Kadın Meclisi Sözcümüz Halide Türkoğlu, Türkiye'de kadın yoksulluğunun araştırılması ve kadın yoksulluğuna neden olan etmenlerin tespit edilmesi için araştırma ve soru önergesi verdi.
Araştırma önergesinde şu ifadeler yer aldı:
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Türkiye’de kadın yoksulluğunun araştırılması ve kadın yoksulluğuna neden olan etmenlerin belirlenerek, alınacak önlemlerin saptanması amacıyla Anayasa’nın 98’inci, İçtüzüğün 104 ve 105’inci maddeleri uyarınca Meclis Araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
Gerekçe
Cinsiyet temelli eşitsizliklerin ve ayrımcılıkların önemli sonuçlarından biri kadın yoksulluğudur. Günümüz koşullarında derinleşen ekonomik kriz de düşünüldüğünde, yoksulluk hızla büyüyen bir sorun olarak Türkiye’de nüfusun önemli bir kısmını etkilemektedir. Halihazırda var olan toplumsal cinsiyet eşitsizliği ile beraber kadınlar erkeklere göre yoksullaşma riskine daha açık hale gelmektedir. Erkek egemenliğinin şekillendirdiği cinsiyetçi iş bölümü, kadınların kamusal hayata katılımının önünde ciddi engel oluşturmaktadır. Kadın yoksulluğu gelir ve tüketimin yanı sıra sağlığa, eğitime, yeterli gıdaya, temiz suya, adalete erişim gibi yaşam koşullarını belirleyen faktörlerle de doğrudan ilişkilidir. Bu bakımdan kadın yoksulluğunun artması aynı zamanda halk sağlığının bozulmasına işaret etmektedir.
TÜİK’in Ocak 2024 yılında açıkladığı istihdam verilerine dayanarak DİSK-AR’ın 11 Mart 2024 tarihinde yayınladığı İşsizlik ve İstihdamın Görünümü Raporu'na göre; geniş tanımlı kadın işsizliği yüzde 33,8 olmuştur. Hanehalkı İşgücü Araştırması verilerine göre işsizlik türlerinin en yüksek olduğu kategori geniş tanımlı kadın işsizliği olmaya devam etmiştir. Üçüncü en yüksek işsizlik kategorisi ise 21,2 ile genç kadın işsizliği olarak belirlenmiştir.
Ülkede her 10 kadından sadece 3’ü çalışma hayatında iken, işçileşme artarak devam etmektedir. Geniş tanımlı kadın işsiz sayısının 4,5 milyon civarında olduğu ve 12 milyona yakın kadının, ailevi, kişisel nedenler ve ev işleri dolayısıyla çalışma hayatına katılamadığı bilinmektedir. Kadınların yüzde 30,8’i kayıt dışı çalıştırılırken, 3 milyon 248 bin kadının sosyal güvenceden yoksun bir şekilde yaşam mücadelesi verdiği de yine rapora yansıyan bilgiler arasında yer almaktadır. Kadın istihdamının yüzde 73,5’i işçi; yüzde 1,8’i işveren olarak istatistiklere yansımıştır. Türkiye’de kadın İşsizliği, AB ve OECD üye ülkelerinin 2 katından fazla iken; Dünya Ekonomik Forumu 2023 Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Raporu’ndaki işgücüne katılım reytinginde de Türkiye 146 ülke arasında 133. sırada yer almıştır.
Ocak ayı itibari ile sunulan rapora yansıyan veriler kadın yoksulluğunun geldiği aşamayı gösterirken, ülkede yaşanan çoklu kriz, bu yoksulluğu ve emek sömürüsünü derinleştirmeye devam etmektedir.
Öte yandan toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin dayattığı roller kadınları kamusal alanın dışına itmekte, ev içine hapsetmektedir. Kadınların ev içindeki emeği ise görünmez durumdadır. Hasta, yaşlı, engelli, çocuk bakımı ve ev işlerini kadınların omuzlarına yüklenirken kadınlar bu yükün altında yaşam mücadelesi vermeye devam etmektedir. Bugün engelli bakımını üstlenmek zorunda bırakılan kadınlara evde bakım ücreti adı altında sadece 5098 TL verilerek geçim yapılması istenmektedir. Çalışma hayatının dışında olan ve eşi olmayan kadınlara ise sadece 1000 TL ödeme yapılarak yaşanması istenmektedir. Kriz ve bununla beraber artan pahalılık kadınları hijyen ihtiyaçlarını dahi karşılamayacak duruma getirmiştir.
Son olarak kadın olmanın yanı sıra, göçmenlik, engellilik, etnisite, yaşadığı bölgenin sosyal ve ekonomik düzeyi gibi birçok etmen de kadın yoksulluğunda önemli faktörlerdir.
Kadın yoksulluğunun ve yoksunluğunun ortadan kaldırılmasına yönelik politikalar, aynı zamanda kadınların toplum yaşamına eşit koşullarda katılmasının güvence altına alınmasını da temin edecek ve toplumsal refahı arttıracaktır. Bu bakımdan, kadın yoksulluğunun ve yoksunluğunun araştırılması, kadınların sosyal ve ekonomik haklardan faydalanmasının önündeki ayrımcılıkların ortadan kaldırılması için gerekli politikaların tespit edilmesi ve çözüm önerilerinin geliştirilmesi amacıyla Meclis Araştırma Komisyonu açılmasını talep ediyorum.
