Eş Genel Başkanımız Tülay Hatimoğulları, Hatay'ın Samandağ ilçesinde düzenlenen Rezerve Karşı Mitinge katıldı. Mitingde konuşan ve konuşmasının bir bölümünü Arapça yapan Hatimoğulları, şunları söyledi:
Dayanışmamız daim olsun, mutlaka kazanacağız
Değerli Samandağ halkı, hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Bu alanda bir kez daha gördük ki bizler depremin yaşandığı ilk andan itibaren nasıl birbirimizin yaralarını sardıysak, nasıl bir dayanışma içinde olabildiysek, toplumsal dayanışma ağlarını gerek kendi kentimizin içinde gerekse dışarıdan gelen değerli dostlarımızı bize ellerini uzatmasıyla nasıl dayanışmayı büyüttüysek şimdi bu alanda sizler bir kez daha bize yaşatılan ikinci depremde yani rezerv depreminde yine bir aradayız, yine dayanışmadayız. Dayanışmamız mübarek olsun, hayırlı olsun. Mutlaka kazanacağız. Bakın bugün o kadar önemli ki, bizim kaderimizi belirleyecek bir meseleyi konuşuyoruz. Buraya gelen arkadaşlar buraya gelmeyenleri rezerv alanla ilgili bilgisi olmayanları mutlaka bilgilendirelim ve bu konuda yaşananları tek tek kendilerine anlatalım. Bizler depremde ölüme terk edildiğimizde bir cenaze torbası bulamazken, komşularımızı evimizden aldığımız bataniyelerle mezara götürürken onlar bizim yanımızda değildi. Biz iş makinalarını istedi, bunu mecliste de defalarca dile getirdik. Sizler 5li çetenin iş makinalarını depremin olduğu gün OHAL değil de bir ulusal seferberlik ilan etseydiniz ve bugün etrafta gördüğünüz bu iş makinaları o gün gelseydi inanın biz çok fazla insanı kurtarabilirdik. Arama kurtarma çalışmalarına destek sağlarken gördüm ki iş makinalarına ihtiyaç var. Depremin yaşandığı ilk gece sadece bir iş makinasına erişebildik. Onlar pekala çok hızlı gelebilirdi. Seferber edilmediler.
Sadece deprem vergileriyle konut yapılmış olsaydı 100 metrekarelik 1 milyon 300 bin ev yapılabilirdi
Ama söz konusu rant olunca rezerv alan ilan edilen yerlerde bu 5li çetenin para kazanması söz konusu ise bu iş makinaları akın akın geldi. Ama aylar sonra geldiler. Demir toplamaya geldiler. Bunun altını kalın kalın çiziyorum. Rezerv alan ilan etmenin iki temel amacı var. Birisi deprem bölgesini yine AKP iktidarı Allah’ın lütfu olarak görüyor ve buradan kendi yandaşlarına kendi müteahhitlerine, 5li çetesine burayı peşkeş çekmek istiyorlar. Mecliste çok söyledim, burada bir kez daha tekrarlıyorum. Depremzedeler sizin müşteriniz değil. Bizim canımız yanmış, bizim kanımız yanmış, bizim evimiz kalmamış, işimiz, aşımız hiçbir şeyimiz kalmamış. İnsanlar çadırda küçücük yaşam kurmuşlar. Konteyner kente sığmış kocaman yaşamlar. Bu kadar bizlerin hayatı sıkışmış ve siz kalkmışsınız devlet olarak bizim ödediğimiz vergilerle yapacağınız evi geri dönüp bize satacaksınız. Sen tüccar mısın, bu devletin yöneticisi misin? Afet döneminde devlet kamu eğer insana elini uzatmayacaksa biz neden ödedik bugüne kadar vergiyi? Bakın sadece deprem vergilerinde bizim danışman arkadaşlar bir çalışma yaptı. Sadece deprem vergilerinde konut yapılmış olsaydı 100 metrekarelik 1 milyon 300 bin ev yapılabilirdi. Ama dönemin Hazine ve Maliye Bakanı'na ki şimdi yine aynı bakan soruyorlar nereye gitti deprem paraları. İzmir depreminden sonra sordular. Ve dedi ki havaalanı yaptık, otoyol yaptık. Biz deprem vergisi ödedik, otoyol parası ödemedik. İşte devletin kaynaklarını kendi kafalarına göre satacakları, kiralayacakları karayolları yapmak için kullandılar. O depremin paralarını Hatay’a, Maraş'a, Adıyaman'a, deprem bölgesinden etkilenen 11 ilimize kullanmaları gerekiyor. Ama kullanmadılar.
