Hatimoğulları: Halk buradadır, halk HDP’dir, halk şimdi HEDEP’tedir

Eş Genel Başkanımız Tülay Hatimoğulları, milletvekillerimiz ve MYK üyelerimiz Adana’da gerçekleştirilen halk buluşmasına katıldı. Burada konuşan Hatimoğulları, şunları söyledi:

Hun bixêr hatin serçava ser seran hatin. Eş Başkanım ifade etti, Adana’da uzun mesai yaptık hep birlikte. Ben sizlerle çalıştığım için inanılmaz derecede mutluyum. Ben sizlerden çok şey öğrendim. Burada vekil olarak ilk çalışmalarımızı başlattığımızda yöneticilerimizden, siz değerli halkımızdan, annelerimizin mücadele azminden çok şey öğrendim. Hepinize sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Bizler değerli halkımızdan öğrenmeye devam edeceğiz. 

Yerel seçimlerde çalmadık kapı, sıkmadık el bırakmayacağız 

Bir seçimin ardından kongrelerimizi gerçekleştirdik. Seçimde Türkiye’nin dört bir yanında on binlerce arkadaşımızla, halkımızla, kurum temsilcileriyle, parti organlarıyla sayısız toplantılar düzenledik. Bu toplantılardaki en büyük amacımız neyi eksik yaptığımızın muhasebesini yapmaktı. Çıkardığımız çok önemli sonuçlar oldu, gerek ittifak politikalarımızla ilgili gerek yerel seçimlerde nasıl çalışacağımızla ilgili olarak. Sokak sokak, mahalle mahalle komisyonlarla nasıl örgütlenmemiz gerektiğini sizlerle yeniden istişare ederek, küllerimizden yeniden doğarak partimizde bir yapılanma süreci başlattık. Kongremizi gerçekleştirmiş olduk. Kongremizin ardından yerel kongrelerimize başladık, onları da aralık ayının sonuna kadar tamamlamış oluruz. Çünkü önümüzde çok önemli bir maraton var. Halkımızla hazırlanarak, partimizle çalışarak bu maratonda koşuyu başarılı bir biçimde tamamlayacağımıza olan inancımızla kongrelerimizi gerçekleştireceğiz. Bir çağrı yapmıştık halkımıza. Bu çağrıyı Ankara’dan yapmıştık, Adana’dan da bütün Türkiye’ye çağrımızı yineliyoruz. Bizler bugünden yerel seçimlere kadar çalmadık kapı, sıkmadık el bırakmayacağız. Yarın seçim olacakmış gibi çalışmalarımızı yapmak durumundayız. Bu salondaki sizlere, kadınlara, analarımıza seslenmek istiyorum: Gitmedik komşu bırakmayalım, herkesi HEDEP’i ve çizgisini sahiplenmeye davet edelim. İkna olmayanlara özellikle gidelim, onları özellikle ikna edelim. 

Savaş ve çatışmalara tek çözüm demokratik konfederal yapılanmadır

Kötü bir siyasal süreçten geçiyoruz. Türkiye’nin hiçbir zaman demokrasi cenneti olmadığını biliyoruz ama Türkiye hiçbir zaman da bu kadar karanlığa mahkum edilmemişti. Mevcut ceberut iktidar, hile ve hurdayla kazandığı seçimlerin akabinde, Türkiye’de ideolojik ve kültürel hegemonyasını kurmak üzere düğmeye bir kere daha bastı. Kürt halkını, Arap halkını, diğer halkları asimile ettiği yetmiyormuş gibi asimilasyon politikasına tam gaz ağırlık verdi. Kürt halkı üzerindeki Çöktürme Planına devam ediyor. Hatırlarsınız MGK bir karar aldı, barış ve diyalog masası devrildi. Kürt halkına dönük sadece Türkiye'de değil Rojava'da, dört parça Kürdistan’da Çöktürme Planını devam ettiriyor. Bugün bütün Ortadoğu ülkeleriyle, bütün batı ülkeleriyle arasının bozulmasını sebebi Kürt sorunundaki yaklaşımıdır. Demokratik bir Türkiye istiyorsak, Ortadoğu’ya barış taşıyabilecek bir ülke olmasını istiyorsak öncelikle Türkiye'deki Kürt sorunu barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülecek nokta. Buradan Kürt halkına, Rojava’da katledilen arkadaşlarımıza sözümüz olsun ki bu bölgeyi barışla, demokratik konfederalizm modeliyle buluşturacağız. Bu bölgede yaşayan halkların yaşadığı bütün acılara, savaşlara ve çatışmalara tek çözüm demokratik konfederal yapılanmadır, halkın kendi öz örgütlenmesini kurmasıdır. Bunu da hep birlikte, sadece Türkiye'de değil Ortadoğu'daki bütün halklarla hep birlikte başaracağız. 

