Eş Genel Başkanımız Tuncer Bakırhan, Ekmek ve Adalet Buluşmaları kapsamında İzmir’de emeklilerle bir araya geldi. Buluşmaya İzmir’deki emekli sendika ve kuruluşları ile çok sayıda emekli katıldı. Burada emeklilere hitap eden Bakırhan, şunları söyledi:
Hun bi xêr hatin ser seran serçavan hatin. Ez jî li ser navê partiya me DEM’ê we hemûyan silav dikim. Dayikên aştiyê hevalên jin hun jî bixêr hatin. Ez di destpêkê de Denîz Poyraz bibîr tînim. Heya ku hesap ji kujerên Denîz Poyraz bên pirsîn emê vê dozê bişopîn in. Heya ku em berpirsiyarê vê êrişê derxin holê emê têkoşîna xwe bidomîn in. Di şexsê Denîz Poyraz de hevalên me yên ku hatine kuştin em wan bibîr tinin. Emê têkoşîna wan bigihinin armancê.
En başta burada olan ve sunumlarıyla bizlere büyük katkı sunan, eleştiri ve önerileriyle bizlere güç katan bütün sendikaları selamlıyorum. Emektar, fedakar, çalışarak üreterek bu ülkenin yaşamına ve ekonomisine katkı sunan emekli arkadaşlarımızı da selamlıyorum. Sistem belki sizin kıymetinizi bilmiyor, sizlere değer vermiyor ama biz birlikteyiz, yoldaşlarımızsınız. Yoldaşça bu insanlık dışı zulüm düzeninden kurtulmak için mücadele edeceğiz. Türkiye’de yaşayan bütün renklerle birlikte kardeşçe bir arada yaşayabileceğimiz demokratik bir ülke mücadelesini birlikte yürüteceğiz.
31 Mart’ta emekliler bu iktidara çok önemli bir ders verdi
Kampanyamızın ismi “Ekmek ve Adalet”. Ekmek için önce adalet gerekiyor; adalete ulaşmak için de halkları, emekçileri, ezilenleri yok sayan sisteme karşı birlikte mücadele etmemiz gerekiyor. Bu ceberut sisteme karşı daha güçlü, örgütlü ve sağlam şekilde mücadele etmediğimiz müddetçe, bu salonlarda bin defa dahi bir araya gelsek hiçbir şeyi değiştiremeyiz. Bunların anladıkları tek şey toplumsal örgütlü mücadelenin gücüdür. 31 Mart’ta Türkiye’de yaşayan 14 milyonun üzerindeki emekli bu iktidara çok önemli bir ders verdi. 31 Mart’ta bizi yok sayan, ezen bu faşist anlayışa, her örgütlendiğimizde bizleri terörist gören bu anlayışa iyi bir cevap verdiniz. Şimdi sandıklardaki o örgütlülüğü, o birlikteliği bunları göndermek ve daha özgür, daha demokratik, daha insanca yaşanılır bir ülke yaratmak için hep birlikte seferber etmemiz gerekiyor. Emekliyiz demeyin, maşallah hepiniz çok gençsiniz. Mücadelenin yaşı yoktur. Mücadelede emekli olmak yoktur. Denizler, Mahirler, Mazlumlar, İbrahimler yaşasaydı, onlar da bugün bizimle birlikte burada olurlardı ya da sokakta yine insanca yaşam mücadelesinin birer neferi olurlardı. Onun için tam da bu süreçte sizlere büyük görev ve sorumluluk düşüyor. Bunu hep birlikte yerine getireceğimize eminim.
