Kayyım darbesine karşı protestolar sürüyor. Batman’dan başlayarak Mardin’e geçen Eş Genel Başkanlarımız bugün de kayyım darbesiyle gasp edilen Halfeti Belediyesini ziyaret etti. HDK Eş Sözcüsü Meral Danış Beştaş, HDP Eş Genel Başkanı Sultan Özcan, DBP Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar, EHP Genel Başkanı Hakan Öztürk, EMEP Genel Başkanı Seyit Aslan, SMF Sözcüsü Mahir Gürz, SYKP Eş Başkanları Seren Yılmaz ve Mertcan Titiz, Halkevleri Genel Başkanı Nebiye Merttürk, KKP Genel Başkanı Sinan Çiftyürek ile PİA, Devrimci Parti, SODAP, ESP temsilcileri ve Sebahat Tuncel, Mehmet Öcalan gibi isimler de buluşmada yer aldı. Ziyaret sonrası açıklama yapıldı.
HDK Eş Sözcüsü Meral Danış Beştaş yaptığı konuşmada kayyım darbesine yönelik yürütülen saldırılara tepki göstererek, “Sadece halkın iradesine el konulmadı, aynı zamanda buralar işgal edilmiş durumda. Tepki gösterenlere işkence yapıyorlar” dedi. İktidar yandaşı medyanın çarpıtmalarla kayyım darbesinin üzerini örtmeye çalıştığını belirten Beştaş, “Ortada bir yargı kararı yok. AKP ve MHP ortak bir kararla halkın iradesine el koyuyor, gasp ediyor. Bu darbeyi asla kabul etmedik, etmeyeceğiz” dedi.
EHP Genel Başkanı Hakan Öztürk yaptığı konuşmada, Kürt halkının yalnız olmadığını belirterek, “Yalnız değilsiniz kardeşlerim. Bu ülke de İzmir de İstanbul da Samsun da Eskişehir de sizlere yapılan bu haksızlığı kabul etmez” dedi. “Barışı inşa edecekseniz tecridi kaldırın, cezaevlerindekileri serbest bırakın, kayyımları geri çekin” diyen Öztürk, “Bunlar olunca elbette Kürt kardeşlerimiz bu ülkeye barışı armağan edecektir” dedi.
Halkevleri Genel Başkanı Nebiye Merttürk, Mardin ve Hakkari’de olduğu gibi nerede bir darbe girişimi olursa, orada omuz omuza olmaya devam edeceklerini söyledi. Merttürk, halkları kandıramadıkları için kayyım atadıklarını belirterek, “Yıllardır savaş ve baskı politikalarını karşı direndik. Bugün iradelerine kayyım atananlar, faşizm karşısında direnme haklarını kullandıkları için işkenceyle gözaltına alınıyor. Daha dün Antalya’da 1 Mayıs’a katıldıkları için insanlar gözaltına alındı. Bu saldırıların kaynağı aynıdır” dedi. Merttürk, iktidarın ortak mücadeleyi engellenmeye çalıştığını ama başaramayacağını söyledi.
EMEP Genel Başkanı Seyit Aslan, Türk ve Kürt emekçiler ortak mücadele için örgütlemedikçe bu kayyım ve saldırı politikalarının devam edeceğini söyledi. “Hakkari’ye, Batman’a, Mardin ve Halfeti’ye kayyım atayanlar, Kürt gençleri halay çekti diye tutuklayanlar, Kürtlerin partilerini kapatıp temsilcilerine onlarca yıl hapis cezası verenler, Kürt coğrafyasında dağı taşı bombalayanlar ve sınır ötesi operasyon yapanlar ile Türkiye’de işçi sınıfının açlık sınırında yaşamasına neden olan anlayış aynı anlayıştır” diyen Aslan, bu anlayışın her ay yüzlerce işçinin ölümüne sebep olduğunu söyledi. Aslan, halkların barış istediğini belirterek, “Biz sadece barışı değil Kürt halkının eşitliğini de istiyoruz. Bir an önce operasyonları durdurun, kayyım olarak atadığınız halk düşmanlarını görevden alın. Bir an önce cezaevlerindeki on binlerce tutukluyu serbest bırakın. Kürt halkının temsilcileri bir an önce siyaset yapma hakkına sahip olsun” dedi.
Devrimci Parti adına konuşan Gamze Taşçı, “Türkiye halkı ile Kürt halkının kader birliği burada. Kayyım karşısında da aynı kader birliğiyle yan yana duruyoruz” dedi.
