Kadın Belediye Eş Başkan Adaylarımız tanıtıldı: Kadın iradesiyle yerel demokrasi

31 Mart Yerel Seçim çalışmalarımızın startını, Diyarbakır'da aday tanıtım ve kampanya lansmanıyla veriyoruz. Kadın adayların tanıtımı, “Kadın İradesiyle Yerel Demokrasi”, “Dema jinan vîna jinan”, “Demê cinîyan îradeyê cinîyan” sloganlarıyla yapıldı. 

Tanıtımın yapıldığı salona, “Erkek-Devlet Şiddetine Karşı Kadın İradesiyle Yerel Demokrasi”, “Seba cuye ekolojîke demê cinîyan îradeyê cinîyan”, “ji bo şarevaniya pirzimanî dema jinan vîna jinan” pankartları asıldı. 

Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Kadın Meclisi Sözcümüz Halide Türkoğlu, şunları söyledi:

Çapemeniya rêzdar, dayikên birûmet, jin û namzedên hevşaredariyê yên hêja, ez we hemûyan bi rêzdarî silav dikim. Em îro li vir tev bi hev re şahidiya demeke dîrokî dikin. 
Em bi kelecan in, bi hêvî ne. Bi vê kelecan û hêviyê em ber bi 31’ê Adarê ve diçin. Hevalên hêja, em bi hêz û biryardariyê birêxistin bûn. Me got “hevseroktî xeta me ya mor e” û em bi paradîgmaya xwe ya demokratîk û azadîxwaza jinan bi rê ketin. Me ji bo hilbijartina herêmî îradeya xwe danî holê û pêşhilbijartin kir şahiya demokrasiyê. Û îro em bi namzedên xwe re ne ku ji wê şahiya demokrasiyê wek îradeya gel derketin. Ez bi vê wesîleyê careke din we silav dikim. Hûn bi xêr hatine, li ser seran hatine.

Yerel seçimlerde irademizi ortaya koyarak ön seçimleri demokrasi şölenine çevirdik

Değerli basın emekçileri, değerli anneler, sevgili belediye eş başkan adaylarımız hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum. Bugün burada tarihi anlara hep birlikte şahitlik ediyoruz. Heyecanlıyız, umutluyuz. Bu umut ve heyecanla 31 Mart yerel seçimlerine gidiyoruz. Mücadelemizden aldığımız güç ve kararlılıkla örgütlendik. Demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü paradigmamızla eş başkanlık mor çizgimizdir diyerek yola çıktık. Yerel seçimlerde irademizi ortaya koyarak ön seçimleri demokrasi şölenine çevirdik ve bugün bu demokrasi şöleninden çıkan belediye eş başkan adaylarımızla bir aradayız bu vesile ile hepinize hoş geldiniz diyorum hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. 

Eş Başkanlık Sistemimiz var olan sistemi çok korkuttu 

Bizler yerinden ve yerelden demokrasi diyerek yola çıkan kadınlarız. Mücadele tarihinde büyük kazanımlara imza atmış bir Kürt kadın hareketi gerçekliğine sahibiz. Bugün meclis üyeliklerinden başlayarak kota, pozitif ayrımcılık, en son da eşit temsiliyet ve eş başkanlık ile belki de dünyada bir ilki yerel yönetimlerde gerçekleştiren bir kadın hareketi gerçekliğimiz söz konusu. Elbette siyasi partilerde gerçekleştirdiğimiz eş başkanlık sistemi bugün toplumunun birçok mücadele alanında örnek alınan bir model olarak hayata geçiriliyor. Belki de bürokrasinin, eril aklın, tekçi zihniyetlerin en çok kendisini yaşamsallaştırmaya çalıştığı yerel yönetimler alanına biz bir müdahale gerçekleştirdik. 2014 yılı itibariyle eşit temsiliyet ve birçok meselede kadın politikalarının hayata geçmesini sağlayan eş başkanlık sistemini hayata geçirdik. Bu modelimizi iyi anlatmak gerekiyor. Çünkü eş başkanlık sistemi sadece kadınların pozitif ayrımcılığı üzerinden gerçekleşen ya da sadece kadınlar için hayata geçirilen bir model değil. Kadınlar şahsında tüm toplumun aslında mücadelesinin görünür kılındığı, yönetim dediğimiz olgunun içerisinde kendisini var ettiği sistemin adıdır. Bu sistem aynı zamanda erkeklerin de eşit bir yaşam içinde sömürülmeden yaşamasını sağlar ki bu aynı zamanda kadın ve erkek şahsında inançların, farklılıkların, kimliklerin, bugüne kadar yok sayılan toplumların irade beyanıdır. Eş başkanlık sistemimiz var olan sistemi çok korkuttu. 

