Eş Genel Başkanımız Tuncer Bakırhan, Kars ziyareti kapsamında gerçekleştirilen halk buluşmasına katıldı. Buluşmada konuşan Bakırhan, şunları söyledi:
Gelê me yê hêja, hevalên me yên jin, ciwanên me hûn hemû bi xêr hatin, li ser seran li ser çavan hatin.
Yaklaşık 30 yıl önce Kars’ta başlamıştık; 94’te il başkanlığını yapmıştım HADEP’in. HADEP’ten HEDEP’e kadar geçen bu süre içinde hiç durmadık, yılmadık. Baskılar bizi yıldırmadı. Israrla Kürtler eşit olsun, Türkiye demokratik olsun, açlık ve yoksulluk olmasın, adil bir gelir dağılımı olsun diye mücadele ettik, etmeye de devam edeceğiz. Tabii 94’lerden bahsederken, çok büyük emekleri olan ama şu anda aramızda olmayan Ali Boşnak’ı, Fahriye Alkan’ı, Abdurrahman Alaca’yı, Ali Sözen’i, Ferzende Topçu’yu, ilerlemiş yaşına kadar bize abilik yapan Fevzi Amcayı, Mehmet Bulgan’ı, Celal Kılıçaslan’ı, İzzet Fatih’i ve Abbas Kaya’yı unutamayız. Bu saydığım isimleri ve yine bugüne kadar bu mücadelede emek vermiş, bedel ödemiş bütün demokrasi şehitlerini rahmetle anıyorum.
Kars tam HEDEP demektir
Kars, tam HEDEP demektir. Kars, tam bir Türkiye mozaiğidir. Azerisi, Terekemesi, yerlisi, Malakanı, Ermenisi, Türkmeni, Çerkesi, Kürdü, Sünnisi, Alevisi yani Türkiye’deki bütün birçok etnik ve inanç grubunun yaşadığı bir yerdir. HEDEP de Kars gibidir. HEDEP de Türkiye’deki farklı inanç gruplarına, etnik gruplara ve sınıflara mensup kişilerin, kadınların, gençlerin, ezilenlerin, yoksulların evidir. HEDEP deyince Kars, Kars deyince HEDEP aklıma geliyor. Bir Karslı olarak, bugün HEDEP fikriyatını savunan ve bu mücadeleyi yürüten biri olarak, Kars’tan aldığım kültür ve mücadele geleneğinden dolayı da gururluyum. Bana bu demokratik anlayışı aşılayan, 80 öncesinden bugüne kadar emekçileri ve ezilenleri savunarak Kars’taki bu mozaiğin kardeşçe ortak yaşamasına sebep olan devrimci arkadaşlarımızı ve yoldaşlarımızı da bu vesileyle selamlıyorum.
Türkiye’nin dört bir yanından açlık ve sefalet çığlıkları geliyor
Kapitalizm büyük bir kriz yaşıyor. Zaten kapitalizm eşittir krizdir. Sürekli çabalıyor kendisini ayakta tutmak için. Son dönemde de vekalet savaşlarıyla aslında kendisini ve siyasetini ayakta tutmaya çalışıyor. İsrail-Filistin arasındaki savaş da bunun bir parçasıdır. Ukrayna’nın Rusya tarafından işgal edilmesi de bunun bir parçasıdır. Karabağ’daki vekalet savaşları da bunun bir parçasıdır. Kapitalizm krizlerle oluşuyor. Türkiye de bundan çok azade değil. Türkiye krizlerle bir çöküşü yaşıyor. Türkiye; ekonomide, demokraside ve insan haklarında hiçbir dönem olmadığı kadar ciddi bir çöküşü ve çürümeyi, ciddi bir krizi yaşıyor. Türkiye’nin dört bir yanından açlık ve sefalet çığlıkları geliyor. Öğrenciler barınamıyor, emekçiler geçinemiyor, Türkiye’de 30 milyonu aşkın insan açlık sınırının altında yaşıyor. Belki Karslı hemşerilerimiz de bunu yaşıyor; sobasını yakamıyor, kombisini açamıyor, çocuğunun cebine harçlık koyup okula gönderemiyor. Sadece Kars değil Türkiye’nin tamamı aynı sefaleti yaşıyor. Böylesine stratejik böylesine güçlü bir geçmişe, mirasa ve ekonomiye sahip bu ülkenin bu hale gelmesinin temel bir sebebi var. Sebep, AKP iktidarıdır. Sebep, AKP-MHP ittifakıdır. Cumhurbaşkanı Erdoğan çok önemli bir şey söyledi, dedi ki “Mümin yoklukta sabredendir”. Madem müminsek ve hep birlikte bu yoklukta sabredecek isek bir gün de Saray sabretsin de ışıklarını açmasın, kaloriferlerini yakmasın. Bir gün de Saray çorba, ekmek peynirle idare etsin. Önce Saray sabretsin, daha sonra müminler sabrederler. Bir gün Türkiye’de faiz lobileri sabretsin, bir günlüğüne faiz almasınlar. Bir gün savaş baronları sabretsinler. Bizi mümin sayan ve sürekli sabretmemizi isteyenler maalesef kendileri sabretmiyorlar.
