Eş Genel Başkanlarımız Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, DBP Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, milletvekillerimiz ve belediye eş başkanlarımız Diyarbakır-Mardin arasında yaşanan yangın faciasından etkilenen köyleri ziyaret etti. Köylerde mağdur aileleri ve yaralıları ziyaret eden Eş Genel Başkanlarımız, hayatını kaybeden yurttaşların taziyelerine katıldı.
Daha sonra Mardin Mazıdağ’a bağlı Kelekê (Yücebağ) Köyünde açıklama yapan Bayındır, Bakırhan ve Hatimoğulları şunları söyledi:
Keskîn Bayindir: Em ê dest bidin destê hevdu û ji bin vî barî rabin
Ji Çinarê heya Şemrexê erdnîgariyeke berfireh di bin bandora şewatê de ma û bi dehan hemwelatiyên me jiyana xwe ji dest dan. Em li cihê şînê ne. Em ligel malbatên xwe ne, êşa me giran e lê em ê dest bidin hevdu û em ê vê êşê parve bikin. Em ê vê êşê belav bikin.
Em li ser navê hemû sazî û rêxistinên xwe, em dibêjin kesên ku jiyana xwr ji dest dane cihê wan bihuşt be. Birîndarên me hene, em ji wan re şîfayê dixwazin. Em dixwazin ew rojek berî rojekê baş bin. Lê li Kurdistanê, li welatê me her tim şewat çêdibe. Şewata havînê diqewime, welatê me germ e. Lê belê ev şewat ne şewatekî xwezayî ye. Wekî ku me bi her awayî lêkolîn kir hemû sazî û rêxistinan lêkolîn kirin dibêjin ev şewata mezin ku 55 hezar hektar erd daye ber xwe û di wextekî pir kin de dehan canên me jiyane xwe ji dest da, ev bûyer ne bûyereke rewa ye. Bi salan in DEDAŞ wekî kompratorekî, hêzekî tarî li ser gelê me zilmê dike. Bi dehan caran bi daxwaznameyan daxwaz kirine ku dîrekên ceyranê yên vî welatî bên guhertin lê tu bersiv nehatiye dayîn. Destpêka şewatê ji DEDAŞê qewimî. Ev hatiye ispatkirin. Berpirsyarî ev desthilatdarî ye. Dema ku bûyer dest pê kir ji wê demê heya niha em li cem gel bûn lê me tenê daxwaza helîkopterên avê kir. Belê helîkopter şandin lê ji bo ka kî hatiye vir, kîjan siyasetmedar hatiye ji bo ku bi kamerayan tespît bike helîkopter şandin. Helîkopterên agir temirandinê neşandin. Heta saet 11ê roj din jî tu hêzeke desthilatdarê alîkariya gelê me nekir. Bila malbatên me, dayikên me baş bizanibin. Êşa me giran e nayê terîfkirin, lê em ê vê êşê parve bikin, ji holê rakin bi alîkariya hemû gelê me û saziyên me. Em ê dest bidin destê hevdu. Li her derê Kurdistanê agir heye lê bila tu kes derd neke. Êşa me giran e lê em ê dest bidin hevdu û em ê vî barî rakin. Em ê xwe muhtacê van zaliman van neyaran nakin. Em dizanin bi bêbextî û neyartî nêzikê vî gelî dibin. Me duh jî ev neyartî dît. Li ser medyaya civakî çi bêbextî neyartî hate qewimandin me dît. Hindik mabû li çepikan bixin. Ewqas neyartî li hemberî gelê me berfireh kiriye. Lê bi hezaran gelê me ji Serhedê heya Botanê hemû saziyên me û gelê me yê xwedî wicdan, li cem malbatên me ne. Çi ji destê me hatiye me kiriye em ê cardin ligel malbatên xwe bin. Mala we hezar caran ava be.
