Eş Genel Başkanımız Tuncer Bakırhan’ın Serhat turu devam ediyor. Bakırhan ve beraberindeki heyet bugün Iğdır’da halk buluşmasına katıldı. Heyetimiz ayrıca esnaf ziyareti gerçekleştirerek STK’larla bir araya gelecek. Iğdır’daki halk buluşmasında konuşan Bakırhan, şunları söyledi:
Merhaba gelê me yê Îdirê, hûn bi xêr hatin, hevalên jin hevalên ciwan hûn jî bi xêr hatin, li ser seran li ser çavan hatin. Değerli Iğdır halkı, sizin ne kadar emek verdiğinizi, bedel ödediğinizi, fedakarlık yaptığınızı bilmeyen yoktur. Iğdır halkı bu bölgenin yüz akıdır.
Yaşar Akkuş şahsında tutuklu arkadaşlarımızı selamlıyoruz
Çok kıymetli arkadaşları görüyorum burada. Birlikte 90’larda siyaset yaptığımız, gözaltına alındığımız, bedel ödediğimiz arkadaşlarımız; hala bütün baskılara rağmen bugün burada olup mücadelesini devam ettiren, eşit yurttaşlık, demokrasi, barış ve özgürlük diyen arkadaşlarımız sizleri saygıyla selamlıyor, geldiğiniz için teşekkürlerimi iletiyorum. Yine defalarca irademize kayyım atanıyor, o yüzden Iğdır’da olup Yaşar Akkuş’u anmamak olmaz. Yaşar Başkan kararlı olduğu için, onurlu olduğu için, halka hizmet ettiği için bugün tutukludur. Yaşar Akkuş şahsında Selahattin Demirtaşları, Gültan Kışanakları, Sebahat Tuncelleri, Leyla Güvenleri, Figen Yüksekdağları da bir kez daha Iğdır’dan selamlıyoruz. Sizlerin de selamlarınızı gönderiyoruz.
Kürt sorunu 12 yaşında katlettiğiniz Uğur Kaymaz’dır, Medet Serhat’tır
Bugün, Mardin’de 12 yaşında 13 kurşunla katledilen Uğur Kaymaz’ın ölüm yıldönümü. Uğur Kaymaz’ı, babasını ve yaşamını yitiren bütün arkadaşları saygıyla anıyoruz. Hemşeriniz değerli avukat abimiz, bize bu mücadeleyi aşılayan insanlardan biri olan Medet Serhat’ın da Kasım ayında katledildiğini hatırlatarak, Medet Abi ve şoförü İsmail Karaalioğlu’nu saygıyla anıyoruz. Bazen diyorlar ya “Kürt sorununu çözdük, Kürt sorunu nedir?” diye. Kürt sorunu, 12 yaşında katlettiğiniz Uğur Kaymaz’dır. Katletmekle de yetinmediler, daha bir hafta önce Uğur Kaymaz’ın mezar taşlarını da tahrip ettiler. Sadece Uğur’dan korkmuyorlar, mezar taşından da korkuyorlar. “Kürt sorunu nedir?” diyenlere, kendi halinde yürekli aydın bir Kürt insanı olan, Kürtlerin mağduriyetini dile getiren Medet Serhat ve şoförünün nasıl katledildiğini sormak lazım. Kürt sorunu Medet Serhat’tır. Kürt sorunu Mehmet Nuri Güneş’tir, Yaşar Akkuş’tur. Kürt sorunu, defalarca yerine kayyım atanan ve şu anda cezaevlerinde olan onlarca yüzlerce arkadaşımızdır. Kürt sorunu bütün yakıcılığıyla devam ediyor. Yok deseler de çözdük deseler de; bu sorun demokratik bir şekilde çözülmediği müddetçe, iradelerimiz özgür oluncaya kadar, bu mesele yasal ve anayasal bir güvenceye kavuşturuluncaya kadar bu sorunun var olduğunu söyleyeceğiz. Bu sorun devam ediyor.
