Eş Genel Başkanımız Tülay Hatimoğulları, Manisa’da katıldığı halk buluşmasında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Hatimoğulları, şunları söyledi:
Merhaba değerli Manisa halkı, merhaba kadınlar, kızkardeşlerim, barış anaları, merhaba gençler. Bizler İzmir’den geldik, İzmir’in sıcak selamlarını getirdik, elçilik görevimizi yapıp İzmir’in selamlarını sizlere iletiyorum. Dün İzmir’i ziyaret ettik, Menemen’de adeta bir seçim çalışması gibi esnafımızla güzel bir etkinlik gerçekleştirdik. Ben buradan İzmir İl Örgütümüze bir kez daha teşekkür ediyorum.
Bu topraklarda çok uzun yıllardır ödenen bedellerin partisiyiz
Yine dün İzmir programımızda Deniz Poyraz yoldaşımızı mezarı başında andık ailesi ve yoldaşlarıyla birlikte. Bu toprakların hakikati olan Deniz Poyraz ve yaşadıkları bu coğrafyamızın gerçekliği. Biraz önce değerli eş başkanımız partimiz üzerindeki baskıları söyledi. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi olarak bugüne nasıl geldiğimizin oldukça kısa ve çarpıcı özetini sundu. Evet biz parti olarak çok ağır bedeller ödedik. Bu bedelleri on yıllardır Kürt halkı, yurtseverler ödüyor. Bu coğrafyada yüz yıldır sol, sosyalistler, devrimciler ağır bedelleri ödemektedir. İşte, bizler bu ağır bedel ödemiş olan insanların, geleneğin, fikrin, paradigmanın, anlayışın partisi olarak buradayız.
Bu hafta sonu partimizin yeni kısaltmasını kamuoyuna duyuracağız
Partimize kilit vurmak istediler, başaramadılar. Çünkü bizim partimiz dört duvardan oluşmaz, bir kapıdan ibaret değildir, bir tabela demek değildir. Bizim partimiz kadınlar demektir, gençler, işçiler, emekçiler, Kürtler, Aleviler demektir. Bu ülkede yaşayan bütün halklar ve inançlar demektir. Parti olarak siz değerli halkımızla birlikte dimdik ayakta kalmaya, partimizi yaşatmaya devam ediyoruz. Onlara da inat olarak diyoruz ki buradayız, halk burada, parti burada. Değerli halklarımız şimdi de partimizin kısa ismine takmışlar kafayı. Hakikaten büyük bir gururla ifade ediyorum HEDEP halkımızın çok benimsediği bir isim ve kısa zamanda benimsenen, sahiplenen ve halk tarafından bilinen bir isim oldu. Kısa ismimize kafayı taktılar. Yargıtay bize yazı yazdı ve kısa isminizi değiştirin dedi. Partimizin ismi kalacak ama kısa ismimizi değiştirmek zorunda kalacağız, bununla ilgili de bir tüzük kurultayı kararı aldık. Bu hafta sonu kısa ismimiz değişecek onu da kamuoyuyla paylaşacağız. Alfabede harfler bitti onlar ismimizi değiştirmeye çalıştıkça, partimiz hakkında kapatma davası açtıkça, kısa ismimize kafayı taktıkça biz kendimizi yeniden güçlenerek kuruyoruz. Ama alfabede isim bırakmadılar. Bizim adımız halktır, gençliktir, kadınlardır. Bunlar bizimle ilgili hiçbir şeyi değiştiremeyecekler. Bunu da pratikte deneyimliyoruz.
Cezaevlerindeki açlık grevleri başka bir evreye girmeden İmralı kapılarını açın
Üzerimizdeki baskılardan, Türkiye’nin nasıl antidemokratik bir şekilde yönetildiğinden söz etmek durumundayız. Bir yandan parti kapatılırken tıpkı 80 döneminin askeri cunta yönetimini aratmayan iktidar bir yandan bunları yaparken öte yandan cezaevlerini işkencehaneye çevirmiş durumda. Kürt halkı üzerinde yıllardır uygulamaya çalıştıkları çöktürme planının bir parçası olarak Sayın Öcalan üzerindeki tecrit devam ediyor. Şimdi cezaevlerinde İmralı’daki tecrit kaldırılsın ve Sayın Öcalan’ın fiziki özgürlüğü sağlansın diye, Kürt sorunun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmesi için açlık grevi başlamış durumda. Şubat ayına kadar devam edeceğini açıkladıkları bu açlık grevinde daha farklı bir evreye girilmeden önce İmralı tecridinin ortadan kalkması ve Kürt sorunun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmesi için bir an önce kapıların aralanmasını talep ediyoruz.
