Eş Genel Başkanımız Tuncer Bakırhan, Engelliler Komisyonumuz tarafından Urfa Viranşehir'de Belediye Kültür ve Sanat Merkezinde düzenlenen “Yerel Yönetimlerde Engelli Politikaları ve Uygulamaları” başlıklı panel-foruma katıldı. Engelliler Komisyonu Eş Sözcümüz Hatice Betül Çelebi, Viranşehir Belediye Eş Başkanlarımız Bedriye Yorgun ve Serhat Dicle İnan, il ve ilçe örgütü yöneticilerimiz, STK temsilcileri ve çok sayıda engellinin katıldığı panelde Bakırhan, şunları dile getirdi:
Merheba, hûn bi xêr hatin li ser çavan hatin. Ez we bi rêzdarî silav dikim. Belkî hûn dizanin lê ên nizanin jî hene ez jî xelkê Wêranşarê me. Malbata min sed sal berê çûne Qersê. Yanî em hemşherê hevdu ne, ez xerîb nînin. Ez jî ji malbata we me, hevalê we me, em nasên hevdu ne. Ji bo pêşwaziya we ji bo hatina we ez spas dikim. Em ê civîneke baş derbas bikin. Ev civîn ji bo Wêranşarê pir giring e.
Hepinizi selamlıyorum, hoş geldiniz. Bugün çok önemli bir toplantı için Viranşehir’de bir aradayız. Viranşehir aslında tarihin, yaşamın başladığı coğrafyaların merkezlerinden biridir. En az Göbeklitepe kadar geçmişi olan bir yerleşim yerimizdir. İnsanlık bu topraklarda doğdu, bu topraklarda gelişti. İnsanlığın doğuşuna büyük katkılar sunmuş bu kentte Türkiye’nin en önemli sorunlarından biri olan engelli yurttaşlarımızın haklarını konuşmak, bu konuda yerel yönetimin görev ve sorumluluklarını beraber belirlemek üzere bu toplantıyı yapıyoruz. Yerel yönetimlerin engelli yurttaşların ekonomik, siyasal, sosyal ve kültürel yaşama katılımı yönündeki olanaklarını verimli bir şekilde kullanması için yaptığımız bu toplantıya ev sahipliği yaptığı için Viranşehirlilere, belediyemize, belediye eş başkanlarımıza, ilçe başkanlarımıza teşekkürlerimi sunmak istiyorum.
Engelliler bu ülkede Kürtler gibi, kadınlar gibi, mülteciler gibi yok sayılıyor
Maalesef yaşadığımız bu ülkede yaşadığımız bazı şeyler ya görülmüyor ya inkar ediliyor ya da reddediliyor. İşte Kürtler bunu yaşayanlardan birisidir, kadınlar bunlardan birisidir, engelliler en başında bunlardan birisidir. Neredeyse 10 milyonun üzerinde engellinin yaşadığı bir ülkeden bahsediyoruz. 8 yurttaşımızdan 1’i engelli ama bu ülkenin uygulamalarına, engellilere ayrılan bütçeye baktığınız zaman, sanki milyonlarca kişiden oluşan bu topluluk yokmuş gibi bir pratikle karşı karşıya kalıyorsunuz. Bir de sayılar konusunda çok güvenilmeyen TÜİK diye bir kurum var. Sözde bir çalışma yürütüyor ama engellilerin Türkiye'de nüfusunun ne kadar olduğunu tam olarak bilmiyoruz. TÜİK enflasyonu düşük göstermek için ortaya koyduğu çabanın aynısını engelliler meselesinde de ortaya koyuyor. 21. yüzyıldayız ve bu ülkede kaç engelli birey var tam olarak bilmiyoruz, tahminen en az 10 milyon diyoruz. Evet, engelliler Kürtler gibi, kadınlar gibi, mülteciler gibi yok sayılıyor. Hakları ve hukukları tanınmıyor, ayrımcılığa maruz kalıyorlar. Hep beraber bunu yaşıyoruz, görüyoruz. Engelli arkadaşlar bunu daha çok hissediyorlar. Engelli yurttaşlarımızın aileleri bu söylediğimiz şeyleri fazlasıyla hissediyorlar. Engelli kardeşlerinin ve çocuklarının, engelli kadınların ve gençlerin hem sistem hem de toplumun duyarsızlığı nedeniyle nasıl büyük sorunlar yaşadığını, nasıl bir ayrımcılığa tabi tutulduğunu sanırım bilmeyen yok.
