Hatimoğulları: Bundan sonraki en büyük seferberliğimiz sandıkları gözümüz gibi korumaktır

Eş Genel Başkanımız Tülay Hatimoğulları, Muş’ta partimizin sandık görevlileri ve müşahitlerinin katılımıyla yapılan toplantıda konuştu. Hatimoğulları, şunları söyledi: 

Yağmur çamur dinlemeden mükemmel bir seçim çalışması yürüttük


Gece demeden gündüz demeden çalışmalarını yürüten siz emektar kardeşlerim, yoldaşlarım, hepinizi saygıyla ve sevgiyle selamlıyorum. Bizler haftalardır yollardayız. Kürdistan ve Türkiye’nin dört bir yanında seçim kampanyamızı yürüttük. İl ve ilçe örgütlerimizle, değerli halklarımızla, kadınlarla, gençlerle birlikte yağmur çamur demeden, kar kış demeden mükemmel bir seçim çalışması yürüttük. Sizlerin huzurunda bu emeği veren bütün arkadaşlarımıza partim adına sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Bu emeğin karşılığının 31 Mart akşamında her yerde alınacağına inanıyorum. Şimdiden zaferimiz hayırlı olsun, uğurlu olsun. 

Seçim kampanyamızda yalın ayak çıkan kadınları, at arabasıyla olduğumuz yere gelmeye çalışanları gördük

Yürüttüğümüz seçim kampanyası sırasında evlerinden koşarak yalın ayak çıkan kadınları gördük, at arabasıyla olduğumuz yere gelmeye çalışanları gördük. İşçi, çiftçi kardeşlerimizin traktörlerle geldiğini gördük. Koşa koşa geldiklerini gördük. Biz bu manzarayı gördükten sonra bizlerle hiçbir gücün baş edemeyeceğini bir kez daha anladık. Seçim kampanyamızda bizler bir kez bunu daha gördük. Biliyorsunuz ki Saray medyası, ana akım medya bizlere sansür uyguluyor. DEM Parti’ye en çok sansürü uyguluyorlar. Ancak mahalle çalışmalarımızda, mitinglerimizde, yürüyüşlerimizde, her türlü faaliyetimizde sesimizi Türkiye ve dünya halklarıyla buluşturan değerli basın emekçilerine sizlerin huzurunda teşekkürlerimizi sunuyoruz. 

DEM ağacının kökleri o kadar derin ki asla koparamazlar

Bizler çok önemli bir tarihi arkamıza alarak ilerleyen bir siyasi partiyiz.  Anadolu ve Mezopotamya topraklarında, Türkiye ve Kürdistan coğrafyasında yüzyıllardır mücadele edenlerin köklerinin olduğu bir partiyiz. DEM ağacı köklerini tam da bu mücadeleden, devrimci ve yurtsever mücadeleden alır. DEM ağacının kökleri o kadar derine inmiş ki bizleri asla köklerimizden alıp koparamazlar. Zaman zaman dallarımıza saldırdıkları oldu, zaman zaman renklerimize saldırdıkları oldu. Şimdi olduğu gibi. Çoğulcu anlayışımıza saldırdıkları oluyor. Ancak ne DEM Parti ağacının renklerini soldurmaya ne de bizim köklerimizi kurutmaya asla güçleri yetmez. Biliyorsunuz ki çok sayıda arkadaşımız şu an siyasi rehine olarak cezaevinde. Eminim hem salonda bulunanlar hem de bizi ekranları başında izleyen halkımız ağır bedeller ödemiştir. Ya can kaybımız vardır ya gözaltı vardır ya tutuklamalar vardır. Hasta tutsaklarımız cezaevlerinde. Ve biz bu seçim çalışmasını yürütürken bunları asla unutmadık. Bu seçim çalışmasını yürütürken Taybet Anayı, onu 7 gün sokak ortasında bırakan o güçleri, iktidarı, Saray rejimini unutmadık.

Bedel ödeyenlere 31 Mart zaferini armağan etmek üzere yola koyulduk ve başaracağız

Bu seçim çalışmalarını yürütürken buzdolabında bekletilen Cemile’yi unutmadık, unutmayacağız. Buradan yitirdiğimiz bütün canlarımızı saygıyla anıyorum. Aynı zamanda cezaevlerinde bulunan bütün yoldaşlarımızı selamlıyoruz. Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayımız Gültan Kışanak’ı selamlıyoruz. Sebahat Tuncel’i, Figen Yüksekdağ’ı, Leyla Güven’i, Ayla Akat’ı ve Selahattin Demirtaş’ı buradan selamlıyoruz. Onlara sözümüz olsun; onların bıraktığı yerden bayrağı devralanlar olarak bizler asla bu mücadeleden geri adım atmayacağız. 31 Mart zaferini bedel ödeyenlere armağan etmek üzere yola koyulduk ve başaracağız. 

