Grup Başkanvekillerimiz Gülistan Kılıç Koçyiğit ve Sezai Temelli, kayyımla yönetilen belediyelerin borçlarının Hazineye devredilmesi ve kayyımlara kusuru oranında rücu edilmesi amacıyla Belediye Kanunu’nda değişiklik yapılması için TBMM Başkanlığına kanun teklifi verdi:
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Kayyımla yönetilen belediyelerin borçlarının Hazineye devredilmesi ve kayyımlara kusuru oranında rücu edilmesi amacıyla Belediye Kanunu’nda değişiklik yapılması hakkında kanun teklifimiz gerekçesi ile birlikte ekte sunulmuştur.
GENEL GEREKÇE
2016 yılında Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) belediyelerine, 31 Mart 2019 yerel seçimlerinden sonra ise Halkların Demokratik Partisi’nin belediyelerine İçişleri Bakanlığı tarafından kayyımlar atanmıştır. Halkın özgür iradesi ve seçme hakkına büyük bir darbe olan kayyım uygulaması, ilk günden itibaren yerel yönetimi, halkın demokratik hizmete ulaşma hakkını felce uğratmıştır. Binlerce usulsüzlüğe imza atan kayyımlar; yapılan atamalar, harcanan bütçenin usulsüzlüğü, yolsuzluk başta olmak üzere halkın belediyelerini çalışamaz hale getirmişlerdir. Kayyımların belediyeleri çalışamaz hale getirdiği talan uygulamalarından biri de halka ait olan belediyeleri olağan dışı miktarlarda borçlandırmalarıdır.
Kürtlerin ekseriyetle yaşadığı illerde halkın iradesinin gasp edilmesi suretiyle hayata geçirilen kayyım uygulaması ilk olarak OHAL döneminde, 11 Eylül 2016 tarihinde ve çok sayıda belediye başkanının merkezi hükümet tarafından görevlerinden alınması ve 28 belediyeye kayyım atanması ile başlamıştır. 674 sayılı KHK ile gündeme gelen bu hukuk dışı uygulama daha sonra yasalaşarak kalıcı hale getirilmiştir. 2019 yılında bir kez daha demokratik seçim yöntemleri, HDP'ye oy veren milyonların demokratik talepleri, seçme hakkı, seçilme hakkı, yok sayılarak kayyım atanmıştır. İlk olarak KHK’li oldukları gerekçesiyle 6 belediye eş başkanına mazbataları verilmemiş ve mazbatalar seçimi kaybeden AKP’nin adaylarına verilmiştir. Kısacası 31 Mart sonrası HDP belediyelerine yapılan ilk gasp YSK eliyle olmuştur. Sonraki süreçlerde AKP/MHP iktidarı eliyle İçişleri Bakanlığının kararıyla, 3’ü büyükşehir, 5’i il, 33’ü ilçe ve 7’si belde belediyesi olmak üzere toplam 48 belediyemize el konulmuştur.
Kayyım atamaları ne kadar hukuk dışı ise kayyımların belediyelerde gerçekleştirdikleri uygulamalar da bir o kadar hukuktan yoksundur. Kayyımlar adeta mevcut yasalardan istisna tutulmuş ve uygulamalarıyla hukuksuzluğu en üst boyutlara çıkarmışlardır. Belediyelerde yapılan atamaların ve harcanan bütçenin belediye meclislerinin görüşlerine sunulmadan yapıldığı, yapılan harcamaların şaibeli olduğu, usulsüzlük ve yolsuzlukların yaşandığı ve bu durumların ciddi kamu zararına ve kamu hizmetlerinin aksamasına yol açtığı bilinmektedir.
Kayyımlar hukuk dışı yöntemle ele geçirdikleri belediyeleri olağanüstü borçlandırarak çalışamaz hale getirmiş, halkın olanı halkın hizmetine sokmayı imkansızlaştırmıştır. Örneğin, son verilere göre; Batman Belediyesi 350 milyon 249 bin TL, Siirt Belediyesi 71 milyon 392 bin TL, Diyarbakır Su ve Kanalizasyon İdaresi 238 milyon 429 bin TL borçlandırılmıştır. Yine basına yansıyan haberlere göre kayyım yönetimindeki Van Büyükşehir Belediyesi'nin toplam borcunun, 3 milyar 679 milyon 382 bin 988 TL olduğu iddia edilmiştir. Daha önce İçişleri Bakanlığının yayınlamış olduğu raporda 47 belediyenin 6,3 milyar TL borçla HDP’li belediye başkanlarından devralındığı belirtilmiştir. Aslında bu açıklama önceki dönem kayyımlarının bıraktıkları borçların itirafı niteliğindedir. Bahsi geçen meblağ 2016’da halkın oy vermediği AKP iktidarının atadığı kayyımlar tarafından yapılmış ve belediyeler bu borçlar ile işlevsiz kılınmaya çalışılmıştır. HDP tarafından 24 Şubat 2021 tarihinde açıklanan “Kayyım Gaspı” raporuna göre; 24 belediyenin 2016’da toplam borcu 730 milyon civarı iken kayyımların atanması ile beraber bu rakam 31 Mart 2019’da 5,6 milyar TL civarına ulaşmıştır. Belediyelere ikinci defa kayyım atanırken ise bu rakam 5,4 milyar TL civarında olmuştur. Belirtilen rakam sadece 24 belediyeye aittir. 2016’da DBP’li belediyelere kayyım atandığı zaman belediyelerin birçoğu borçsuz veya kasalarında paralar ile gasp edilmişti. Kayyımlar, görevde kaldıkları 2,5 yıllık süre içerisinde belediyeleri milyarlarca lira zarara uğratmış ve bu zarara karşın hizmet götürmemişlerdir.