PİA adına konuşan Mehmet Kamaç, Kürtlerin kardeşleri tarafından kuyuya atılan Yusuf olduğunu belirterek, “Kürtler bu kuyudan çıkacaktır. Kürtler kendi kendilerini yönetecektir” dedi.
SYKP Eş Genel Başkanı Mertcan Titiz ise Halfeti’deki duruma işaret ederek aynısının Esenyurt’ta da yaşandığını belirtti. “’Kürtler ne istiyor?’ diyorlar. Ahmet Özer Esenyurt’ta belediye başkanı olamıyor. Ahmet Türk 3’üncü dönemde de belediye başkanı olamıyor. Gülistan Sönük büyük bir oranla belediyeyi kazanmışken belediye başkanı olamıyor. Halfeti’de bir Kürt ve Türkmen eş başkanımız belediye başkanı olamıyor. Sonra da eşit yurttaşlık ne demek öyle mi?” dedi.
SODAP adına konuşan Sevtap Akdağ Karahalı ise kayyıma karşı yaşanan bu direnişi her yerde Türkiye halklarına anlatma sorumlulukları olduklarını söyledi.
SMF Eş Sözcüsü Mahir Gürz, kayyımın işgal, hırsızlık, talan ve rant olduğunun altını çizdi ve “Bu iktidarın halklara reva gördüğü tek şey kayyımdır, savaştır, saldırıdır. Bu saldırılara, savaş ve sömürüye karşı direneceğiz. Tarihte son sözü her zaman direnenler söylemiştir, mücadeleyle var olan Kürt ulusu söylemiştir” dedi.
ESP adına konuşan Safiye Ok da 8 yıl önce yaşanan kayyım darbesini işaret etti. Ok, bütün bu saldırılara karşı Kürtlerin, kadınların, ezilenlerin ve işçilerin mutlaka kazanacağını söyledi.
Serokê Giştiyê KKP’e Sinan Çiftyurek ji bal kişand ser berxwedana li hemberî qeyûman û wiha axivi: “Ji kurdan re werin em yekitiya xwe pêk binin. Çi gotin çi kir? Qeyûman avêtin em vê siyasetê red dikin. Neyar karê xwe dikir emê çi bikin, gelê me û partiyên Kurdistanê çi bikin. Divê em tifaqa xwe ya netewî pêkbinin”
DBP Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar, Kürt sorunu çözülmediği sürece, Kürtlerin bütün kazanımlarını hedef alınmaya devam edeceğini söyledi. Bütün saldırılara rağmen yerel seçimlerde ortaya çıkan sonuçları hatırlatan Uçar, “AKP bu seçimlerde sadece belediye kaybetmedi, rant kaybetmedi, aynı zamanda meşruiyetini kaybetti. Kayyım darbesiyle olan meşruiyetini kendi elleriyle mezara gömdü” dedi. İktidarın barış ve çözüm tartışmalarına da dikkat çeken Uçar, “Kürtlerin taleplerinden vazgeçmesinden bahsediyorlar. Kürt sorununun olmadığını söyleyenler, Kürt sorununu çözemezler. Kürdistan’a gelsinler de Kürt sorunu var mı yok mu Kürt halkına sorsunlar” dedi.
Eş Genel Başkanlarımız Tuncer Bakırhan ve Tülay Hatimoğulları ise şunları söyledi:
Bakırhan: İktidar “Kürt oy kullanamaz” diyor
Hun bixêr hatin serseran serçavan hatin. Değerli halkımız, inkarcı bir iktidarla karşı karşıya olduğumuzu defalarca söyledik. Bu iktidar bize, “Kürt oy kullanamaz” diyor, “Kürt seçemez seçilemez” diyor, “Kürt iradesini seçemez, anadilini konuşamaz” diyor. Biz de iktidara Halfeti’den soruyoruz: Kürt dilini konuşamıyorsa, Kürt yerel ve genel seçimlerde temsilcilerini seçemiyorsa, Kürt’ün iradesine kayyım atanıyorsa, Kürt’ün iradesi cezaevine gönderiliyorsa Kürt ne yapsın?