Kayyımların olduğu her yer çamur deryası 

Bizler belediyecilik anlayışımızı aslında 79’larda tesis etmeye başladık. Urfa Siverek’te Nadir Temel, Düre Kaya, Emine Hacıyusufoğlu ve Saadet Yavuz. Saadet Yavuz halen hayatta ve biz Urfa Siverek’e gittiğimiz zaman kendisi göz ameliyatı olduğu için onu evinde ziyaret ettik. 79’da 3 kadın belediye meclisine giriyor. İşte oradan anladık eş başkanlık ve eşit temsiliyeti Kürt kadınları 79’da Siverek’te zaten başlatmış, startı oradan vermişler. Onları selamlıyoruz. Batman’da Edip Solmazlar, Fatsa’da Fikri Sönmezler… Bizler demokratik halkçı belediyecilik anlayışımızın köklerini buraya dayandırıyoruz. Son 30 senelik belediyecilik deneyimimizde, kayyım atanmadığı dönemlerde yürüttüğümüz çalışmalar hizmet çalışmalarıdır. Halkımıza hizmette asla kusur etmedik. Kusur da etmeyeceğiz bundan sonra. Ancak bizlerin iradesini gasp eden kayyımcı anlayış pek çok yere kayyım atadı. Birçok belediyemize kayyım atayarak Kürt halkının seçme ve seçilme hakkını elinden aldılar. Aslında seçimi yok saydılar. Bir yurttaşın en önemli hakkı olan seçme ve seçilme hakkını almak, hiçbir kanuna ve anayasaya sığmaz. İnsanlığa da sığmaz, ahlaka da sığmaz. Bu kayyımcı anlayış belediyeleri de yönetmedi zaten. Onlar kentlerimizi bir işkence merkezine dönüştürdüler. Kayyımların olduğu yerlerde ve Kürdistan’da AKP’nin sözde seçimle kazandığı yerlerde her yer çamur deryası. İçme suyu yok, sulama kanalları yok. Hiçbir biçimde ne tarım destekleniyor ne hayvancılık destekleniyor. İşsizlik, yoksulluk özellikle Kürdistan’da almış başını gitmiş durumda. İstihdam alanı yaratmak gibi bir dertleri yok bunların. Bunlar bizleri toza, toprağa, bozuk yollara mahkum ederek aynı zamanda bir cezalandırma sistemi uyguladılar. Biz de bunu 31 Mart seçimlerinde ters yüz edeceğiz. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. 

Şeffaf, demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü bir anlayışıyla belediyeleri yöneteceğiz

Biz buradan, yani Muş’tan konuşuyoruz. Biraz önce de Tuncer Bakırhan Van’daydı. Kürdistan’daki son programlarımız. Bugün Muş’tan bütün Türkiye ve Kürdistan’a şu mesajı vermek istiyoruz. Saha çalışmalarımız boyunca kimlerle görüştüysek gördük ki inanın AKP’ye oy vermiş insanlar bile kayyım rejiminden bıkmış. Kayyım rejiminin hizmetsizliğinden AKP’nin seçmeni de bıkmış. Artık kayyım atama gücü yoktur AKP’nin. Hiçbir meşruluğu zaten yoktu ama şimdiden sonra asla ve asla kayyım atamaya gücü yetmeyecek. Çünkü başta kendi tabanı da buna artık itiraz etmektedir. Bizim itirazlarımıza, bizim sesimize yeni sesler katılmıştır. O nedenle kayyım rejimi çöp sepetine atılacaktır 31 Mart’ta. Bizler belediyelerimizi şeffaf, demokratik, halkçı belediyecilik anlayışıyla; ekolojik, demokratik, kadın belediyeciliği anlayışıyla en iyi şekilde yönetecek, biraz önce saydığım AKP ve kayyımların yapmadığı bütün hizmetleri en iyi şekilde icra edeceğiz. Bunun sözünü bir kez daha Muş’tan bütün Kürdistan ve Türkiye’ye veriyoruz. 

