Kadın Meclisi Sözcümüz Halide Türkoğlu, İmralı tecridine karşı İzmir il binamızda başlayan açlık grevi eylemini ziyaret etti.
Dem Parti Kadın Meclisi olarak, bu dayanışmayı büyütmek için buradayız. Biliyorsunuz cezaevlerinde açlık grevleri 67’inci gününde. Türkiye ve Kürdistan’ın birçok yerinde Adalet Nöbetleri ile açlık grevlerinde bulunanların seslerini, taleplerini annelerimiz duyurmak istiyor. Geçtiğimiz gün de Ankara’da Kadın Grup toplantımızı Adalet Nöbeti tutan Barış Anneleri ile birlikte gerçekleştirdik. Mecliste bir açıklama yaptık. Adalet Bakanlığı’na çağrıda bulunduk hep birlikte. Annelerle birlikte İHD’nin, ÖHD’nin hak ihlallerini rapor haline getirdikleri dosyaları Adalet Bakanlığı’na teslim ettik.
Faşizm hapishanelerde inşa ediliyor
Hapishanelerin gelmiş olduğu mevcut koşulların Sayın Öcalan üzerindeki tecrit rejiminden bağımız gelişmediğini biliyoruz. Bugün cezaevlerindeki, sokaklardaki bütün adaletsizlikler aslında İmralı tecrit rejimi nedeniyle yaşanıyor. Bu rejim ülkenin yönetimi haline geldi. Kürt sorununun demokratik çözümü ve onurlu bir barış için bugün siyasi tutsaklar açlık grevlerini başlatarak da bir direnişi içerde gerçekleştiriyor. Ve bu direnişin nihai hedefi Sayın Öcalan üzerindeki tecridin ortadan kaldırılması ve demokratik bir sistemin yeniden inşa edilmesi. Siyasi tutsaklar üzerinde oluşturulan ağır baskılar, hak ihlalleri, işkencenin sistematik bir hal alması ve yine hasta tutsakların durumu bu ülkenin en can yakıcı sorunlarından biri. Ama aynı zamanda bu ülkenin demokrasisinin ne durumda olduğunu, nasıl bir rejim inşa ettiklerini hepimize gösteriyor. Bugün aslında Adalet Nöbeti tutan annelerimiz başta olmak üzere, bunun için mücadele eden herkes Türkiye kamuoyuna şunu söylüyor; bu sistem sadece bizi yok etmiyor, bizimle birlikte geleceğimizi karartıyor. Ve ne yazık ki faşizm hapishanelerde inşa ediliyor. Ve sonra sokaklara yayılan bir durum haline geliyor. Bugün örnek verirsek İzmir il binamızın önünde hasta tutsakların sesi duyulsun diye bir açıklama yapmak istedik. Ama hasta tutsakların haklarını dahi yasaklayan valilik zihniyeti var.
Barış talebinde bulunanlar suçlu değildir
Bugün kamunun ya da bakanlıkların işlemiş olduğu suçları ortaya koymak bile suç haline gelmiş. Ama suçlu biz değiliz. Hak ve adalet savunuculuğu yapan insanlar suçlu değildir. Barış talebinde bulunanlar, Adalet Nöbeti tutan Barış Anneleri suçlu değildir. Tam tersine bu sistemi, bu faşizmi uygulayan AKP-MHP iktidarı ve ona bağlı oluşturulan faşist kurumların kendisidir suçlu olan. O yüzden yasaklamalar, gözaltılar, tutuklamalar getiriyorlar. Kendi yapmış oldukları kötülükleri, suçları polis ve valilik baskısıyla bir şekilde sansürlemeye ve karartmaya çalışıyorlar. Biz hakikati biliyoruz. Ama bu hakikatin herkes tarafından duyulmasını istiyoruz. Bu hakikat her gün kendini ortaya koyacak. Bizler bugün bu direnişle, bu mücadelenin ne kadar güçlü olduğunu gösteriyoruz. Bir yandan cezaevleri ile bu direniş kendini büyütüyor, bir yandan da sokaklarda, bulunduğumuz her alanda tecridin bir suç olduğunu ve tecride karşı mücadelenin de en temel insan hakkı olduğunu söylüyoruz. Tecride karşı mücadele etmediğimiz sürece Kürt sorununun demokratik çözümünün olmadığını biliyoruz, Kürt sorununda demokratik çözüm olmadığı sürece de bu ülke savaş rejimiyle sistemini yürütmeye devam edecek. Bunun daha çok hak ihlalleri, adaletsizlik, yoksulluk, şiddet getireceğini bütün Türkiye halkının bilmesi gerekiyor. Bizim burada yapmış olduğumuz onurlu mücadele, Kürt halkının onurlu mücadelesidir.
Hak, adalet talebimiz bütün insanlık içindir
Suç işliyorsunuz ve biz bu suçları her yerde duyurmaya devam edeceğiz. İstediğiniz kadar yasaklar getirin, istediğiniz kadar görmezden gelin, istediğiniz kadar işitmeyin bu sesi duymanız için bütün kamuoyunun olduğu yerde sesimizi daha çok yükselteceğiz. Gün gelecek devran dönecek, hasta tutsakların yaşadığı durumu bir gün sizde yaşayabilecek duruma gelebilirsiniz. O yönüyle bizim hak, adalet talebimiz bütün insanlık içindir.
Gelin bu savaşa son verelim
Eğer ki AKP-MHP iktidarı bu savaş rejiminde ısrar ediyorsa ve bu savaşın nasıl ahlakı kalmamışsa, Adalet Bakanlığı’nda adalet diye bir şey kalmamışsa, hukuk diye bir şey kalmamışsa bizim bütün herkese çağrımızdır, gelin bu savaşa son verelim. Onurlu barış mücadelesine destek olalım, Sayın Öcalan üzerindeki tecridi hep birlikte kaldıralım, bunun mücadelesinde ortaklaşalım. Ve hasta tutsakların özgürlüğü için hep birlikte ses olalım. Ancak bu şekilde bu ülkeye demokrasi gelebilir. Ancak bu şekilde halklar birlikte yaşayabilir. Onun dışında her gün savaş rejiminin üzerimize geldiği, her gün işkencelerin alenen ortaya çıktığı, bütün alanlarda herkesin eşitsizlik içinde yaşadığı bir ülke sadece sermayeye yarar, AKP-MHP iktidarına yarar. Ama halklar daha çok kaybeder, kadınlar kaybeder, anneler daha çok acı çeker. Bu acıyı hiç kimse yaşamasın istiyoruz. Cezaevlerindeki sesleri duyun. Adalet Nöbeti tutan annelerimizin sesini duyun. Bu sesin her yerde duyulması için de biz DEM Parti Kadın Meclisi olarak her yerde dayanışmayı büyüteceğiz. Mücadelemizi yükselteceğiz.
1 Şubat 2024