Eş Genel Başkanımız Tuncer Bakırhan ve beraberindeki heyet, 6 Şubat Depreminin yıldönümü nedeniyle deprem bölgesindeydi. Kömür Belediyesini, Karapınar Cemevini ve Karapınar Mezarlığını ziyaret eden Bakırhan, ardından Adıyaman İl Örgütümüz önünde açıklama yaptı. Bakırhan, şunları söyledi:
Deprem olduğu zaman da devlet yoktu, şimdi de yok
Merhaba Adıyamanlı hemşerilerim, hepinizi selamlıyorum. Depremde yaşamını yitirenlerin ailelerine başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz. Depremin olduğu ilk günden beri deprem yaşanan illerle ilgimizi hiç koparmadık. Halkımız deprem olduğunu duyduğu andan itibaren sürekli deprem yaşayan halklarımızla birlikte oldu. İmkanları ölçüsünde dayanıştı, katkı sundu, olanaklarını seferber etti. Büyük acılar yaşadık, büyük bir acıydı. Konut yok, yol yok, su yok, sağlık ve eğitim olanakları yok. Deprem olduğu zaman da devlet yoktu, şimdi de devlet yok. Bol bol vaatler dinliyoruz, bol bol yaraların sarılacağı söyleniyor. Ama Adıyaman halkı çok iyi biliyor ki henüz halkımızın yaşamış olduğu sorunlar devam ediyor.
Hükümet hesap vermiyor, aksine hesap soruyor
Şunu soruyoruz: Deprem vergileri nereye gitti? Deprem için yıllardır bu ülkede toplanılan vergiler eğer doğru bir şekilde deprem için, depremin yaratacağı sorunları gidermek için kullanılsaydı 15 milyon insanımızın sağlıklı konutlarda yaşamasını sağlayacaktı. Ama maalesef Türkiye’yi uçuruma sürükleyen, ekonomiyi batıran, demokrasiyi rafa kaldıran bu yönetim deprem vergilerini de hiç etti. Onun için hala çadırlardayız, konteynerlerdeyiz. Onun için içme suyumuz yok. Onun için çocuklarımız sağlıklı beslenemiyor, eğitim olanaklarına sahip değil. Niye, deprem vergilerini iç ettikleri için. Bu konuda özeleştiri vermesi gereken hükümet hesap vermiyor, aksine hesap soruyor. Deprem vergilerini soran insanlar hakkında soruşturma açıyor.
Depremin sonuçlarının en büyük sorumlusu iktidardır
Deprem bir kader değil. Dünyanın birçok yerinde deprem yaşanıyor, daha yüksek şiddette depremler yaşanan ülkeler de var. Ufak sorunlarla atlatılıyor; bu kadar can kaybı, yıkım, yitim olmuyor. Kentler toptan ortadan kalkmıyor. Ancak ülkemiz bir deprem ülkesi olmasına rağmen önlem almadılar. Önlem almak yerine; deprem bölgelerini, fay hatlarını, dere yataklarını, dolgu alanlarını ve kıyıları imara açıyorlar. Bu iktidarın yaptığı en iyi şey, deprem bölgelerini ve dere yataklarını ranta açmaktır. İşte bugün yaşadığımız ve depremin ortaya çıkardığı sonuçların en büyük sorumlusu aslında bu iktidardır, bu iktidarın politikalarıdır. Sayın Bakan 130 bin kayıp diyor ama bu sayının daha fazla olduğunu biliyoruz. Çok sayıda insanın canını yitirdiği bu ülkede maalesef depremzedelerle dayanışma da engellendi. Depremzedeler ile buluşmalar engellendi. Depremin olduğu gün duyarsız kalan devlet, siz değerli halkımızla dayanışmak isteyen STK’ları engelledi, partileri engelledi, dayanışmamızı engelledi. Adıyaman Pazarcık’ta depremzede yurttaşlarımızla dayanışma için oluşturduğumuz yaşam alanlarına kayyım atadı. Yani sadece Kürt’ün belediyesine kayyım atamadı bu iktidar, sizinle dayanışmak için deprem bölgelerine gelen STK’ların yapmış olduğu yardımlara da kayyımlar atadı. Kayyım zihniyeti, kayyım sistemi deprem bölgelerinde de devam etti.