İktidarın Filistin sorununu yerel seçimleri kazanmak için kullanmasını asla kabul etmiyoruz

Ne yazık ki bir süredir İsrail, Gazze’yi işgal ediyor. Bu yeni midir, hayır. 100 yıllık bir işgal politikası ve son 75 senesi sıcak çatışma ve savaşın yaşandığı bir süreç. İsrail zaten bir açık hava hapishanesi olan Gazze’ye yeniden bir operasyon, yeniden bir işgal başlatmış durumda. Bunu kabul etmemiz mümkün değil. Mazlum Filistin halkının dün olduğu gibi bugün de yanındayız. Biz mazlum Filistin halkından çok şey öğrendik. Yurtsever hareket, Türkiye’deki sosyalist devrimci hareketler kendi bilinçlerini Filistin topraklarında geliştirmiştir. Filistin halkıyla çok kadim bir dayanışması var coğrafyamızın. Kürt halkının da öyle, Türkiye halklarının da öyle. Biz bu iktidarın Filistin sorununu yerel seçimleri kazanmak üzere kullanmasını asla kabul etmiyoruz. Filistin halkının yalandan yanında gibi gözüküp, İsrail ile bütün askeri anlaşmaları devam ettirip, kahveyi yasaklayan bir anlayış -ki biliyorsunuz Türkiye’de kahve protestosu başlatmışlar- sadece komiktir. Böyle bir anlayışı kabul etmeyiz. Şu anda Erdoğan Filistin meselesini, mazlum Filistin halkının çocuklarının, kadınlarının ölümünü yerel seçimlerde malzeme olarak kullanmak istiyor. Bunu kabul etmiyoruz, bunu protesto ediyoruz!

Yoksul halkın parasıyla aldığınız İHA ve SİHA’larla Kürt halkını katlediyorsunuz

Ortadoğu’da iki temel sorun var: Biri Filistin sorunu, biri Kürt sorunu. Bu iki sorun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülene kadar, bizlerin halklar arası dayanışması ve ortak mücadelesi bölgede devam edecek. Bu dayanışmayı hep beraber yürüteceğiz. Bir yanımız savaş, bir yanımız bizlere savaş kadar acı çektiren yoksulluk. Bizler yoksulluğu iliklerimize kadar hissediyoruz. Hele Adana. 70’lerde işçi göçü alan bir il iken şimdi Adana sanayisizleştirildi, Adana tarımsızlaştırıldı. İktidarın uyguladığı tarım politikaları bu ülkede pamuk üretimini, narenciye üretimini etkilemiş durumdadır. İnsanlar aç, insanlar sokakta yatmak durumda kalıyor, barınamıyor. Üniversiteli gençler yoksulluktan dolayı intihara sürükleniyor. Bizler savaşa karşı mücadelemizi nasıl yükseltiyorsak, adil bir ekonomi için de mücadelemizi sürdüreceğiz. Bizim paralarımızla İHA ve SİHA’lar alamazsınız. Bizim paralarımızla, yoksul halkın parasıyla aldığınız İHA ve SİHA’larla Kürt halkını katlediyorsunuz. Savaşa ayrılmış bir ekonomiyi kabul etmemiz mümkün değil. Bizler mermi değil ekmek istiyoruz. Bizler savaş değil huzur ve barış istiyoruz. Bizler savaş değil evimizde ailemizle sıcak çorbamızı içmek istiyoruz. Biz böyle bir Türkiye ve Kürdistan istiyoruz. Bütün mücadelemiz bunun için olmaya devam edecek. 

Halk buradadır, halk HDP’dir, halk şimdi HEDEP’tedir

Yargı krizi dedikleri şeye değinmeden geçemeyeceğim. Yargı krizi, şu anda iktidarın yargı eliyle darbe mekaniğini sürdürmesinin ta kendisidir. AYM bir karar alıyor, Yargıtay bu kararı beğenmiyor, bu kararın hayata geçirilmesini engelliyor ve AYM üyeleri hakkında da dava açıyor. Bunu kabul etmemiz mümkün değil. Can Atalay üzerinden dönen tartışma yargının ne kadar çürüdüğünü bize gösteriyor. Can Atalay dışarıda olmak zorundadır. Seçilmiş bir milletvekilini içeride tutmaya kimsenin ne hakkı vardır ne de bunun hukukta yeri vardır. Meselemiz sadece bu mudur, hayır! AYM’de yaşanan krize gelene kadar bu iktidar neler yapmadı ki? En çok bize bu işkenceyi çektirdi. HDP bu ülkenin nadir önemli partilerinden biriydi. Partimiz hakkında kapatma davası açıldı. Şaşırdık mı? Hayır! Tarihimizde ne yazık ki kapatma davaları çok. Çok partimiz kapatıldı ama halkın bu salonlara gelmesine, tabelalarını değiştirerek mücadele etmesine müdahale edemediler, edemeyecekler. Halk buradadır, halk HDP’dir, halk şimdi HEDEP’tedir. 