Sabretmeyeceğiz; itiraz edeceğiz, isyan edeceğiz
Türkiye ekonomisi hiçbir dönem olmadığı kadar çarçur ediliyor, Karslı hemşerilerimiz de buna şahittir. İrademizi gasp eden kayyımın uygulamaları bunun en iyi göstergesidir. Kars’taki kayyım uygulamaları, AKP uygulamaları neyse Türkiye’nin dört bir yanında da aynı uygulamalar devam ediyor. Sabretmemeliyiz; bu yalan talan ve soygun düzenine itiraz etmeliyiz. İtiraz etmezsek; çocuklarımızı okullara gönderemeyeceğimiz duruma geleceğiz, eksi 35’lerin görüldüğü Kars’ta kombilerimizi açamayacağımız bir duruma geleceğiz. Erdoğan’ın dediği gibi sabretmeyeceğiz; itiraz edeceğiz, isyan edeceğiz. Bu yolsuzluk ve zulüm düzenine hayır demek zorundayız. Ben Karslıların da geçmişten gelen mirastan dolayı itiraz edeceğine inanıyorum.
Kars’ı sefalete terk edenler “Kars bizimdir” diyorsa göç yollarını kapatsın
Kars güzide bir kentimiz. Etrafında 3-5 tane ülke bulunuyor. Bu ülkelerin önemli bir kavşağında bulunuyor. Kars’ı bir ticaret merkezi yapacak doğu kapısı hala kapalı Ermenilerle yaşanan sorun ile ilgili. Bir an önce bu kapının açılmasını istiyoruz. Kars’ın kalkınmasını istiyorlarsa buyurun bu kapıyı açsınlar. Kars’ı sefalete zulme terk edenler “Kars bizimdir” diyorlarsa önce kapıyı açsınlar ve bu göç yollarını kapatsınlar.
Kars’ın nüfusundan katbekat fazlası bugün metropollerdedir; İstanbul’dadır, Ankara’dadır, İzmir’dedir. İnsanlarımız hizmet işlerinde çalışıyor, inşaatlarda çalışıyor, yaşamını idame ettirmeye çalışıyor. Önce bu göç yolları kapatılsın, yurttaşlarımız Kars’ta aş ve iş bulsun ve iş imkanlarına sahip olsun. Bunları söylüyoruz ama Kars onların umurunda değil, Türkiye onların umurunda değil. Kimse onların umurunda değil. Müslümanlar, Kürtler, Aleviler, emekçiler, her gün yurtlarda intihar eden öğrenciler, katledilen kadınlar onların umurunda değil. Biz bunu haykırmaya devam edeceğiz, biz bu politikaları teşhir edeceğiz.
