
Eş Genel Başkanımız Tülay Hatimoğulları ve beraberindeki heyet, DEP Samandağ İlçe Başkanlığı yaptığı sırada babası ile birlikte katledilen Mehmet Latifeci'nin katledilişinin 30’uncu yıldönümünde mezarı başında gerçekleşen anma etkinliğine katıldı. Samandağ Sutaşı Köyü Mezarlığı’ndaki anmaya Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP), Sosyalist Dayanışma Platformu (SODAP), Akdeniz Kültür ve Dayanışma Derneği yöneticilerinin yanı sıra Latifeci’nin ailesi ve mücadele arkadaşları ile kentteki siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcileri katıldı.
Burada konuşan Eş Genel Başkanımız Tülay Hatimoğulları, 30 Mart’ın aynı zamanda Mahir Çayan ve arkadaşlarının katledilişinin yıldönümü olduğunu ifade ederek iktidar ve egemenler tarafından Mart’ın kanlı bir aya dönüştürüldüğünü söyledi. Hatimoğulları şunları söyledi:
Ben Latifeciler şahsında Mart ayında yitirdiğimiz bütün şehitlerimizi, özgürlük ve demokrasi mücadelesinin, yurtsever mücadelenin şehitlerini burada sizlerin huzurunda saygıyla, minnetle, umutla, dirençle anıyorum. Mehmet Latifeci bu toprakların yetiştirdiği önemli siyasi figürlerden, önemli devrimcilerden birisidir. Mehmet Latifeci 1930lu yıllarda halklar sorununu gündeme getirmiş olan doktor Kıvılcımlı'nın bir öğrencisi olarak Kürt sorununu erken dönemde bilince çıkarmış olan insanlardan biridir ve o böyle bir siyasi yapıya mensuptu. Türkiye'de halkların eşit ve demokratik bir biçimde bu coğrafyada yaşamasını savunmanın yanı sıra bunun ancak işçi sınıfının mücadelesi ile bir ve beraber olarak, sosyalizmin inşasıyla bir ve beraber olarak gerçekleşebileceğini, bunun bir demokratik mücadeleden geçtiğinin öğretisini iyi bilen ve bizlere iyi bir şekilde öğreten bir yoldaşımızdır.
Mehmet Latifeci yine mensubu olduğu siyasi yapıyla birlikte DEP ilçe başkanlığı yaparak, DEP'te önemli görevler üstlenerek Kürt özgürlük hareketiyle Türkiye halklarının tarihsel ittifakı bağlamında çok önemli olacağını bildiriyor. Aynı zamanda Kürt özgürlük hareketiyle Türkiye'deki sol sosyalist yapıların tarihsel ittifakının köklerinin gelişmesine büyük katkılar vermiştir. İşte Mehmet Latifeci'nin katledilme sebebi budur. Mehmet Latifeci bu topraklarda yaşayan Mersin'den Lazkiye'ye, Lübnan'a kadar yaşayan bütün Arap Alevilerin kimlik mücadelesi konusunda yoğun emek vermiş, bu bilinci bizlere aşılamış olan bir devrimcidir. Asimilasyon politikalarına karşı kültürel değerlerimizi, geleneklerimizi korumak maksadıyla yürütülmesi ve korunması gerektiğini en iyi bilen devrimcilerden birisiydi.