Engelli yurttaşlarımızın eğitim, iş, aş, barınma ve sağlık sorunu yokmuş gibi davranan bir sistemle karşı karşıyayız
Engelliler kamu hizmetlerinden yeterince yararlanmıyorlar. Engelli kardeşlerim biraz sonra yaşadıkları durumları anlatacaklar. İnsanlığın beşiği, medeniyetin beşiği, dinler tarihinin beşiği olan bir coğrafya engellileri tanımıyor, hakkını vermiyor, hukukunu vermiyor, eşit yurttaş olarak görmüyor. Yapılan kamu hizmetlerinin hiçbirinde engellilerin yaşamını kolaylaştıracak bir şey yok. Engelli doğduysan sanki bir yükmüşsün gibi yaklaşılıyor. Engelli yurttaşımızın eğitim sorunu, iş sorunu, aş sorunu, barınma sorunu, sağlık sorunu yokmuş gibi davranan duyarsız bir sistemle karşı karşıyayız. Muhtemelen siz şimdi "Hangi konuda duyarlılar ki engelliler konusunda da duyarlı olsunlar?" diye düşünüyorsunuz. Haklısınız. Duyarsız bir sistemle, duyarsız bir iktidarlar silsilesiyle karşı karşıyayız. Engellilere bütçeden neredeyse pay ayırmıyorlar. Neredeyse 10 milyon engelli var, 8 kişiden 1’i engelli ama Türkiye’de geçen yıllarda engellilere verilen pay yüzde bir buçuk. Yani toplumun yüzde 12’si engelli ama bütçeden onlara yüzde 1,5 pay ayrılıyor. Bu ne anlama geliyor arkadaşlar? “Sizi tanımıyoruz, hakkınızı ve hukukunuzu tanımıyoruz, yaşamınızı kolaylaştıracak hizmetleri yapmıyoruz. Siz de Kürtler gibi ötekisiniz. Kendi engelinizle baş başa kalacaksınız” demek anlamına geliyor.
Engelli yurttaşlarımızın yaşadığı sorunlar bizim için Kürt sorunuyla aynı derecede önemlidir
Evet, onlar yok sayıyorlar, görmezden geliyorlar ama DEM Parti bugün Viranşehir’de olduğu gibi, engelli yurttaşlarımızın sorunlarını kendi sorunu olarak görüyor. Biz başta engelliler, mülteciler, kadınlar, Kürtler, inançları reddedilen insanlar olmak üzere, bu toplumda yaşayan insanların eşit yurttaş olmasının mücadelesini yürütüyoruz. Sanmayın ki DEM Parti sadece Kürtlerin hak ve özgürlüklerini dile getirir, onun dışındaki toplumsal sorunlara duyarsız davranır ya da tali görür. Engelli yurttaşlarımızın, kardeşlerimizin yaşadığı sorunlar bizim için Kürt sorunuyla aynı derecede önemlidir. Bizim yurttaşlarımızdır, bizimle birlikte mücadele arkadaşlığı yapıyorlar; onların da kimliği var, inancı var, hakkı var. Bu kapitalist sistemin yaratmış olduğu arızalı durumdan dolayı arkadaşlarımız engellidirler. Onların bu bölgede başlatmış olduğu savaş ve çatışmadan dolayı