Eğitim Politikaları Komisyonumuz, 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü’ne ilişkin Genel Merkezimizde açıklama yaptı. Açıklamayı yapan Eğitim Politikaları Komisyonu Eş Sözcümüz Sami Evren, şunları söyledi:
Öğretmenler ezilenlerin hak mücadelesi içinde yer aldıkları bir tarihsel maziye sahiptir
Emek, demokrasi ve barış için, özgürlükçü bir eğitim düzeni için mücadele eden eğitimcilerin 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü kutlu olsun. İLO/UNESCO tarafından 1966’da Öğretmenlerin Çalışma Statüsü Tavsiye Belgesi’nin kabul edildiği gün olan 5 Ekim, Dünya Öğretmenler Günü olarak kabul edilmiştir. Bu anlamlı gün demokrasi mücadelesinde ısrar eden partimize önemli sorumluluklar yüklemektedir. Çünkü Türkiyeli eğitim emekçileri, tarihsel olarak barıştan ve demokrasiden yana tavır almışlardır. Öğretmenler; işçi sınıfının, ezilenlerin ve yoksul halkların hak mücadelesi içinde yer aldıkları bir tarihsel maziye sahiptir. Dolayısıyla, eğitim emekçilerinin mücadele tarihine damga vuran öğretmenleri ve öğretmen örgütlerini anmak, onları hatırlamak emek, barış ve demokrasi mücadelesinde ısrar eden partimiz açısından önemli bir sorumluluktur.
Tarihe bir göz atalım: Türkiye Öğretmenleri Sendikası (TÖS) 8 Temmuz 1965’te kuruldu, 1971’te gerçekleşen 12 Mart darbesi sonucunda kapatıldı. Darbe öncesi TÖS’de örgütlü öğretmenler, faşist güçlerin yoğun saldırısına uğramıştı. 8 Temmuz 1969’da Kayseri’de gerici ve faşist güçlerin saldırısıyla TÖS Genel Kurulunun yapıldığı sinema yakıldı. Yakılan sinemanın içinde kalan yüzlerce TÖS delegesi öğretmen ölümden döndü. Darbenin ardından TÖS kapatıldı ve tüm yöneticileri tutuklandı. 3 Eylül 1971’de TÖS’ün 40 üyesi tarafından Tüm Öğretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneği (TÖB-DER) kuruldu. Türkiye’nin o dönemde en büyük öğretmen örgütlenmesi olarak bilinen TÖB-DER ‘in 1980 yılına kadar sürdürdüğü mücadelede 220 dernek üyesi öğretmen katledildi.
Devrimci, demokrat öğretmenler asimilasyon politikalarına karşıdır
12 Eylül faşizminin hedefinde olan TÖB-DER ise 25 Aralık 1981’de Ankara Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi kararıyla kapatıldı. Öğretmenler örgütlenmeye devam etti. 16 Şubat 1988’de emekli öğretmenler EĞİT-DER'i kurdu. EĞİT –DER’in kuruluşuyla demokratik öğretmen hareketi, sendikal hak için mücadeleye başladı. Kısa süre içerisinde “Kamu Çalışanları Hareketi” ne dönüşen güçlü bir toplumsal hareket yaratıldı. Eğit-Sen, Eğitim İş ve KESK ‘in kuruluşu gerçekleşti. Bugün de emek hareketinin içinde yer alan güçlü sendikaların varlığına öncülük edildi. 12 Eylül darbesinden sonra ise Türkiye gerçek anlamıyla demokrasiye hiçbir zaman dönmedi. Aksine 12 Eylül sonrasında sıkıyönetimler yerini OHAL uygulamalarına bıraktı. Devrimci, demokrat öğretmenlerin asimilasyon politikalarına karşı çıkması, anadilinde eğitim mücadelesini yükseltmesi ve savaşa karşı barış mücadelesini öncelemesi ve emek ve demokrasi mücadelesini bütünlüklü sürdürme ısrarı, toplumsal mücadele açısından çok anlamlı ve kararlı bir mücadele olarak deneyimlenmiştir. Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın (TİHV) hazırladığı iki raporun başlığı "OHAL’de Eğitim ve Öğrenim"di. Bu raporlarda 1984 ila 2000 yılları arasında öldürülen öğretmen sayısının 176 olduğu tespiti yer alıyor.