Bizler bunun mücadelesini zaten yürüten bir partiyiz. Bu dönemde de bambaşka bir evreye girildiğini görüyoruz. Değerli arkadaşlar, bizlerin mücadelesi Kürt sorunu barışçıl, demokratik yöntemlerle çözülene dek, İmralı tecridi ortadan kalkana dek devam edecek. Bizler barış konusundaki ısrarımızdan asla vazgeçmeyeceğiz. Bizler, Rojava’da direnen Kürt halkı gibi Türkiye’de de direneceğiz. Tıpkı Rojava’da ödenen bedeller gibi burada da bedeller ödeniyor. Bugün, Rojava’ya bomba yağdıranlar, Filistin’in doğasına sahip çıkacağını zannediyorlar. Onlar yalancı gözyaşı döküyorlar. Bu iktidar AKP ve ortağı hepsi bu konuda gerçekten bir yalan makinası gibi çalışıyor. Onlar Filistinli çocuklara, mazlum Filistin halkına sahip çıkarken aynı saatlerde Meclis’te konuşma yaparken, mazlum Filistin halkı derken Rojava’da Kürt halkı, siviller üzerinde SİHA ve İHA’larla müdahalede bulunuyorlar, bombalar yağdırıyorlar. Bunu hiçbir vicdan kabul etmez. Bunu hiçbir insan hakkı, hukuku kabul etmez. Biz biliyoruz ki coğrafyamızın tarihsel olarak iki temel sorunu olan Kürt sorunu ve Filistin sorunu çözülene dek, coğrafyamız gün yüzü göremeyecek. O nedenle bizler diyoruz ki Kürt sorunu ve Filistin sorunu acil çözülmelidir. Acil bir ateşkes ilan edilmelidir. Halklar, çocuklar, kadınlar, gençler, siviller asla ölmemelidir. Biz parti olarak Ortadoğu barışının büyümesi için mücadelemize devam edeceğiz. Barış bizim tek çözümümüzdür. Coğrafyamızın tek çözümü barıştır.
Soma’da yaşanan facia karşısında iktidarın derhal istifa etmesi gerekiyordu
Bugün Manisa’da bir kere daha şu acıyı yüreğimizin derinliklerinde hissediyoruz. Ben bu konuşmayı yaparken aklımdan Soma’da kaybettiğimiz 301 maden işçisi çıkmıyor. 301 maden işçisine ne yazık ki o maden mezar oldu. 21. Yüzyılda ne yazık ki yaşanmış en büyük maden katliamı. Geçtiğimiz günlerde Mehmet Ali Daday üzerine düşen kömür bloğu nedeniyle yaşamını yitirdi. Ben hem Mehmet Ali’yi hem de geçmişte yitirdiğimiz 301 canımızı saygıyla anıyorum. Erdoğan ne demişti 301 madenciyi yitirdiğimizde? Normal şartlarda derhal istifa etmeliydi. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir facianın yaşandığı bir yerde, doğrudan maden işletmelerinin ihmalinin olduğu bir yerde hükümet denetimsizliğinden dolayı derhal istifa etmelidir. İstifa bir yana “madencinin fıtratında ölüm vardır” diyecek kadar vicdanı çürümüş, bütün insani duygularını, bütün hak hukuk adalet duygusunu yitirmiş bir şekilde bunu söyledi. Biz şaşırmadık, Erdoğan bunları ilk kez söylemedi. Erdoğan’ın işçilere emekçilere karşı ortaya koyduğu bu tutum ilk değildi. Son da olmadı. Hatta danışmanı madencinin yakınını tekmeledi. O tekmeyi attığında “ayağım morardı” diyerek rapor alıp tekme attığı madencinin ailesine dava açacak kadar ahlaksız ve çürümüş bir davranış gösterdiler. Bu ülkede işçi sağlığı ve iş sağlığı yok, bunu denetleyen bir hükümet yok. Özelleştirmeler ile maden şirketlerine peşkeş çekilen işletmeler bir yandan işçinin kanı ve canı pahasına kar hırsının peşinde, öte yandan taşeronlaştırma, sendikasızlaştırma ve güvencesizleştirme devam ediyor bu iktidar tarafından. Bu iktidar işçiden yana değil sermayeden yana bu iktidar, yoksuldan yana değil kandan beslenen bir iktidar olduğu için kandan beslenen sermayenin yanında olmayı tercih ediyor. İhmalleri bir tek burada mı görüyoruz? Hayır. Manisa bir tarım kenti. Çok sayıda tarım işçisinin burada olduğunu biliyoruz. Akdeniz ve Ege’deki tarımın bereketini çok iyi biliyoruz. Bu iktidar politikalarıyla tarımı bitirmekle kalmadı aynı zamanda tarım işçileri çok ağır bedeller ödüyor. Ağır iş koşullarında yaşıyorlar. İnsan yaşamına yakışmayan ucuz bir işgücüyle çalışıyorlar.