Erdoğan’ın “Türkiye’nin tarihinde bir leke yoktur” sözüne sadece onurunu satanlar inanabilir
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir söylemine değinmeden geçmek istemiyorum. Erdoğan, “Türkiye Cumhuriyetinin tarihinde herhangi bir leke yoktur. Bizim geçmişimiz lekesizdir” diyor. Buna bu kadar bedel ödeyen, halen onlarca insanı cezaevinde olan Iğdır halkı inanacak mı? Buna Roboski aileleri inanacak mı? Roboski’de bir gecede onlarca sivil insanımız katledildi. Ceylan Önkol’un ailesi acaba gerçekten inanacak mı? Ermeniler inanacak mı? Eşit yurttaşlık hakları tanınmayan, inançlarını özgürce yaşamayan Aleviler buna inanacak mı? Yıllardır OHAL rejimi altında yaşayan Kürdistan halkımız buna inanacak mı? Hala yaylaları yasak olan Iğdır halkı gerçekten buna inanacak mı? Açlığa itilen yüz binin üzerinde KHK’li arkadaşımız buna inanacak mı? Peki, defalarca partisi kapatılan milyonlarca Kürt buna inanacak mı? Iğdır’dan İstanbul ve Adana’ya kadar açlık sınırı altında yaşayan, zar zor yaşamını devam ettiren 30 milyonu aşkın insan buna inanacak mı? Çöpe atılan bayat ekmeklerle, eski giysilerle yaşamını idame ettiren insanlar gerçekten bu ülkenin tarihinin lekesiz olduğuna inanacak mı? Sanırım buna sadece Erdoğan ve etrafında bulunan bir avuç rantçı, çıkarcı, menfaatçi inanabilir; onurunu ve kimliğini satanlar inanabilir.
Kürt sorunu var, Cumhuriyetin geçmişi de bayağı lekeli
Kürt sorunu da var, Cumhuriyetin geçmişi de bayağı lekelidir. Burada sayarsak saatlerce bunu bitiremeyebiliriz. Ancak bu lekeleri temizleyebiliriz, bu lekeleri ortadan kaldırabiliriz. Nasıl mı? Önce siyasi tutsakları serbest bırakarak, sonra Kürt halkının iradesine atanan kayyımlara son vererek, sonra 7’den 70’e her Kürdü potansiyel suçlu gören Terörle Mücadele Kanununu değiştirerek, Siyasi Partiler Yasasını değiştirerek yapabilirsiniz. Her seçime yeni bir amblem ve yeni bir partiyle giriyoruz. Bundan daha büyük bir kara leke var mı? Bilinçli olarak özellikle Kürt coğrafyasında kullanılan açlıkla terbiye etme politikasından vazgeçerek bu kara lekelerden kurtulabilirsiniz.
Dünyanın hiçbir yerinde bir kent 3 ülkeyle komşu değildir. Iğdır, bugün 3 ülkeyle komşu olacak çok önemli bir merkezde bulunuyor. Hem 3 ülkeyle komşu olacaksın hem işsizlik, yoksulluk, aşsızlık olacak; hem tarım ve hayvancılık dibe vuracak, halk geçimini metropollerde ve inşaatlarda kazandığı 3-5 kuruş parayla idame ettirecek. Sayın Erdoğan, bundan daha büyük bir leke yok! İnsanlar doğduğu yerde doymuyor, insanlar özgür değil, insanlar barış içinde yaşamıyor. İnsanlar Kürt oldukları için her sabah dört buçukta kapılarının ne zaman çalınacağını, ne zaman gözaltına alınacaklarını, ne zaman tutuklanacaklarını bekliyor. Dolayısıyla siz Cumhuriyetin 100 yıllık Kürt karşıtı, Kürt inkarı üzerinde kurulan bu anlayışıyla mücadele etmediğiniz sürece de bu kara lekeler büyüyerek devam edecektir. Biz de emektar, fedakar Iğdır halkıyla beraber bu cumhuriyetin daha demokratik olması için dün olduğu gibi bugün de elimizden geleni ortaya koyacağız.