Bakırhan: Halkımızın uyarılarına rağmen odun direkler kullanan DEDAŞ bu cinayetin sorumlularındandır
Yaşamını yitiren arkadaşlarımızın, canlarımızın ailelerine başsağlığı diliyorum. Başımız sağ olsun, Kürt halkının başı sağ olsun. Büyük bir acı ve felakettir. Çok ciddi iddialar var. Bu iddiaların kesinlikle araştırılması gerekiyor. Bölgede araştırma yapan, çalışma yürüten STK’ların ve ilgili kurumların da bu konuda hazırlamış oldukları raporlar var. Yangının DEDAŞ’ın direk tellerinin yere düşmesiyle başladığını belirtiyorlar. Görgü tanıkları da var. Bunun iyice araştırılması gerekiyor. Çünkü 14 canımızı yitirdik, hala ağır yaralı olan arkadaşlarımız, canlarımız hastanede var. Umarım sayı artmaz. Sabotaj mı dersiniz, DEDAŞ’ın direkleri mi dersiniz, bunların ivedilikle araştırılması gerekiyor. Haraç almasını bilen, elektriği kapatan ama 40-50 yıldır onarmayan, halkımızın tüm uyarılarına rağmen hala bu bölgede odun direkler kullanan DEDAŞ bu cinayetin sorumlularındandır. Bunun araştırılması gerekiyor.
Belediyelerimiz anında yangın söndürme çalışmalarına katıldı ama Saray medyası konuyu çarpıtmakla uğraşıyor
Bir an önce buranın afet bölgesi ilan edilmesi gerekiyor. Hayvanlar, yüzlerce hektar ekili arazi zarar gördü. 14 canımız yaşamını yitirdi. Milyonlarca lira zarar ortaya çıktı. Bir an önce buranın afet bölgesi ilan edilmesi gerekiyor ve buradaki halkımızın zararlarının da tazmin edilmesi gerekiyor. Yangın çıktığı ilk saatten beri başta Mardin Büyükşehir Belediye Eş Başkanlarımız, Amed Büyükşehir Belediye Eş Başkanlarımız, Van Büyükşehir Belediye Eş Başkanlarımız ve ilçe belediyelerimiz anında gelip halkımızla dayanışma içinde olmuştur. Belediyelerimiz araç ve gereçleriyle birlikte yangın söndürme çalışmalarına katılmıştır. Ama bildiğiniz gibi, Saray medyası konuyu çarpıtmakla uğraşıyor. Helikopter iki Kürt gencini tespit ettiği zaman F 6’lar kalkar, onlarca helikopter kalkar. Ama burada saatlerce arazi yanıyor, içerisinde insanlarımız yanıyor, maalesef helikopter gelmedi. Bu meselenin de Türkiye kamuoyu tarafından iyi izlenmesi gerekiyor. Biz bu meselenin kesinlikle peşini bırakmayacağız. Halkımızın acısının yanında olacağız. Birlikte dayanışacağız, birlikte paylaşacağız. Halkımızın yaralarını hep birlikte sarmaya çalışacağız. Tekrar başsağlığı dileklerimi iletiyorum. Acınızı paylaştığımızı belirtmek istiyorum.
Hatimoğulları: En büyük temennimiz can kaybının artmamasıdır
Şu an burada yaşadığımız acı, Maraş-Antakya depreminde yaşadığımız acı ve ihmal silsilesinin tıpatıp benzeri. Burada yaşamını yitiren bütün canlarımızı saygıyla anıyorum. Ailelerimize, Kürt halkına başsağlığı diliyorum. Hastanelerde tedavi gören yurttaşlarımıza acil şifalar diliyorum. İnşallah ölü sayısında bir artış olmaz. Bunun için dualarımızı eksik etmiyoruz.
Bölge afet bölgesi ilan edilmeli ve halkımızın mağduriyeti acilen giderilmelidir
İki eş başkanımız da ifade etti. Bugün burada acil olarak yapılması gerekenler başlığı altında sayacağımız şeyler var. Buranın acilen afet bölgesi ilan edilmesi ve afet bölgesinin gerektirdiği şekilde burada halkımızın yaşadığı mağduriyetin giderilmesi birinci hedef olarak belirlenmelidir. Evet canlarımız gitti, yiten canlarımızın ailelerinin acılarını gücümüz yettiğince paylaşmaya çalışıyoruz. Toplumsal dayanışmayla, kenetlenerek, bizleri doğal afetlerde ölüme terk eden sisteme karşı daha çok dayanışarak ancak bu acıları hafifletebiliriz.