DEM Parti Karadeniz’dir, Trakya’dır, İzmir’dir, Amed’dir
Kapitalist sistemi anlatmaya gerek yok, onun neoliberal politikalarının yarattığı sonuçları en çok sizler yaşıyorsunuz, hep birlikte yaşıyoruz. Bu sistem sermaye dostudur, sermaye için oluşturulmuştur. Her attığı adım, her söylediği söz, yaptığı her yasal ve anayasal değişiklik sermayenin daha çok pastadan pay alması üzerine, emekçilerin ve ezilenlerin daha fazla ezilmesi üzerine kurulmuştur. İşte bu sistemle mücadele etmek DEM Parti’nin boynunun borcudur. Sadece Meclis’te değil yaşamın her alanında bu sistemin bize dönük yönelimlerine karşı durmaya ve direnmeye çalışıyoruz. DEM Parti sadece Kürt meselesinin demokratik çözümü için mücadele etmiyor; DEM Parti aynı zamanda kadınların özgürlüğü için, emekçilerin ve işçilerin alın terinin hakkını alması için, emeklilerin insanca yaşayabilmesi için, bütün inançların ve halkların kardeşçe bir arada kendi dilleriyle, kültürleriyle ve halaylarıyla yaşaması için mücadele sürdürüyor. Yani DEM Parti İzmir’dir, Trakya’dır, Edirne’dir, Karadeniz’dir, Amed’dir, Dersim’dir. DEM Parti Türkiye’nin dört bir yanıdır. Bizi ısrarla siz emekçilerden ve işçilerden uzaklaştırmaya çalışıyorlar. Emekçilerle buluşmak için attığımız her adımı engellemeye çalışıyorlar. Çünkü çok iyi biliyor ki demokrasi ve özgürlük arayanlar, emeğinin karşılığını arayanlar eğer bir araya gelirse bu sömürü ve savaş sistemi asla ayakta duramaz. Önümüzdeki dönem hepimize büyük sorumluluklar ve görevler düşüyor. En iyisi neyse birlikte yapalım? Bir araya gelelim, tartışalım, konuşalım, bizi eleştirin. Arkadaşlarımızın öneri ve eleştirileri çok kıymetlidir.
Emeklilerle alay ediyorlar, emeklileri insan yerine koymuyorlar
Bu sistemin 22 yılda, son AKP döneminde yarattığı ekonomik krizi en fazla siz emekliler hissediyorsunuz. Emekli sendikalarının temsilcileri de dile getirdi. Dünyanın her yerinde insanlar emekli olup huzurlu ve rahat bir şekilde yaşamını devam ettiriyor. Dünyanın emeklileri Türkiye’de aylarca tatil yapıyor, güneşin ve denizin tadını çıkarıyor. Bizim emeklilerin yüzde 55’i ikinci bir iş yapmaya çalışıyor. Niye? Çünkü bu sadaka denilecek parayla yaşamını idame ettiremiyorlar. Bizimle alay ediyorlar, yok sayıyorlar, insan yerine koymuyorlar. 20-30 yıl prim ödemiş insanların emekli olduktan sonra ikinci bir iş aramaları ne anlama geliyor? Böyle bir düzen olabilir mi? Sermaye dostu bir iktidarla karşı karşıyayız. Sermayeye vergi indirimi, muafiyet, düşük faizli kredi ama sıra emekliye ve işçiye geldiği zaman hiç kimsenin aklına gelmeyecek vergileri koyuyorlar. Ekmekle bizleri terbiye etmeye çalışıyorlar. Bir sistem kendi çalışanını, emekli olan insanını ekmekle terbiye etmeye çalışıyorsa bitmiştir, sonu yakındır. İnşallah 31 Mart’ta olduğu gibi onlara son bir kartı da göstereceğiz. Türkiye’de emekli maaşlarına geldiği zaman tasarruf tedbirlerinden, ülke ekonomisinden bahsediyorlar. Sanki 12 bin lira alan emekliler ülke ekonomisini bu hale getirdi. Sanki 17 bin lira alan asgari ücretliler ülkeyi bu hale getirdi. Utanmazlar! Saray’a, sermayeye ve savaşa peşkeş çektikleri o paraları emeklilere, emekçilere ve küçük esnafa verseydiler, bugün dünyanın refah seviyesi en yüksek ülkelerinden biri biz olacaktık. Düşünün o holdinglere, insanların gitmediği havaalanlarına verdikleri garantili geçiş sayısı için ödedikleri ücretle emekliler en az 35-40 bin lira maaş alabilirdi, asgari ücret daha yüksek olabilirdi. Onlara gelince tasarruf yok, vergi yok ama kaymaklı rant var. Emeklilere gelince de 2 bin lira zam yapıyorlar, sanki büyük bir şey vermişler gibi haftalarca reklamını yapıp duruyorlar.