31 Mart 2024 yerel seçimlerinin ardından da tablo değişmemiştir. Şimdilik tespit edilebildiği kadarıyla;
Van Büyükşehir Belediyesinin borcu 8.5 milyar TL, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesinin borcu 3 Milyar 345 milyon TL, Mardin Büyükşehir Belediyesinin borcu 3 milyar 502 milyon TL,Batman Büyükşehir Belediyesinin borcu 3 milyar 53 milyon TLSiirt belediyesi 456 milyon 853 bin TL,İlçelerden Yüksekova Belediyesi’nin borcu 990 milyon 412 bin TL,Kurtalan Belediyesi’nin borcu 165 milyon 54 bin TL,Bulanık Belediyesi’nin borcu 165 milyon 226 bin TL,İdil Belediyesi’nin borcu 41 milyon TL,Başkale Belediyesi’nin borcu 4 milyon 318 bin TL, Silvan Belediyesi’nin borcu 90 milyon 835 bin TL,Ergani Belediyesi’nin borcu 130 milyon 707 bin TL,Kulp Belediyesi’nin borcu 29 milyon 680 bin TL,Suruç Belediyesi’nin borcu 176 milyon 997 bin TL,Kızıltepe Belediyesi’nin borcu 103 milyon 532 bin TL’dir.
Kayyım atanan diğer belediyeler de bu şekilde borçlandırılıp hizmet yapamaz hale getirilmişlerdir. Sadece kayyım belediyeleri değil, AKP yönetiminde olan ve Kürtlerin yoğun yaşadığı Muş, Akdeniz Belediyesi gibi belediyeler de borçlarla çalışamaz hale getirilmişlerdir. Nitekim Akdeniz Belediyesinin AKP döneminden kalan borcu 653 milyon TL olarak açıklanmıştır. Bunların yanı sıra belediyenin envanterinde bulunan birçok taşınır ve taşınmaz mallar ya kamu kurumlarına ya yandaşlara tahsis edilmiş ya da devredilmiştir. Benzer borç tablolar Batı’da daha önce AKP yönetiminde olan ancak son seçimlerde kaybedilen diğer belediyelerde de söz konusu olmuştur.
Cizre belediyesi kayyımının belediye eş başkanlarının mazbatalarını almadan sadece 1 saat önce belediye bütçesinden 30 Milyon TL harcama yapması, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi kayyımının mazbata veriliş zamanından 1 saat öncesinde daimi encümen toplantısı alıp kararlar alması, Ceylanpınar belediye başkanının seçimden 2 ay önce ihtiyaç fazlası istihdam sağlayarak personele %200 zam yapması yani aylık belediye bütçesi 7 milyon TL iken sadece aylık personel giderini 9 milyon TL’ye çıkarması bu belediyelerde yaşanan talancı yaklaşımı açıkça ortaya koymaktadır. Ceylanpınar belediyesinde belediye bütçesine yüklenilen yük sadece bununla sınırlı kalmamış, belediyeye ait araçların motorları sökülerek 85 araçtan 75'i kullanılmaz hale getirilmiştir. Cizre Kayyımı, 7 milyon 339 bin 579 TL değerinde taşınabilir demirbaş hibe etmiş, Cizre Belediyespor Erkek Voleybol Takımı’nın kazandığı kupa dahil götürmüştür. 106 milyon TL borç altına sokulan Kızıltepe Belediyesinde ise kayyım hem İŞKUR personellerini hem de kiralık araçları beraberinde götürmüştür. Ayrıca belediyede bulunan saksı, şeker ve çay gibi malzemeleri dahi götürdükleri tespit edilmiştir.
Kayyımların, atandıkları belediyeleri çalışamaz derecede borçlandırması elbette yolsuzluk ve usulsüzlük ile iç içe bir politikadır. Ayrıca kayyımların ortak özelliği, yereldeki halk tarafından seçilmiş olan değil merkez tarafından atanmış memurlar olmalarıdır. Bu sebeple kayyımların yaptıkları bütün borçlanmalar yerel halkın onlara verdikleri irade çerçevesinde değil, sadece merkezin verdiği yetkiler çerçevesinde gerçekleştirilmiştir. Yani kayyımlar tarafından yerel halka bırakılan devasa borçları merkezi hükümetin icraatlarından bağımsız düşünmek mümkün değildir. Bu sebeple bu borçların sorumluluğunun seçilecek olan yeni yönetimlere bırakılması adil ve kabul edilebilir değildir. Halka kamu hizmeti sunan Belediyelerin mevcut borç yükü altında kamu hizmeti sunması bu şartlarda mümkün değildir.