Kars sosyo-ekonomik göstergeler açısından maalesef Türkiye’de en sonda olan illerimizden biri. Yatırım yok, fabrika yok. Olanı da özelleştirdiler, olanı da satıyorlar. Tek geçim kaynağı olan hayvancılıkla uğraşan kentte bir et entegre tesisi olmaz mı? Burada hayvancılıkla uğraşan birçok akrabam, dostum, arkadaşım var. Et entegre tesisinin olmadığı Kars’ta hükümet, siz Karslılara hakaret ediyor ve sizi Konya’ya, Kayseri’ye Yozgat’a mahkum ediyor. Hayvanlarınız yolda telef ediliyor. İstediğiniz ücrete satamıyorsunuz ya da zarar ediyorsunuz. O nedenle Kars’ın değerlerini özelleştiren, peşkeş çeken bu sisteme buradan seslenmek istiyoruz: Madem Karslıları seviyorsunuz, “Kars bizimdir” diyorsunuz buyurun et entegre tesisleri kurun; Karslıların üretmiş olduğu süt değeriyle alınsın, ürettiği hayvan değerinde satılsın, Kars kalkınsın. Bunu kime diyoruz, AKP’ye diyoruz. Peki, AKP ne yapıyor? Kars’ta hayvancılığı geliştireceğine hayvan ithal ediyor. Kars’ta hayvancılık geliştirilsin diye düşük faizle kredi vereceğine, bu kredileri Beşli Çeteye veriyor. Kars’a gelecek geliri yine kendi çevresinde çeperinde bulunan yandaşlarına peşkeş çekiyor. Sefaletle karşı karşıyayız ama bu sefalet ortadan kalkacak. Emin olabilirsiniz; biz bu sefalete mahkum değiliz, bizi yok sayan bu düzene mahkum değiliz. Bu düzen sonsuz değil. Bu düzeni kuranlar sonsuz iktidar olanaklarına sahip olmayacaklardır.
Yeni sistem halktan uzak olursa 5 yıl sonra yine değiştirmek zorunda kalacaklar
Şimdi 50+1 tartışmaları var, siz de yakinen izliyorsunuz. 50+1’i icat eden AKP kurmayları; Türk tipi başkanlık sistemi geldiği zaman Kürt meselesi çözülecek, Aleviler eşit yurttaş olacak, milli gelirden aldığımız pay 20 bin dolara çıkacak, açlık ve sefalet olmayacak, yokluğu görmeyeceğiz, çocuklarımızın hepsi mutlu bir şekilde yaşayacak diyorlardı. Şimdi aradan birkaç yıl geçti ve icat edenler bu sistemi değiştirmek istiyor. Erdoğan ve AKP’ye şunu söylüyoruz. Mesele sistem değil sizin zihniyetinizdir. Bir sistemde adalet, hak ve demokrasi yoksa krizlerle dolu olur. Halka ve emekçiye açık bir sistem değilse böyle krizlerle dolu olur. Beş yıl kendini idame ettirir, 5 yıl sonra yeni bir usul aramak zorunda kalırsınız. Mesele başkanlık sisteminin kendisidir. Yeni gelecek sistem yine halktan uzak olacaksa, halkı kapsamayacaksa, 5 yıl sonra AKP hükümeti yine değiştirmek zorunda kalır. Niye bu sistemi değiştiriyorlar, çünkü biliyorlar ki halk artık onlara inanmıyor. Türkiye toplumu bunların yalanlarına, çizdikleri pembe tabloya inanmıyor.
Demokratik yerel yönetimleri bilmeyen belediyeleri kendi paradigmamızla buluşturacağız
Önümüzde yerel seçimler var. İradesi gasp edilen Kars halkı da çok iyi biliyor. Biz bu seçimlerde Kars başta olmak üzere o kayyımları o büyük saraya göndereceğiz. AKP’nin kötü yönetiminden dolayı demokrasi bilmeyen, demokratik yerel yönetimleri bilmeyen belediyeleri demokratik yerel yönetimler anlayışımız ve paradigmamız ile buluşturacağız. Batıda halkımızın yoğun olarak yaşadığı her yerde halkımızın yönetimlerde bulunmasını sağlayacak bir yöntem belirleyeceğiz. Halkımız sadece Kürdistan'da değil her yerde kesinlikle temsil edilmelidir. Yerel seçimlerde stratejimiz bu olacaktır. Belediyelerimizi, irademizi gasp ettiler; Azerilerin, Terekemelerin, Kürtlerin, kadınların, emekçilerin iradesinin yerine kayyım atadılar. Bunların geleneğinde gaspçılık var. Kayyım şükür namazı kıldı ama Kars’ın değerlerini, alın terimizle oluşturduğumuz kadın dayanışma evlerini, Kürtçe yayın yapan siteleri kapattı. Kayyım nedir? Kürt düşmanıdır, kadın düşmanıdır. Sadece Kars’ta değil, kayyım atadıkları her yerde Kürt diline ve kadınlara düşman bir siyaset yürüttüler. Şimdi sizlere soruyorum; tekrar irademize sahip çıkacak mıyız? Bizi tanımayan, olanaklarımızı çarçur eden kayyımları Saray’a gönderecek miyiz? Eminim ki Kars, devrimcileri, yurtseverleri, kadınları ve gençleriyle birlikte seçimde bu kayyım zihniyetine büyük bir tokat atacak.