Saray’ın ampulleri daha fazla yansın diye geleceğimizi karartıyorlar
Bizleri tanımayan, bu uygulamalarıyla onurumuzla oynamaya çalışan bu onursuz sistemden hesap sormak boynumuzun borcudur. Saray’ın ampulleri bir daha fazla yansın diye, Saray’ın ışıklarını çoğaltmak için bizim geleceğimizi karartıyorlar. Sadece emeklilerin değil emeklilerin torunlarının da geleceğini karartıyorlar. Saray’ın 1 dakikalık gideri 3 emekli maaşıdır. Sadece Saray’ı kapatıp benzer diktatör ve oligarkların yaşadığı ülkeler hariç demokratik ülkelerde olduğu gibi mütevazı yerlerde yaşasalar, belki birçok emekli ve işçinin hayatı daha rahat olabilirdi. Utanmadan o ampulleri sürekli yakıyorlar. Bize tasarruf edin, bununla yetinin diyorlar. 12 bin lirayı büyük bir lütuf gibi sunmaya çalışıyorlar. Bunu kabul etmiyoruz, etmeyeceğiz. Ekmek ve Adalet Buluşmalarımızın bir sebebi de budur. Bizler itiraz edeceğiz. Iğdır’ın yaylarında hayvancılıkla uğraşanlarla, Konya’daki tarım emekçileriyle, Ankara’daki küçük esnafla, Mardin’deki buğday üreticileriyle, Trakya'daki ayçiçeği üreticileriyle, emekçilerle, emeklilerle ve kadınlarla buluşmaya devam edeceğiz. Bugün burada olduğu gibi hep birlikte olacağız. Bu resim onları korkutur, bu resim onlara geri adım attırır. Ne zaman ki bu salonlarda Kürt, Türk, Arap emekçileri; Aleviler, Sünniler ve diğer inançlardan halklarımız bir arada olursa emin olun Saray’ın rüyasına gireriz.
Emekliler isterse hükümet değiştirir
16 milyon emekli var, 2 ile çarparsanız 32 milyon. Yani Türkiye’de birinci olmuş partinin oyu kadar nüfusunuz var. Siz isterseniz iktidar gönderirsiniz, hükümet değiştirirsiniz. İstediğiniz şekilde hizmet edecek bir yönetimi kurabilirsiniz. Tek bir eksiğimiz var o da örgütlü değiliz. Kars’taki, Mardin’deki, Dersim’deki emekli nasıl bir araya gelsin? Böyle bölük pörçük olduğumuz müddetçe eziliyoruz. Sesimiz duyulmuyor. Ortak ilkeler etrafında, emeklilerin çıkarını, ülkenin demokrasisini ve geleceğini düşünen bir örgütlenmeye gitmek artık zorunluluktur. Bizler bölüne bölüne küçülüyoruz. Bu ülkenin çoğunluğunu oluşturan, derdini çeken, üretimini sağlayan bizleriz. Ülkenin büyük çoğunluğu örgütsüz olduğu, küçük küçük örgütlerde bulunduğu müddetçe bu iktidar da kendi geleceğini büyüterek devam ediyor. 16 milyon emekli biraz da oturup bu meseleyi düşünmelidir. Güçlü, örgütlü, kendi içinde birliğini sağlamış ve Kürt’ü, Türk’ü, Alevi’si bütün renkleri kendi bünyesinde bir araya getirmiş, emeklinin insanca yaşayacağı bir Türkiye ve demokrasi mücadelesini yürütecek bir örgütlülüğe kavuşması gerekiyor.
Yüzyılın yalanı Cumhurbaşkanının 2024 yılını “Emekliler Yılı” ilan etmesidir
Türkiye’yi seviyorlarmış. Meclis’te görüyorsunuz; koca koca rantları götürenler, sermaye dostları, ülkeyi bataklığa çekenler yakalarına koca koca bayraklar takıyorlar. “Ülkeyi seviyoruz” diyorlar. Emin olun hiçbirimizi sevmiyorlar. Ülkenin ağacını, taşını, toprağını da sevmiyorlar. Ülkenin her tarafını ranta açtılar, bitirdiler. Memleket perişan. Halk geçinemiyor, beyin göçü var. Bir yangını bile söndüremiyorlar. Savaşa, tanka, topa para var. Güney Kürdistan’da 200 Türkiye üssü var ama İzmir merkezine kadar gelen yangını söndürecek uçak yok. Batsın bu düzen, batsın bu adalet, bu iktidarın yaklaşımı! Övünüp duruyorlar, zannediyorlar ki sizi kandıracaklar. Bunlar gelmeden önce bir emekli, maaşıyla 7 çeyrek altın alıyordu, şimdi 3 tane çeyrek altın alamıyor. Hırsızlar! Aradaki 4 çeyrek altını siz çaldınız, sermayeye peşkeş çektiniz. Asıl yüzyılın en büyük yalanı nedir diye sorarsınız, Cumhurbaşkanının 2024 yılını “Emekliler Yılı” ilan etmesidir. Bunlar kimler için yıl ilan ediyorsa, onları batırıyorlar. İzmir’den söylüyoruz: Emekliler yılı, demokrasi yılı, Aleviler yılı ilan etmeyin. 2025 yılını sermaye yılı ilan edin de biraz da onlar batsın.