Bu sebeple de kayyımların borçlarının Hazineye devredilmesi mecburidir. Daha önce de terkin veya uzlaşma yoluyla benzer şekilde belediyelerin borçları silinmiştir.
22 Mayıs 1975 tarihli 1902 sayılı Belediyelerin, Belediyelere Bağlı Müessese ve İşletmelerin, Köy Tüzel Kişiliklerinin, Kamu İktisadî Teşebbüslerinin ve Tekel Genel Müdürlüğünün Bir Kısım Borçlarının Tahkimi Hakkında Kanun ile benzer düzenlemeler yapılmıştır. Hazine Müsteşarlığı’nın 2005/1 sayılı Büyükşehir Belediyeleri, Belediyeler ve Bunlara Bağlı Kuruluşlar ile Sermayesinin Yüzde Ellisinden Fazlası Büyükşehir Belediyelerine/Belediyelere Ait Şirketlerin Kamu Kurum ve Kuruluşlarından Olan Kamu ve Özel Hukuka Tabi Alacakları ile Bunların Diğer Kamu Kurum ve Kuruluşlarına Olan Borçları Hakkında Takas, Mahsup ve Kesinti İşlemleri Genel Tebliği yayınlanmıştır.
Öte yandan halka hizmetin esas olduğu belediyelerde bu tür tahribatların oluşturulması sadece yerel halka değil, kamu bütçesine de verilen bir zarardır. Kamu görevlileri eliyle kamunun zarara uğratılması hem denetimsizlik hem de keyfilik halini doğurmaktadır. Tüm bu iş ve işlemlerin paydaşı olan kayyımlar başta olmak üzere tüm kamu görevlileri hakkında etkin soruşturmalar yürütülmesi gelecek dönemlerde benzer durumları yaşamamak adına önleyici nitelik taşıyacaktır. Bu sebeple kayyımlar başta olmak üzere kamu yararı hilafına belediyeleri borçlandıran ve halka hizmet sunulamamasına yol açanlara bu borçların rücu edilmesi ve kamu zararlarının ilgilisinden tahsil edilmesi gerekmektedir. Rücu edilmemesi halinde bu keyfiyetin zararları kamu bütçesinin sırtına yüklenmiş olacak ve bu sorumsuzluk kamu görevlilerinin yanına kar kalacaktır.
MADDE GEREKÇELERİ
MADDE 1- Maddeyle borçların Hazineye devri ile terkini ve kusurları oranında kamu görevlilerine rücusu amaçlanmıştır.
MADDE 2- Yürürlük maddesidir.
MADDE 3- Yürütme maddesidir.
BELEDİYE KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFİ[1]
MADDE 1- 3/7/2005 tarihli ve 5393 sayılı Belediye Kanununa aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 13- 31/3/2019 tarihinde yapılan Mahalli İdareler Genel Seçimleri sonrasında, bu Kanunun 45 inci maddesi kapsamında, 46 ncı maddedeki makamlarca belediye başkanı veya başkan vekili ya da meclis üyesi görevlendirilen büyükşehir belediyeleri, belediyeler ve bağlı kuruluşları ile sermayesinin yüzde ellisinden fazlası belediyelere ait şirketlerin, 31/3/2024 tarihine kadar geçen süre boyunca tahsil edilemeyen özel hukuka tabi borçları Hazineye devredilir, bunların 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre takip edilen Devlete olan borçları, 28/3/2002 tarihli ve 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun kapsamında tanımlanan Hazine alacağı niteliğindeki borçları ve sosyal güvenlik kuruluşlarına olan borçları terkin edilir. Bu madde kapsamındaki borç ifadesi bu borçlara ilişkin fer’ileri ve cezaları da kapsar.
Bu madde kapsamında terkin edilen ya da Hazineye devredilen borçtan kaynaklanan kamu zararının kasıt, kusur veya ihmalden kaynaklanan mevzuata aykırı karar, işlem veya eylem sonucunda oluştuğunun tespit edilmesi halinde bu zarar birinci fıkrada belirtilen görevlilere kusuru oranında rücu edilir. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkilidir.”
MADDE 2- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 3- Bu Kanun hükümlerini Cumhurbaşkanı yürütür.
[1] Teklif Destek Bürosunca hazırlanan kanun teklifi taslakları, TBMM Başkanlık Makamının 25/11/2019 tarihli ve 570290 sayılı Oluru ile yürürlüğe giren Kanun Teklifi Taslağı Hazırlama Yönergesi uyarınca, milletvekillerinin talepleri doğrultusunda, milletvekillerine yasama faaliyetlerinde teknik destek sağlanması amacıyla hazırlanmakta olup kanun teklifi istemlerinin gerekçelendirilme biçimleri ve taslakların öngördüğü düzenlemelerin içerikleri, Kanunlar ve Kararlar Başkanlığının resmî görüşü olarak değerlendirilemez ve TBMM Başkanlığını bağlamaz.
20 Mayıs 2024