Soru önergesinde şu ifadeler yer aldı:
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Aşağıdaki sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat IŞIKHAN tarafından Anayasa’nın 98’inci, İçtüzüğün 96’ıncı ve 99’uncu maddeleri gereğince yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
TÜİK’in Ocak 2024 yılında açıkladığı istihdam verilerine dayanarak DİSK-AR’ın 11 Mart 2024 tarihinde yayınladığı İşsizlik ve İstihdamın Görünümü Raporu'na göre; geniş tanımlı kadın işsizliği yüzde 33,8 olmuştur. Hanehalkı İşgücü Araştırması verilerine göre işsizlik türlerinin en yüksek olduğu kategori geniş tanımlı kadın işsizliği olmaya devam etmiştir. Üçüncü en yüksek işsizlik kategorisi ise 21,2 ile genç kadın işsizliği olarak belirlenmiştir.
Ülkede her 10 kadından sadece 3’ü çalışma hayatında iken, işçileşme artarak devam etmiştir.
Geniş tanımlı kadın işsiz sayısının 4,5 milyon civarında olduğu ve 12 milyona yakın kadının, ailevi, kişisel nedenler ve ev işleri dolayısıyla çalışma hayatına katılamadığı belirtilmiştir. Kadınların yüzde 30,8’i kayıt dışı çalıştırılırken, 3 milyon 248 bin kadının sosyal güvenceden yoksun bir şekilde yaşam mücadelesi verdiği de yine rapora yansıyan bilgiler arasındadır.
Kadın istihdamının yüzde 73,5’i işçi; yüzde 1,8’i işveren olarak istatistiklere yansımıştır. Türkiye’de kadın İşsizliği, AB ve OECD üye ülkelerinin 2 katından fazla iken; Dünya Ekonomik Forumu 2023 Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Raporu’ndaki işgücüne katılım reytinginde de Türkiye 146 ülke arasında 133. sırada yer almıştır.
Ocak ayı itibari ile sunulan rapora yansıyan veriler kadın yoksulluğunun geldiği aşamayı gösterirken ülkede yaşanan çoklu kriz bu yoksulluğu ve emek sömürüsünü derinleştirmeye devam ediyor. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin dayattığı roller kadınları kamusal alanın dışına itmekte ev içine hapsetmektedir. Kadınların ev içindeki emeği ise görünmez durumdadır.
Hasta, yaşlı, engelli, çocuk bakımı ve ev işleri kadınların omuzlarına yüklenirken, kadınlar bu yükün altında yaşam mücadelesi vermeye devam etmektedir.
Bugün engelli bakımını üstlenmek zorunda bırakılan kadınlara evde bakım ücreti adı altında sadece 5098 TL verilerek geçim yapılması istenmektedir.
Çalışma hayatının dışında olan ve eşi olmayan kadınlara ise sadece 1000 TL ödeme yapılarak yaşanması istenmektedir.
Bugün yüzlerce kadın kendi yaşamını idame ettiremediği için şiddet gördüğü ortamdan çıkamayacak durumdadır.
Kriz ve bununla beraber artan pahalılık kadınları hijyen ihtiyaçlarını dahi karşılamayacak duruma getirmiştir.
Bu kapsamda;
1-Bakanlığınızın kadın yoksulluğunu gidermeye dönük ürettiği politikalar nelerdir? Bu politikalar kapsamında kaç kadın istihdam edilmiştir?
2- Bakanlığınız kadın yoksulluğunun geldiği aşamaya dönük düzenli bir veri tutmakta mıdır? Bu veriler hangi sıklıkla kamuoyuyla paylaşılmaktadır.
3- Kadınların iş gücüne katılımlarının önündeki önemli engellerden biri genellikle çocuk, hasta, yaşlı ve engelli bireylerin bakımından sorumlu olmalarıdır. Bu engeli ortadan kaldırmak için Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile herhangi bir iş birliğiniz bulunmakta mıdır? Bu bağlamda hangi çalışmalar yürütülmüştür?
4- Halihazırda yaşadığımız ve giderek derinleşen ekonomik kriz göz önünde bulundurularak bakım sorumluluğunu üstlenmek zorunda bırakılan kadınlar için bakım ücretinin güncellenmesi yönünde herhangi bir çalışma yürütüyor musunuz?
5- Özellikle üçüncü en yüksek işsizlik oranının genç kadın işsizliğinde olduğu bilgisiyle Genç kadınların istihdam alanına ve çalışma hayatına katılabilmesi için hangi çalışmaları yürütüyorsunuz?
6- Kayıt dışı istihdamı azaltmak için şimdiye kadar hangi politikaları hayata geçirdiniz? Hayata geçirdiğiniz politikalar dolayısıyla alınan sonuçlar hangi yöndedir?
7- Sosyal güvenceden yoksun bırakılan kadınların güvenceli bir yaşamı sağlayabilmesi için şimdiye kadar hangi çalışmaları yürüttünüz?
25 Nisan 2024