Söz veriyoruz; bu düzeni mutlaka değiştireceğiz
Soma’da yitirdiğimiz madencileri asla unutmayacağız. Onların mücadelesi ve ödedikleri bedeller asla unutacağımız bir durum değildir, unutursak gerçekten yüreğimiz kurur. İşçi düşmanı AKP’ye karşı sermaye düzenine karşı burada yitirdiğimiz Somalı işçi kardeşlerimizin memleketinden söz veriyoruz; bu kar düzeni, bu kan düzeni ve emek hırsızı düzeni birlikte değiştireceğiz. Bizleri Kürt işçi ve Türk işçi diye bölmeye kalkanlara da en büyük cevabı biz vereceğiz. İster Kürt ister Türk ister Arap Ermeni hangi etnisiteye ait olursak olalım biz işçiyiz emekçiyiz emeğimiz aynı şekilde sömürülüyor. Onlar işçilerin yan yana gelip ortak bir eylem etkinlik ve grev yapmaması için burada da ırkçı duyguları devreye sokuyorlar. İşçileri Kürt ve Türk diyerek bölüyorlar. Buna asla izin vermeyeceğiz. Burada sözümüz olsun; emeğin kazandığı, hakkın kazandığı bir düzeni hep beraber sizlerle beraber kuracağız.
JES’lerle insanları göçertiyorlar, buna karşı direneceğiz
Değerli halklarımız, elbette Manisa’nın sorunlarını bizden daha iyi biliyorsunuz. Ama yine bütün Türkiye’nin gündemi olan JES’lerden bahsetmeden geçemeyeceğiz. Salihli Ataşehir’de büyük bir JES projesi hayata geçiriliyor. Bakın santral için açılacak kuyularda Salihle’de 180 bin Sarıgölde 35 bin Alaşehir’de 105 bin insan göç etmek zorunda kalacak. Biliyorsunuz deprem konusundan kaynaklı Türkiye’de sıklıkla yasalar çıkıyor. En son çıkan rezerv alan etme yasası ki afet yasası adı altında çıktı- onu da Manisa’da uygulama olasılıkları çok büyük. Şu an pilot bölge olarak deprem bölgesi olan Antakya’yı seçtiler, 50 bin insanın yaşam alanına el koymuş durumdalar. Aynısını Manisa’da böylesi havzaları genişletmek için yapma olasılıkları çok büyük. Yani biz evimizde otururken bir gün bakacağız ki evimiz elimizden alınmış. Buna karşı da çok güçlü bir direnişi hep birlikte sergileyeceğiz. Bizler doğamıza, yaşam alanlarımıza her yerde olduğu gibi Manisa’da da hep beraber sahip çıkacağız.
Kayyımlara karşı mücadelemizi en yüksek perdeden yürüteceğiz
Tabii ki sizlerin de en fazla beklediği gündem yerel seçimler. Şu anda tüm Türkiye’de hangi konuda konuşursak konuşalım en fazla öne geçen gündemlerden biri elbette yerel seçimlerdir. Değerli Manisa halkı, biz Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi olarak yerel seçim stratejimizi daha önce açıkladık. Yine burada kısa bir özet geçmek isterim. Bizler, Türkiye’nin her yerinde özellikle, birinci ve ikinci çıktığımız yerlerde başta Kürdistan olmak üzere aday adaylık başvurularını açtık. Özellikle Kürdistan bölgesinde ve batıda kazandığımız bölgelerde ön seçim yapacağımızı sizlerle paylaştık. Ön seçimi sadece partimizin üyeleriyle yapmayacağız, o kentin bütün dinamikleriyle birlikte yapacağız. Bütün dinamikleriyle derken şunu kastediyorum: Demokratik kitle örgütleri, sivil toplum kuruluşları, yöre dernekleri, hak kuruluşları, insan hakları kuruluşları yani hepsinin bir arada olacağı kadın hareketinin, gençlik hareketinin, yaşam hakkı savunucularının içinde bulunacağı bir ön seçimi gerçekleştireceğiz hep beraber. Bir delege sistemi oluşacak ve bu sistem ile ilgili komisyonumuz aktif bir çalışma yürütüyor. Kürdistan’daki stratejimiz çok net. Kayyımlara karşı mücadelemizi en yüksek perdeden yürüteceğiz. Kayyımlardan belediyelerimizi tek tek alacağız.
