Bu yılın Newroz startı, “Rabe Dema Azadî û Serkeftinê ye” sloganıyla Elazığ’ın Karakoçan ilçesinde verildi. Karakoçan’daki Newroz kutlamasına katılan Eş Genel Başkanımız Tülay Hatimoğulları, şunları söyledi:
Kürt halkının yaşadığı coğrafya “teröristan” değildir, Kürdistan’dır
Merheba hevalên hêja, dayikên birûmet, ciwanên delal hûn bi xêr hatin, li ser seran li ser çavan hatin. Mazlumların yoldaşları, direnen analar, sevgili kadınlar, geleceğimiz ve umudumuz gençler, hepinizi sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum. Hoş geldiniz, baş göz üstüne geldiniz.
Yarın Halepçe Katliamının yıldönümü. Kürt halkını kimyasal silahlarla yok etmeye çalışanlar şunu bilmeli ki Kürt halkı yaşamaya ve direnmeye devam ediyor. Halepçe Katliamını sizlerin huzurunda bir kez daha kınıyorum ve yaşamını yitirmiş olan bütün canlarımızı saygıyla anıyorum.
Yine 16 Mart 1978’de Beyazıt Meydanında 7 devrimci gencin katledilişinin yarın yıldönümü. 80 öncesinde solcuları, devrimcileri, sosyalistleri katledenler, 90’lı yıllarda da Kürt siyasetçileri, Türkiye’nin aydınlarını ve demokratlarını aynı şekilde katletti. Yıl 2024 ve aynı faşist zihniyet ve anlayışla katliamları da hız kesmiyor. Rojava’ya gönderdikleri İHA-SİHA’larla Kürt halkını yine sınır ötesinde katletmeye devam ediyorlar. Erdoğan’ın seçim sürecinde yürüttüğü politika şudur. Kürtler için, Kürt halkının yaşadığı bölge için “teröristan” sözcüğü ve kavramı üzerinden yürütüyor kampanyasını. Biz alanlarda çokça söyledik, yine söylüyoruz: Kürt halkının yaşadığı coğrafya, halkların yaşadığı coğrafya “teröristan” değildir, Kürdistan’dır.
Sınır ötesi operasyon vizesi almak için birçok ülkeyi karış karış geziyorlar
Şimdi adeta sınır ötesi operasyon vizesi almak için ABD’yi ve birçok ülkeyi karış karış geziyorlar. Sınır ötesi operasyon planlarını, Irak’ta imzaladıkları bir anlaşmayla bir yol haritasını çizmişler kendilerine. AKP iktidarı, birçok seçimde yaptığı gibi, yine cenazeler üzerinden seçim kampanyası yürütmek istiyor. Son iki haftada hepimiz algılarımızı açık tutalım. Sınır ötesi operasyonları seçim malzemesi haline getirmek isteyen, yoksul ailelere cenazeleri gönderip o cenazeler üzerinden siyaset yapmak isteyen Saray rejimini buradan hep beraber kınıyoruz.
İktidar bu ülkeye yoksulluk getirdi
Bu iktidar Türkiye’ye demokrasi getirdiğini iddia ediyor. Bu, kocaman bir yalan. Kürt sorununu inkar etmek, ırkçı yaklaşımlar ve kutuplaştırıcı söylemler demokrasi değildir. 50 milyona yakın insan bu ülkede açlık ve yoksullukla pençeleşiyorsa bilelim ki bu iktidar ülkeye demokrasi değil yoksulluk getirmiştir. Çok genç görüyorum burada, bu meydanda. Sevgili gençler; siz bizim umudumuzsunuz ve geleceğimizsiniz ama ne yazık ki bu iktidar döneminde daha fazla açlığa ve yoksulluğa mahkum edildiniz. Birçoğunuz göç yolunu tutmak istiyor, Avrupa’da bir hayat kurmak istiyor. Buradan bir kez daha diyoruz ki umudu siz sevgili gençlerle büyüteceğiz. Var mısınız?
Yaşam tarzımıza saldıran iktidara bu meydandan “Jin Jiyan Azadî” diyoruz
Sevgili kadınlar; dilimize, kimliğimize, yaşam tarzımıza müdahale etmeye ısrarla devam ediyor bu iktidar. Kimin ne giyeceğine, hangi kadının yolda nasıl yürüyeceğine bile müdahale etmek isteyen bu iktidara karşı biz kadınlar örgütlenmeye devam ediyoruz. Newroz ruhuyla örgütleniyoruz, kadınların ödediği bedellerin ruhuyla örgütleniyoruz. Ve özellikle belediyelerde eş başkanlık sistemimize saldıran bu iktidara, yaşam tarzımıza saldıran bu iktidara biz kadınlar olarak hep beraber bu meydandan “Jin Jiyan Azadî” diyelim mi?
Dolmabahçe Mutabakatı dönemine dönülmelidir
Bizler Mazlum Doğanların yolundan ilerleyerek, Mazlum Doğan’ın kentinden, buradan Karakoçan’dan Saray’ın da duyacağı şekilde bir kez daha sözümüzü de çağrımızı da yineliyoruz. Kürt sorunu statü sorunudur. Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yollarla çözülmesi Türkiye halklarının özgürlüğü ve demokrasisi açısından önemlidir. Başka kavramsallaştırmalar üzerinden savaş estirmeye çalışan anlayışa da şunu söylüyoruz: Dolmabahçe Mutabakatı dönemine dönülmelidir. Kürt halkı ödediği bütün bedellere rağmen eğer barış için ısrarcıysa, diyalog konusunda ısrarcıysa bunun nedeni barışa olan inancıdır. Gelin, Kürt sorununu barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözmek için diyalog başlatalım. Bu konuda görüşmeler başlasın. Kürt halkı ve Türkiye demokrasi güçleri bu talepleri büyüttüğünde, bize tankla topla ve “teröristan” gibi kavramlarla cevap vermeyi bırakın artık. 40 yıldır devam eden bu sorunun tek çözümü barış ve diyalogdur. Sayın Öcalan üzerindeki tecrit derhal kalkmalı, İmralı kapıları açılmalıdır. 2013 Newroz Deklarasyonu ve ruhunu, o sözleri burada tekrarlayarak hep birlikte barış diyor muyuz?
Newroz ateşini Ortadoğu, Anadolu ve Mezopotamya topraklarında ortak bir yaşam için yakıyoruz
Newroz ateşini Ortadoğu Anadolu ve Mezopotamya topraklarında ortak bir yaşam için yaktık. Bu ateş gittikçe harlanıyor. Halklar otoriter rejimlere boyun eğmiyor. Halklar bir arada yaşamak istiyor. Kürt’ü, Türk’ü, Arap’ı, Laz’ı, Çerkes’i herkes bir arada barış ve huzur içerisinde ortak bir yaşamı inşa ediyor. Bu konudaki irademizi de bu meydanda alkış ve zılgıtlarımızla bütün dünyaya duyuruyoruz. İstanbul’dan Hewreman’a, Dep’ten İzmir’e, Qamişlo’dan Hewler’ê Newroz’u barış ve kardeşlik içinde kutlayanlara selam olsun! Selam olsun ortak yaşam iradesi için Kawaların ruhuyla mücadele edenlere! Selam olsun zalim Dehaqlara ve firavunlara karşı 21’inci yüzyılda Demirci Kawaların ruhuyla mücadele edenlere! Newroz Pîroz be!
15 Mart 2024