çıkacak mısınız Amed? Her bijî. Mala we ava be. Bimînin di xêr û xweşiyê de.
21 Mart 2024