15 Temmuz darbe girişimi sonrasında kamudan ihraç edilenlerin yüzde 36’sı eğitimciydi
10 Ekim 2015’te DİSK, KESK, Türk Tabipleri Birliği ve TMMOB’un düzenlediği ve HDP ile birlikte çok sayıda demokratik kitle örgütünün katıldığı Emek, Barış, Demokrasi Mitinginde birçoğu kamu emekçisi 104 arkadaşımız öldürüldü. Katliamda Eğit-Sen ve Eğitim-Sen kurucuları ve üyeleri de hayatını kaybetti. Bütün arkadaşlarımızı bir kez daha saygıyla anıyoruz. Eğitim Sen’in hazırladığı “Eğitim Sistemi Alarm Veriyor, Bedelini Eğitim Emekçileri ve Öğrencilerimiz Ödüyor” başlıklı 27 Ekim 2017 tarihli raporda; 15 Temmuz darbe girişimi sonrası kamudan ihraç edilenlerin yüzde 36’sının eğitimci olduğu, eğitim kurumlarından 33 bin 965 öğretmen, 5740 akademisyen, 1300 idari personel olmak üzere, toplam 41 bin 5 eğitimcinin ihraç edildiği açıklandı. Darbe sanki öğretmenlere yapılmış oldu. Bu hukuksuzluklar hala devam etmektedir. Geçtiğimiz günlerde DEM Parti MYK Üyesi ve Eğitim Politikaları Komisyonu Eş Sözcümüz İlknur Birol düşüncelerini açıkladığı için tutuklandı. HDP MYK Üyesi öğretmen arkadaşımız Günay Kubilay barış siyasetinde ısrar ettiği için haksız ve hukuksuz olarak yıllardır tutuklu.
Öğretmenler 5 Ekim’i eşitsizliği derinleştiren politika ve uygulamalarla karşılıyor
Katliamlar ülkesinde demokrat öğretmen olmak, barışı savunmak, asimilasyona karşı çıkmak, anadilinde eğitimi savunmak, bilimsel eğitimde ısrar etmek bedel ödemeyi göze almaktır. Her şeye rağmen demokrasi mücadelesinden vazgeçmeyen öğretmenlerin varlığı partimizi umutlandırmaktadır. Partimize düşen görev de demokrasi ve barış mücadelesinde yer alan bütün kesimlere sahip çıkmak olduğu gibi, yaklaşık 50 yıldır mücadelesini aralıksız sürdüren devrimci demokrat öğretmenlere ve demokrasi mücadelesine de sahip çıkmaktır. Türkiyeli öğretmenler her yıl olduğu gibi bu yıl da 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü’nü mesleğini itibarsızlaştıran, sorunlarına çözüm üretmeyen, “eşit işe eşit ücret” ilkesini ortadan kaldıran, özlük haklarını zayıflatan, öğretmenler arasındaki ayrımcılığı ve eşitsizliği derinleştiren politika ve uygulamalarla karşılamaktadır.
Ülkemiz öğretmenleri için işsizlik ve güvencesiz çalıştırma büyük tehdittir
Ülkemiz öğretmenleri için işsizlik ve güvencesiz çalıştırma büyük tehdittir. 2024’te yapılan KPSS Lisans Eğitim Bilimleri Sınavına 526 bin öğretmen başvuru yapmış, 475 bin öğretmen sınava girmiştir. Sınava giren 475 bin öğretmenin içinden gelecek yılda en fazla 10-15 bin öğretmen atanacaktır. İşsizlik sıralamasında Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi, okul öncesi ve İmam Hatip Lisesi (İHL) meslek dersleri öğretmenleri ilk üç sırayı oluşturmaktadır. Bu üç alanda toplamda Öğretmenlik Alan Bilgisi Testi’ne (ÖABT) giren öğretmen sayısı 160 bin 129 (yüzde 33,68) olmuştur. Milli Eğitim Bakanlığı bu üç branşta ataması yapılacak öğretmen sayısını Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi 1594, okul öncesi 903, İmam Hatip Lisesi meslek dersleri 217 olmak üzere toplamda 2714 (yüzde 1,69) olarak açıklamıştır. Hemen hemen eğitim fakültelerinin tamamı ile ilahiyat fakültelerinin tamamında bu alanların öğretmenlik programları bulunmaktadır. Özel okullar ve özel kurslarda/kurumlarında çalışan yaklaşık 250 bin öğretmen güvencesiz ve düşük ücretlerle çalıştırılmaktadır. Milli Eğitim Bakanlığı’nda görev yapan 1 milyon 18 bin öğretmen, yoksulluk sınırının altında ücret almaktadır.
