Eş Genel Başkanımız Tülay Hatimoğulları, Kobanî Kumpas Davasında verilen hukuksuz kararlara karşı Amed'de yapılan protesto eylemine katıldı. Eyleme DBP Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır ve Çiğdem Kılıçgün Uçar ile SYKP Eş Başkanı Mertcan Titiz’in de aralarında bulunduğu kurum temsilcileri de katıldı. Burada konuşan Hatimoğulları, şunları söyledi:
Arkadaşlarımız otoriter rejime karşı demokrasiyi savundu
Merhaba hevalno hun bixêr hatin serseran serçavan hatin. Hepinizi sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum. Türkiye tarihinin en karanlık sayfalarına yazılacak bir hukuk katliamına imza atıldı, Kobanî Kumpas Davasının kararları açıklandı. Davada 13 arkadaşımıza 407 sene hapis cezası verdiler. Arkadaşlarımız içeride savunma yaptıkları süre boyunca bir suça karşı kendilerini savunmadılar. Onlar mevcut faşist ve otoriter rejime karşı demokrasiyi, insan haklarını, yaşamın hakkını, Kürt halkının haklarını, Alevilerin ve coğrafyamızda yaşayan farklı halkların haklarını savundular. Onlar kadınların haklarını ve yaşamlarını savundular. Onlar doğayı savundular. Onlar bir kuru ekmeğe muhtaç bırakılan işçinin, emekçinin, yoksulun hakkını savundular. Arkadaşlarımız 100 sene sonra hukuk fakültelerinde ders mahiyetinde okutulacak bir savunma yaptılar. Arkadaşlarımızın aldıkları cezalardan sonra gönderdikleri mesaj şuydu: Bizler dimdik direniyoruz, sizler de faşizme karşı dimdik direnin. Mücadeleye, Kürt halkına, ezilenlere ve sömürülenlere siz sahip çıktıkça bizim yanımızdasınız, bizlere de sahip çıkıyorsunuz.
Bu dava Kürt halkından ve ezilenlerden intikam alma davasıdır
Şimdi biz bir kampanya süreci başlattık. Bu karar hukuki bir karar değildir, siyasidir. Erdoğan ve Saray’daki küçük ortağının Ankara’dan verdikleri demeçlerle, genel merkezlerinde yazdıkları iddianamelerle hazırlanmış bir davadır Kobanî Kumpas Davası. Bu dava siyasi değil diyorlar. Her yerde söylediğimiz gibi kez daha tekrarlıyoruz. Bu dava ezilenlerden, sömürülenlerden, Kürt halkından intikam alma davasıdır. Bu dava düzmece bir kumpas davasıdır. Bileğimizi siyaseten bükemeyen AKP ve ortakları, bu dava ile bizlere diz çöktüreceğini sanıyor. Ama HDP ve dostları, Türkiye demokrasi güçleri asla diz çökmedi.
Amed’den sözümüz olsun: Mücadeleden tek bir adım geri atmayacağız
Bu davanın çok önemli bir özelliği de şudur. Bir yandan Kürt siyasetçileri hedef alınırken, diğer yandan onlarla dayanışma içinde olan Türkiye sol ve sosyalistleri de hedeflenmiştir. Kürt siyasetçiler kadar Türkiye’nin devrimcileri, sosyalistleri de ağır cezalara maruz kalmıştır. Ama bizler Türkiye'nin sosyalistleri, devrimcileri, demokratları, aydınları olarak; bu ülkeyi aydınlık bir geleceğe taşımak isteyenler olarak bir kez daha Amed’in göbeğinde söz veriyoruz: Yürüttüğümüz mücadeleden bir adım geri atmayacağız. Kürt halkıyla dayanışmaktan, onların mücadelesine omuz vermekten bir adım geri atmayacağız.
IŞİD’e dün de geçit vermedik, bundan sonra da geçit vermeyeceğiz
Biz bugün neden bu alandayız? Bu alanın bizlerde bıraktığı derin izler var. Bu alanda 2015’te HDP mitingi düzenlenirken IŞİD’in önü açıldı ve bu alanda bombalar patlatıldı. IŞİD’in ta Amed’e gelip mitingimizi bombalamasının önünü açanlar ve bombalayanları yargılamayanlar bizleri yargılıyor. IŞİD’e karşı verdiğimiz mücadelenin onurunu taşıyoruz. Buradan, canlarımızın yaşamını yitirdiği İstasyon Meydanından diyoruz ki IŞİD’e Kobanî direnişlerinde geçit vermedik ve bundan sonra da asla geçit vermeyeceğiz. İşte IŞİD’in önünü açanlar, IŞİD’in çizgisi Türkiye’de, Suriye’de, Irak’ta hakim olamadı diye bizden intikam almak istiyor.
Bütün Türkiye ve dünya kamuoyu gayet iyi biliyor ki o dönemde burada mitingimiz bombalandı, Suruç’ta 33 Düş Yolcusunu katlettiler. Yine Antep’te gerçekleştirilen düğün katliamının önünü açtılar. Bugün basın açıklamamızı yapmak üzere buraya yürüyüşümüzü gerçekleştirirken onlarca kez polis müdahalesiyle karşılaştık. Türkiye’de kuş uçurtmam diyen MİT, emniyet ve onların başındaki siyasi irade IŞİD’in elini kolunu sallayarak kent merkezlerine girmesini ve sivil insanları katletmesini adeta izledi ve önünü açtı.