Yolsuzluklarını vatan ve bayrak ile örtüyorlar
Biz işsiziz yoksuluz diyoruz, onlar bayrak diyor. Biz barınamıyoruz açız diyoruz, onlar vatan diyor. Türkiye’deki yoksulluğu, açlığı, krizi vatan ve bayrakla örtmeye çalışıyorlar. Onlar yolsuzluklarını vatan ve bayrakla örtmeye çalışıyorlar. Vatan ve bayrak sevdalısı oldukları için değil, işlerini perdeledikleri için bu kavramları kullanıyorlar. Biz vatan demokratik olsun, hepimizin olsun istiyoruz. Bu bayrak eğer herkesin olacaksa, herkesi kapsayan bir anlayışın Türkiye’de hakim olmasını istiyoruz. Vatanın da bayrağın da hırsızların, yolsuzluk yapanların, fakir fukaranın hakkını çalanların olmayacağını belirtmek istiyorum.
Israrla Kürdü Türk sayan anlayış bu topraklarda yıkılacak
Dünden beridir sosyal medyada bir video dolaşıyor. Yoksul Kürt öğrencilerin oturduğu bir sınıfta, muhtemelen bir yetişkin zorla Kürt çocuklarına, “Türküz mutluyuz” dedirtmeye çalışıyor. Çocuklara baktığınız zaman kırık bir Türkçeyle konuşuyorlar, Türk olmadıkları belli. Giysilerine baktığınızda, yüzlerindeki mahcubiyete baktığınızda mutlu olmadıkları da ortada. Bu iktidar, Kürt çocuklarını ırkçı ayrımcı siyasetine alet edebilecek noktaya geldi. Israrla Kürdü yok sayan, Türk sayan o anlayışın bu topraklarda bir gün yıkılacağını ve bu toprakların mozaik olan, renkli olan o güzelliğine ve kardeşliğine kavuşacağını belirtmek isterim.
Tekrar ediyoruz Qers ya me ye
“Qers ya me ye” dedikleri için bizim arkadaşlarımız yargılandılar, ceza aldılar. Biz tekrar ediyoruz: Qers ya me ye. Qers ya dizan û ya zaliman nîne. Qers ya gelan e, ya Kurdan e, Qers ya Azerîyan e, ya Terekemeyan e, ya Elewiyan e, ya jinan e, ya ciwanan e. Niha ez careke din dîsa ji we bipirsim; Qers ya kê ye? Belê Qers ya me ye, û hêvî dikim ew ê ya me jî bimîne.
Ben de belediye başkanlığı yaptım, birçok belediyemizi ziyaret etme fırsatı buldum. Ne iş yapıyor kayyım ben çok merak ediyorum. Caddeler çukurlardan geçilmiyor, kaldırım diye bir şey yok. Engelli yurttaşımız evinden araçla dışarı çıkmak istese kaldırım olmayan yerlerde mahsur kalacak. Kars’ta hala su yok. Aras Nehri geçiyor, etrafında barajlar var, toprağı iki metre eştiğinde su çıkıyor. Altyapı yok, yatırım yok. Aynalı Köşk gibi kültürel miras değerleri peşkeş çekiliyor. Kayyım ne yapıyor? O kıldığı şükür namazına inanıyor mu? Biraz insan olan, kendisine Müslümanım diyen bir insan bu kentin ne halde olduğunu görmez mi? Bunlar bu kadar arsız ve utanmaz insanlardırlar. Hayvan pazarının orada Karadağ Mahallesi var. Oradan geçince sanki yangın var gibi görünüyor. Bütün Kars’ın çöpleri o mahallenin içine dökülüyor. Çöplerin çıkardığı duman is orada yaşayan insanlarımızı olumsuz etkiliyor.