Kazanımlarımıza her ne şekilde saldırırlarsa saldırsınlar bizler asla taviz vermeyeceğiz 

Erkek egemen egemen sistemin bugüne kadar alışageldiği tekçi ulus devlet anlatısı ne yaptı? Yerel demokrasiyi inkar ederek yol almaya çalıştı ki bugün kayım sistemi Kürdistan’da kendisini var etmeye çalışıyor. 2014’ten itibaren hayata geçirmeye çalıştığımız yerel yönetimlerdeki bu model aynı zamanda toplumsal özgürlüğü inşa etme sistemidir. En çok da bundan korkuyorlar. Birincisi mevcut iktidarlar; cinsiyetçidir, yok sayar, gasp kültürünü hayata geçirmeye çalışır. Yerel yönetimlerde inşa etmeye çalıştığımız alan ise tam da bu iktidarı sarsan bir durum. Çünkü yerel yönetimlerdeki kadın özgürlükçü model, aynı zamanda halkların ve farklılıkların özgürlüğüne ve temsiliyete dayalı bir modeldir. Bu model binlerce yıllık kadın mücadelesinin günümüzde gelmiş olduğu aşamayı da bize gösteriyor. Bin yıllarca var olma mücadelesi verdik. Son 200 yıla yakın bir süre zarfında ise eşitliği hayata geçirmeye, oy hakkından temsil etme alanına kadar yani demokrasiyi radikal demokrasi haline getiremeye çalışan bir mücadele haline geldi. Bu yüzden bizim sistemimiz sadece Kürdistan’da Kürt kadınların ördüğü mücadeleden feyz almıyor; aynı zamanda dünya kadınlarının bugüne kadar ödemiş olduğu bedelleri de göz önünde bulunduruyor. Bedel ödeyerek mevcut kazanımlarımızı elde ettik. Dolayısıyla kazanımlarımıza her ne şekilde saldırırlarsa saldırsınlar, bizler binlerce yıllık geleneğin temsilcileri olan kadın hareketleri olarak asla taviz vermeyeceğiz. Bugün belediye eş başkan adaylarımızdan Safiye Alagaş’ın burada olması gerekiyordu ama dün itibariyle gözaltına alındı. Siirt’te de biliyorsunuz seçmen kaydırma çok fazla olmuştu. Seçmen kaydırmayla alamayacakları belediyeleri bu sefer de arkadaşlarımızı gözaltına alarak almaya çalışıyorlar. Ama biz her yerde dile getiriyoruz; ne gazetecilik suçtur ne de eş başkanlığı temsil etmek suçtur. Bunun mücadelesini, hakikat mücadelesini her yerde vereceğiz. 

Önce kayyımları göndereceğiz, sonra onların tahribatını ortadan kaldırarak kadın özgürlükçü sistemimizi inşa edeceğiz 

Bizim sistemimiz mevcut iktidarı korkutuyor dedik, bu yüzden kayyım atamasıyla tekçi rejimlerini inşa etmeye çalıştılar. Yerel seçimlere giderken kayyımları göndereceğiz ama aynı zamanda kendi sistemimizi de inşa etmenin vakti dedik. Yani bizler 31 Mart’tan itibaren toplumsal alanlarda, siyasal alanlarda, gündelik hayatın içinde oluşturduğumuz mücadele hattımızı tekrar yerel yönetimlerde buluşturacağız. Bunu nasıl mı yapacağız? İlk önce kayyımları göndereceğiz. Bugüne kadar örmüş olduğumuz bir tarihimiz var. Sonuçta biz sıfırdan başlamıyoruz, bir sürü birikim var deneyim var. Buradaki birçok arkadaşımız belediye meclis üyesi, belediye eş başkanı görevini yürütmüştür. Şu an cezaevinde olan bir sürü kadın belediye eş başkanımız var, siyasetçilerimiz var. Hem cezaevinden hem dışarıdan mücadele eden kadınlar olarak sıfırdan başlamıyoruz. Bir tarihimiz var ve bunu tekrardan yeşertmemiz gerekiyor. Bugün kayyımların tahribatını ortadan kaldıracak yegane sistem bizim belediyelerdeki kadın özgürlükçü sistemimizdir. 

