Halide Türkoğlu: Eş başkanlık sistemi bu ülkede eşit ve özgür yaşamın garantisidir

Kadın Meclisi Sözcümüz Halide Türkoğlu, Diyarbakır'da kadın seçim büro açılışına katıldı. Türkoğlu Lice'de yaptığı konuşmada şunları söyledi:

Bugün aslında heyecanız büyük ve aslında bu heyecan her gün biraz daha büyüyor ve biz bunu Amed şahsında daha çok büyütmeye çalışıyoruz. Burası birçok yönüyle aslında Kürt sorununun demokratik çözümü meselesinden tutalım Türkiye’de ve Kürdistan’da kadınların örmüş olduğu özgür sisteme kadar birçok meseleyi biz Amed’le öğreniyoruz, Amed’le tüm dünyaya yaymaya çalışıyoruz.

Değerli arkadaşlar, biliyorsunuz ki biz kadınların gündemleri yoğundur. Çünkü üzerimize o kadar çok geliniyor ki o kadar çok erkek egemen saldırılar, iktidar saldırıları var ki. Daha dün bir günde 8 kadın katledildi. Bu eşitsizliklerin hepsinin de aslında var olan, iktidar rejiminin savaş eksenli düşünmesinden kaynaklı. Yani bu ülkede savaş sürdükçe, barış siyaseti konuşulmadığı sürece daha çok kadın katliamları yaşanıyor, daha çok kadın düşmanlığı büyüyor, kentlerimiz daha çok gasp altında kalıyor.

Kadınlar olarak kayyumları göndereceğiz

Bizler 31 Mart yerel seçimlerine giderken, Kürt kadınları olarak kayyumları göndereceğimizi her yerde dile getiriyoruz. Ama kayyumları gönderirken de yeni bir yaşam modelini, yeni bir yerel yönetim anlayışımızı her yerde hayata geçireceğiz. DEM Parti Kadın Meclisi olarak eşit temsiliyet ve eş başkanlık sistemimiz de aslında hem dünyaya örnek olacak, hem de gerçek demokrasi nasıl yaşanır diye her yerde göstereceğiz.

Belediyelerimizi halkın evi haline getireceğiz

Bin bir emek ve bedel ödeyerek kazandığımız eş başkanlık sistemi, bu ülkede eşit ve özgür yaşamın garantisidir. Ve aynı zamanda faşizme karşı da tekçiliğe karşı da panzehirdir. Yani kadın ve erkek şahsında biz halkların, kimliklerin, inançların, gençlerin herkesin yerel yönetimlerde varlık savaşını veriyoruz. İnkâr etmiyoruz, tekçiliğe büründürmüyoruz, kutuplaştırmıyoruz, yok saymıyoruz, düşmanlaştırmıyoruz. Herkesle birlikte, halkla birlikte belediyelerimizi halkın evi haline getireceğiz. Ve bunu yaparken de eş başkanlık sistemimiz üzerinden bunu hayata geçiriyoruz.

Biz mücadelemizi hakikatlerimizden alıyoruz

Biliyorsunuz Kürt Kadınları uzun yıllardan beri mücadele ediyor. 90’lı yıllarda mücadele etti ve Hizbul-kontra'ya karşı bu topraklarda yaşam hakkı bırakmadı. Hizbul-kontra'nın kadın mücadelesine, Kürt mücadelesine karşı örüldüğünü ve hayata geçirildiğini ve bir proje olduğunu biliyorduk ve buna karşı mücadele Kürt kadınları şahsında büyüdü. Onlar engel olmaya çalıştılar ama biz eşit ve özgür yaşamı eş başkanlık sistemine kadar getirdik.

2000’li yıllardan itibaren ördüğümüz belediyecilik sistemi ile eşit ve özgür bir yaşamı inşa ettik.  Bu inşa çalışmamızdan dolayı korkan iktidarlar vardı. Bir yandan kapitalist sistem bir yandan ulus devletin yönetmiş olduğu iktidarlar, hükümetler makul siyaset biçimleri her yönüyle saldırdılar. Rojava’da bir çok yere saldırılar düzenlediler. Kürt Kadınları ne yaptı.  Dünyanın korkarak geri kaçtığı, nerdeyse kentleri savunmasız bırakıp kaçan ulus devletlere karşı, IŞİD’e karşı kadın özgürlük mücadelesini büyüttü ve halkların eşit bir şekilde yaşaması için kendi öz savunmasını oluşturdu.

Baskı ve tutuklanmalara mı boyun eğeceğiz?  

Şimdi biz Kürt Kadınları 90’larda Hizbul-kontra'ya karşı mücadele etmişken, 2014’den itibaren de İŞİD’e karşı mücadele etmişken şimdi erkek egemen siyaset biçimlerine mi boyun eğeceğiz?  Kayyım rejimine mi boyun eğeceğiz? Baskı ve tutuklanmalara mı boyun eğeceğiz? Elbette ki hayır! Biz mücadelemizi hakikatlerimizden alıyoruz. Bizim kadın mücadelemiz hakikati yeniden ören bir mücadeledir. Hakka hakkı teslim etmek gerekiyor. Hakkımızı istiyoruz biz ve bunun mücadelesini veriyoruz. Bu mücadeleyi verirken de asla ve asla erkek egemene iktidarlara boyun eğmeyeceğiz dedik.