Valinin, kaymakamın bizi bölmesine ve birbirine düşürmesine izin vermeyin
Şimdi gelin görün ki bu rezerv alan ilanında ne hedefliyorlar? Adeta tüccar mantığıyla diyor ki evini yapacağım ama sana şu kadar parayla satacağım. burada kamunun bir katkısı kesinlikle yoktur. Kamu katkı sağlamıyor. Yine senin cebinden senin evini sana yapıp geri verecek. Ve yine yaptıkları planlamada değerli arkadaşlar bu bölgeyi rezerv alan ilan ederken özellikle şunu yapıyorlar. Rezerv alanla ilgili burada bulunan bu kadar insanın 10’nu ayıralım. Sor rezerv alan nedir, her biri başka birşey anlatır. Bunun nedeni nedir toplum kamu kuruluşları tarafından bilgilendirilmemiştir. Biraz önce değerli avukat arkadaşımız oldukça güzel katkılar sağladı, sağlıyor da. Avukat arkadaşlara ve bu katkıyı sağlayanlara teşekkür ediyorum. Bu bir hukuksal mücadeledir, toplumsal dayanışmadır ve bunu beraberce aşabiliriz. Avukat arkadaşlarımızın kafası bir yerden sonra karışıyor. Yasa başka bir şey söylüyor pratik, valinin kaymakamın açıklamaları başka. Toplum biraz tepki gösterince "tamam bunu böyle değiştirdik" diyorlar. Peki bunların yasada bir karşılığı var mı? Devlet yasa ile çalışır, vali kaymakam canı istediği gibi canı istediğine istediği sözü sarf edemez. Konteyner kentlere gidip diyorlar ki “rezerv alan istemeyenler, sizi ömür boyu konteynırlara mahkum olmanızı istiyorlar”. Orada rezerv alan isteyen ve istemeyen depremzedeler arasında ayrımcılık yaratmak istiyorlar, bizi oradan bölmek istiyorlar. Sizden ricam bu oyunlara gelmeyelim, valinin kaymakamın bizi bölmesine izin vermeyelim. Biz hiçbir arkadaşımızın, canımızın, dostumuzun konteyner kentte yaşamasını istemiyoruz. Baştan beri mücadelemiz acilen herkese evi yapılması ve insanların evlerine yerleştirilmesi içindir. Okul istedik yahu okul.
Sizin göreviniz kamu düzenini sağlamak, depremzedelerin sorunlarına cevap vermektir
Okulların açılacağı zaman bizler heyetler halinde Defne, Antakya, Kırıkhan ve Samandağ'da çalışma yürütüyoruz. Aileler bizden okul talep etti. Gittik milli eğitim müdürlükleriyle görüşmeler gerçekleştirdik. Meclis kürsüsünden ben de çağrı yaptım. Prefabrik okul bile yapmadılar. Çünkü bizlerle ilgili başka planları var. Buradan halkı kandırmaya çalışan kaymakam ve valiye sesleniyorum; sizin göreviniz kamu düzenini sağlamak, depremzedelerin sorunlarına cevap vermektir. Sizin göreviniz burada partizanlık yapıp depremzedeler arasında ayrıştırıcı söz söylemek değildir. İkinci yaptıkları şey ise "ben askerim ve polisimle gelirim her yeri dümdüz ederim" demek. Bunu neden söylüyor? Çünkü biz rezerv alana karşı olan insanlar olarak diyoruz ki; yıkılması gereken bina yıkılmalıdır. Ama az hasarlı binaları aileler borç harç bularak evlerini güçlendirmeye çalışıyorlar. Bunu bir ton borçla yaptılar. Diyor ki "rezerv alan içindeki bütün binaları yıkacağım, dümdüz edeceğim". Hadi oradan!
Rezerv alan uygulamasıyla demografik yapıyı değiştirmek istiyorlar
Değerli Samandağ halkı rezerv alanla ilgili söyleyeceğim ikinci şey şudur: Başından beri büyük bir ayrımcılık yapıldı deprem alanında. Keşke hiçbir ayrım yapılmadan her yere eşit şekilde hizmet sağlansaydı. İnsanları diline, dinine, ırkına, rengine, inancına göre ayırmayan tersine 72 milletten aynı nazarla bakan insanlarız. Samandağ halkı böyledir. Bakın Reyhanlı katliamı gerçekleştiğinde ilk eylemler Samandağ’dan oldu. En güzel dayanışmayı Samandağ halkı gerçekleştirdi Reyhanlı halkıyla. Bizler ayrım yapmayan bir halkız ama onlar yapıyorlar. Onların ayrımcılıkları bizim demografik yapımızı değiştirmeye yöneliktir. Bizi deprem günü ölüme terk ettilerse inanın bunda ayrımcı politikanın kendisi vardır. Şimdi rezerv alan ilan ederken şunu söylüyorlar "senin mahallene kimi getireceğime sen karışamazsın". Burada toplu konut yapacaklar, o toplu konuta Samandağlı olmayanları getirip yerleştirecekler. Bizim karşı çıkma sebeplerimizden biri de bizim kültürümüze, inançlarımıza, değerlerimize, dilimize bu şekilde saldırmalarıdır, bu tarihsel hesaplaşmalarını depremin acıları üzerinden gerçekleştirmeleridir ve buna asla müsaade etmeyeceğiz.
