Kadın Meclisimiz, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü vesilesiyle "Vazgeçmiyoruz Her Yerdeyiz”, “Em Jê Nagerin Em Li Her Derê Ne” şiarıyla İstanbul'dan Amed'e, İzmir'den Van ve Şırnak'a dört bir yanda taleplerini dile getirdi.
DAKAP öncülüğünde Diyarbakır’da gerçekleştirilen yürüyüşe Kadın Meclisi Sözcümüz Halide Türkoğlu da katıldı. Türkoğlu, şunları söyledi:
Bu 25 Kasım’da biz kadınlar meydanlarda, sokaklarda yürüyüşlerimizi gerçekleştirmek isterken, aslında kamu düzenini bozacak hiçbir şey talep etmiyoruz. Şimdi Valiliğin almış olduğu İçişleri Bakanlığına bağlı, adını tam olarak anlayamadığımız bir genelge çıktı. Ve bu genelgede kadınların yürüyüş hakkının kamu düzenini bozacağına dair ifadeler tepkiler çekti.
Kadınların yürüyüşü neden kamu düzenini bozsun?
Şimdi soruyoruz Vali Bey’e; kadınların yürüyüşü neden kamu düzenini bozsun? Bu ülkede kadın cinayetleri her gün artarken kamu düzeni bozulmuyor da kadınlar cinayetlere karşı yürüyüş yaparken mi kamu düzeni bozuluyor? Bu ülkede kadınlar her türlü şiddete maruz kalırken, emekleri sömürülürken kamu düzeni bozulmuyor da kadınlar yürüdüğü zaman mı kamu düzeni bozuluyor? Elbette ki kadınların yürüyüşü sizin düzeninizi sarsıyor. Erkek egemen kamu kurumlarınızı, sisteminizi sarstığı için aslında yasaklar getiriyorsunuz. Bu yasakları tanımadığımızı bir kez daha söyleyelim. Her 25 Kasım’da gözaltı operasyonlarıyla kadın özgürlük mücadelesi yürütenleri baskı altına alacağınızı sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Bizler mücadelemize devam ediyoruz.
Mirabel Kardeşleri anarak aynı zamanda bu mücadele geleneğini sürdürüyoruz
Her 25 Kasım’da Mirabel Kardeşleri anarak aynı zamanda bu mücadele geleneğini sürdürüyoruz. Mirabel Kardeşlerin Trujillo diktatörüne bağlı militarist güçler tarafından katliamına dair bir gün. Aynı zamanda bu katliam öyle bir katliam ki yargı sürecine dahi müdahale edilmiş, kaza süsü verilmiş, faili meçhul cinayet olması için uğraşılmış. 63 yıldır kadınlar her gün sokaklarda taleplerini dile getirirken, eşitlik ve özgürlük mücadelesini yürütürken Mirabel Kardeşler şahsında gerçekleştiriyor. Mirabel Kardeşlerin bir sözü var, inanın aynı sözleri bugün biz de kuruyor. “Erkek egemen, bozulmuş, yozlaşmış bu düzenin içinde çocuklarımın büyümesini istemiyorum. Böylesi bir düzene karşı mücadele etmeye devam edeceğim. Bedeli ne olursa olsun hayatım bile olsa mücadeleye devam edeceğim” diyor Mirabel Kardeşler ve bu söz üzerine katlediliyorlar. Bizler Mirabel Kardeşlerin mücadele geleneğini her yıl 25 Kasım’da meydanlarda dile getiriyoruz. Erkek devlet şiddeti bugün sistematik bir hal almıştır. Kentler yaşanamaz bir duruma gelmiştir.
Kamu düzeni nasıl bozulur size anlatayım
Kamu düzeni nasıl bozulur size anlatayım. Bugün Kürdistan'da HDP’nin bütün belediyelerine kayyım atanmış, halk iradesi ve kadınların kazanımları gasp edilmiştir. İşte tam da kadınların özgürlük ve eşitlik mücadelesinde örmeye çalıştığı kadın sistemine saldırılar söz konusu olmuştur. Bugün bu kentlerde kadına yönelik şiddet her gün artmaktadır. Bugün bu kentlerde her gün madde bağımlılığı artmakta, yoksulluk derinleşmektedir. Bütün bunlar, AKP-MHP iktidarının faşizm dediğimiz uygulamalarından kaynaklanmaktadır.
Dünyanın her yerinde kadınlar faşizme karşı mücadele etmektedirler ve mücadele etmeye de devam edeceklerdir. Çünkü faşizm ırkçılık demektir; ayrımcılık, milliyetçilik, cinsiyetçilik demektir. Yani her şeye karşı düşmanlık hukukunu hayata geçirmektir. 25 Kasım’da erkek devlet şiddetiyle mücadele ederken işte tam da kadın düşmanlığı nasıl yaşanıyor bu kentlerde herkes bilsin isteriz. Cinayetlerin asıl sorumlusu, bu hükümetin uyguladığı kadın düşmanı politikalardır. Meclis’te, sokaklarda, kamu kurumlarında bunu yapıyorlar. Adliyelerde cezasızlık politikalarıyla günbegün bunun artmasına neden oluyor. Biz İpek Er’in Musa Orhan tarafından ölüme sürüklenmesinin bir cinayet olduğunu her yerde söylüyoruz. Ama bugün Musa Orhan hala bu toplumun içinde elini kolunu sallayarak dolaşıyorsa bu tam da işte erkek yargının almış olduğu bir karardan kaynaklıdır. Bu tam da Kürt kadınlarına dönük düşmanlığın sonucudur. Gülistan Doku bulunamıyorsa, bulunamaması için bütün devlet kurumları ortaklık içindeyse, suç işliyorsa bu tam da aslında devletin kadın düşmanlığının göstergesidir.
Savaş politikalarından da vazgeçilmesi gerektiğini vurguluyoruz
Biz her 25 Kasım'da bu yürüyüşleri eşit ve özgür bir yaşamı savunduğumuz için gerçekleştiriyoruz. Barışta ısrar ediyoruz. Çünkü savaş politikaları bizim ekmeğimizden, yaşamımızdan çalıyor, kamusal alandaki bütün haklarımızı gasp eden bir rejim haline geliyor. Eğitime, ekmeğe, sağlığa ulaşamıyoruz. Yoksulluk en çok kadınların gündemidir. Bu yoksulluk da artık kanıksanmıştır. Bu politikalar da bunun üzerinden gitmektedir. O yüzden bizler eşit ve özgür bir yaşamı savunurken savaş politikalarından da vazgeçilmesi gerektiğini vurguluyoruz.
Özgürlüklerimizden vazgeçmeyeceğiz, eşitlik hakkımızdır ve bu hakkımızı her alanda savunmaya devam edeceğiz. Kim ki bunu gasp etmeye çalışırsa, biz mücadelemizle onların karşısında bariyer olacağız. Kadın cinayetleri politiktir ve mücadelemiz de bu cinayetlerin ortadan kalkması içindir. Kadın düşmanı politikaları her yerde teşhir etmeye devam edeceğiz. Bizler eşitlik, özgürlük, barış konusunda ısrarlı olacağız. Bu yürüyüşümüz de barış demeye, eşitlik demeye, özgürlük demeye, yaşam demeye ve de Jin Jiyan Azadi demeye devam edeceğiz.
25 Kasım 2023