Adıyaman halkı helallik vermiyor, hesap soruyor
Recep Tayyip Erdoğan Adıyamanlılardan geçen gün helallik istedi. Hesap vermesi gerekenler, Adıyaman halkından özür dilemesi gerekenler helallik istiyor. Adıyaman’da binlerce insanımızın yaşamını yitirmesine sebep olan bu zihniyeti, bu politikaları yürüten iktidar ve onun başındaki kişi helallik istiyor. Soruyorum; depremin hesabını vermeyen, on binlerce insanımızın yaşamını yitirdiği bu tablonun özeleştirisini vermeyen AKP’ye ve onun genel başkanına Adıyamanlılar helallik veriyor mu? Tabii ki helallik vermeyeceğiz. Çünkü depremdeki bu kayıplar önlenebilirdi. AKP’nin deprem bölgelerini imara ve ranta açan bu siyaseti olmasaydı, belki bu kadar canımız yaşamını yitirmeyecekti. Dolayısıyla Adıyaman halkı helallik vermiyor, hesap soruyor. Hükümetin, hükümeti yönetenlerin ve Cumhurbaşkanının da bu konuda hesap vermesi gerekiyor. Hesap vermesi gerekenler hesap vermiyor. Deprem bölgelerine çadır ve yaşam malzemelerini yetiştirmesi gerekirken çadırları vatandaşa satan Kızılay vardı. Kızılay’ın başında bulunan insanların sizden özür dilemesi gerekirdi. Ama çadır satmayı dahi meşrulaştıran bir yönetimle karşı karşıyayız.
Kırılan fay hattı değildir, kırılan sizin iktidarınızın ar damadır
Erdoğan 2003 yılında Bingöl’de “Kırılan fay hattı değil, ar damarları. Bu bir kader değildi” demişti. Şimdi aynı sözlerini biz ona tekrar ediyoruz. Evet, kırılan fay hattı değil sizin iktidarınızın ar damarlarıdır. Bu yaşananlar kader değildir, sizin yürüttüğünüz politikaların sonucunda halklarımızın yaşamış olduğu bir katliamdır. Bunun hesabını sormaya devam edeceğiz. Deprem bölgesindeki halklarımıza konut vereceklerini, yapacaklarını söylüyorlardı. Konut var mı? Konut ortada yok. Konut için peki ne yapıyorlar? Halkımızı borçlandırmaya kalkıyorlar. Devletin kendi yaşamış olduğu eksikliklerden dolayı konut sağlaması gereken bu iktidar paralarınızla size konut yapmaya çalışıyor. Biz buna itiraz ediyoruz, bunu kınıyoruz. Deprem vergilerinin nerede olduğunu tekrar soruyoruz? Konut yapması gereken bu devlet halkı borçlandırarak konut yapamaz. Kaldı ki borçlandırmasına rağmen hala konut ortada yok. Hala yol yok, çadır yok, içme suyu yok.
Bu iktidarın yaraları saracakları yalanına kanmayın
Bu iktidar Türkiye’yi yönetemediği gibi deprem sürecini de yönetemedi. 21 yıllık iktidarlarında bizi yoksulluğa ve açlığa maruz bıraktı, üstüne bir de depremin sonuçlarını ekledi. Bunların vaatlerinin dışında bize verebilecekleri bir şey yoktur. Ben Adıyaman halkının, Hatay halkının, Maraş halkının, Amed halkının artık bu yalan ve vaatlere kanmaması gerektiğini belirtmek istiyorum. Ülkeyi uçuruma getirenlerin, bu depremin sonuçlarını ortadan kaldırabileceklerini zannetmiyorum. Devlet depremde enkazın altında kaldı. Peki, Amed’de devlet var mıydı? Yoktu. Belediyelerimize kayyım atanmasına rağmen, Amed halkı kendi dayanışmasıyla ve güç birliğiyle depremin sonuçlarını ortadan kaldırdı. Amed bir kez daha gösterdi ki iktidarın değil, halklarımızın dayanışması ve birbirinin yarasını sarması gerekiyor. Biz itiraz etmediğimiz sürece, depremin sonuçlarını bu hükümetten sormadığımız sürece onların vaatleriyle yıllarımızı konteynerlerde, çadır kentlerde sürdürmek zorunda kalacağız. Onun için size çağrımızdır: Bu iktidarın yalanlarına kanmayın, yaraları saracakları yalanına kanmayın.
