Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonumuzun açıklaması:
21 Temmuz 2024 günü bir grup gencin Kürtçe müzik eşliğinde halay çektiği görüntülerin sosyal medyada yayınlanmasının ve sosyal medya platformlarında gençleri hedef gösteren, hakaret ve tehdit içerikli paylaşımlar yapılmasının ardından gençler 22 Temmuz 2024 günü evlerine yapılan baskınlarla gözaltına alındılar.
Gençlerin, gözaltı aracında ve emniyete götürülürken polislerce çekilen görüntüleri de 22 Temmuz günü sosyal medyada dolaşıma konuldu. Polislerce çekildiği ve sosyal medyaya servis edildiği anlaşılan görüntülerde, gözaltına alınanların ters kelepçeyle bel ve boyunlarından aşağıya doğru bastırılmak suretiyle aşırı derecede eğilmiş şekilde götürüldükleri, servis aracında yüksek sesle “Ölürüm Türkiyem” adlı şarkının çalındığı görülmektedir. Henüz ifadeleri dahi alınmamış olan gençler bu şekilde teşhir edilerek hedef gösterilmiştir.
Olayın provokatif ve kamuoyunu manipüle etmeye yönelik bir algı operasyonu olduğunu gösteren pek çok olgu mevcuttur. Gençlerin halay çektiği video 21 /22 Temmuz tarihinde değil 2024 yılı Kurban Bayramında çekilmiştir. Videodaki gençler Gaziantep ilinden Mersin’e bayram amaçlı gelen kişilerdir. Halayda olmadığı halde bazı gençlerin gözaltına alınma sebebi avukatlarınca, videoda 11 kişi görüldüğü ve emniyetin sırf bu 11 sayısını tamamlamak için bu şekilde hareket ettiği şeklinde değerlendirilmiştir.
Kamuya açık alanda halay çeken gençler hakkında ayrımcı ve ırkçı paylaşımların arttığı, birçok ırkçı yorumun yapıldığı, sosyal medyada oluşturulan bu suni gündem içerisinde, halka açık alanda halay çekmenin dahi yasaklanması gerektiği yönünde oldukça fazla yorum yapıldığı, bu yorumlarda çeşitli kamu kurumlarının etiketlendiği, hatta X kullanıcısı bir hesabın gençlerin kimlik bilgilerini yayınladığı görülmüştür.
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya “GEREĞİ YAPILDI -22” başlıklı açıklamayla birlikte işkence ve kötü muamele olarak kabul edilen ters kelepçe, şiddetli bir baskı uygulayarak öne doğru eğme ve araç içerisinde yüksek sesle çalınan “Ölürüm Türkiyem “adlı şarkıyı dinletme görüntülerini yayınlamıştır. Bakan, araç içinde şarkının çalınması ile ilgili olarak daha sonra, “Ben dinlediğim zaman duygulanıyorum, yüreğim kıpır kıpır oluyor” şeklinde ikinci bir açıklama yapmıştır. Bakanın içini kıpır kıpır eden şarkının bir psikolojik işkence yöntemi olarak kullanıldığı, bu durumun Diyarbakır 5 Nolu Cezaevini hatırlattığı, İçişleri Bakanının bunu bilmemesinin mümkün olmadığını da bizler belirtmek isteriz.
Kürt gençlerine yapılan bu ağır kanunsuzluğu teşhir eden ve bu konuda TBMM’de basın toplantısı yapan Mersin Milletvekilimiz Ali Bozan’ın, dün akşam başka bir konu bahane edilerek Meclis kürsüsünde fiziki saldırıya uğraması ise kınanacak bir durumdur.
AİHM, AYM ve Yargıtay kararlarında, videoda duyulan sloganların suç sayılmadığına ve ifade özgürlüğü kapsamında olduğuna ilişkin pek çok karar yer almaktadır. Buna rağmen gözaltına alınan gençler önce hedef gösterilmiş, ardından gözaltına alınırken kendilerine uygulanan işkencenin görüntüleri polis ve İçişleri Bakanı tarafından yayınlamıştır.
Anayasa’da güvence altına alınan masumiyet karinesi, kanun önünde eşitlik ilkesi, kimseye işkence ve eziyet yapılamayacağı kesin kuralı, ifade özgürlüğü, toplanma ve gösteri hakkı özgürlüğü, kişisel verilerin korunması ve özel hayatın gizliliği kuralları açık bir şekilde ihlal edilmiştir. Kürt gençlerine yönelik nefret saldırısında bulunanlara dair ise hiçbir işlem yapılmamıştır. Anayasa kuralları açık bir şekilde ihlal edilmiştir. Kısacası AKP-MHP ittifakının Anayasayı ihlal pratiği Kürtlere karşı açıkça sürdürülmüştür.
Bu anayasasızlık ortamına rağmen cumhuriyet savcılarına sesleniyoruz: Siyasi iktidarın ayırımcı ve siyasi rant amaçlı operasyonlarına alet olmayın, Kürt gençlerini serbest bırakın. Cesaretiniz varsa -ki var olduğunu düşünüyoruz- görevini kötüye kullanan kamu görevlileri hakkında etkili soruşturma ve kovuşturma yöntemlerine başvurun.
Demokratik kamuoyuna da sesleniyoruz: Siyasi iktidarın bu tarz nefret söylemi eşliğinde hedef göstermesi linç kültürünü beslemektedir. Buna alet olmayalım, nefret söylemine karşı birlikte mücadele edelim. İnsan haklarına hep birlikte sahip çıkalım.
DEM Parti Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu
25 Temmuz 2024