Kayyımlar, kadın merkezlerini kapattı, biz kadın merkezlerini daha güçlü bir şekilde hayata geçireceğiz. Bizler özgür eş yaşam alanları olarak kadın sığınaklarını kurduk, onlar kadın sığınaklarını kapattılar. Kadın sığınaklarını daha güçlü hayata geçireceğiz. Kadınlar eşit onurlu bir şekilde doğduğu yerde doysun diye, mevsimlik göçe gitmesin diye, kendi topraklarında eşit onurlu bir şekilde yaşasın diye kurduğumuz kooperatifleri tekrardan açacağız.  

Gençlik merkezlerimizi, akademilerimizi hayata geçireceğiz  

Bizler kooperatiflerimizi, tarım eksenli üretim alanlarımızı, mor market zincirlerimizi tekrardan en güçlü şekilde hayata geçireceğiz. Bizler belediyelerde çok dilli belediyeciliği uyguladık. Kadınların anadilinde hizmet alması için her türlü mekanizmayı hayata geçirdik. Çok dilli, çok renkliydik. Çünkü toplumun hakikati böyleydi. Bizler bunu yaparken kayyımlar ne yaptı? Tabelalarımızı söktü, anadil yasağı getirdi, çok dilli hizmeti ortadan kaldırmaya çalıştı. Bizler dil ve kültür alanında, sanat alanında, şiddetle mücadele alanında çok dilli belediyeciliği en güçlü şekilde hayata geçireceğiz. Onlar gençliğin sorunlarını görmezden geldiler, hatta gençliğin sorunları derinleşsin diye uğraştılar. Özel savaş politikalarını Kürdistan’da hayata geçirirdiler. Genç kadınların daha çok şiddet görmesini, taciz ve tecavüze maruz kalmasını sağlamaya çalıştılar. Bizler oluşturduğumuz gençlik ve kadın merkezleriyle, akademilerimizle aslında kadınların öz savunmasının öz örgütlülük ve öz bilinçten geçtiğini biliyorduk. Bunu hayata geçiriyorduk. Kayyım tahribatını ortadan kaldırmak için tekrardan gençlik merkezlerimizi, akademilerimizi, sanat kültür merkezlerimizi hayata geçireceğiz ve özel savaş politikalarına geçit vermeyeceğiz.  

Kayyımların askıya aldığı her kurum kadına yönelik şiddetin de sebebi oldu 

Yeniyi kurarken hesap sormaktan da vazgeçmeyeceğiz. Kayyımların bunları Kürt toplumunu ve kadınları çökertmek amacıyla yaptığını biliyoruz. Son 8 yılda hayata geçirmeye çalıştıkları politikalar bunun üzerinden şekillendi. Amed’de kadına yönelik şiddet, kadın cinayetleri artıyorsa bunun hukuksal mücadelesini kayyım zihniyetine karşı vereceğiz. Çünkü kadın merkezlerimiz var olurken, kadın sığınakları var olurken bu kadar şiddet ve kadın cinayeti yaşanmıyordu. O yüzden kayyımlar aynı zamanda kadınların katliamından da birinci dereceden sorumludur. Kadınlar en yakın ya da en uzak erkekler tarafından şiddete maruz kalabilir ama yerel yönetimlerde kapattığınız her kurum, yerel yönetimlerde askıya aldığınız her kurum kadına yönelik şiddetin de sebebidir. Hesap vereceksiniz, hesap soracağız! Gün be gün artan madde bağımlılığı ve uyuşturucu gibi meselelerin ana sebeplerinden biri yine kayyımlardır. Kadın merkezleri, gençlik merkezleri, madde bağımlılığıyla mücadele merkezleri olduğu zaman sokaklarda bu kadar uyuşturucu ve madde bağımlılığı yaygın değildi. Ama onların zaten amacı toplumu savunmasız bırakmaktı. Sokakları, mahalleleri daha çok uyuşturucuya bulaştırarak başta Kürt gençleri ve toplumunu çökertmeye çalıştılar. Her madde bağımlılığından kaynaklı yitip giden can için hesap sormak bizim görevimizdir. 31 Mart'ta kayyımları bu kentlerden süpürmek zorundayız. Sokaklarımızı daha temiz, daha güvenilir, daha eşitlikçi bir yaşamla inşa etmek için kayyım zihniyetini bu kentlerden süpüreceğiz.