birçok arkadaşımız engelli olmuştur. Onların köy boşaltmalarından, yaptıkları işkencelerden birçok insanımızın psikolojisi bozulmuştur. Yani savaşı yaratan, kapitalist sistemi yaratan, insanı engelli hale getiren, sağlığı parasallaştıran, eğitimi parasallaştıran bu sistem sorunlarımızı büyütüyor, engellerimizi de artırıyor. Biz bu sistemle mücadele ederken sadece Kürt olarak mücadele etmiyoruz. Türkiye toplumunun yaşadığı sorunların tamamına eğer çare olabilirsek, eğer bugün Viranşehir Belediyesinin düzenlemiş olduğu bu çalışmada diğer sorunlara da sahiplik edebilirsek biz DEM Parti oluruz. Mehmet Sincarların partisi oluruz, Apê Musaların partisi oluruz. Çünkü onlar bu toplumda yaşayan 85 milyon insanın eşit yurttaş olması için mücadele ettiler. En başta Kürtler için ama bir o kadar da engelliler, kadınlar, mülteciler, gençler, yoksullar, evsizler, barınamayanlar için mücadele ediyoruz. Onun için engelli yurttaşlarımız emin olsunlar ki elimizden gelen her şeyi ortaya koyacağız.
Amed’de Engelliler Daire Başkanlığı kurduk, Van ve Mardin’de de kuracağız
İktidar partisinin bizden katbekat olanaklara sahip olmasına rağmen yapmadığı çalışmaları yapıyoruz. İktidarın bir engelliler manifestosu var mı bilmiyorum, ana muhalefetin engelliler manifestosunun olmadığını çok iyi biliyorum. İşte DEM Parti engelliler için bir manifesto yazdı. Türkiye’de bir ilktir, örnektir. Ne kadar önemsediğimizin en iyi göstergesidir. Özellikle 2019’dan sonra engelli yurttaşlarımızın sorunları ve haklarını kendimize dert edindik. Bunun çalışmalarını yürütüyoruz, yürütmeye devam edeceğiz. Amed Büyükşehir Belediyesinde Engelliler Daire Başkanlığı oluşturduk. Yıl sonuna kadar Mardin ve Van belediyelerimizde de engelliler ve yaşlılar için daire başkanlıklarını oluşturacağız. Viranşehir Belediyemizi de tebrik ediyorum, çünkü bu konuda büyük bir farkındalık yaratıp Engelliler Daire Müdürlüğünü kurdu. Bu müdürlüğün kağıt üzerinde kalmamasını, 14 binin üzerinde engellinin yaşadığı Viranşehir’de engellilerin yaşamlarını kolaylaştıracak, onlara rahat nefes aldıracak, onların yaşamın her alanına aktif şekilde katılımını sağlayacak bir çaba içinde olmasını bekliyoruz. Engelliler Daire Müdürümüzün Engelliler Komisyonumuzdan destek alarak Viranşehir’i engelliler konusunda yapılan çalışmalarda model yapması gerekiyor. Bu konuda onun arkasında duracağımızı belirtmek istiyorum.