Emeklileri enflasyona ezdirmeyeceklermiş, ne ezdirmemesi lime lime ettiniz!
“Emeklileri enflasyona ezdirmeyeceğiz” diyor. Bunu söyleyen bir sendika üyesi değil, ülkeyi 22 yıldır yöneten kişi. Bırak gerçek enflasyonu, TÜİK enflasyonunun bile çok altında ücret alıyor emekliler. Ne ezdirmemesi, parça parça ettiniz, lime lime ettiniz! Hücrelerine kadar böldünüz. Bir de ezdirmeyeceklermiş. En son da diyor ki biz sözümüzde durduk, emeklileri ezdirmedik. 2 bin 500 TL verdiler ya! Türkiye’de, İzmir’de muhtemelen en ucuz ev kirası 10 bin liradan başlıyor. (Salondan gelen itirazlar üzerine). Düşünün 15 bin lira. Emekli 25 yıl prim ödeyecek, 25 yıl hizmet edecek onuruyla ama emekli olduktan sonra aldığı emekli maaşı bir kira etmeyecek. Sizi ezdirmiyormuş. Allah yalancının başına taş düşürsün, ne diyelim yani.
31 Mart’ta bu iktidarın gidiş filminin fragmanını çektiniz, önümüzdeki dönem inşallah filmin tamamını çekersiniz
Değerli halkımız, emin olun bunlar emekli, emekçi düşmanıdır. Sizinle ilgili söylediğimiz her söz, verdiğimiz her önerge, yaptığımız her şey AKP-MHP duvarına çarpıp gidiyor. Önemsemiyorlar. Bizi önemsemeyen, geleceğimizi düşünmeyen, bizi açlık sınırının altında bir ücrete mahkum eden bu iktidarı o zaman biz de tanımayalım. Sizler isterseniz muhalefetin bölük pörçük tablosunu da ortadan kaldırırsınız. Emekliler tek ses olsa muhalefeti bir araya getirebilir, bu sömürü düzenini bitirebilir, bu sermaye dostu düzenin yerine işçi ve emekçi dostu bir yönetimi oluşturabilir. Hala çok ciwansınız. Bir de utanmadan diyorlar ki emeklilerimiz öğrenci yurtlarında tatil yapabilir. Bu tam bir itiraftır. Demek ki bugüne kadar emekliler tatil yapamıyormuş. Utanmadan şezlong halk plajlarında diyorlar. Halk plajı kaldı mı? Tamamı otellere peşkeş çekildi, yabancı sermayeye peşkeş çekildi. Herkes bir köşeyi kendisine tutmuş. Bir de ne kadar ince düşünüyorlar, sinemalarda da yüzde 30 indirim yapıyorlarmış. Ama çocuğunuzla, torununuzla, eşinizle gidemeyeceksiniz. Sadece siz gidecekseniz yüzde 30 indirim yapacaklar. Ama şunu unuttular ki asıl her gün Oscar alacak bir filmi siz yaşıyorsunuz. Sizler 31 Mart’ta bu sömürü düzeninin bitmesini konu alan filmin fragmanını çektiniz, inşallah önümüzdeki dönem emekliler fragmanını çektiği bu filmin tamamını çeker ve bunları gönderirler.