Yeni yaşamı örme iddiamızla yol almak zorundayız

İşimiz zor, kolay değil. Buraya kadar anlattığım şeyler mücadele istiyor, kararlılık istiyor. Ama şunu da unutmayalım biz kadınlar mücadeleyi hayatlarımızdan öğrendik. Her biriniz zaten mücadele ederek buralara geliyorsunuz. Aileleriniz içerisinde mücadele ediyorsunuz, toplum içerisindeki cinsiyetçi kalıplarla mücadele ediyorsunuz. Her alanda duruşunuzla, varlığınızla bu iktidarı korkuttuğunuz gibi de bir mücadele geleneğini her geçen gün büyütüyorsunuz. Bizler mücadelemizi tarihimizden alıyoruz. Şu an cezaevinde direnen kadın arkadaşlarımızdan alıyoruz. Şu an arkadaşlarımız bu ülkeye barış gelsin diye, Sayın Öcalan üzerindeki tecrit kalksın diye açlık grevindeler. Yoldaşlarımızın aileleri, anneler aynı zamanda adalet nöbetindeler. Böylesi muazzam direnişlerin olduğu bu süreçte, bizler de kararlı duruşumuzla ve yeni yaşamı örme iddiamızla yol almak zorundayız. Bu bizim en temel görevimiz ve sorumluluğumuz. Bir yandan mücadele edeceğiz, inat edeceğiz, ısrarlı olacağız. Bu mücadele bugün eş başkanlık sistemi olarak hayat bulmuşsa kadınların inadından, ısrarından ve mücadelesindendir. 

Eş Başkanlık Sistemi demek her yerin kadın kenti olduğunu göstermek demektir

Biliyoruz; bedel ödeyeceğiz, ödemek de zorundayız. Ama bedel ödenmeyen hiçbir yaşam da yeni yaşam olmuyor. Ya mevcudu tekrar edersiniz ya da mevcudun iktidarı tarafından yok sayılırsınız. Biz mevcutları kabul etmedik, etmeyiz de. Ne bu iktidarın anlayışını kabul ediyoruz ne de mevcut partilerin erkek egemenlikçi anlayışlarını. DEM Parti olarak biz kendi yeni yaşam iddiamız ile Üçüncü Yol çizgimizi hayata geçiriyoruz. Üçüncü Yol ne erkek iktidarlara ne sermayeye ne de mevcut siyasi partilerin tahakkümcü zihniyetlerine mecbur olmadığımızı gösteren bir yoldur. Bu yol kadınlar şahsında gerçekleşiyor. Bu yolla toplum özgürleşiyor ve biz DEM Parti Kadın Meclisi olarak da bu yolu büyütmenin gerekliğine inanıyoruz. Seçimlerden sonra da yerel yönetimler olarak kadın belediyeciliğini hayata geçireceğiz. Ve bunu yaparken de bütün kentler bizim için kadın kentleri olacak. Eş başkanlık sistemi demek her yerin kadın kenti olduğunu göstermek demektir. Bu sadece kadın arkadaşların da görevi değildir. Bu mücadeleye inanan, eşit yaşamı savunan her bir erkek arkadaşımızın görev ve sorumluluğudur. Çünkü ön seçimlerde, halk oylamamızda bir kadın ve bir erkek belediye eş başkanı seçtik. 