Belediyelerimizde yapılan bütün hizmetlere engelli yurttaşlarımız erişebilmelidir
Türkiye, BM Engelli Hakları Sözleşmesinin altın imza atmış bir ülkedir. Oraya imza atıyorlar burada uygulamıyorlar. Buna çok şaşırmadık. “AİHM kararları bizim için bağlayıcıdır” diyorlar ama Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Leyla Güven ve Ayşe Gökkan gibi siyasi tutsaklar için AİHM’in verdiği kararları tanımıyorlar. BM Engelli Hakları Sözleşmesinin altına attığı imzayı da tanımıyor. O sözleşmeye uygun davransaydı, engelli kardeşlerimiz yaşama daha kolay katılacaktı. Belki ailelerinin de yaşamı kolaylaşacaktı. Altına imza atıyor Türkiye. İşte böyle bir zihniyetle, böyle bir iktidarla karşı karşıyayız. Bizim inancımız, dinimiz börtü böceği, ağacı çiçeği, insanı eşit sayan bir anlayışa sahiptir ama onlar engelliyi hor görüyor -engelli arkadaşlarımızdan özür diliyorum- eksik görüyor, sakat görüyor, yok sayıyor. Her yıl 20 bin engelli yurttaşımız kamuya atanmalıyken atamıyorlar. Demek ki tanımıyorlar. Nasıl ki Kürt’ün halayını, dilini tanımıyorsa engellinin de hakkını tanımıyor. Biz yerel yönetimlerde olduğumuz müddetçe, parlamentoda olduğumuz müddetçe temel haklarınızın hayata geçmesinin mücadelesini yürüteceğiz. Buradan bütün belediyelerimize çağrı yapıyoruz: Belediyeler hepimizindir, en başta engelli yurttaşlarımızındır. Yapılan bütün hizmetlere engelli yurttaşlarımız erişebilmelidir. Yapılan hizmetler erişilebilir olmalıdır. Belediye eş başkanlarımız engellilerin nasıl yararlanacağını hesaba katarak hizmet yapmalıdır. Bu bizim sorumluluğumuzdur. Bu sorumluluğu yerine getirmek insanlık görevidir. Bunu da yerine getireceğiz. Türkiye’yi de bir an önce altına imza attığı BM Engelli Hakları Sözleşmesini uygulamaya çağırıyoruz. Bugünden sonra da bunu daha fazla dillendireceğiz.
Engellilerin tanınmadığı bir anayasaya destek vermeyeceğiz
Yeni bir anayasa tartışması var. Bu konuda çok büyük kuşkular var ama olur da Türkiye’de demokratik bir anayasa yapılacaksa, engelli yurttaşlarımıza söz veriyoruz, parti olarak engellilerin temel haklarının anayasada güvence altına alınması için elimizden gelen çabayı ortaya koyacağız. Engellilerin temel haklarının tanınmadığı bir anayasaya destek vermeyeceğiz. Bu konuda DEM Parti’ye güvenebilirsiniz. DEM Parti, yeni bir toplumsal sözleşme yapılacaksa, temelinde engelli yurttaşlarımızın sorunlarına çözüm sunacak bir anlayışın olmasının mücadelesini yürütecek. Sistem bu ama topluma da görev ve sorumluluk düşüyor. Sağlamcı, karşısındakini eksik gören, tam görmeyen bir mantığı kenara bırakmak zorundayız. Engelliler acınacak, elinden tutulup karşıya geçirilecek bir topluluk değildir. Acıma yaklaşımıyla yaklaşmamak gerekiyor. Engellilerin yaşamlarını kolaylaştıracağız. Açtığımız iş yerinde, yaptığımız kaldırımda, oturduğumuz çay ocağında, tıraş olduğumuz berberde, Viranşehir’de 14 bin engelli yurttaşımızın olduğu bilinciyle, hareket etmemiz gerekiyor. Hepimiz bir engelli adayıyız. Yarın bizim ne olacağımızı kimse bilmiyor. Nasıl iktidara çağrı yaptıysak, onu eleştirdiysek, nasıl belediyemizin görev ve sorumluluklarını belirttiysek; engelli yurttaşlarımızın yaşamlarını kolaylaştıracak, onları sosyal ve kültürel yaşama dahil edecek sorumluluğu yurttaşlar olarak bizler de üstlenmeliyiz.