Yangının çıkış nedeni DEDAŞ’ı işaret ediyor, bu konu ciddiyetle incelenmelidir
Bugün DEDAŞ bunun birinci sorumlularındandır. Kentlerimizdeki kent koruma oluşumlarının, ekoloji platformlarının yaptığı çalışmalar ve kesin olmayan raporlar 55 bin dekarlık alanın yandığını ve bunun 22-23 bin dekarlık alanının da ekili arazi olduğunu gösteriyor. Aynı raporlara ve yine görgü tanıklıklarının tanıklıklarına göre, yangın valiliğin ya da resmi temsilcilerin dediği gibi anız yakmadan değil elektrik tellerindeki arızalardan kaynaklanmıştır. Bu iddialar önemlidir, görgü tanıklıklarının tanıklıkları önemlidir. Yargı, görgü tanıklarını dinlemek zorundadır. Yerel ve ekoloji platformlarının hazırladığı ve daha sonra kesin olarak sunacağı raporlar bilirkişi olarak kabul edilmelidir. Bunlar önemlidir ve yargı bunu dikkate almalıdır. Yargıda gerçekten hakka, hukuka, adalete ve görgü tanıklarının gerçek tanıklıklarına göre verilecek ceza ile ailelerin ve halkımızın yüreği bir nebzede olsa soğutulur. Bugün Türkiye’nin en çok gündemde olan elektrik şirketi DEDAŞ’tır. Parlamentodaki kayıtlara baktığımızda, en fazla soru ve araştırma önergesi DEDAŞ hakkında verilmiştir. Çünkü DEDAŞ zaman zaman elektrikleri keserek halkımıza zarar vermiştir. Elektrik tellerinin tam 37 yıldır bu bölgede bakımları yapılmamıştır. Arkamızda bulunan şu incecik tahta direkler üzerine çekilmiş elektrik hatlarının bakımsızlığından bu yangınların yaşandığı aşikardır. Burada ikinci en acil talep, bu yangın silsilelerini durmak için en acil talep DEDAŞ’ın acilen bölgedeki bütün elektrik şebekesini bakım ve onarımdan geçirmesidir. Çağımıza uygun teknolojik altyapıya göre yeniden yapılandırılmalıdır. DEDAŞ bu görevi yapmadığı sürece de bundan sonra çıkacak herhangi bir yangından sonra çiftçilerimizin ve emekçilerimizin yaşayacağı zararın birinci dereceden sorumlusu olacaktır.
Toplumsal dayanışma ağlarımız en güçlü şekilde bölgeye gelerek incelemeler yapmalıdır
Değerli halkımız; DEM Parti olarak hem hukuki süreçte hem de toplumsal dayanışma bağlamında gücümüz yettiğince sizin yanında olacağız. Belediyelerimiz zaten büyük bir görev sorumluluğuyla ve insanları yaşama bağlama aşkıyla çalışmalarını yürüttüler. Bizler de hem Ankara’da hem bölgede, hem merkezi siyasette hem de yerellerde yerel yönetimlerimizin bütün çabalarıyla değerli halklarımızın yanında olmaya devam edeceğiz. Acılar paylaşarak azalır. Büyük bir toplumsal dayanışmayla, yaşanan bu büyük felaketi ve acıyı hep birlikte daha da küçültmemiz mümkün. Toplumsal dayanışma ağlarımız en güçlü şekilde bölgeye gelip incelemelerini yapmalıdır. Türkiye’nin her yerinden ekoloji hareketleri, bu alanın meslek odaları ve bilirkişileri buraya gelmeli, raporlarını tutmalı, bu dayanışmayı acılı halkımızla birlikte paylaşmalıdır. Hepinize çok teşekkür ediyorum. Bir kez daha başımız sağ olsun.
22 Haziran 2024