Hatimoğulları AYM önünde konuştu: Tecrit Anayasayı çiğneyen bir uygulamadır, derhal kaldırılmalıdır

Eş Genel Başkanımız Tülay Hatimoğulları, İmralı tecridine karşı aylardır Barış ve Adalet Nöbeti tutan annelerin AYM önünde yaptığı açıklamaya katıldı. Hatimoğulları, şunları söyledi; 

Anneler tecrit bitsin diye aylardır sokaktalar

Türkiye ve Kürdistan’ın birçok ilinden Barış Anneleri haftalardır sürdürmüş oldukları adalet nöbetindeler ve bugün Ankara'ya geldiler. Verdikleri mücadeleyi bugün burada AYM’nin önünde bir kez daha sergiliyorlar. Değerli annelerimizin talepleri çok net. Hak, hukuk, adalet. Bütün Türkiye’nin, Kürt halkının, Arapların, Lazların, Çerkeslerin, Türk halkının en çok ihtiyacı olan şeyi, bütün halkların ve bu ülkede bütün ezilen ve sömürülenlerin ihtiyacı olan şeyi talep ediyorlar. Hak diyorlar, hukuk diyorlar, adalet diyorlar. Değerli analarımız İmralı’da yılları geçen tecrit bitsin diye günlerdir, haftalardır, aylardır sokaktalar. 

AYM 60 başvuruya yanıt vermeyerek tecridi bir kez daha tescillemiştir

Değerli analarımızın söylediği şey net olarak şudur; İmralı tecridi son bulsun, İmralı tecridi haksızdır, hukuksuzdur, adaletsizdir. Cezaevlerinde Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmesi ve tecridin ortadan kaldırılması için zaten uzun zamandır devam eden bir direniş var. Onlar içerde analar dışarda bu direşinin başarıyla neticelenmesi için mücadele ediyorlar. Biraz önce hukukçu arkadaşımız hukuki süreci en iyi şekilde özetledi. Bugün tecridin yasalarda yerinin olmadığını, hukuksuz ve keyfi bir şekilde icranın olduğunu AYM 60 başvuruya yanıt vermeyerek bir kez daha tescillemiştir.

Tecrit Anayasayı çiğneyen bir uygulamadır

Geçmiş dönemde CPT geldi İmralı adasını ziyaret etti. Sayın Öcalan’ın sağlığı ve durumuyla ilgili bilgi paylaşılmış değildir. Kürt halkı endişelidir. Analarımız endişelidir. Bölge halkları endişelidir. Bu konuda bir açıklama beklemektediler. Hukuki olan taleplerini dile getirmektedirler. İnsan haklarına aykırı olan tecridin ortadan kalkması, Sayın Öcalan’ın öncelikle avukatları ve ailesiyle görüşmesi talep ediliyor. Bu talep çok büyük bir talep değildir baktığınızda. Bu talep mevcut olan Anayasanın uygulanması anlamına gelen bir taleptir. Şu anda mevcut olan uygulama, mevcut yasaları çiğneyen, anayasayı çiğneyen bir uygulamadır. Biz biliyoruz ki siyasi mahpusluk demek, Kürt sorununun çözümsüzlüğünde ısrar demektir. Kürt halkı yıllardır devam eden savaş ve çatışmalardan bıktı, Kürt halkı bölgeye artık barış gelsin istiyor. Kürt anaları ödedikleri bedellere rağmen, her birinin devasa acıları olmasına rağmen, kayıpları olmasına rağmen, çocuklarının cenazeleri kendilerine PTT Kargo'yla gelmesine rağmen barışta ısrarcıyız diyorsa, Türkiye halkları da, mevcut iktidar da, Adalet Bakanı da, saray da, arkamızdaki kurum olan AYM de bunun siyasi ve toplumsal anlamını en iyi şekilde idrak etmek zorundadır artık. 