Engelli haklarını savunmak bu savaşlara karşı çıkmaktır
Bir sınır ilçesindeyiz, hemen ötemizde savaş var, çatışma var. Hemen yakın coğrafyada insanlar bombalarla ve tüfeklerle yaşamını yitiriyor ya da engelli haline geliyor. Aynı zamanda engelli haklarını savunmak bu savaşlara karşı çıkmaktır. Bu savaşlar devam ettiği müddetçe engellilerin sayısı artıyor. Sınırlar arasındaki mayın tarlaları olduğu sürece engelli sayımız artıyor. Savaşa karşı çıkarak engelli yurttaşlarımızın sayısını azaltabiliriz. Savaşlara karşı çıkarak 3 trilyon doların topa tüfeğe değil emeklilere ve engellilere harcanmasını sağlayabiliriz. Savaşa karşı çıkmak bu yüzden çok büyük ve anlamlı bir insanlık mücadelesidir. Savaşa ve Saray’a harcanan bütçeden dolayı engelliler için yapılması gereken hizmetler yapılmıyor. Bu ülkede atama bekleyen yüz binlerce engelli kardeşimiz var. Yandaşı atıyor, üyesini atıyor ama engelli arkadaşlarımızı yıllardır hak ettiği oranda atamıyor. Buna da itiraz ediyoruz. Her yıl en az 20 bin engelli yurttaşımızın ataması yapılmalıdır. Bunun mücadelesini vereceğiz. Bunu her yerde dillendireceğiz. Bir deprem, bir katliam yaşadık. Katliam diyorum çünkü bilerek isteyerek kayıpların artmasına neden oldular. İnsan biraz vicdanlı olur. 20 bin engellinin atamasını yapmıyorsun, hiç olmazsa deprem bölgesine atama bekleyen öğretmenlerin atamasını yap! İşte bu kadar insafsızlar! Deprem ve yoksulluk vuruyor ama hala engelli öğretmenler atama bekliyor. Bu atamalar bir an önce yapılmalıdır.
İktidar engelliye, Kürt’e, yoksula gelince tasarruf tedbirleri diyor. Viranşehir Belediyesine gelince tasarruf tedbirleri diyor. Yandaşa kesenin ağzı açık. Garantili otoyol, köprü, havaalanı ihalesini alan sermaye için kesenin ağzı açık. Savaş için kesenin açık. Makam araçlarını alırken kesenin ağzı açık. Diyanet İşleri Başkanı iki yılda bir son model lüks Mercedesini değiştirirken kesenin ağzı açık ama engelliye gelince diyor ki tasarruf tedbirleri var. Böyle insafsız bir yönetimle iktidarla karşı karşıyayız.
Engelli insanların yaşamını biraz kolaylaştıran şeylerden biri olan araçta ÖTV indirimini kaldırmaya çalışıyorlar
Bir de utanmıyorlar ne yapıyorlar biliyor musunuz? Engelli yurttaşlar için olan ÖTV indirimine göz dikmişler. “Engelli nasıl ÖTV ödemeden araç alır?” diyorlar. İnsaf ya! İnsan biraz vicdanlı olur. Engelli insanların yaşamını biraz kolaylaştıran önemli şeylerden biri araçta ÖTV indirimidir. Onu da kaldırmaya çalışıyorlar. Ama biz buna izin vermeyiz. Bu bir lütuf değil, bu engelliler için bir haktır. Hatta kendisine sosyal hukuk devletiyim diyen bu devlet engellilere araç sağlamalıdır. Ama onlar ÖTV indirimini de kaldırmaya çalışıyorlar. Dikkat ederseniz kamuda hiçbir şeyde tasarruf yok, habire araç alınıyor kamuya. Sizin araçlardaki ÖTV indirimine kafayı takan bu anlayışı da buradan eleştiriyoruz. Maalesef engellilerle ilgili çok moral bozucu şeyler. Keşke şartları karşılayan bir sistem olsaydı ve biz de iyi şeyler anlatsaydık. Engelli yurttaşlarımızın aldığı raporlardaki engelli yüzdesini düşürmeye çalışıyorlar. Sermayeye vergi indirimi, sermayeye rant var. Saray’da tasarruf yok. Ama engellinin raporundaki yüzdesini düşürmeye çalışan bir iktidar aklıyla karşı karşıyayız.