Sanki onlar barış istiyor da Kürtler istemiyormuş gibi bir algı yaratmaya çalışıyorlar
Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir darbe biçimi yok. Askeri darbe süreçlerini aratan bir süreçle karşı karşıyayız. Ne demek, sen seçemezsin? Ne demek, sen seçilemezsin? Batıda ayrı bir hukuk uygulanıyor, Kürt coğrafyasında ayrı bir hukuk uyguluyor. Yetmiyor, yeni bir tartışma sürecini birlikte izliyoruz. Sanki barışı onlar istiyor, sanki çözümü onlar istiyor da Kürtler istemiyormuş gibi bir algı yaratmaya çalışıyorlar. Kürtler 40 yıldır bu coğrafyada, bu ülkede demokrasi istiyor. Kürtler adalet istiyor, eşitlik istiyor. Bu sorun müzakere ve diyalogla çözülsün istiyor. Peki, diyalog ve müzakere istemeyenler kimdir? Halfeti’ye kayyım atayanlardır. Mardin’de üç dönemdir seçilen Ahmet Türk’ün yerine kayyım atayanlardır. Türkiye’de en yüksek oyla seçilen Batman Belediye Eş Başkanımız Gülistan Sönük’ün yerine kayyım atayanlardır.
Ciddi bir kandırmaca, ciddi bir aldatmaca, ciddi bir yok sayma ve inkar politikasıyla karşı karşıyayız. Dün Mardin’de de söyledik, geçen gün Batman’da da söyledik. Türkiyeli emekçiler, devrimciler, ezilenler, kadınlar, gençler olarak bizler bu takiyyeci, yalancı, irademizi gasp eden, siyasi darbe yapan iktidarı uyarıyoruz: Bu yol, yol değil. Bu yol, Türkiye’yi bir yere götürmez. Bu yol, Türkiye’yi Ortadoğu'da bataklığa götürür. Bu yoldan dönün. Yolunuzun doğru bir yol olmadığını artık kabul edin. Halfeti halkı kimi seçmişse bırakın, o bu kenti yönetsin.
Kayyımcı anlayışı bu politikadan vazgeçirinceye kadar alanlarda olacağız
Size Kürtler, emekçiler inanmıyor. Çünkü siz gerçek bir siyasete, programa, plana sahip değilsiniz. Sıkıştığı zaman kayyıma başvuran, bugün Halfeti’de olduğu gibi kolluğa yapışan, yargıyı sopa olarak kullanan bir anlayışın sahiplerisiniz. Evet, size çok net ve öz taleplerimizi buradan iletiyoruz: Kürtler çözüm istiyor, demokrasi istiyor, seçtiği iradenin kendisini yönetmesini istiyor; Kürtler kavga istemiyor, çatışma istemiyor. Şimdi siz karar verin. Bu, sizin sınavınızdır. Çözüm diyorsanız, buradayız; çözüm diyorsanız, İmralı oradadır. Barış diyorsanız, kayyımcı politikalarınızdan vazgeçin.
Sayın Öcalan daha geçen gün Milletvekilimiz Ömer Öcalan’la görüşürken Halfeti’nin Kürt-Türk tarihsel ilişkileri açısından ne kadar değerli ve önemli olduğunu söylemişti. Halfeti, ortak yaşamın ve demokratik ulusun küçük bir prototipidir. Buraya kayyım atayanlar, ortak yaşama kayyım atadılar, birlikte yaşama irademize kayyım atadılar. Bir an önce bu yanlış kararlardan vazgeçmeye çağırıyoruz. Halkın iradesinin halkı yönetmesi çağrısı yapıyoruz. Bu kararlar geri alınıncaya kadar, Sakiye Bayram ile Mehmet Karayılan Halfeti halkının iradesi olarak Halfeti’yi yönetinceye kadar mücadele edeceğiz, direneceğiz. Bu darbeci ve kayyımcı anlayışı bu politikadan vazgeçirinceye kadar da alanlarda ve sokaklarda olacağız.
Kayyım atayanlar Türkiye’de 85 milyona darbe yapıyor
Halfeti’de kayyıma rağmen iradenize oy verdiğiniz için sizleri kutluyorum, tebrik ediyorum. Halfeti’yi ortak yaşamın merkezi yapmaya çalışan bu iradenizi kutluyorum. Siz doğru yerdesiniz, doğru bir anlayış ve fikriyatı temsil ediyorsunuz. Kayyım atayanlar yanlış yapıyor, Türkiye’deki 85 milyona ve demokrasiye darbe yapıyor. Bu darbecileri göndereceğimize olan inançla hepinizi saygıyla selamlıyorum. Ji me hemuyan re serkeftin.
