Halide Türkoğlu: Deprem bölgesinde kadına yönelik şiddet günbegün artıyor

8 Mart Dünya Kadınlar Günü etkinlikleri kapsamında DEM Parti Kadın Meclisi Sözcümüz Halide Türkoğlu’nun katılımıyla Amed, Urfa ve birçok kentten kadınlar Adıyaman’da depremzede kadınlar ile bir araya geldi. 

Dayanışmayı büyütmek istediklerine vurgu yapan Halide, “8 Mart aynı zamanda direnişin ve kadın dayanışmasının büyütüldüğü bir tarih. Türkiye ve Kürdistan’da kadın dayanışmasının büyütülmesi için çabalıyoruz. Bugün de TJA ve DEM Parti Kadın Meclisi olarak Adıyaman’da depremzede kadınlar ile bir araya gelmek istedik. Depremde yaşamını yitiren kadınları anıyoruz, ailelerin acılarını paylaşıyoruz. Biz de bu anlamda dayanışmayı büyüteceğiz, hesap soracağız, hatırlayacağız. Depremin etkilerini görünür kılmak istiyoruz” dedi.

Yaşadığımız kayıpları unutmayacağız

İktidarın deprem sonrası yaşanan birçok meseleyi görmezden geldiğini belirten Halide “iktidar hayata geçirmesi gereken politikaları yapmayarak ve Adıyaman’da kadınların yaşadığı sorunları görmezden gelerek depremin unutulmasını istiyor. Ama bizler unutmayacağız. Yaşadığımız kayıpları unutmayacağız. Yardım çığlıklarımızı duymayan iktidarın yaptıklarına karşı sesimizi tekrardan yükselteceğiz. Depremin üzerinden bir yıl geçti ama iktidar “konteyner kentler inşa ediyorum, yeni binalar yapıyorum, alt yapı sorunlarını çözmeye çalışıyorum, kadınların hiçbir sorunu kalmamıştır, bunların hepsini çözüyorum” dese de bunu yapmadı. Bir yıl boyunca kadınlar bir yandan yaşamlarını kaybettiler ama aynı zamanda da eşit, onurlu yaşam haklarını da kaybettiler. Burada kadınlar ciddi anlamda sağlık sorunlarıyla da mücadele ediyor. Temiz suya ulaşmakta zorlanıyor. Hijyen sorunları gün be gün artmaya devam ediyor. Barınma sorunu başlı başına büyük bir sorun olmaya devam ediyor. “Çadırlardan konteyner kentlere geçiş yapıldı” deniliyor ama konteyner kentlerin kendisi bile kış koşullarına elverişli olmadığı gibi yaz koşullarına da uygun değil ve yeni hastalıklara neden olacak şekilde tasarlanmış.

İktidarın rantçı, talancı politikalarını da yeniden teşhir edeceğiz

Biz de bugün burada konteyner kentlerde kalan kadınlarla bir araya geleceğiz, dayanışmamızı büyüteceğiz. Aynı zamanda kentleri inşa etme sürecinde iktidarın rantçı, talancı politikalarını da yeniden teşhir edeceğiz. Afet ve deprem gibi meselelerde yerel yönetimlerin ve merkezi yönetimlerin daha başından bu riskleri görerek politikalar üretmesi gerek. Ama ne yazık ki buralarda yerel yönetimler sorunu deprem ve afet gibi meselelerde de hayat kurtaran değil, insanların yaşamını çalan politikalar haline geliyor. Resmi rakamlara göre 50 bin insanın yaşamını yitirdiği açıklanmıştı ancak Murat Kurum 150 binden fazla insanın yaşamını yitirdiğini ifade etti. Bu durum verilerin gizlendiğini gösteriyor. İktidarın hiçbir şekilde felaketleri önleme gibi bir çaba içinde olmadı bu çaba hala da yok. İnsanlar kent kent dayanışmayı örerek burada mücadeleyi gösterdiler.  Biz de burada yeniden dayanışmayı büyütmeye çalışıyoruz. Dayanışırken de iktidar politikalarının yaşamlarımıza nasıl mâl olduğunu görüyoruz.

Siyasi partiler burada seçim vaadinde bulunacak. Geçmişte de seçim vaadinde bulundular ama hiçbir zaman sahici bir politikayı hayata geçirmediler. Ve bu seçim vaatlerinde aslında insanların yaşamlarını nasıl gasp edeceklerine dair politikaları hayata geçirdiler. Yoksa gerçekten eşit, özgür, onurlu bir yaşam hakkına herkes sahipken, bugün Adıyaman şahsında insani yaşam şartlarına sahip olamıyoruz. İnsani yaşam şartlarında bir barınma hakkımızı bile hayata geçiremiyoruz. Bu tam da seçim vaatlerinde bulunan siyasi partilerin talan ve rantçı zihniyetlerinden kaynaklı.