Kayyımları hırsızlık eğitimi aldıkları Saraya göndereceğiz
Bizim Manisa’ya geliş programımız olan Türkiye ve Kürdistan genelinde eş başkanlar, MYK ve PM üyelerimizle beraber kongremizden sonra aldığımız kararı hayata geçirdiğimiz bir program. Biz Kürdistan’ı da Türkiye illerini de şu an Eş Genel Başkanımız, milletvekillerimiz, PM, MYK üyelerimizle her kenti dolaşmayı planlıyoruz. İnanın kayyım bölgelerine gittiğimiz zaman o belediyeleri o kayyımların nasıl bir işkencehane gibi çalıştırdıklarına tanıklık ettik. Yolları kazıyorlar, çamur ve toz toprak içinde bırakıyorlar. Kürt halkına reva gördükleri yönetim biçimi işte budur. Bir kere kayyım, seçme ve seçilme hakkını Kürt halkının elinden almak demektir. O zaman, sen kayyım atayarak, “Kürt halkı bu ülkenin asli yurttaşı değildir” diyorsun. Ama Kürt halkı ve bu bölgede yaşayan kadim halklar bu ülkenin asli yurttaşlarıdır, seçme ve seçilme hakkımızı elimizden almalarına izin vermeyeceğiz. Hırsız kayyımlar sadece belediyelerimizi çalmadı, belediyelerimizin kaynaklarını da çaldılar. Belediyelerin kaynaklarını sahte faturalarla ceplerine indirdiler, tıpkı Saray’da eğitim gördükleri hırsızlığın aynısını belediyelerde gerçekleştiriyorlar. Bunu asla kabul etmeyeceğiz. Onlara öyle bir tokat atacağız ki söke söke kayyımlardan alacağız belediyelerimizi ve sonuna kadar koruyacağız.
Kent uzlaşısıyla “nasıl bir aday görmek istiyoruz”u açığa çıkaracağız
Batıda ne yapacağız? Örneğin Manisa’da ne yapacağız sorusu partimize gönül veren bütün demokrasi güçleri tarafından merakla beklenen sorulardan birisi. Bizler batıdaki stratejimizi de elbette PM ile son halini karara bağlayacağız. Ama PM’mizin de yürüteceği çalışmalarla bizler batı ile ilgili nihai kararımızı bu ay içinde vereceğiz ve sonucunu kamuoyuyla paylaşacağız. Fakat batıda çok net olarak şunu söylüyoruz. Bizler 2019 stratejimizin elbette arkasındayız, savunuyoruz. Ama bu dönemde daha farklı bir yol haritası çizeceğimizi de kamuoyuna da deklare ettik. Nedir bu yol haritası? Bizler batıda en geniş kent uzlaşısını arayacağız. En geniş kent uzlaşısından kastımız, ön seçimlerde ön gördüğümüz formülün aynısı. Yani, demokratik kitle örgütleri, emek meslek örgütleri, hak örgütleri, kadın hareketi, bütük toplumsal dinamiklerle birlikte bizler kent uzlaşısı ile nasıl bir aday görmek istiyoruzu açığa çıkaracağız hep beraber.
