
Kadın Meclisi Sözcümüz Halide Türkoğlu, Sayın Öcalan’ın Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı'na ilişkin Genel Merkezimizde basın toplantısı düzenledi.
Türkoğlu, şunları söyledi:
Hepinizi DEM Parti adına sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Basın toplantımızı tek bir gündemle yapacağız. Sayın Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı kadınlar açısından hayati önemdedir. Çağrı tüm dünyada ve ülkede olumlu karşılanmıştır. Bu çağrı, 21. yüzyılda Türkiye’de, Ortadoğu’da ve küresel anlamda yeni bir çağın ve demokratik toplumun inşasının kapısını aralamıştır. Kadın mücadelemizin deneyimi, birikimi ve mirasıyla bu tarihi çağrıyı ve barış mücadelesini büyütmeyi temel görev ve sorumluluk olarak görüyoruz. İktidar bu çağrının gereğini derhal yapmalıdır. Abdullah Öcalan’ın özgür ve çalışır koşullara kavuşması, halklarla ilişki kurabilmesi gerekir. Demokratik siyaset ve hukuk alanının oluşturulması sadece bir koşul değildir; barışın ve çözümün kavramlarıdır, projeksiyonudur, teminatıdır. Adımlar bu yönüyle derhal atılmalıdır. Çünkü Cumhuriyetin kurgulanışındaki inkar ve yok etme politikaları coğrafyamızda savaşı, kutuplaşmayı, yerinden yurdundan edilmeyi, tutuklamaları, işkenceleri, faili meçhul cinayetleri ve katliamları derinleştirmiştir. Militarizmin ve milliyetçiliğin cinsiyetçiliği her alanda kurumsallaştırılması kadın katliamlarının, taciz ve tecavüzlerin her geçen gün artmasına neden olmuştur, olmaya da devam etmektedir.
Kadınlar özgürlük ve eşitlik ısrarından vazgeçmedi
Pek çok erkek egemen iktidar değişti, ancak baskı yöntemleri değişmedi. Yaşamlarımıza, kültürlerimize, dillerimize, bedenlerimize, emeğimize ve ekmeğimize saldıran bu zihniyet, onurlu ve eşit bir yaşamı hiçbir kimliğe tanımadı. Biat ve itaat kültürü şiddet politikalarıyla dayatıldı, siyaset korkunun çemberinde hamasetle ilerledi. Ancak, savaşa karşı barış diyenlere, “neden demokrasi bu kadar uzak” diyenlere ve kadın özgürlük mücadelesini savunanlara hapishaneyi ve ölümü reva görenler, kadınların demokratik değişim umudunu ortadan kaldıramadı. Sürdürülen savaşlarda biz kadınlar iktidarların tekçi, cinsiyetçi, milliyetçi yönetme aklının hedefinde olduk. Bugün de kadınların yıllarca yürüttüğü mücadele ve kazanımlarına rağmen, bu iktidar kadınları aile ve eş dışında tanımlamamaktadır. Binlerce yıllık erkek egemen sistemin kadınlara, halklara, inançlara ve farklılıklara yönelik şiddet politikalarına karşı mücadele eden kadınlar, özgürlük ve eşitlik ısrarından vazgeçmedikleri gibi bugün yeni bir yaşamı da tahayyül etmektedir. Buna da hiç olmadığı kadar yakınlar.
Özgür yaşamın gelişimini sağlayacak olan biz kadınların barış mücadelesidir
Ortadoğu coğrafyasının soykırım, savaş ve sömürü politikalarından kurtuluşunun mücadelesini kadın özgürlük mücadelesinde görmekteyiz. Çünkü kadınlar, egemenlerin her türlü ayrıştırıcı politikasına rağmen birlikte ve ortak mücadeleyi her seferinde yürütmüştür. Kürt kadın hareketinin, Türkiye kadın hareketlerinin, feminist ve sosyalist mücadele yürüten kadınların, inanç kimlikleri yok sayılan kadınların, emeği sömürülen kadınların, doğası gasp edilen ve bu erkek egemen düzene isyan eden kadınların ortak mücadelesi de partimizin kadın mücadelesinin demokratik siyasetteki temel referansıdır. Türkiye’de Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümü için demokratikleşme esastır. Bu demokratikleşmenin her bir adımının Ortadoğu coğrafyasını da etkileyeceği zamanlardayız. Barışa, çözüme, demokrasiye ve özgürlüğe hiç olmadığı kadar yakınız. Bir o kadar da savaşın cenderesinde, kıyısındayız. Özgürlük ve demokrasi güçlerinin yolu ile kadınların eşitlik yolu büyük bir değişimin yolunu örmektedir. Özgür yaşamın ve demokratik yönetimin gelişimini sağlayacak olan, biz kadınların barış mücadelesidir. Bu deneyim ve hafızanın, her zamankinden daha güçlü bir şekilde demokratik siyasette barışı örgütlemesinin, barışın dilini ve siyasetini filizlendirmesinin vaktidir.
Sayın Öcalan’ın çağrısına en güçlü sahip çıkan kadınlar olacaktır
Sayın Öcalan’ın “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı”, kadınların yıllardır yürüttüğü eşitlik ve özgürlük mücadelesinin kazanımlarını ilerletmek açısından en uygun koşulları tarif etmektedir. Egemen erkekliğin çatışma ve savaşlarla daha da güçlenen yapısının bilincinde olan bizler, yıllardır barış mücadelesinde en önde olduk. Kadınların barış mücadelesi güçlü bir deneyime ve birikime sahiptir. Dolayısıyla yapılan bu çağrıya en güçlü sahip çıkan da kadınlar olacaktır!