Filistin’le gerçekten dayanışmak istiyorlarsa İsrail’e ihracatı durdursunlar
Bu yalancı ve ikiyüzlü siyaset şimdi Filistin için timsah gözyaşları döküyor. Bunu defalarca söyledik; Filistin halkı için dökülen timsah gözyaşları doğru değil. AKP iktidarının; Filistin halkının mağduriyetine, uğradığı zulme ve soykırıma canı gönülden karşı çıktığını düşünmüyorum. Eğer mazlum Filistin halkını düşünselerdi, İsrail ile 10 milyar dolarlık ticareti bitirirlerdi. O zaman derdik ki bu iktidar samimidir. Eğer mazlum Filistin halkıyla dayanışmalarını göstermek istiyorlarsa, en başta Gazze’yi ve Ramallah’ı çeviren ve buradan ihraç edilen demirlerin ihracatını durdururlardı. Yahu Gazze’yi çeviren demirler ve beton senin ülkenden gidiyor. Ramallah halkını 4 duvar arasına sıkıştıran beton Türkiye’den gidiyor. Sen hangi Filistin halkı, hangi Filistin barışı ve hangi Filistin mağduriyeti diyorsun? Burada ikiyüzlü bir politika var.
Kürt düşmanlığından vazgeçmiş bir Türkiye bölgenin en güçlü ülkesi olur
Zaten Rojava’da bu hükümetin uyguladığı politikayı ve katliamı, sivillerin katledildiği, yaşam alanlarının bombalandığı tabloyu anlatmaya gerek yok. Bunlar sadece Türkiye’de değil Rojava’da da Kürt düşmanıdırlar. Bunlar sadece burada değil Süleymaniye’de de Hewlêr’de de Kürt düşmanıdırlar. Kürt düşmanlığı bunların kanına işlemiş. Bu düşmanlıktan bir an önce vazgeçilmesini istiyoruz. Kürt düşmanlığından vazgeçmiş bir Türkiye bölgenin en güçlü ülkesi olur. Kürt sorununu çözmüş bir bölgede 3 sınır kapısı da kapalı olmaz, Iğdır ve Kars canlı bir ticaret kenti olur. Kürt sorununu çözmüş bir ülkede kimse kendi topraklarını terk ederek Kanada’ya, Amerika’ya, Avrupa’ya göç etmek için suda boğulmayı göze almaz. Kürt sorununun çözüldüğü bir ülkede ekonomi dipte olmaz, pik yapar.
5 milyar dolar için Londra’da el pençe duruyorlar
Bugüne kadar Kürtler dilini konuşmasın diye, “Kürdüz” demesin diye 800 milyar dolar harcadılar. Peki, bu AKP iktidarının Ekonomi Bakanı Mehmet Şimşek şimdi ne yapıyor? Londra’da tefecilerden 2 milyar dolar dilenmek için kent kent dolaşıyor. Söylemediği söz, önünde el pençe durmadığı tefeci kalmadı. Yahu gidip Londra'da 2 milyar 5 milyar dolar dileneceğine, Kürt meselesini demokratik yollarla çöz. O harcadığınız 800 milyar dolar bizim yoksulluğumuza da işsizliğimize de Türkiye’nin imarına ve insanca yaşamasına da yeter.
5 yıl önce kurtuluş olarak sundukları başkanlık sistemi yıkılmak üzere
Biliyorsunuz küçük ortakla birbirlerine girdiler. Erdoğan ve partisi, 50 artı 1 için Türkiye’nin kurtuluşu demişti; demokrasi gelecekti, barış gelecekti, kavga bitecekti, yoksulluk bitecekti. Aradan 5 yıl geçmeden küçük ortakla 50 artı 1 tartışması yürütüyorlar. Belli ki küçük ortağın bu kadar agresif olmasının bir sebebi budur. 50 artı 1’den vazgeçilince öneminin ve anlamının kalmayacağını düşünüyor. Bakalım aralarında nasıl çelişkiler, nasıl kavgalar çıkacak. Bunların 5 yıl önce kurtuluş olarak sundukları başkanlık sistemi, şimdi yıkılmak üzere ve bizlere onun yerine yeni bir şeyler önermeye çalışıyorlar. Her seferinde bize kurtarıcı olarak sundukları bütün projeleri yerle bir oluyor. Çünkü içinde halk yok, demokrasi yok, emek yok, emekçi yok, işçi yok, farklılıklar yok. İçinde toplumun kendisinin olmadığı herhangi bir sistem de şimdi başkanlık sisteminin tartışıldığı gibi tartışılmaya, yıkılmaya, yok olmaya mahkumdur.