Siyasi tutsaklara sözümüzdür o demir parmaklıkları parçalayacağız hep beraber

Yargının çürümüşlüğünün bir ürünü olan Kobanî Kumpas Davasından tutuklu bulunan Eş Genel Başkanlarımız Figen Yüksekdağ, Selahattin Demirtaş ve bütün arkadaşlarımız derhal serbest bırakılmalıdır. Adana’nın bu sıcak coğrafyasından cezaevinde bulunan siyasi rehinelere selam olsun. Onlara sözümüz olsun; o demir parmaklıkları parçalayacağız hep beraber. 

Ogün Samast’ın yeri cezaevidir

 
Dün acı bir haber aldık. Yine yargı, yine AKP yargısının krizinin ürünü olan bir haber. Sevgili Hrant Dink’in katili Ogün Samast dün “iyi hal indirimi” aldı. Cezaevinde 30 yıldır yatan insanları mülakata tabi tutarak, çeşitli kurullardan geçirerek cezaevinde tutmaya devam eden anlayış, apaçık bir katliam yapan kişiyi bıraktı. Bu katliam sadece Kürt halkını değil barışı hedef alan bir cinayetti. Hatırlayacaksınız; “Türkiye Barışını Arıyor” çağrısı yapmıştı aydınlar, aralarında Yaşar Kemal ve Hrant Dink de vardı. 301 aydının imzasıyla çok önemli bir adım atılmıştı. Kürt sorununda çözüm istedikleri için, çözümü konuşalım dedikleri için, Türkiye’deki aydınlar ve yazarlar bir araya geldiği için Hrant Dink katledildi. “Ben bu ülkede güvercin ürkekliğiyle yaşıyorum ama güvercinlere asla dokunmazlar” demişti Hrant. Dün de özür dilemiştim, bugün bir kez daha bütün haklarımızdan onu koruyamadığımız için özür diliyorum. Hrant Dink halkların onurudur. Ogün Samast’ın yeri cezaevidir.

Kayyımlardan belediyelerimizi alacağız ve kendi yerel yönetimler anlayışımıza göre dizayn edeceğiz 

Sözümüze de başlarken ifade etmiştim, önümüzde yerel seçimler var. Eminim hepiniz yakından takip etmişsinizdir. Partimizin 11-12 Kasım’da Ankara’da gerçekleştirmiş olduğu yerel yönetimler çalıştayında çeşitli sonuçlar ortaya çıktı, önemli sonuçlar ortaya çıktı, önemli kararlar aldık. Bu kararların ilkini açıklamak isterim. Türkiye ve Kürdistan'da birinci ve ikinci olduğumuz yerlerde kendi adaylarımızı çıkacağız. Kendi adaylarımızı delegesi belirlenmiş olan ön seçimle belirleyeceğiz. Ön seçimde hangi aday çıkarsa bizim belediye eş başkanlarımız ve meclis üyelerimiz onlar olacak. Ön seçim bahsettiğim bütün bölgelerde gerçekleştirilecek. Kayyımlardan belediyelerimizi kesinlikle alacağız. Az farklı kaçırdığımız belediyelere ilişkin de Seçim İşleri Komisyonumuz çok detaylı bir çalışma yürütüyor. Biz o belediyeleri de alacağız. Hakkımız olan o belediyeleri de alacağız, seçmen taşıyarak kazandıkları belediyeleri de alacağız. Kayyımlara karşı güçlü mücadeleyi, belediyelerimizi nasıl şekillendireceğimize şimdiden karar vererek, halk olarak sahiplenerek sağlayacağız. Halk olarak sağlayacağız ki yeniden kayyım atamalarına halkın iradesi izin vermesin. O yüzden biz Kürdistan’daki ve batıdaki bütün halkımıza, özellikle Kürt halkına çağrı yapıyoruz. Kayyımlardan belediyelerimizi alacağız. Belediyeler bizim evimiz ve evimizi kendi yerel yönetimler anlayışımıza göre dizayn edeceğiz. O yüzden çalışmalara şimdiden başlıyoruz. Bu çalışma seçim kazanma çalışması değil, bu çalışma belediyelerimizi kaptırmama çalışması olacak. Belediyelerimizi kayyımlara kaptırmama çalışması yapacağız. Halk sahiplenecek belediyeleri ve asla onlara vermeyeceğiz, söke söke alacağız.