Kadın parlamenterler, gazeteciler ve kadın STK’larla bu süreci toplumsallaştırmaya çalışacağız
Barışın ve demokratik toplumun inşası ancak kadınlarla, kadın mücadelesiyle mümkündür. Sorumluluğumuzun farkındayız. Barışı bu topraklara biz getirecek, kadınların özgür olduğu bir toplumsallığı elbette ilmek ilmek öreceğiz. Bunun için de demokratik siyasetin öznesi olan biz kadınlar, demokratik toplumun inşasında kadınlarla birlikte bu süreci toplumsallaştırmak istiyoruz. Siyasetin barış dilini hep birlikte inşa etmek istiyoruz. DEM Parti Kadın Meclisi olarak, demokratik siyasetin ve barışın toplumsallaşması, hukuki zeminde kadınların değişimin öznesi olarak yer alması için bir planlama, program ve çağrıyla karşınızdayız: Parlamentoda olan siyasi partilerin kadın milletvekilleri ve kadın yapılarıyla bir müzakere ve diyalogu kadın perspektifinde buluşturmak istiyoruz. Önümüzdeki hafta bu görüşmeleri partilerle yürüteceğiz. Kadın gazeteciler ve basın örgütleriyle, kadınların barış siyasetini ve mücadelesini merkezi ve yerel siyasetin temel gündemi haline getirmek için bir araya geleceğiz. Bu süreçte erkek egemen siyasi yaklaşımların hakimiyetini değil, kadın özgürlükçü bir demokratikleşmenin ısrarını ve yaklaşımını görünür kılmak için çalışacağız. Kadın mücadelesinin yerel demokrasinin teminatı olduğunu biliyoruz. Yerellerde barışın sözünü ve mücadelesini toplumsallaştırmak için kadın platformlarıyla ve kadın kent konseyleriyle yan yana geleceğiz. Kadına yönelik şiddetle mücadele eden kurum ve örgütlerle birlikte, çatışma sürecinin hayatımıza nasıl şiddet olarak döndüğünü, barışı ve demokratikleşmeyi kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesinde nasıl bir kazanıma dönüştüreceğimizi tartışacağız. Savaşın bedelinin ne olduğunu, emeğimizin sömürülmesinden ve güvencesiz yaşamlarımızdan biliyoruz. Barış siyaseti için emek örgütleriyle ve sendikaların kadın yapılarıyla buluşacağız.
Demokratik değişimin olabilmesi için siyaset ve devlet tekçi kodlarından arındırılmalı
Kadın aydın, yazar, hukukçu, akademisyen ve sanatçılarla toplumun ve devletin bu tarihsel eşikte barışın ve demokratik değişimin içinde nasıl rol alacağını konuşacağız. Bu değişimin nasıl bir gücü olduğumuzu birlikte tartışacağız. Egemenlerin siyasetinde susturulan, cezalandırılan ve sansürlenenler olarak biz kadınlar; özgür, eşit ve demokratik bir toplumun siyasetini hep birlikte yürütmek için birbirimize yol açacağız, yol olacağız. Demokratik değişimin olabilmesi için siyasetin ve devletin tekçi kodlardan arındırılması elzemdir. Çokluk ve farklılık demokrasinin ruhudur. Bu ruhun yaşam bulabilmesi için tüm kimliklerin tanınması gerekmektedir. Demokratik bir Türkiye’de Kürt sorununun barışçıl çözümüyle halklar, inançlar ve inkar edilen her kimlik kazanabilir. Bunun olanakları hepimizin elindedir. Bizler tüm kadınların bu sürecin içinde yer alması için mücadelemizi birlikte genişleteceğiz. Barışın toplumsallaşması, kadın özgürlüğünün toplumsallaşmasından bağımsız gelişemez kuşkusuz. Bu yüzden daha çok yan yana gelip barışta daha fazla ısrar edeceğimiz bu süreç, demokratik bir anayasanın, yerel demokrasinin, demokratik cumhuriyetin ve kadınların özne olduğu toplumsal, siyasal ve hukuksal alanların takibini ve diyalogunu gerektirir. DEM Parti Kadın Meclisi olarak, bu sürecin demokratik siyaset zemininde etkin bir şekilde yürütülmesi için, değiştiren ve dönüştüren demokratik toplum anlayışının örgütlü gücünün kadınlar olduğunu belirtmek istiyoruz. Yeni dönemin demokratik siyasetini ve dilini biz kadınlar hep birlikte inşa edeceğiz.
Tüm kadınlara çağrımızdır: Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı'na hep birlikte ses olalım. Bu topraklarda barış ve demokrasinin Türkiye’den Ortadoğu’ya yayılacak barış politikasını, dilini ve siyasetini hep birlikte oluşturalım.
8 Mart’a giderken “Kadın Özgürlük Mücadelesiyle Barışı Örgütlüyoruz” diyerek tüm kadınları selamlıyoruz. Jin Jiyan Azadi! Yaşasın Kadın Dayanışması ve Barış Mücadelesi!
3 Mart 2025