Iğdır kayyımı 3 yılda 350 milyon lira borç yaptı; bu talan düzenine son vereceğiz
Yine kayyım meselesine değinmeden geçmek olmaz. Şimdi bu hırsız kayyımların; halkımızın bütçesini çalan, çarçur eden, bir avuç yandaşı zenginleştiren bu sistemin iki dönemdir Iğdır’da ne yaptığını gördük. Yapılan araştırmalarda Iğdır, Avrupa ülkelerinin de dahil olduğu bütün kentler arasında en kirli şehir seçilmiş son 4 yılda. Yani kayyımın iki dönemdir yönettiği Iğdır; çöp, hava, iklim, çevre ve altyapı konusunda dünyanın en kirli kentlerinden birisi oldu. Bu hırsız kayyımlar sadece bununla yetinmedi, Iğdır halkını 3 yılda 350 milyon borçlandırdı. Bu ne demek biliyor musunuz? Belediye bizim elimize geçtiği zaman 10 yılda, 20 yılda dahi ödeyemeyeceğimiz bir meblağ bu. Şimdi Hırsız Bey’e sormak istiyorum: Beyefendi bu 350 milyonu nereye harcadın? Yollar çakır çukur. Iğdır, Avrupa'nın en kirli kenti. Kültür konusunda yatırım yok, sanat konusunda yatırım yok, hayvancılık ve tarım bitti. Iğdır halkı geçimini sağlamak için metropollere gidip işçilik yapıyor. Bu 350 milyonu nereye harcadın?
Kayyımları Iğdır'dan ve Kürdistan coğrafyasından göndermemiz çok yakındır
İşte bu talan ve kayyım düzenine artık son vermemiz gerekiyor. Bunun yolu çok net. Azerileri de ikna edeceğiz. Belediye bizdeyken yapılan hizmetleri, bir kuruşu ne kadar önemsediğimizi, bu halkın tek kuruşunu çarçur etmediğimizi anlatmamız gerekiyor. Aynı zamanda “tek” diyen, “Kürt yok, başka bir millet yok” diyen, Cuma namazına giden kayyımın 350 milyon lira bu kenti borçlandırdığını iyi anlatmamız gerekiyor. Vicdanlı olan, demokrat olan, Kürdü kardeş gören Azeri Iğdır halkının da bizimle dayanışma içinde olacağına inanıyorum. Kürtler gerçekten mütevazı, iyilik server, hak bilir, adil ve eşit bir yönetim anlayışına sahiptir. Bunun en iyi örneği Rojava’dadır, Kobanî’dedir. Ortadoğu’nun en gerici merkezinde Kürt kadınları bugün Arap kadınlarıyla birlikte meclislerde eş başkanlık yapıyor, Rojava’yı yönetiyorlar. Dünya’da şu anda umut olan tek devrim Rojava Devrimidir. Adalet var, eşitlik var, farklılıklara ve inançlara saygı var, kadına saygı var. IŞİD’in geçtiği topraklarda bugün demokrasi, eğitim, kültür, kardeşlik ve özgürlük yetişiyor. Bu vesileyle Rojava’da direnen ve dünya halklarına umut olan devrimi de Iğdır’dan selamlıyoruz. Bu kayyım zulmüne, kesinlikle bu dönem başta Iğdır olmak üzere her yerde dur diyeceğiz. Bu talancıları, bu hırsızları; Ehmedê Xanî’nin ismini kaldıran, Celadet Alî Bedirxanların kütüphanelerini yıkan, bizim değerlerimizi yok sayarak Türk saymaya çalışan bu anlayışı en başta Iğdır olmak üzere Kürdistan coğrafyasından göndereceğimiz günler çok yakındır.