Mehmet Latifeci Susurluk uzantısı çete tarafından katledildi bu topraklarda. Yerli tetikçiler kullanılarak katledildi. Çünkü halka doğru öncülük yapıyorlardı. Çünkü halkı doğru bir yerden bilinçlendiriyorlardı. Ve buna ket vurmak, bunu kesintiye uğratmak için Mehmet Latifeci ve babası Yahya Latifeci, Latifeciler ve Mahir Çayanlar ve burada şu an ismini zikredemediğim devrimciler bu sebeple katledildi. Bizler onların anısı önünde saygıyla eğiliyoruz. Ve onların bıraktığı bayrağı o bayrak zafere ulaşana dek taşıyacağımızın sözünü veriyoruz. Onlara sözümüz olsun ki bunun mücadelesini bizler yürütmeye devam edeceğiz. Latifecilere ve Mahir Çayanlara, Deniz Gezmişlere ve yol arkadaşlarına, katledilen Alevi canlarımıza, Suriye'de Lazkiye'de hala katledilmekte olan Alevi canlarına sahip çıkmak, Latifecilere sahip çıkmak demektir. İşçilerin, emekçilerin, yoksulların, yoksulluk mücadelesine, ekmek ve emek mücadelesine sahip çıkmak, Latifecilere sahip çıkmak demektir. Mahir Çayanlara, Deniz Gezmişlere, İbrahim Kaypakkayalara, Doktor Hikmet Kımılcımlılara sahip çıkmak demektir. Ve bu yolun yolcuları olarak bizim bugün yürüttüğümüz mücadele tam da bunun içindir. Türkiye'de Kürtlerin, Alevilerin eşit yurttaşlık hakkı temelinde haklarını kazanmaları içindir. İşçilerin, emekçilerin karnı doysun diye, adil bir gelir dağılımı olsun diye bu topraklarda bizler bu mücadeleyi yürütmekteyiz. Lazkiye'de, Banyas'ta, Hama'da, Humus'ta, Alevi canlarımız katledilmesin diye, Sivas'ta, Çorum'da, Gazi'de katledildikleri gibi yeniden yeniden katledilmesinler diye bunun mücadelesini yürütmekteyiz.
Bugün de üniversite öğrencileri boykot eylemlerinde. Alanlar, meydanlar, mitingler, Newroz alanları, Maltepe mitingleri doldu taştı. Milyonlarca insan alanlarda meydanlarda neyi haykırdı? Adalet talebini haykırdı. Neyi haykırdı? Barış talebini haykırdı. Bu toprakta barışın tesis edilmesini haykırdı. Gençler neyi haykırdı? Ekrem İmamoğlu'na yapılan operasyonlarla Türkiye'deki demokrasi mücadelesine diz çöktürülemeyeceğini haykırdı. Antidemokratik uygulamalara karşı, faşizan uygulamalara karşı Türkiye Türküyle, Kürtüyle, Lazıyla, Arabıyla, Çerkesiyle, doğusuyla, batısıyla, kuzeyiyle, güneyiyle, öğrencileriyle, gençleriyle, kadınlarıyla alanları, meydanları doldurdu Mart ayı boyunca. Newrozlar tıklım tıklımdı, milyonlar katıldı. Ve kentimiz dahil olmak üzere Hatay'da, Samandağ'da Türkiye'nin dört bir yanında herkes ayakta. İktidar ve rejim şunu bilmeli ve anlamak ki halkın bu talepleri haklı taleplerdir. Halkın bu talepleri demokratikleşme talebidir. Halkın bu talepleri yaşam hakkı, eşitlik ve barış talebidir. Buna kulak vermeyen herkes kaybetmeye mahkumdur. Bunu herkes böyle bilmeli, böyle kazımalı yönetim anlayışına. Ve buradan değerli yoldaşımızın ve babasının mezarı başında bir kez daha yineliyoruz. Türkiye'deki bütün halklar, bütün işçiler, emekçiler, bizler Türkiye'de en geniş yelpazedeki demokratik mücadeleyi bir olarak ve beraber olarak yürütebilirsek bizler halkımızın bu direnişini pekala zaferle taçlandırabiliriz. Bu nedenle Türkiye'deki bütün sol, sosyalist ve devrimci güçler Türkiye'de adaletten, barıştan yana olan her kesimin bu cepheyi daha kalıcı, ileriye taşıyan bir zeminde mücadeleye çağırıyoruz. Ve bir kez daha devrim ve demokrasi mücadelesinde yaşamını kaybeden bütün yoldaşlarımızı, sosyalistleri, devrimcileri, yurtseverleri, demokratları burada bir kez daha huzurunuzda anıyorum, ruhları şad olsun.
30 Mart 2025