Kadınlar, gençler ve engelliler adaylık başvuruları için bir adım daha öne gelin
Batıda başvurularımızı da başlatıyoruz. Genelgemiz bir iki gün içinde partimize ulaşacaktır. Batıdaki aday adaylarının nasıl kabul edileceğine dair genelgemiz sizlere ulaşacak. Ayrıca bu kısmı çok önemli. Batıdaki stratejimizin can damarını oluşturan yaklaşımımız da şu olacak. Batıda nerede bir insanımız yaşıyorsa Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’ne gönül veren bir insan varsa onun iradesi o yerel yönetime kesinlikle yansıyacak. Biz bunun formülü üzerinde ciddi bir çalışma yürütüyoruz. Bu kentlerin sakiniysek, emekçisi ve işçisiysek, kadınlar gençler isek bu kentin yönetimine kesinlikle yansıyacak. Bu formüller üzerine çalışıyoruz. Ben buradan hem siz değerli Manisa halkına hem de Türkiye ve Kürdistan halklarımıza sesleniyorum; lütfen kadınlar, gençler ve engelliler adaylık başvuruları için bir adım daha öne gelin. Adaylık başvurularımızı daha da arttıralım. Özellikle siyasette geri tutulmak istenen kadınlar ve gençler onlara özel çağrımızı yineliyoruz. Lütfen adaylık başvurularımızı hem Kürdistan’da hem de ülkenin batısında yapmaya başlayın. Bu konuda hiçbir çekinceniz olmasın. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi paradigmasına ve anlayışına uygun bir yaklaşımı burada oldukça önemsiyoruz. Bizler kesinlikle kayyımları Saraya geri göndereceğiz ve kazandığımız belediyelerimize bir daha kayyım atanmasın diye belediyelerin etrafını halkımızla beraber etten duvar örerek, sarıp sarmalayarak koruyacağız. Bizler kentimizi de kendimizi de yöneteceğiz, kendimiz idare edeceğiz. Saraydan atanmış memurlara ihtiyacımız yok, halk var burada, halk kendisini yönetmesini bilir elbette.
Biz kadınları bölmeye çalışanlara dur demeliyiz
Değerli kadınlar, bizler ne yazık ki binlerce yıllık ezilmişlik ve sömürü tarihinin yansımalarıyla bugün buralardayız. Ne yazık ki 5 bin yıllık ezilme ve sömürülme tarihine faşist yönetimler o ülkeleri yönettiği zaman üzerimizdeki ağır baskıların ne kadar arttığını hep birlikte yaşıyoruz. Bu ülkede AKP iktidarı genel seçimlerden sonra toplumsal kodları değiştirmek için harekete geçmiş durumda. Bunu da biz kadınlar üzerinden yapmaya çalışıyorlar. Biz kadınları başı örtülü ya da başı açık diye bölmeye çalışıyorlar. Oysa biz kadınlar kılık kıyafetimize kimsenin karışmasını istemiyoruz, istersek başımızı örteriz. Geleneklerimiz ve inancımız gereği başımızı örtüyorsak bu bizim siyasi tercihimiz değil kişisel ve inançsal tercihimizdir. Bizi buradan bölmeye çalışanlara karşı biz kadınlar dur diyeceğiz ve dur demeliyiz. Kadına yönelik şiddet sadece başı açık kadınlar üzerinde değil başörtülü kadınların, sadece muhalefete oy veren kadınların değil AKP’ye oy veren kadınların da haklarını tek tek ellerinden alıyor. İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmasının sonuçları kadınları ayırmadan hepimiz üzerindeki şiddetin önünü açan bir uygulamaydı. Bunu asla kabul etmiyoruz. Başta Kürt kadınları olmak üzere bu ülkedeki Türkiye kadın hareketiyle birlikte bizler kadın kurtuluşu için büyük bedeller ödedik. Partimiz sadece Türkiye’yle değil, inanın Ortadoğu’ya ve dünyanın dört bir tarafına örnek olan eş başkanlık ve eşit temsiliyet sistemini hayata geçirmiş bir partidir. Bizler gücümüzü mücadeleden alıyoruz. Bizler gücümüzü bedel ödemiş kadınlardan alıyoruz. Sêvêlerden, Sakinelerden, Behice Boranlardan alıyoruz. Bizler gücümüzü sizlerin ifade ettiği gibi Jîna Mahsa Amînîlardan Jin Jiyan Azadî diye haykıralardan alıyoruz.
Yeniden yapılanma kararını yerel seçimlerle birlikte beraber öreceğiz
Değerli halklarımız Manisa İl Örgütümüzü bu organizasyondan dolayı kutluyoruz, emeklerine sağlık. Şundan emin olalım bu yerel seçimlerde kararlı bir şekilde bizler partimizin bu kongre ile aldığı yeniden yapılanma kararını seçimlerle birlikte de beraber öreceğiz. Bize hayatı dar etmeye çalışanlara karşı biz vardık varız var olmaya devam edeceğiz diyeceğiz. Bizler kendimiz için, kentimiz için, varlığımız için, özgürlüğümüz için adalet için mücadele etmeye devam edeceğiz. Mutlaka başaracağız. Serkeftin hevalino.
8 Aralık 2023