İki müteahhit arasında seçim yapmak Kürtlerin işi değil
Yeni bir kongre yaptık, yönetimimizi yeniledik. Arkadaşlarımız söyledi, hepimiz kardeşiz, Iğdır’da da çalıştım. Biraz önce İsa arkadaşı gördüm. Kendisi yıllarca cezaevinde kalmış ve hala emek veriyor. Hepimiz bunu yaptık. Şimdi siz Iğdırlılardan bir ricam var. Daha fazla kenetlenelim, partimize daha fazla sahip çıkalım. Bu parti sadece dört duvar değil. Bu parti; şehitlerimizdir, değerlerimizdir, faili meçhullerde yaşamını yitirenlerin evidir. Bu parti; dilimizdir, kültürümüzdür, çocuklarımızın geleceğidir. Sizi en başta Iğdır İl Örgütümüz ile Genel Merkez çalışmalarımıza sahip çıkmaya çağırıyorum. Tecrübeli olabiliriz, geçmişten geliyor olabiliriz ama hala sizin katkınıza, desteğinize ve gücünüze ihtiyacımız var. Eminim Iğdır halkı dün olduğu gibi kayyımları göndererek partisini Iğdır’da iktidar yaparak bize de partisine de sahip çıkacaktır. İnanın sadece Kürdistan’da kazanmayacağız, yeni dönemde batıda da kazanacağız. Batıda halkımız kesinlikle yönetimlerde temsil edilecek. Kürdün temsil edilmediği, emekçilerin temsil edilmediği hiçbir ittifak içinde olmayacağız. Bizim kimseye ihtiyacımız yok! Ya bizi insan gibi bir ittifak gücü olarak görürler ve açık, şeffaf ve resmi olarak bu süreci yürütürler ya da ne halleri varsa görürler. İki müteahhit arasında seçim yapmak Kürtlerin işi değil.
Öcalan ile oturur konuşur ve Kürt meselesini çözersiniz
Son olarak Türkiye’de mutlak bir tecrit var. Sayın Öcalan 3 yıla yakındır ailesi ve avukatlarıyla görüştürülmüyor. Sayın Öcalan bir birey değil ve bunu devlet aklı da çok iyi biliyor. Bu meseleye kafa yoran, ömrünün büyük bölümünü tek kişilik hücrede geçiren ama her şeye rağmen demokratik ulus, demokratik cumhuriyet diyen biridir. Demokratik cumhuriyet, ortak yaşam ve eşit yurttaşlık fikrinin babasıdır. Emin olun en başta AKP iktidarı çok iyi biliyor. Öcalan, 2015 yılında çözüm olsun, barış olsun diye elinden gelen çabayı ortaya koydu. Kürt meselesi ikinci yüzyılda artık çözülmelidir. Kürtler ikinci yüzyılda artık katledilmesin. Kürtler demokratik haklarına kavuşsun, eşit yurttaş olsun, cezaevlerine konulmasın. Çözümün yolu çok kolaydır: Kürtlerin baş müzakereci olarak gördüğü Sayın Öcalan ile oturur konuşursunuz ve bu meseleyi çözersiniz.
40 yıldır diz çökmedik, ayaktayız; önümüzdeki günler zafer günleri olacaktır
Bir daha siz Iğdır halkımızdan cezaevindeki yoldaşlarımızla dayanışma içinde olmanızı, tecrit politikalarına karşı hep birlikte durmanızı istiyorum. Tecridi sonlandırmak aynı zamanda barış ve demokrasiyi getirmektir. Milletvekillerimiz, Genel Merkezimiz ve İl Örgütümüzle birlikte sizlere layık olmaya çalışacağız. Önümüzdeki günlerin bizim için zafer günleri olacağına kesinlikle eminim. 40 yıldır çökmedik, ayaktayız. Umarım önümüzdeki günlerde de özlemiş olduğumuz özgürlüğe, demokrasiye ve barışa kavuşuruz. Bu vesileyle siz değerli kadın arkadaşları, gençleri, Iğdırlı halkımızı, Kürtleri, Azerileri saygıyla selamlıyor, hepinize başarılar diliyorum.
21 Kasım 2023