En düşük emekli maaşı 32 bin lira olmalı ve 6 ayda bir güncellenmeli
Buradaki sendika başkanı arkadaşlarımız da söylediler. Seçimden seçime emekliyi hatırlayan, üç kelimesinden biri emekçi ve emekli olmayan biz dahil hiçbir partiye itibar etmeyin. Onun için sadece seçimde emekçiyi ve emekliyi hatırlayan siyaseti biz reddediyoruz. DEM Parti olarak şunu söylüyoruz: En düşük emekli maaşı 32 bin lira olmalı ve 6 ayda bir güncellenmeli. Emeklilerin taban ücreti yeniden gözden geçirilip düzenlenmeli. Kamudan emekli olmuş, kamuda çalışan emekçilerin ek göstergeleri 3600’e çıkarılmalı. Kamudan emekli olmayanların ek göstergeleri ya da alacakları ücret aynı düzeye çekilmeli. Emeklilerin sendika hakkı kesinlikle olmalı. Yani toplumun en büyük kesiminin sendika hakkı yoksa o ülkede demokrasi yoktur. Gerçi demokrasi zaten yok. Cezaevinde 350 bin insan var. Cezaevindeki tutuklu ve hükümler 3 kişilik yerde 6 kişi, 6 kişilik yerde 12 kişi kalıyor. Emeklilerin sendikal hakları tanınmalıdır. Toplu sözleşme hakkı kesinlikle olmalıdır. İntibak Yasasında bir düzenleme yapılmalıdır. Sandıkta katkı payının düzenlenmesi gerekiyor. Promosyon düzenlemesi gerekiyor. Kısacası 25-30 yılını vermiş bir insanımız emekli olduğunda insanca yaşayacağı bir konutu olmalıdır. Markete ve pazara gittiği zaman kuruş lira hesabı yapmamalıdır. Ayda yılda bir çocuğu, torunu yanına geldiğinde cebine 3-5 kuruş koyabilecek bir paraya sahip olabilmelidir. Kültür-sanat faaliyetlerinden yararlanmalıdır. Tatil de yapmalıdır, sinemaya da gitmelidir, festivale de katılmalıdır. Diğer ülkelerden buraya gelen emekliler gibi dünya turu da yapabilmelidir.
Emeğimizi hiç eden bu sistemin kendisi yok hükmündedir
Biz de sizin bu taleplerinize katılıyoruz, taleplerinizin yanındayız. Bugünden sonra daha fazla bir arada olacağız. Bu talepleri, önerileri milletvekillerimiz dikkate alacak. Parlamentoda, söz veriyoruz, her oturumda kesinlikle emeklilerle ilgili bölüm olacak. Emeklilerin yaşadıkları sorunlar kesinlikle iletilecek. Sadece parlamento kürsüsünde değil emeklilerin mücadele ettiği her alanda DEM Parti olacak. DEM Parti olarak özeleştirimizdir. Arkadaşlar mücadelemiz ortaktır. Bu savaş, sömürü ve sermaye düzeni hepimizin sorunudur. Emekli maaşı 32 bin lira olsa bile demokrasi yoksa emin olun siz de rahat olmayacaksınız. Maaşlarınızı ne yaparlarsa yapsınlar yanında demokrasi ve özgürlük olmalıdır, kardeşçe bir arada yaşayabileceğimiz bir ülke olmalıdır. Emeğimize saldıran, bizi yok sayan, emeğimizi hiç eden bu sistemin kendisi yok hükmündedir. İnşallah hep birlikte onlara bunun nasıl olacağını göstereceğiz. Sadece Kürtlere kayyım atayıp iradesine darbe yapmıyorlar; en büyük darbe size, ekonomiye yapılan darbedir. Ekonomiye yapılan darbe Türkiye'nin en önemli meselesidir. Kayyım darbesi yapan, ekonomik darbe yapan, bir halkın şarkısına ve halayına takan bir sistem hepimizin ortak düşmanıdır. Bu sistemden kurtulmanın yolu da aynı duygulara sahip olduğumuz, aynı ilkelere sahip olduğumuz bu mücadeleyi büyütmekten geçiyor.
Savaş, sömürü, saray düzenini gönderecek olan mücadelemizdir
Ekonomik felaketten, siyasi felaketten kurtulmanın tek bir yolu kalmıştır o da AKP-MHP iktidarından kurtulmaktır. Türkiye’nin en örgütlü kesimi emekliler olduğu için söylüyorum. Sizin yapamayacağınız şey yok. Siz yaptınız 31 Mart’ta kimsenin yapamadığını. Sessiz devrimi siz yaptınız. Sessiz bir tokat vurdunuz ki henüz o sersemlikleri geçmedi. Onun için kendinize güvenin. Biz size güveniyoruz. Bizim için değerlisiniz. Bizim için ürettiniz, bizim için alın teri döktünüz. Bizim için ömrünüzü verdiniz. Bundan sonra kalan ömrünüz de bize emanet. İnsanca, onurluca yaşanacak bir Türkiye yaratmanın sözünü veriyoruz. Çok teşekkür ediyoruz, sizden bugün çok şey öğrendik. Biz size inanıyoruz, güveniyoruz. Biraz daha gayret, sorumluluk ve sistem karşıtı mücadelede ortaklaşma emin olun birçok şeye yetecek. Bu savaş, sömürü, saray düzenini gönderecek olan artık mücadelemizdir. Ortak mücadelemize olan inançla hepinizi selamlıyorum.
19 Ağustos 2024