Açıklamanın devamında Eğitim Politikaları Komisyonu Üyemiz Emine Akyazılı ise şunları söyledi:
İktidarı Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifi’nden vazgeçmeye çağırıyoruz
TBMM’de görüşülmeye devam edecek olan Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifi’nin öğretmenlik mesleğini itibarsızlaştıran, öğretmenlerin ekonomik sorunlarına çözüm üretmeyen, “eşit işe eşit ücret” ilkesini ortadan kaldıran, özlük haklarını zayıflatan, öğretmenler arasındaki ayrımcılığı ve eşitsizliği derinleştiren bir içeriğe sahip olduğunu defalarca gündeme getirdik. Millî Eğitim Bakanlığı’nın bu teklife yönelik bütün eleştirilere kulaklarını tıkaması ve bildiğini okumaya devam etmesi kabul edilemez bir tutumdur. İktidarı Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifi’nden vazgeçmeye çağırıyoruz.
İktidarın görmezden geldiği öğretmenlere sahip çıkmakta kararlıyız
AKP-MHP iktidar bloku, bu kanun teklifiyle rejimin destekçisi, otoriter sisteme teslim olmuş öğretmenler yaratmak istiyor; toplumsal düşünen, demokrasiden yana olan öğretmenleri ise tasfiye etmek istiyor. İktidar siyasal İslamcı program ve yönetsel kadrolaşmaya uygun liyakatsiz uygulamalar yapmaktadır. İşsizlik, güvencesizlik ve düşük ücretlerle çalıştırma sistematik bir uygulamaya dönüşmüştür. Orta Vadeli Programla sınırlandırılan ücretlerle sermaye lehine tercihinde ısrar etmektedir. Öğrenci ve öğretmenler tasarruf bahanesiyle hijyen olmayan sınıf ortamlarında ders yapmak gibi vahim bir durumla karşı karşıya kaldılar. Soruşturma, ceza ve sürgün uygulamalarıyla tehdit etmek, rejimin geleceğinin bekasına dönüştü. Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası, kuruluşundan itibaren özel sektörde çalışan öğretmenlerin çalışma koşullarını ve haklı taleplerini gündeme getirmektedir. Siyasi iktidarın görmezden geldiği, polis zoruyla susturmaya çalıştığı öğretmenlere sahip çıkmakta kararlıyız.
Öğretmenler eğitimle ilgili her düzenlemenin karar süreçlerinde yer almalıdır
DEM Parti Eğitim Politikaları Komisyonu olarak, bakanlığın ve toplumun, öğretmenlerin eğitim sürecinin temel aktörlerinden biri olduğunu unutmamaları gerektiğini hatırlatmak istiyoruz. Öğretmenler ve öğrenciler, sürecin özneleri olarak, eğitimi yeniden eşitlikçi ve özgürlükçü bir çizgide inşa etmek üzere çaba göstermektedirler. Bakanlık, onların bu taleplerini yerine getirmekle, onlara sağlıklı, temiz ve kendilerini özgürce yeniden kurabilecekleri ortamı sağlamakla görevlidir. Bakanlık, Türkiye’nin altına imza attığı Eğitimde Ayrımcılığa Karşı Sözleşme ile Çocuk Hakları Sözleşmesine uygun davranmak zorundadır. Eğitim, bakanın STK saydığı yapılarla birlikte yürütebileceği bir faaliyet alanı değildir. Aynı şekilde, Diyanet İşleri Başkanlığı eğitim alanına karışamaz. Milli Eğitim Bakanı da onun isteklerine göre davranamaz, öğrencileri o yapıların eline bırakamaz. Öncelikle mesleki ehliyet öğretmendedir. Öğretmen, alan ve meslek bilgisiyle ve tecrübesiyle okuldadır. Öğretmenin meslek tanımını yapan, eğitimin koşullarını belirleyen eğitimle ilgili her düzenleme için öğretmenin karar süreçlerinde yer alması gerekir.
Öğretmenleri ayrımcı ve asimilasyoncu politikalara karşı çıkmaya çağırıyoruz
Dünya Öğretmenler Günü’nde UNESCO, Uluslararası Eğitim Örgütü, Eğitim Enternasyonali ve bütün dünyaya öğretmenlerini Ortadoğu’da halkların katliamına dönüşen savaşa karşı barışı savunmaya davet ediyoruz. Hiç şüphemiz yoktur ki dünya öğretmenleri Filistin halkının yanındadır. Bütün dünya öğretmenlerini farklı kimlik ve kültürleri yok sayan, anadilinde eğitim hakkını engelleyen ayrımcı ve asimilasyoncu ülke politikalarına karşı çıkmaya çağırıyoruz.
4 Ekim 2024