Ne diyorlarsa yalandır
Kayyım Bey; çalacağına, peşkeş çekeceğine çöp arıtma tesisi kur. Elinden tutan mı var senin! Çöp toplamak zor bir şey mi? Siirt’te bizim dönemimizde tek bir çöp bulamazdınız sokakta. Karakurt’a bir baraj yaptılar, dediler ki biz sulu tarıma geçeceğiz. Barajdan dolayı köylüler Sarıkamış'a inemiyor. Daha önce 20 dakika olan yok 2 saate çıkıyor. Horasan'a gitmek zorunda kalıyorlar. Sarıkamış esnafı kepenk indirecek noktaya geldi. Ne diyorlarsa yalan. Kağızman’ın güzelliklerini anlatmaya gerek yok, muazzam bir üretim merkezi olabilir. Ama hiçbir şey yapılmıyor. Kimsenin umurunda değil. Hayvancılık bitme noktasına geldi. Yandaşın vergileri affediliyor, kredileri affediliyor ama yoksul Karslıya, köylüye, hayvancılıkla uğraşana kredi yok. Verilse de yüksek faizle veriliyor. Ödemediği zaman traktörü haczediliyor. Evine icra gidiyor. Dolayısıyla bunların derdinin Kars olmadığı ortadadır. Bunların derdi yoksullar ve emekçiler değildir.
Karslılar Kars’ta doğuyor ama Erzurum yollarında ölüyor
Yine Kars’ın çok önemli bir kanayan yarasıdır. Karslılar Kars’ta doğuyor ama Erzurum yollarında ölüyor. Hani AKP iktidarı bu kaderi değiştirecekti? Sözde bir tıp fakültesi burada kuruldu, öğrencisi yok. Öğrencisi varsa akademisyeni yok, uzman doktoru yok. Bu bir kader değil. Bu kaderi bizim üzerimize bela eden AKP-MHP iktidarıdır, rantçı zihniyettir.
Ancak umutsuz değiliz. Çünkü haklı bir davanın sahibiyiz, inanıyoruz, mücadele ediyoruz. Bu harami düzenini kesinlikle yıkacağız, değiştireceğiz. Umutsuz değiliz; 100 yıldır dilimizi asimile edemeyenler, bundan sonra da asimile edemeyecekler. Umutsuz değiliz; pratikleriyle ayan beyan ortada olan kayyımlar yerine demokratik yerel yönetimin, demokratik bir anlayışın nasıl vücut bulacağı konusunda büyük deneyime sahibiz.
Çalmadığımız kapı, tutmadığımız el kalmayacak
Umutsuz değiliz; çünkü arkamızda Karslı devrimciler var, Kürtler var, Azeriler var, Terekemeler var, kadınlar var, gençler var. Bunların hepsi bizim umutlu olmamız için yeterli sebeplerdir. Umutsuz değiliz; Rojava’da halkların bir arada yaşadıkları başta Türkiye olmak üzere dünyanın her yerine umut olmuş bir devrim var. Orada yoksulluk yok, açlık yok, ayrımcılık yok, Arap ile Kürt kadını birlikte meclis yönetimine giriyorlar. Muhafazakarlık ve gericiliğin merkezinde bugün umut fışkırıyor. Onun için sizler de umutlu olun. Bu kayyımları göndereceğiz.
Gelin Türkiye’de örnek olacak Kars ittifakını kuralım, yerel yönetim nasıl olur gösterelim
Kars HEDEP’tir, ben de sizin bir hemşerinizim. Eş Genel Başkanımızın kentidir deyip gecenizi gündüzünüze katarak çalmadığınız kapı, tutmadığınız el kalmayacaktır eminim. Sadece kendimizle yetinmeyelim, bize oy vermeyenlere de gidelim. Bu adaletsizliği anlatalım. Ezilene, emekçiye, KHK’lilere, iş ve aş bulamayanlara gideceğiz. Kars’ta barış olsun, Kars’taki bu mozaik yaşasın diyenlere gideceğiz. Kadınlara, esnafa gideceğiz ve bu yolsuzluk düzenini anlatacağız. En son sonunda da başarı dolu bir sürece hep birlikte kavuşacağız.
Karslı hemşerilerime tekrar bir çağrı yapmak istiyorum: Kars HEDEP ise gelin Kars ittifakını kuralım. Azerisi, Terekemesi, Kürdü ile birlikte ortak bir yönetim, şeffaf, demokratik ve özgürlükçü bir yerel yönetim nasıl olur kanıtlayalım. Kars’ı Türkiye'de bir model yapalım. Bu duygularla siz çalışma arkadaşlarımı selamlıyorum. Bütün arkadaşlarıma emeklerinden dolayı selamlarımı iletiyorum. Coşkuyla bir arada olacağımız günler yakındır. Sizleri ve yasal sebeplerden dolayı sürgünde ve cezaevinde olan arkadaşlarımı selamlıyorum. Ji bo me hemûyan serkeftin.
22 Kasım 2023