Bu sistem engellilere dönük şiddet karşısında suspustur
Son günlerde engelli yurttaşlara yönelik ciddi şiddet olaylarıyla karşılaşıyoruz. Kadına dönük şiddete geçit veren, yasalarıyla onay veren bu sistem, engellilere dönük şiddet karşısında da suspustur. Engellilere dönük şiddet uygulayanların bir an önce en ağır cezalarla cezalandırılması gerektiğini bir kez daha belirtmek istiyoruz. Burada bulunan bütün ailelerimize, partilerimize, seçilmiş muhtarlara, sivil toplum örgütlerine sesleniyorum: Lütfen engelli yurttaşlarımıza karşı evinizde, köyünüzde, caddenizde, sokağınızda varsa bir şiddet sessiz kalmayın. En büyük insanlık duruşu engellilere dönük yapılan şiddeti engellemekle olur. Bir de özel bakım merkezleri var. Bakım merkezlerinin sürekli denetlenmesi gerekiyor. Mantar gibi özel bakım merkezleri açılmış ve engelli yurttaşlarımızın oralarda yaşadığı sorunlar bize yansıyor. Hükümet engelliler için oluşturulan özel bakım merkezlerini sık sık denetlemelidir. Koşulları yerinde incelemeli, orada çalışan emekçilerin ücretini de devlet ödemelidir. Bunun da takipçisi olacağız.
Türkiye'de ilk defa engelliler için manifesto yazan bir parti olmaktan gurur duyuyoruz
Bugün burada bu çalışmayı yapmamızın bir sebebi oluşturduğumuz Engelliler Komisyonumuz ve onun eş sözcüsüdür. Belediyelerimizdeki engelli ve yaşlı daire başkanlıklarının kurulmasına da vesile olan Engelliler Komisyonumuzdur. Bir kez Engelliler Komisyonu Eş Sözcümüz Hatice Betül Çelebi’ye sadece bizim için değil aslında Türkiye’deki engelliler için ortaya koymuş olduğu büyük mücadele için teşekkür ediyorum. DEM Parti Engelliler Komisyonunun Türkiye’de yapmış olduğu çalışmayı iktidar dahi ortaya koymamıştır. Onun için gururluyuz, onurluyuz. Engelli yurttaşlarımızı bu kadar önemseyen, engellilerin yaşamını kolaylaştırmak için Türkiye'de ilk defa manifesto yazan bir parti olmaktan gurur duyuyoruz. Arkadaşlarımızın yaptığı çalışmalardan gurur duyuyoruz. Engelli kardeşlerimize söz veriyoruz: Yaşamda, toplumda, yasalarda, bütçede eşit yurttaşlar olarak engellilerin kabul edilmesi için mücadelemize devam edeceğiz. Dilimiz ve kültürümüz için yediğimiz dayakları, çektiğimiz cezaları engelli yurttaşlarımız için de çekeceğiz. Bizim için Kürt sorununun çözümü kadar engelli yurttaşlarımızın sorunlarının çözümü de önemlidir. Engellilere yönelik hizmetlerin layıkıyla yerine getirilmesi için, Türkiye'nin altına imza attığı uluslararası sözleşmelerin yaşam bulması için, belediyelerimizin bütçesinin önemli bir kısmının engellilere harcanması için gereken duyarlılığı ortaya koyacağız. Bu etkinlikte Bedriye Eş Başkanımızın büyük emeği var. İl ve ilçe örgütlerimize de duyarlılık gösterdikleri için teşekkür ediyorum. Burada çok önemli tartışmalar olacak, çok önemli sonuçlar ortaya çıkacak. Bugün burada engelli yurttaşlarımız için ortaya çıkacak sonuçların hayata geçmesinin takipçisi olacağız.
12 Ekim 2024