Hatimoğulları: Atadıkları vali ve kaymakamlarla yeni bir düzen kurmak istiyorlar
Bıkmadan usanmadan tekrar etmeye devam edeceğiz: Kayyım gasptır, kayyım darbedir; AKP-MHP iktidarının, Saray’ın eliyle gerçekleşen bir darbedir. Kayyım, siyasi darbedir. Kayyım, polis darbesidir. Kayyım, Saray darbesidir. Kayyım, demokrasinin asgari şartı olan seçme ve seçilme hakkının yurttaşın elinden alınması demektir. Kayyım, seçimleri ortadan kaldırmak demektir. Bu iktidarın şu an en büyük amacı, yerel yönetimlerde seçimleri ortadan kaldırmak, atadığı vali ve kaymakamla yeni bir düzen kurmaktır. Bu tıpkı padişahlık döneminde olduğu gibidir. Bu, faşizmin ta kendisidir.
Barış elini uzatanlar diğer ellerindeki sopayı bütün halkların tepesine indiriyor
Bu iktidar, “Kürt sorununu çözelim” dedi, iç barış diyerek el uzattı; ancak diğer elindeki sopayı başta Kürt halkı olmak üzere, bu ülkede yaşayan bütün halkların ve inançların tepesine indiriyor. Demokratları, aydınları, muhalifleri ve biat etmeyenleri yargı yoluyla, şu anda burada etrafımızı kuşattıkları gibi kollukla susturmak istiyorlar. Halfeti’yi polis işgali altına aldıkları gibi bütün toplumu böyle işgal etmek istiyorlar. Bunların Türkiye partisi oldukları yalandır, bunların iç barış dedikleri yalandır. İç barışı sağlamak isteyenler kayyım atamaz. İç barışı sağlamak isteyenler yurttaşın, Kürt’ün seçme ve seçilme hakkını elinden almaz. İç barışı sağlamak isteyenler Esenyurt’a kayyım atamaz.
Değerli Türkiye halkları, Esenyurt’a atanan kayyım şu anlama geliyor: Kürdistan’da epeydir denedikleri kayyım rejimini artık Türkiye’nin batı belediyelerine taşımaktadırlar. Sadece DEM Parti belediyeleri değil muhalefetteki bütün belediyeler kayyım tehdidi altındadır. O nedenle dün sustuğumuz gibi bugün susmayalım. Bugün susmayalım ki yarın yeni kayyımlar atanmasın. O yüzden Türkiye’deki bütün demokrasi güçlerine, bütün halklara, muhalif kesimlere çağrımızdır. İsterse DEM Parti’ye yüzde 100 zıt olsun, burada bütün yurttaşlar olarak 85 milyon yurttaşın hakkını korumak zorundayız. Seçme ve seçilme hakkımızı korumak zorundayız. Onun için Türkiye’deki her kesim dün sustuğu gibi bugün susmamalıdır. Bugün daha fazla ve daha yüksek sesle konuşmak ve demokratik zeminde bu uygulamalara karşı çıkmak dışında bir seçeneğimiz yoktur.
Kayyıma karşı gösterdikleri dayanışma için demokrasi güçlerine teşekkür ederiz
Türkiye’nin dört bir yanından gelen bileşenlerimiz, ittifak güçlerimiz ve demokratik kitle örgütleri kayyıma karşı tavrını Batman’da da Mardin'de de burada da ortaya koydu. Kendilerine sizlerin huzurunda bir kez daha teşekkürlerimizi sunuyoruz. Bu ortak mücadele ile hep beraber kazanacağız.
Sayın Öcalan'ın memleketinden çağrımızı yineliyoruz: Tecridi derhal kaldırın
Halfeti’de sözlerimi bir çağrıyla tamamlamak istiyorum. Bizler Halfeti’de, Sayın Öcalan’ın memleketindeyiz. İç barıştan bahsedenlere, “tecrit kaldırılmalıdır” diyenlere diyoruz ki Adalet Bakanlığı sizde, yargı sizde; tecridi kaldıracak olan da sizsiniz. Bizler demokratik mücadele zemininde yıllardır tecrit kaldırılsın diye Türkiye, Avrupa ve dünyanın dört bir tarafında mücadele ettik. Halfeti’den, Sayın Öcalan'ın memleketinden de bu çağrımızı yineliyoruz: Tecridi derhal kaldırın.
6 Kasım 2024