Yeni yaşam modelimizi en güçlü şekilde hep birlikte yaratacağız

Halk bir belediye başkanı adayına oy vermedi. Bir kadın ve erkek şahsında, kendi toplumsal özgürlüğü için tüm ezilenlerin, sömürülenlerin, yok sayılanların, inkar edilenlerin yeni yönetimini belirledi aslında. Bütün belediye eş başkan adaylarımıza ciddi görevler düşüyor. Zor ve meşakkatli bir yol. Ama inanç ve kararlılığın olduğu bu alanda hepimizin ciddi çalışmalar yapacağına ve yeni yaşam modelimizi en güçlü şekilde sergileyeceğinize inanıyorum. Hepimize başarılar diliyorum. Serkeftin ji me re.

 

İlk kadın belediye başkanlarından olan Derik Belediye Başkanı Ayşe Karadağ da şunları söyledi:

Merhaba mêvanan hêja hevalên jin, ez we bi rêzdarî silav dikim. Em dema bûn şaredar em 3 jin bûn. Bazidî Mukaddes Kubilay niha girtî ye ez bejna xwe li ber wê ditewînim. Li Qoserê hevala Cihan Sîncar bû ez li Dêrikê bûm. Dema ez çûm Dêrikê digotin em nahêlin were Dêrikê. Piştre em çûn me xebata xwe kir gelê me me bi ser xistin. Hevalên zilam pir tengasî ji me re derxistin. Dema di meclisê de tiştek digotin min digot na, digot ez zilam im û te ez şikandim. Lê me serê xwe daneanî me xebatên xwe kir û em niha bûne 100 heb, 1000 heb jin. Em şarederên xwe li salonan hevdû nas dikin. Serkeftin ji hevalên jin re. 

 

Eş Genel Başkanımız Tülay Hatimoğulları ise şunları söyledi: 

Hatimoğulları: Demir parmaklıkları eritene dek mücadelemiz devam edecek

Merhaba jinên delal, hûn bi xêr hatin. Ehlen ve sehlen bikul cemîen. Sevgili kadınlar hepinizi sevgiyle selamlıyorum. Hoş geldiniz, sefalar getirdiniz. Ben üzerimdeki selamı sizlere ileterek sözlerime başlamak istiyorum. Birkaç gün önce Eş Genel Başkanımız Tuncer Bakırhan ile beraber cezaevi ziyaretindeydik ve kadınları ziyaret ettik. Sevgili Gültan Kışanak, Figen Yüksekdağ, Zeynep Boğa, Leyla Güven, Semra Güzel, Ayşe Gökkan’ın kucak dolusu selam ve sevgilerini iletiyorum sizlere. Onların şahsında, cezaevinde rehine tutulan bütün kadın yoldaşlarımıza selam ve sevgilerimizi iletiyoruz. Sözümüz olsun ki o duvarları yıkana, o demir parmaklıkları eritene dek mücadelemiz devam edecek. 

Bizler eğer bu salonda isek bunu kadın hareketine borçluyuz 


Bugün bu salonda toplanmamızın amacı halk oylamasıyla seçilen kadın eş başkan adaylarımızın ve meclis üyelerimizin tanıtımını yapmak. Bir geleneğin devamcısı olarak kadınların özgün mücadelesinin bir yansımasıdır bugün bu salon. Emin olun ki ne Türkiye’de ne bölgede ne dünyanın hiçbir yerinde bu kadar özgün, bu kadar başarılı, bu kadar tarihi bir mücadele az sayıdadır bu bölgede ve bütün dünyada. Türkiye kadın hareketinin, Kürt kadın hareketinin el ele vererek özgün çalışmalarının, bağımsız kadın meclislerinin örgütlenmesi ile bizler bugüne kadar geldik. Bizler eğer bu salonda isek bugüne kadar başta feodalite olmak üzere 5 bin yıllık erkek egemen sisteme karşı kadınların verdiği mücadele tarihine borçluyuz bunları. Kürt kadınlarına borçluyuz, Türk kadınlarına borçluyuz bunları. Bu bölgede yaşayan bütün kadınların verdiği mücadeleye borçluyuz bunları. 