Yaşam modelimiz Jin Jiyan Azadî ile örülüyor

Şimdi 8 Mart’a giderken TJA ve DEM Parti Kadın Meclisi olarak alanlarda örgütlülüğümüzü büyüyerek yürütüyoruz. Geçmişimizden, tarihimizden ve mücadele arkadaşlarımızdan aldığımız moral ve motivasyonla 8 Mart’ı da bu şekilde örgütleyeceğiz. Jın Jıyan Azadî’yle 8 Mart’a doğru diyeceğiz. Jin Jiyan Azadî’yle alanları tililerimizle zılgıtlarımızla büyüteceğiz. Jin Jiyan Azadî sesimizi duyanlar korkup kaçabilirler. Ama bizim yaşam modelimiz Jin Jiyan Azadî ile örülüyor bu motivasyonla direnişimiz büyüyor. Elbette ki Her DEM Direniş Her DEM Özgürlük diyeceğiz. Ve kadınlar direnerek bu kazanımları aldıysa, Her DEM direniş demeye ve savunmasını ortaya koymaya devam edecektir. Her DEM Özgürlük diyorsak, binlerce yılın erkek egemenliğine karşı, kadınlar şu anda da Her DEM Özgürlük demeye devam edecektir. Tüm inkar politikalarına, ulus devletin yüzyıllık inkar politikasına karşı makul Kürt olmayan, makul kadın olmayanlar Her DEM Özgürlük demeye ve bu modeli hayata geçirmeye devam edecektir.

8 Mart ‘da alanlara çıktığımızda, eşitlik talep edeceğiz, özgür yaşamı inşa edeceğiz diyeceğiz. Aynı zamanda emeğimizin sömürülmesine karşı çıkacağız, kimliklerimizin yok sayılmasına karşı çıkacağız. Her yönüyle sokaklarda, fabrikalarda, tarlalarda, evlerin içinde, mahallelerde, köylerde demeye devam edeceğiz. Kendimiz irade olacağız, kendimiz örgütlülüğümüzü büyüteceğiz. Bunu en güçlü şekilde 8 Mart’ta daha çok dile getireceğiz. Ve biliyoruz ki bu ülkenin en temel gündemlerinden biri savaş politikalarına karşı çıkmaktır. Çünkü savaş politikaları devam ettikçe kadın düşmanlığı politikalar devam edecek. O yüzden 8 Mart yürüyüşlerimizde, mitinglerimizde barış demeye, barış politikalarını hayat geçirmeye tüm Türkiye kamuoyunda da bunu gündem etmeye çalışacağız. 

Gültan Kışanak’ın zindandaki sesini sokaklarda yankılanmasını sağlayacağız

8 Mart’a giderken ama aynı zamanda 8 Mart’tan, 25 Kasımlardan yargılanan zindanlarda olan arkadaşlarımızın tek tek isimlerini anarak mücadelemizi büyüteceğiz. Gültan Kışanak’a bu alanlardan selam göndermeye devam edeceğiz. Kendisinin zindandaki sesini sokaklarda daha çok yankılanmasını sağlayacağız ve bu yankılanma artık Amed’de kalmayacak.  Sadece Kürdistan’da kalmayacak. Ankara’da da Gültan Kışanak’ın mücadelesini ve demokratik yerel yönetimler anlayışı rüzgarını estirmeye geleceğiz. Aynı zamanda Türkiye’deki Kadın Hareketi ile Kürt Kadın Hareketi’nin barış köprülerini hep birlikte Gültan Kışanak şahsında inşa etmeye çalışacağız.Evet sorumluluğumuz çok büyük ama bu sorumluluğu biz inancımızla, kararlılığımızla ve ısrarımızla yerine getirmeye karar verdik ve bunun sözünü veriyoruz tekrardan.

İnkar edilen herkesin kazanması için bu mücadeleyi büyüteceğiz

8 Mart’la birlikte, 21 Mart’a da Newroz ateşi etrafında halk olarak kenetlenmeye devam edeceğiz ve her yönüyle Newroz’un direnişi ile aynı moral ve motivasyonla sandıklara gideceğiz ve kayyumları göndereceğiz. Ve kayyumları gönderirken en yüksek sayıda belediyeyi kazanmak için uğraşacağız ve bunun sonucunu almaya çalışacağız. Her yerde kazanacağız ve her yerde kazanmak için çaba sarf edeceğiz. Ve erkek egemen siyasetlere karşı şunu açık ve net söyleyeceğiz. Bizler kadınlar kazansın diye mücadele edeceğiz, bizler Kürtler kazansın diye mücadele edeceğiz, bizler aleviler kazansın diye mücadele edeceğiz, bizler engelli bireyler kazansın diye mücadele edeceğiz, bugüne kadar yok sayılan, inkar edilen herkesin kazanması için bu mücadeleyi büyüteceğiz.

Değerli arkadaşlar, inanıyorum ki bu seçim sürecinde hem mücadelemizi ve örgütlülüğümüzü büyüteceğiz. Bütün kadın arkadaşların mahalle mahalle, sokak sokak her yerde bu direniş ruhunu büyütmeli ve seçimlerden en güçlü şekilde çıkacağımızı göstermesi gerekiyor. Ve bunu yapacak olan da kadınlardır ben kadınlara inanıyorum. Gençlere inanıyorum. Bu örgütlülükle hep birlikte kazanacağımıza inanıyorum. 

29 Şubat 2024