Ağrı Milletvekilimiz Sırrı Sakık, kayyım atamalarının toplumsal barışı zedeleyici, kamu malını zarara uğratan ve yolsuzluk gibi suçları da içeren tahribatlarının araştırılarak sorumluların tespit edilmesi ve halk iradesinin esas olduğu demokratik işleyişin yeniden sağlanması için gerekenlerin belirlenmesi amacıyla TBMM Başkanlığına araştırma önergesi verdi.
Önergede şu ifadeler yer aldı:
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Kayyım rejimi, halkın iradesinin hiçe sayıldığı, yerel demokrasinin yok edilip yerine merkezin mutlak vesayetinin konduğu, yolsuzluk, liyakatsizlik, kayırma gibi bir dizi pratiğin sahası olmuş daha çok darbe dönemlerinde uygulanan tartışmalı bir anti demokratik yönetim biçimidir. Kayyım rejimlerinin sebep olduğu toplumsal barışı zedeleyici, kamu malını zarara sokan, yolsuzluk benzeri suçları da içeren tahribatlarının araştırılması, sorumluların tespit edilmesi ile halkın iradesinin esas olduğu demokratik bir işleyişin tekrardan sağlanmasına dönük önerilerin açığa çıkarılması amacıyla Anayasa’nın 98. ve İçtüzüğün 104. ve 105. maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz ve talep ederiz.
GEREKÇE
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıllarından beri Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı yerler çoğunlukla olağan üstü yönetim biçimleriyle yönetildi. Cumhuriyetin başlarından itibaren sıkıyönetimle idare edilen söz konusu coğrafya 1927 yılından başlayıp 1952 yılına kadar Umumi Müfettişliklerle yönetildi. Anayasada yer almamasına rağmen uzun yıllar sürdürülen Umumi Müfettişlik uygulaması, birbiriyle bağlantılı olarak yeni Türk ulus devlet iradesinin tam olarak tecelli etmesi, merkezi iktidarın yerele tahakkümünün sağlanması ve İsmet İnönü’nün Kürt Raporunda belirttiği üzere Kürtlerin ve Kürtlüğün yayılmasını engellemek için kurulmuştu. 25 yıl süren Umumi Müfettişlik kurumu, 27 Mayıs 1960 ve 12 Eylül 1980 askeri darbelerinden sonra yerel yönetimlerin feshedilmesi, 1987 yılından 2002 yılına kadar süren Olağanüstü Hal yönetimi ve son olarak 2016 yılında uygulanmaya başlanan Kayyım uygulaması göz önüne alındığında Kürtlerin yoğun yaşadığı şehirlerde kesintilerle beraber tekrar eden ve birbirinin devamı şeklinde mevcut katı merkezi idare esaslarını bile aşan “özel” bir yönetim biçiminin sürekli devrede olduğu görülmektedir.
2016 yılında çıkarılan ve Anayasanın 127. Maddesine aykırı olan OHAL KHK’SI ile özel bir yönetim rejimine dönüşen Kayyım müessesesi, Kürt halkının özellikle yerel demokrasi hakkını ortadan kaldırmıştır. 2016 yılından bu yana (Hakkâri, Esenyurt, Batman, Mardin ve Halfeti dahil) yoğunlukla Kürtlerin yaşadığı il, ilçe ve beldelerde toplam 149 kayyım atanmış ve bir devlet memurunun merkezden halkın belediyelerinin başına konması sonucu son 8 yıl içinde milyonlarca seçmenin iradesi tanınmamıştır. Kürt halkının yoğun yaşadığı yerlere atanan kayyımların ilk olarak Kürtçe tabelaları kaldırması, Kürtçe dil hizmetlerine, tiyatrolara son vermesi, Kürt tarihine ait sembolik heykelleri yıkması, Kürt büyüklerinin adlarını cadde ve sokaklardan silmesi, kültür merkezlerinde Kürt halkına ait kültürel değerlere yer vermemesi, iktidara yakın kişi ve kesimlere rant paylaşımı yapması, belediyelere şehrin dışından personel alımı gibi uygulamalar içine girmesi bu mekanizmanın somut olarak amacını ortaya koymaktadır.
Kayyım rejimi Kürt halkının demokratik iradesini hedeflemesinin yanında bir rant paylaşımı alanı olarak da görülmektedir. 2016 ve 2019 dönemlerinde kayyım atanan, aralarında 3 büyükşehir belediyesinin de olduğu 24 belediyenin borçlarını incelediğimizde kayyım atanmadan önce toplam borç 730 milyon TL civarında iken bu rakam 31 Mart 2019’da belediyeler yeniden alındığında 5.6 milyar TL civarına ulaşmıştır. 2.5 yıllık süre içerisinde 24 belediyenin kayyımları yaklaşık 5 milyar TL borçlanmaya gitmişlerdir. Bu borca karşılık yapılan herhangi bir hizmet bulunmadığı gibi belediyenin hizmet yürüttüğü birçok kurum kapatılmış ve diğer devlet kurumlarına tahsisi yapılmıştır. Sadece Mardin’de bir önceki vali kayyım dahil, bütün yönetim mekanizması yolsuzluk ve hırsızlık dolayısıyla ya tutuklanmış ya da dava konusu olmuştur.
Tüm bu gerekçelerle halkın iradesine sahip çıkılması amacıyla, algı operasyonları, siyasi mühendislikler ve yargı kumpaslarıyla 2016’dan bu yana devam ettirilen kayyım rejiminin ardındaki siyasi ajandaların, hukuksuzlukların, yolsuzlukların, tahribatların tespiti ve telafisi ile tüm bunlarda sorumlu olan kamu görevlilerinin araştırılması amacıyla bir meclis araştırma komisyonu kurulması gerekmektedir.
12 Kasım 2024