Yaşamı esas alan bir yerel yönetim anlayışı inşa edeceğiz

O yönüyle biz DEM Parti Kadın Meclisi olarak her şekilde söyledik. Kent politikası aynı zamanda bir yaşam politikasıdır. Kentlerin inşa biçimi aynı zamanda yeni yaşamın inşa biçimidir. Eğer ki biz kentlerimizi yaşam hakkını savunmak üzerinden inşa etseydik bu kadar çok kayıp yaşamayacak, bu kadar çok ölüme, bu kadar çok hak gaspına da maruz kalmamış olacaktık. O yüzden her şekilde bunun mücadelesini yürütürken, mevcut erkek egemen siyasi partilere de biz kadınlar buradan cevabımızı net söylüyoruz. Bizler dayanışma ile yaşamlarımızı savunduk ama aynı zamanda yerel yönetimlerde de kadın özgürlükçü kent hakkını savunan, depreme dirençli kentleri inşa eden, insanların geleceğini düşünecek şekilde politikaları hayata geçirecek bir sistemin yerel yönetimlerde inşa edilmesi gerektiğini savunuyoruz.

Deprem bölgesinde kadına yönelik şiddet de günbegün artıyor

Deprem bölgesinde kadına şiddet de gün be gün artıyor. Kadınların ulaşabileceği mekanizmalar neredeyse hiç yok. Var olan kadın örgütlerinin, kadın dayanışmalarının oluşturmaya çalıştıkları bu dayanışma ağı ise bu iktidarın hedefinde. Geçtiğimiz günlerde hem STK’ların hem de kadın derneklerinin bağlı olan konteynırlar gasp edildi, konteynırlara el konuldu. Yani kadın arkadaşlarımızın burada çalışma yapması engellenmeye çalışılıyor. Bu engeller aynı zamanda konteynır kentlerde yaşayan, çadırlarda yaşayan, deprem bölgesinde yaşayan bir çok kadının şiddetle mücadelede yalnız kalmasına ve çocuk istismarlarının da yükselmesine neden oluyor. Aile ve Sosyal Politikalar kurumunun belki işine geliyor olabilir çünkü birebir başvuru yapılmadığı zaman ve buna dair tutanaklar sağlanmadığı zaman aslında burada bu sorunları da yok saymış oluyor, görmezden gelmiş oluyor. Ama hem bize hem basına yansıyan hem de kamuoyunda takip ettiğimiz birçok meselede olduğu gibi Adıyaman’da da ve diğer deprem bölgelerinde de çocuk istismarı ve ihmaline dair, kadın cinayetlerine dair bilgiler elimize ulaşıyor. Kadına yönelik her türlü şiddetin arttığına dair bilgiler elimize ulaşıyor. Depremde ve depremden sonra iktidarın kadına dair politikaları hayata geçirmemesinden kaynaklı bu mesele de günbegün artmaya devam ediyor.

Kadınlar olarak, kadına yönelik şiddetle mücadelede kadın dayanışmamızı da büyüteceğiz. Bir yandan 8 Mart’ta dayanışmayı büyüttüğümüz gibi aynı zamanda kadınların hiçbirinin yalnız olmadığını ve dayanışmayla yaşamlarımızı savunacağımızı,dayanışmayla yaşatmayı savunacağımızı bir kez daha belirtmek istiyorum.

Jin Jiyan Azadî derken yaşam hakkını savunuyoruz

Bu kentlerde kadınların katledilmesiyle sadece kadınlar katledilmiyor aslında bir toplum katlediliyor ve toplum katledildiği zaman bu ülkede onurlu, eşit yaşam hakkı da herkesin elinden alındığını, aslında herkesin bu ülkede tehlike altında olduğunu görmek gerekiyor. Bizler TJA ve DEM Parti Kadın Meclisi olarak yaşam Jin Jiyan Azadî diyoruz ve Jin Jiyan Azadî derken yaşam hakkını savunuyoruz, yaşam hakkının ne kadar kutsal olduğunu savunuyoruz. İktidar kadın düşmanı politikaları ile kadınları katletmeyi kendine reva görüyorsa biz de katledilmeye karşı eşit ve onurlu bir yaşam için yaşam diyoruz, yaşam hakkı kutsaldır diyoruz ve buna dair mücadelemizi büyüteceğimizin sözünü veriyoruz.  

Katledilen kadının mezarına ziyaret 

Kadınlar açıklamanın ardından 23 Şubat’ta evli olduğu Rıdvan Bulunmaz tarafından katledilen Pınar Bulunmaz’ın Güzelyurt’ta bulunan ailesini ve mezarını ziyarette bulundu.  

5 Mart 2024