2-3 müşahitle sandıkları koruyalım, gözümüzü asla hırsızlardan ayırmayalım

Biraz önce eş başkan adaylarımız çok güzel ifade etti. Seçimlere sayılı saatler kaldı. Açlık grevleri var cezaevlerinde. Onlar bizim arkadaşlarımız, partililerimiz, yoldaşlarımız. Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmesi ve Sayın Öcalan’ın üzerindeki tecridin kalkması talebiyle açlık grevindeler. Biliyoruz ki Muş’u biz geçen seçimde de kazanmıştık ve sandık hileleriyle elimizden aldılar. İşte bu kez buna izin vermemek için açlık grevinde olan yoldaşlarımızı düşünelim. 12 saat boyunca gerekirse aç susuz kalalım ama sandıklarımızı gözümüz gibi koruyalım. 2019 seçimlerinden deneyimler çıkaralım. O deneyimler ki bize şunu öğretmiştir. Sandıkları korursak Muş’ta seçimi alırız. Zaten bir sandık görevliniz olacak ama onun yanında en az 2-3 müşahitle sandıkları koruyalım. Gözümüzü asla onlardan ayırmayalım. Gideceksek de yerimize bir arkadaşımızı o sandığı gözetmesi için mutlaka bırakalım. İhtiyaçlarımızı bu şekilde karşılayalım.

Sandıkları sarıp sarmalarsak bu sefer çalamayacaklar

Bununla da yetinmeyelim. Sayım başladığı zaman her mahalleli kendi okulunun bahçesine gitsin. Orada nöbetimizi, oylarımızın nöbetini tutalım. Bununla yetinmeyelim. Saray’ın hırsızları her yerde çalmaya çırpmaya alışmışlar. Ama bu kez çalamayacaklarını onlara büyük bir seferberlik ruhuyla ve motivasyonla gösterelim. Çalamayacaklarını bu seçimde kesinlikle onlara göstereceğiz. İlçe seçim kurullarının önünde olacağız, il seçim kurullarının önünde olacağız. Siz değerli halklarımızla beraber en geniş kitle mobilizasyonu ile biz o sandıkları sarıp sarmalarsak onlar bu sefer çalamayacaklar. 

Bundan sonraki en büyük seferberliğimiz sandıkları gözümüz gibi korumaktır

142 Belgesi ile kamu görevlilerinin, özellikle asker ve polislerin oy kullandığını biliyorsunuz. Bununla ilgili çok uyanık olacağız. Bununla ilgili Muş başta olmak üzere bütün kentlerde zaten müşahit ve sandık görevlilerine gerekli eğitimleri hukukçu arkadaşlarımız veriyorlar. Eğitimler bitmek üzere, çoğu yerde de bitti. 142’ye karşı uyanık olalım. O belgeyi mutlaka onlardan alalım. Tekrar tekrar oy kullanmalarını engelleyelim. O isim kimse onu not alalım ve onu bir şekilde bildirelim ki mükerrer oyların önüne geçelim. Bakın Muş Malazgirt’i 3 oyla kaybetmişiz. Sizce biz kaybettik mi? Tabii ki hayır. 3 oy! Bu sandıkları gözümüz gibi korumak, şu saatten sonra en büyük seferberliğimiz bunun için olmalıdır. Bunu Kürdistan ve Türkiye’nin her yerinde yaparsak başarmamak için hiçbir sebep yok. Mutlaka başaracağız. 

Newroz meydanlarındaki milyonların sesi barışın sesiydi

Seçimlere sayılı günler kaldı. AKP, ortaklarıyla birlikte başta Kürdistan olmak üzere çok kirli bir siyaset yürüttü. Kürdistan’ın kalbi Amed’de Erdoğan, utanmadan sıkılmadan sınır ötesinde operasyon yapacaklarını müjdeymiş gibi söyledi. Kürt halkı için savaşı tırnak içinde müjdeymiş gibi verecek kadar utanmazlığa girmiş durumdalar. Biz bu rejimi mutlaka ama mutlaka sizlerle birlikte alt edeceğiz. Amed’de, Serhat’ta, Türkiye ve Kürdistan’ın dört bir yanında, Ortadoğu’da, Avrupa’da milyonlar alanlara aktı. Ve o milyonların birleştiği tek bir ses vardı. O ses barış sesiydi. O ses İmralı kapıları açılsın, barış ve diyalog süreci başlasın dedi. Evet, biz barış için mücadele ediyoruz. Barış ve diyalog sürecinin başlaması için mücadele ediyoruz. Ancak bunu yerel seçimlerde bir malzeme olarak kullanıp seçimin ertesi günü Kürtçeyi bir daha yasaklayacak olan AKP’nin zihniyetine ve anlayışına oy verecek kadar, buna kanacak kadar hiç kimse düşüncesiz olmayacaktır. Bundan eminim. Halkımız çok düşüncelidir. Halkımız bunları gayet iyi biliyor ve fark ediyor. Savaş zirvelerinin hepsini bu yerel seçimlerde elde edeceğimiz büyük bir başarıyla boşa düşüreceğiz, mutlaka boşa düşüreceğiz. Buradan, Muş’tan bir kez daha barışın sesini hep beraber haykırıyoruz. Barış için 31 Mart zaferimiz şimdiden mübarek olsun.