Şeffaf, ilkeli ve demokratik zeminde ittifaklara açığız

Yine politikamız da en çok merak edilen konulardan birisi. Batıdaki politikamızın ne olacağını açıkladık, burada siz Adanalıların huzurunda bir kez daha açıklamak istiyoruz. Batıda 2019 seçimlerinde ve en son Mayıs seçimlerinde bu iktidara kaybettirme politikası, stratejisi belirlemiştik. Çünkü bu iktidar faşist diktatörlüğü ülkede tahkim etmek için acımasızca halklara, işçilere, emekçilere ve kadınlara saldırıyor. Biz bunun karşısında en güçlü şekilde direnelim ve kaybettirelim dedik. 2019 stratejisi Türkiye halkları için önemli bir umut oldu. En son tutumumuz da aynı şekilde. Geldiğimiz noktada ortaya çıkan sonuçlara baktığımızda ve halkımızla yaptığımız toplantılar sonucunda şöyle bir sonuca vardık. Bizler batıda açık, şeffaf, ilkeli ve demokratik zeminde ittifaklara açık olacağız. “Kapalı kapılar arkasında görüşelim, HEDEP’in yanında açık şekilde duramayız” gibi yaklaşımlara bu dönemde kesinlikle prim vermeyeceğiz. Bu yaklaşımların yanında olmayacağız. Tutumumuzu bu ilkeler çerçevesinde, bu prensipler çerçevesinde belirleyeceğiz. Halkımız müsterih olsun. Halkımızın talebi budur. Ayrıca şu anda Türkiye siyasetinin ihtiyacının da bu olduğunu düşünüyoruz.

Kürt sorununun adını koyarak çözmek zorundayız

HEDEP’in yanında gözükmekten çekinenler, gelip HEDEP ile ittifak teklifinde bulunmasınlar. Bizlerin bir şeyi kırması gerekiyor. Bu ülkede Kürt'ün yanında kimse durmaktan çekinmemelidir. Kürt sorunu sadece Kürt'ün sorunu değil; Kürt sorunu bu ülkede yaşayan bütün işçilerin, emekçilerin, halkların, gençlerin, kadınların ortak sorunudur. “Bu sorunun yanında durursak yanarız” anlayışı, ülkeyi bu kadar geriye götüren anlayışlardan biridir. O nedenle bu yerel seçimlerde doğrudan halkımızın iradesinin yönetimde bulmasını sağlayacak yöntem, aynı zamanda Türkiye’nin demokratikleşmesinin de önünü açacak yöntemdir. Bizler bu sorunun adını koyarak çözmek zorundayız. Kürdistan’daki stratejimiz belli, batıdaki stratejik yaklaşıma zemin hazırlayacak ilkelerimiz ve prensiplerimiz belli. O zaman geriye tek şey kalıyor, o da çok çalışmak, gece gündüz çalışmak. Adana’da ne olacak diye beklemeksizin, kendi elimizi güçlendirmek üzere, lütfen çalışmalarımıza şu andan itibaren başlayalım. Beklemek bize yaramaz. Beklemek sistemin bizden istediği şeydir. Biz kararımızı vermişiz, kapı kapı çalışmaya başlamak zorundayız. 

Adana güneşi gibi inatçı, Ağrı Dağı gibi mağruruz


Bizler inatçıyız, tıpkı Adana’nın güneşi gibi. Adana’nın güneşi yağmur yağarken bile bulutların arasından çıkmaya çalışır. Evet, inatçıyız; Akdeniz’in hırçın dalgaları gibi inatçıyız. Bir o kadar da mağruruz; Toroslar gibi, Cilo gibi, Ararat/Ağrı Dağı gibi mağruruz. Denizlerin, Mahirlerin, Kaypakkayaların, Hikmet Kıvılcımlıların yoldaşları olarak; Mazlumların, Sevêlerin, Sakinelerin yoldaşları olarak; devrimci, sol sosyalist, yurtsever hareketler olarak gücümüzü birleştirdiğimiz bir dönemi daha da güçlendirmek durumundayız. Kazanacağımıza dair inancımla hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Serkeftin.

16 Kasım 2023