IŞİD’in katliamlarına karşı direndiğimiz için Kobanî Kumpas Davasını tezgahladılar
Yine aynı katliam Reyhanlı’da gerçekleşti. Reyhanlı’da o katliam gerçekleştiğinde Erdoğan, “53 Sünni yurttaşımız katledildi” diyerek orada, Hatay’da, Antakya’da yaşayan Alevileri hedef göstermişti. IŞİD’in eylemi üstlendiği ortaya çıktıktan sonra Erdoğan bu açıklamalarından geri adım atmıştı. Orada onlarca canımızı kaybettik. İnsanların beden bütünlüğü bile yoktu. Ankara Gar’ı önünde Türkiye’nin devrimcileri, demokratları, emek ve meslek örgütleri, siyasi partiler, insan hakları savunucuları, kadın ve ekoloji hareketleri el birliğiyle büyük bir barış mitingi düzenlemek istedi. O barış mitingini de kana buladılar. Ankara Gar Katliamında barışı da bir kez daha kana buladılar.
Değerli Türkiye halkları, bu kampanyaya Amed’de katliamın gerçekleştirildiği yerden başlıyoruz. Bahsettiğimiz bütün bu katliamların gerçekleştiği yerlere giderek anmamızı gerçekleştireceğiz. Anlatmak istediğimiz şudur. Bu katliamları gerçekleştirenlere karşı direndik diye Kobanî Kumpas Davasını tezgahladılar.
Kobanî Kumpas Davası bizler açısından yok hükmündedir, tanımıyoruz
IŞİD Suriye’de, Irak’ta, Şengal’de saldırılar gerçekleştirirken nerede ilk kez yenildi? Kobanî’de. Kobanî’de Kürt halkının verdiği onurlu mücadeleye sadece bizler değil bütün dünya kamuoyu sahip çıkmıştır. Kürt halkının Kobanî’deki direnişi sadece Türkiye ve Ortadoğu’da değil, bütün dünyada derin izler bırakmıştır. Biz buradan IŞİD vahşetini gerileten Kürt halkına binlerce kez selamlarımızı iletiyoruz. Selam olsun direnenlere! Katil, tecavüzcü, insan tüccarı IŞİD’e karşı güçlü bir demokratik mücadele yürüttüğümüz için Kobanî Kumpas Davası tezgahlandı. Bu yüzden Kobanî Kumpas Davasında alınan karar bizler açısından yok hükmündedir, tanımıyoruz.
Arkadaşlarımızdan devraldığımız bayrağı onurla ve gururla taşıyacağız
Bu karar açıklandıktan sonra Sevgili Figen Yüksekdağ’ı ve Selahattin Demirtaş'ı cezaevinde ziyaret ettik. Sevgili Figen ve Sevgili Selahattin, “Bu dava bir kumpas davasıdır. Biz siyasi saiklerle içerideyiz. Kürt sorunu barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmediği sürece siyasi rehinelik halleri herkes için devam edecektir. Öncelikle Kürt sorunu çözülmeli ve tecrit ortadan kaldırılmalıdır. Bizler bu karar karşısında boyun eğmeyeceğiz, diz çökmeyeceğiz. Büyük bir sorumlulukla dimdik ayakta durmaya devam edeceğiz. Hakları için direnen değerli halklarımıza selam ve sevgilerimizi iletiyoruz”. Biz de buradan başta Kobanî Kumpas Davasında siyasi rehine olarak tutulan arkadaşlarımız olmak üzere bütün tutuklu arkadaşlarımıza söz veriyoruz: Siz içeride biz dışarıda o soğuk duvarları, o demir parmaklıkları parçalayana denk mücadelemiz devam edecek. Sizden aldığımız bayrağı büyük bir onur ve gururla taşıyacağız. Türkiye’de ve Ortadoğu'da Kürt halkı özgürleşene ve haklarını alana dek, bu coğrafyada yaşayan bütün halklar ve inançlar kendi kültürlerini ve inançlarını özgürce yaşayana dek, kadınlar eşit ve özgür olana dek, geleceği kuran gençler özgür olana dek mücadelemiz devam edecek.
Arkadaşlarımız özgürleşene dek kampanyamız ve çalışmalarımız devam edecek
Bizler Kobanî Kumpas Davasını boşa düşürdük. Alınan kararları hukuki olarak değerlendirdiğimizde bu kumpas davası düşmüştür. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin verdiği kararlar ortadadır. İnanıyoruz ki yürüteceğimiz mücadeleyle, ortak bir mücadeleyle arkadaşlarımızı en kısa zamanda özgürleştireceğiz. Arkadaşlarımız özgürleşene dek kampanyamız ve çalışmalarımız devam edecek. Hepinizi saygıyla ve sevgiyle selamlıyorum. Özgür günlerde buluşmak dileğiyle…
22 Mayıs 2024