Kürt halkı barış elini uzatıyor

Kürt halkı barış eli uzatıyor, analar barış diyor. Bunun için de geçmiş dönemde Türkiye’de barış ve diyalog sürecinin bir dönem işlediği vakti kast ediyorum. O dönemde İmralı kapıları açılmıştı, Sayın Öcalan ile bizzat devlet görüşmüştü. Bu görüşmelerin neticesinde Kürt sorununun çözümüyle ilgili silahsız çözümde yani diyalogda, barışçıl ve demokratik zeminde çözümde ısrarcı olduğunu söylemiştir. Bu diyalogun kapıları o günlerde açılmıştır. O günleri Türkiye halkları hatırlayacaktır. Türk halkı da Kürt halkı da diğer bütün halklar da rahat bir nefes almıştı. Buradan anaların bu eylemleri, bu adalet nöbetleri, bu hak, hukuk adalet talepleri bu sorunun çözümüne de katkı sağlayacaktır. Buradan bütün yetkililere yeniden sesleniyoruz, Adalet Bakanlığı'na sesleniyoruz öncelikle. Analar sizleri ziyaret etti. Siz ise analara tecrit yok diyerek onları gönderdiniz. Oysa analar tecrit var diyor. Türkiye halkları, Kürt halkı tecrit var diyor ve çözüm talep ediyor. 

Ey Saray bu kadar kan aktı artık yeter

Çözüm sizde değilse, Saray’da ise Saray’a da sesleniyoruz. Çözüm AYM’de değilse Saray’da ise Saray’a sesleniyoruz. Ey Saray bu kadar kan aktı artık yeter, bu kadar düşmanlık artık yeter. İnsanlara cezaevlerinde kendinize göre diz çöktüreceğinizi sanıyorsanız, yanıldığınızı 40 yıllık tarihi incelediğinizde göreceksiniz. O nedenle buradan bir kez daha diyoruz ki, İmralı tecridi derhal kaldırılsın. Sayın Öcalan avukatları ve ailesiyle görüştürülsün. Analarımızın talepleri önemsensin, dikkate alınsın. Bu bütün Türkiye halklarının kardeşliği için elzemdir, önemlidir. Çok teşekkür ediyorum, başarılar diliyorum eylemlerimizde. 

Em çiqas destê xwe dirêjî aştiyê dikin, ew ewqas bi hovane bi ser me de tên

Dayika Aştiyê dayika Emîne, wiha got; 

Ji çar aliyê Kurdistanê û Tirkiyeyê dayik hatine ji bo edaletê, ji bo wekheviyê û ji bo aştiyê em hatine. Em çiqas destê xwe dirêjî aştiyê dikin, ew ewqas bi hovane bi ser me de tên. Daxwaza me dayikan aştî ye. Em dixwazin aştî were Tirkiyeyê. Cenazeyê kurê min di nav torbeyekî de dan min, lê dîsa ez dibêjim aştî. Zarokên me li girtîgehan bi din tecrîdê de ne lê dîsa jî em aştiyê dixwazin. Em dixwazin rayedar bi Îmraliyê re hevdîtinê çêkin, bila bi malbatan re hevdîtinê çêkin. Tecrîda li ser Birêz Ocalan bila bê rakirin. Em aştîxwaz in. Em destên xwe bidin hev. Heta bi Birêz Ocalan re hevdîtin neyê kirin tu çareserî nayê Tirkiyeyê.  

Dayika Aştiyê dayika Hanife Gumuş, wiha got; 

Em bang li Wezîr dikin; em kezebşewitî ne. Em îro hatine ber deriyê te. Deriyê xwe ji me re veke û li derdê me guhdarî bike. Êdî bes ji vê zilmê re. Êdî bes ji vê xwînê re. Zarokên me di bin heps û zindanan de mirin, êdî deriyê zindanan veke. Ev sê meh in kurê min di hucreyê de ye. Ez nizanim kurê min ne heye ne tuneye. Bila ev şer raweste. Vî şerî bisekinînin. Bila zarokên Kurdan jî Tirkan jî neyên kuştin. Êdî bes e. 

2 Temmuz 2024