Halk oylamasıyla doğrudan demokrasinin tecelli etmesini sağladık

Yaptığımız halk oylaması sadece Türkiye’ye değil bütün dünyaya örnek olacak bir halk oylamasıdır. Partilerin basitçe yaptığı ön seçimlere hepimiz tanıklık etmişiz. Bizler de geçmişte dönemlerde benzer ön seçimleri yaptık. Ama şu an yaptığımız bu oylamada sadece DEM Partililer değil geçmiş dönemde yöneticilik yapmış arkadaşlarımız, o kentin bütün demokrasi dinamikleri geldi ve tercihlerini yaptı. Esasen kent uzlaşısı dediğimiz şeyi bizler bu halk oylaması ile hayata geçirmiş olduk. Doğrudan demokrasinin tecelli etmesini sağladık. Çünkü adayları da halk kendi iradesi ile seçti. Bu çok kıymetli bir şey. 5 bine yakın arkadaşımız yoldaşımız bu halk oylaması için çalıştı. Emek veren yoldaşlarımıza sizlerin huzurunda sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz. Başta analarımız olmak üzere, kadınlara, gençlere, yağmur çamur kar kış demeden o salonlara gelip saatlerce oy vermek için kuyrukta bekleyen değerli halklarımıza sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.

Kazanımlarımızı gasp eden iktidara en büyük cevabımızı Gültan Kışanak’ın sözleriyle veriyoruz 

Bizler zor zamanlarda mücadele veriyoruz. Coğrafyamızın çepeçevre savaşlarla sarıldığı, namluların halkların üzerine çevrildiği bir atmosferde siyaset yapıyoruz. Evet, çok zor koşullardayız. Bütün dünyada faşist, ırkçı, milliyetçi erkek egemen akımların dünyayı yönettiği bir dönemde siyaset yaparken yaşadığımız zorluklar hepimizin pratiğinde mevcuttur. Bizler 5 bin yıldır ezilen ve sömürülen kadınlarız. Şunu çok iyi biliyoruz faşist ırkçı akımlar iktidara geldiği zaman kadınların üzerindeki ezme ve sömürülme cenderesi katlanarak artar. Biz şu an Türkiye’de tam olarak bunu yaşıyoruz. Bir yanımız savaş, öte yanımız AKP-MHP iktidarının en koyu sömürü ve baskısı. Kadınların binbir mücadele ile elde ettiği hakları, medeni haklarımızı, nafaka hakkını, İstanbul Sözleşmesini, 6284 Sayılı Kanunu tartışmalı hale getirmek isteyen bu iktidara biz kadınların en büyük cevabı Sevgili Gültan Kışanak’ın sözleriyle veriyoruz: En büyük kariyerimizi kadınlar olarak, onların bu ceberut iktidarlarını yıkarak yapacağız. Bütün yoldaşlarımıza da sözümüz olsun. 

31 Mart’ta zaferi hediye edeceğimizin sözünü veriyoruz

Bu savaş cenderesinde Şili’den Arjantin’e, Tahrir Meydanı’ndan Rojava’ya, Bağdat’tan Hewlêr’e dünyanın dört bir yanında “biat etmiyoruz, itaat etmiyoruz, mücadele ediyoruz” diyen bütün kadınlara selam olsun! Selam olsun Klara Zetkinlere, Roza Lüksemburglara, Behice Boranlara, Şirin Tekellilere, Sakinelere, Sevêlere, Hevrîn Xeleflere! Buradan onlara sözümüz olsun ki 31 Mart seçimlerinde başta kadın eş başkan adayları olmak üzere belediyeleri tek tek kazanarak, kayyımları tek tek göndererek, kayyımcı zihniyetle tek tek hesaplaşarak demokratik ve ekolojik bir belediyecilik anlayışıyla, kadın özgürlükçü bir yerel yönetim anlayışıyla yerelden demokrasiyi güçlendireceğiz. En çok görev biz kadınlara düşüyor. Bedel ödemiş, bu uğurda şehit olmuş kadınlara, cezaevinde bulunan kadınlara, açlık grevinde, adalet nöbetinde olan analarımıza, çocuklarının cenazeleri PTT kargoyla teslim edildiği halde barış demekten vazgeçmeyen analarımıza 31 Mart’ın zaferini hediye edeceğimizin sözünü buradan veriyoruz. Hepinize başarılar diliyorum. 

29 Ocak 2024