Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu Eş Sözcülerimiz Sevda Çelik Özbingöl ve Öztürk Türkdoğan'ın açıklaması:
AKP iktidarının tecrit ve kötü muamele politikaları cezaevlerini işkencehaneye dönüştürüyor, hasta tutsaklara adeta bir idam cezası uygulanıyor. Bu intikamcı politika sonucunda son aylarda cezaevlerinde 5 hasta tutsak hayatını kaybetti. İHD verilerine göre cezaevlerinde 651’i ağır en az 1517 hasta tutsak bulunuyor. Hasta tutsakların yaşam mücadelesi verdiği hapishanelerde yaşam hakkı ihlalleri adeta bir kıyıma dönüşmüş durumda. Başta Kürtler olmak üzere iktidara muhalif her kesimin, sırf ağızlarını açtıkları için 3713 Sayılı Kanun ve özel yargılama biçimleri kullanılarak “terörist” ilan edilip konulduğu hapishanelerde yaşamını yitirenlerin sayısı bu vahameti gözler önüne sermektedir. Nitekim MED-TUHADFED verilerine göre cezaevlerinde 2021 yılında 52, 2022 yılında 78, 2023 yılında 43, 2024 yılının ilk altı ayında ise 26 kişi yaşamını yitirmiştir. Adalet Bakanlığının verilerine göre ise 2018-2023 yılları arasında toplam 2.258 mahpus cezaevlerinde yaşamını yitirmiştir. Bu durum oldukça vahimdir.
Daha bir hafta önce hapishanede yaşamını yitiren hasta tutsak Yıldırım Han’ın acısını yaşarken, 27 Haziran günü bir başka ağır hasta tutsak yaşamı yitirmiştir. Afyon Bolvadin T Tipi Kapalı Cezaevinde bulunan hasta tutsak Şefik Esen, Eskişehir’deki hastanede 40 günlük tedavinin ardından yaşamını yitirmiştir. Örgüt propagandası yaptığı gerekçesiyle tutuklu bulunan Esen’in infaz erteleme talebi birçok kronik hastalığı olmasına rağmen kabul edilmemiştir. Şefik Esen’e yönelik bu düşmanca tutumdan hastanede 40 gün yaşam mücadelesi verdiğinde dahi vazgeçilmemiştir.
Esen’in düşman ceza hukukuyla tutuklanıp düşman infaz rejimi yüzünden yaşamını yitirmesi yetmemiş, yaşamını yitirdikten sonra da bu sefer cenazesine düşmanca muamelede bulunulmuştur. Esen’in cenazesi hiçbir tıbbi tedbir alınmadan açık yaralarla ailesine teslim edilmiştir. Amed’e götürülmek üzere Ankara Esenboğa Havaalanına götürülen cenaze hastanede kefenlenirken kana bulanmış, babasının tüm ısrarlarına rağmen yaraları kapatılmamış ve tabutundan kan damladığı görüntüler basına yansımıştır. Esen’in cenazesine yapılan saygısızlık, bu iktidarın tüm ahlaki, vicdani, dini ve insani değerlerden ne kadar uzaklaştığını bir kez daha göstermiştir.
Esen’in ağır hastalığına rağmen serbest bırakılmaması, sağlık hakkına erişiminin engellenmesi ve cenazesine yapılan saygısızlık tüm insani ve hukuki kuralları alaşağı etmiştir. Yumuşama ve normalleşme söylemini diline pelesenk edenlerin Şefik Esen şahsında Kürtlere reva gördüğü “normal”in ölüm ve zulüm olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştır.
Siyasi iktidar, hasta tutsakların sağlığa erişim hakkını insan onuruna yakışır hale getirmek ve ağır hasta tutsakların durumuna ilişkin çözüm sağlamak yükümlülüğü altındadır. Siyasi iktidar; cezaevlerini muhalifler için ölüm evlerine çevirmekten vazgeçmeli, ağır hasta tutsakların tahliyesini bir an önce sağlamalıdır. Son olarak Şefik Esen’in acılı ailesine başsağlığı ve sabır diliyoruz. Hasta tutsakların insani olmayan koşullarda yaşamını yitirmesine sebep olanlardan hukuk önünde hesap soracağımızın bilinmesini isteriz.
Sevda Çelik Özbingöl-Öztürk Türkdoğan
DEM Parti Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu Eş Sözcüleri
28 Haziran 2024