Hesap vermesi gerekenler Hatay’da Hatay halkını tehdit ediyor
Daha dün Cumhurbaşkanı, Hatay’da Hatay halkını tehdit eden bir konuşma yaptı. Deprem bölgesinde başsağlığı dilemesi gerekenler, Hatay’ın haritadan silinmesinin hesabını vermesi gerekenler Hatay halkını tehdit ederek “Ya bize oy verirsiniz ya hizmet alamazsınız” dedi. Hatay halkı onlara oy vermediği için hizmet verilmediğini ima ediyor Sayın Erdoğan. Size soruyorum; peki, yıllardır büyük bir oy oranı ile AKP’ye, Erdoğan’a destek veren Adıyaman'ın yaşadığı bu hal nedir? Demek ki mesele onlara oy verip vermemek değildir; mesele nerede olursa olsun onların her olayı, her vahşeti, her felaketi seçime alet etmeleridir. Biz artık onların bu politikalarına kanmayacağız, hakkımızı arayacağız, hakkımızı isteyeceğiz. Birlikte olacağız, dayanışacağız. Bu depremin sonuçlarını yaratanlardan hesap sormadığımız müddetçe, beklentiye girmek büyük saflık olur.
Dün olduğu gibi bugün de partimiz yanınızdadır
Değerli Adıyamanlılar, emin olun ikinci yılda da buraya geldiğimizde yine aynı sonuçlarla karşılaşacağız. Çakır çukur yollar, olmayan içme suyu, olmayan konutlar, olmayan hizmetler ve yine seçim vaatlerini duyacağız. Ancak dün olduğu gibi bugün de yine partimiz yanınızdadır, sizinle birliktedir. Olanaklarımız ölçüsünde dayanışmaya devam edeceğiz. Hem parlamentoda hem sokakta hem hukuki anlamda Adıyaman halkının, deprem yaşayan halkımızın dertlerinin sözcüsü olmaya devam edeceğiz.
Alacağımız belediyelerin olanaklarını Adıyaman’a, deprem bölgelerine taşıyacağız
Sizlere bir kez daha söz vermek istiyorum: 31 Mart’ta yerel yönetimlerden bu kayyımcı zihniyeti gönderdikten sonra, Amed Belediyesinin imkanlarını, Van Belediyesinin imkanlarını, alacağımız 100’ün üzerindeki belediyenin olanaklarını başta Adıyaman olmak üzere deprem bölgelerine taşıyacağız. Siz Adıyaman halkı da 31 Mart’ta bu depremin hesabını sormalısınız. Bugün buraya mezarlıktan geldik; ağlayan annelerimizin gözyaşlarına tanık olduk, gencecik kadın arkadaşlarımızın ağıtlarına, feryatlarına şahit olduk. Bu ağıtları, bu gözyaşlarını bize yaşatan bu iktidardan, Adıyaman halkının bir beklentisi olmasın. Bunlar bugüne kadar söylemiş oldukları hiçbir sözde durmadılar, vermiş oldukları hiçbir sözü yerine getirmediler. Bu depremde yaşanan ihmalleri, hükümetin enkazın altında kaldığı bu süreci unutmayacağız. Bunu onlara hatırlatacağız. Sizinle dayanışma içerisinde olacağız, hakkınızı her platformda aramaya devam edeceğiz. Ancak lütfen siz de bu yalancılara, bu talancılara, on binlerce insanımızın yaşamını yitirmesine sebep olan bu iktidara 31 Mart’ta kırmızı kart gösterin. Bizler onların politikalarına kandığımız müddetçe, bu sonuçları hep birlikte yaşamaya devam edeceğiz. Ben bu sonuçları hep birlikte aşacağımıza inanıyorum. Bu sonuçları aşacak bir gücümüz ve partimiz olduğunu sizlere hatırlatıyorum. Tekrar bütün halkımıza, Adıyaman’da yaşamını yitiren canlarımızın ailelerine partim adına başsağlığı diliyorum. Başımız sağ olsun. Allah rahmet eylesin, yattıkları yer onları incitmesin, ruhlarına rahmet olsun. Bu depremin yarattıklarını el birliğiyle aşabileceğiz.
5 Şubat 2024