Demografik yapının değişmeyeceğini garanti edecek komisyonlar kurulmalıdır
Demografik yapının değiştirilmesi ile ilgili bir dönem plan bütçe komisyonunda çalışıyordum. Burada konuştuklarımızın aynısını orada da söyledim. Dediler ki "ne alakası var". Biz kendilerine de söyledik. Çıksın cumhurbaşkanı ya da başka bir yetkili desin ki "Samandağlılar Samandağ’da kalacak. Her mahalleli kendi mahallesinde kalacak, dışarıdan buranın demografik yapısını değiştirmek için hiç kimseyi getirmeyeceğiz" desinler. Bakın bizim yaralarımız katlanıyor. Birinci depremi burası yıkılırken yaşadık ama ikinci depremi şu an yaşıyoruz. Toplum ne yapacağını, halk ne yaşayacağını bilmiyor. Sabahleyin eline telefonu aldığında senin tapunla ilgili değişim olmayacağının garantisi yok. İnsan zar zor alabilmiştir bu tapuları, insanların başını sokabileceği bir evden ve birkaç metrelik bahçeden bahsediyoruz. Bir sabah kalktığında bu sizin elinizden alınmış olabilir. Bunlar buna çalışıyor. Somut olarak talebimiz demografik yapı değişmemeli. Çıkıp bunu açıklamalısınız. Rezerv alanın ne olduğunu açıklamalısınız. Samandağ ve bütün bölgenin kaderi böyle belirlenmek zorundadır. Burada yapılması gereken yetkililerin meslek odalarıyla, baroyla, İMO ile, çevre ve şehircilikle ilgilenen birimlerle, uzmanlarla, STÖ ile birlikte karar alınmalıdır.
Topraklarımızın bir karışını onlara vermeyeceğiz
Böyle bir komisyon oluşmalıdır. Samandağ için de aynısını talep ediyoruz. Zaten bugün Samandağ’daki kurumlarla yaptığımız toplantıda kurumların böyle bir fikri olduğunu ve böyle bir komisyon oluşturacaklarını ifade ettiler. Doğrusu bu. Bunun yapılması lazım ve bu depremin yaraları nasıl sarılacak, ona hep birlikte bu komisyonun karar vermesi lazım. Yani halka rağmen, yani Samandağlı’ya rağmen kalkıp sağlam evlerimizi yıkacak anlayışa biz tabii ki geçit vermeyeceğiz. Direnerek kazanacağız, mücadele ederek kazanacağız. Topraklarımızın bir karışını onlara vermeyeceğiz.
Dayanışarak başaracağız, mücadele ederek başaracağız
Değerli Samandağ halkı yine değinmeden geçemeyeceğim bir konu. 2500 depremzede İŞKUR tarafından işe alındı ve 2 sene süresince çalıştırılacağı söylendi. Seçimler bitti. Şimdi o depremzedeleri, işçileri, emekçileri işten çıkarıyorlar. Sözleşmelerini yenilemediler. Buradan bir kez daha çağrımızı yineliyoruz. Burada insanların evi kalmadığı gibi işi de kalmadı. Bu deprem aynı zamanda bizleri evsiz bıraktığı gibi işsiz de bıraktı. Rezerv alanla ilgili mücadelemiz devam edecek. Mecliste de bizler üzerimize düşen görev ve sorumluluğu dün olduğu gibi bugün de yapma konusunda ben bir kez daha sözümüzü veriyorum. Ve bir önceki grup toplantımızda rezerv alan mağdurları Ankara'ya geldi. Onlarla hem bir toplantı gerçekleştirdik hem de grubumuza katıldılar. Orada konuşmamda uzunca bir yer verdim ama bunlar yetmiyor. Biz bir yandan parlamentodaki bu mücadeleyi sürdüreceğiz. Parlamentoda bu yasanın değişmesiyle ilgili tekliflerimizi vermeye devam edeceğiz ama aslolan, hükümete esas yaptırımı sağlayacak olan siz değerli halkımızın göstereceği birlik, beraberlik ve kararlılıktır. Bu birlik ve beraberlik pekala burada var. Bu dayanışmayı sürdürürsek kesinlikle başarırız. Sürdüreceğiz de. Bizleri mülksüzleştirmek isteyenlere, bizi topraklarımızdan sürmek isteyenlere en iyi yanıtı Samandağlı kadınlar verdiler. Biz hiçbir zaman hiçbir yere gitmedik. Dayanışarak başaracağız, mücadele ederek başaracağız. Asla yılmayacağız, yan yana olacağız, hep beraber olacağız. Bu duygu ve düşüncelerle yola devam diyerek hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum. Sağ olun, var olun. Direne direne kazanacağız. Mutlaka başaracağız.
26 Mayıs 2024