Onlar dallarımızı koparmaya çalışsa da biz asla DEM ağacının renklerini soldurmayacağız 

Bu iktidar ve JİTEM’ci ortakları her türlü kötülüğü başta Kürt halkına, devrimcilere, demokratlara, yurtseverlere mubah gördüler. Ve onlar gençlerin geleceğini karartan bir ülke gerçekliği yarattılar. Kürdistan başta olmak üzere Türkiye’nin tamamında çok ciddi gençlik göçü var. Gençlik burada artık iş bulamıyor, aş bulamıyor. Umutlarını kaybetti gençler. Ve biz DEM Parti olarak söz veriyoruz gençlere; yerel yönetimlerde yaratacağımız istihdam alanları ve sosyal ve kültürel alanlarla birlikte gençlerle beraber kentlerimizi yönetme konusunda kararlı adımlarla ilerleyeceğiz. Gençler göç etmeyecek. Doğduğu toprakta doyacak. Toprağına, halkına, diline ve kültürüne sahip çıkacak. Bu da gençlere sözümüz olsun. Bunu hep beraber başaracağız. 

İktidar ve ortakları eş başkanlık ve eşit temsiliyete de var güçleriyle saldırdılar. Onlar biliyor ki bu mücadelenin motor gücü kadınlar. O yüzden kadınları her yerde hedef aldılar. Kadınlarla ilgili bugüne kadar DEM Parti olarak hem yerel yönetimlerde hem de genel çalışmalarımızda eşit temsiliyetten asla vazgeçmedik, vazgeçmeyeceğiz. Belediyelerimizi kazandığımızda kadınların yaşam alanlarını daha da geliştirecek kadın kentleri, kadın mahalleleri yaratacağız. Kadınlar için danışma merkezleri, kadınlar için sosyal kültürel alanlar, istihdam alanlarını hep beraber yaratacağız. Bizler yerel demokrasiye inanıyoruz ve bu uğurda mücadele ediyoruz. Demokrasinin yerellerde yeşereceğine inan bir siyasi parti olarak, yerel yönetimleri güçlendirmek için her türlü çalışmayı ve faaliyeti siz değerli halkımızla birlikte yürüteceğiz. Bunlar bize engel olmak isteyecekler. İstiyorlar da. Biraz önce partimize ve muhalefete ne kadar büyük bir baskı yaptıklarından bahsettim. Asla bu baskılara boyun eğmedik, boyun eğmeyeceğiz. Mevlana’nın bir sözü var. “Umut hiç bitmeyen bir bahar mevsimidir. İçine kar da yağar, fırtına da kopar ama çiçekler hep açar” der. DEM Parti Mevlana’nın tarif ettiği bir çiçektir, bir ağaçtır. DEM Parti, rengarenk bir ağaçtır. Onlar dallarımızı koparmaya çalışsa da içimizde kar boran fırtına yaymaya çalışsalar da biz asla ve asla DEM ağacının renklerini soldurmadık, soldurmayacağız. 

Umut bizde, umut mücadele edenlerde ve 31 Mart’ta biz bu umudu büyüteceğiz

Tam da Mevlana’nın dediği gibi çiçekler açacak. Çünkü umut bizde, umut siz halklarda, umut faşizme boyun eğmeyip kimliği için mücadele eden Kürt halkında. Umut değerli halklarımızda, umut inançta. Umut farklı halkların ve inançların bir arada yaşaması konusundaki ısrarımızda. Umut kadınlarda, umut gençlerde, umut barışta. Umudu hep beraber 31 Mart seçimlerinde daha da büyütmek üzere, büyük bir zafer şeklinde kutlamak üzere başarılar diliyorum. Yolumuz açık olsun. Mutlaka başaracağız, mutlaka başaracağız. Serkeftin, serkeftin, serkeftin. 

29 Mart 2024