Eş Genel Başkanımız Tuncer Bakırhan, Ekmek ve Adalet Buluşmaları kapsamında Mersin'deydi. İlk olarak yerel basın temsilcileriyle bir araya gelen Bakırhan burada anayasa ve seçim tartışmaları dahil olmak üzere pek çok soruyu cevapladı.
Anayasa tartışmalarına ilişkin soruyu cevaplandıran Bakırhan, Türkiye toplumunun yıllardır darbe anayasasından kurtulmaya çalıştığının altını çizerek, “İktidar ve küçük ortakları sürekli darbe anayasasına bir gönderme yapıyor. Yargıda darbe dönemlerini arar hale geldik. Darbe dönemlerinde AYM kararları dikkate alınırdı, AİHM ihlal kararları istenmese bile darbe dönemlerinde yerine getirilmek zorunda kalınırdı. Yargının kalmadığı, siyasi erkin denetimine geçtiği, Türkiye'deki bütün halkların ve inançların renklerinin soldurulmaya çalışıldığı, Kürtçenin ve halayın bile yasaklandığı bir süreçte, iktidar "askeri anayasadan kurtulalım" diyor. Anayasayı herkes yapar, Kenan Evren bile yaptı. Anayasanın yapılmasından çok nitelikleri önemlidir. Demokratik midir, toplumun dinamikleri ile mi yapılmış, kapsayıcı mıdır? Toplumun bütün dinamiklerinin yer aldığı, herkesin kendisini içinde bulduğu bir anayasa mıdır? Böyle olmayan bir anayasa bir öncekilerin devamı ve kötü bir tekrarı olacak.
Mevcut anayasa farklı kimlikler, kültürler ve inançların yaşadığı bir ülkeye uymuyor. Alevinin eşit yurttaşlık hakkını tanımıyor. Kürdün dilini, kimliğini, halayını ve kültürünü tanımıyor. Süryaninin, Asurinin, Arabın kültür ve inançlarını içerisinde barındırmıyor. Yeni bir anayasa olmalı ama demokratik olmalı. Toplumun katılımı ile olmalıdır. Bu konuda bir samimiyet olmalı. Samimiyet nasıl olur, bir yol temizliği ile olur. Selahattin Demirtaşların, Figen Yüksekdağların, Can Atalayların, onlarca seçilmişin ve belediye eş başkanlarının, gazetecilerin, twit atan insanların cezaevine atıldığı, kapısı kırılarak ters kelepçe ile gözaltına alınıp ceza aldığı bir ülkede anayasa yapım sürecinin samimi olduğunu kim söyleyebilir? Buna kim inanır? Bir yol temizliğine ihtiyaç var eğer samimilerse.
En önemlisi de sizin aracılığınızla soruyorum. Recep Tayyip Erdoğan kendi yetkilerinden ne kadar vazgeçecek? Buyursun önce o açıklasın. Var mı böyle bir şey? Susturun, kimse konuşmasın, sosyal medya yasası çıksın, tasarruf tedbirleriyle yoksullar daha yoksullaşsın. Vergi yoksula, zengine rant ve peşkeş. Konuşanın dayak yediği, işinden olduğu bir süreçte bir samimiyet görmüyoruz. Bu süreç olacaksa, bu süreçte STK'lar, akademisyenler ve etkili kesimlerle bir araya gelinmesi gerekiyor. Anayasa mecliste 3-5 partinin bir araya gelerek yapacağı bir şey değil. Toplumun katılmadığı bir anayasa anayasa olmaz. Adı anayasa olur ama demokratik olmaz.
Türkiye’de bir anayasa yapılacaksa, yurttaşlığın, ulus tanımının, merkez ve yerel arasındaki ilişkilerin özgürlükçü olması, laikliğin, ekonomik eşitliğin, doğa ve kadın haklarının ihtiyaca uygun bir şekilde tartışılması gerekiyor. Var mı böyle bir tartışma, biz göremedik. Biz parti olarak demokratik bir anayasayı yıllardır savunan bir partiyiz. Heyetimiz bizim anayasa çalışmamızı belirli bir aşamaya getirdi. Biz demokratik bir anayasaya karşı değiliz. Ama biz Türkiye’yi daha çölleştirecek, Kürdün iki kelimesini susturacak, Alevinin ibadet merkezini yok sayacak, AİHM ve AYM’nin kararlarını tanımayacak, ekonomik eşitliğin olmadığı, kadın ve eko kırımın yoğun olduğu bir süreçte, mevcut iktidarın anayasa samimiyetine güvenmiyoruz” dedi.
Seçimlere ilişkin de bir soruyu yanıtlayan Bakırhan, seçmen taşımalara, hilelere rağmen toplumun halen seçimlere güvendiğini dile getirdi. DEM Parti'nin seçimlere önem atfettiğinin altını çizen ve “31 Mart seçimleri bu iktidara büyük bir ders verdi, değişim mesajı verdi. İktidara "politikalarını değiştir" dedi, muhalefete "ortak hareket et" dedi. İktidar ve muhalefete rağmen halk demokratik tercihlerde bulundu” diyen Bakırhan, seçimlerin tek başına çözüm olmadığını esas çözümün toplumun ortak örgütsel birlikteliği olduğunu söyledi.
18 Eylül 2024