Kayyım uygulamalarının meydana getirdiği tahribatın ve kamu zararının tespiti

Grup Başkanvekillerimiz Gülistan Kılıç Koçyiğit ve Sezai Temelli, demokrasiyi askıya alan, yolsuzlukların ve usulsüzlüklerin önünü açan kayyım uygulamalarının toplumda meydana getirdiği tahribatın ve kamu zararının tespit edilmesi için TBMM Başkanlığına araştırma önergesi verdi: 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

31 Mart 2024 Mahalli İdareler Seçimine giden süreçte AKP-MHP iktidarı her türlü hukuk dışı uygulamaya başvurmuş ve bu yolla sandıkta alamayacağını sandık dışı yöntemlerle almaya çalışmıştır. İktidarın bütün hukuksuzluklarına rağmen 31 Mart 2024 Mahalli İdareler Seçiminde DEM Parti, Diyarbakır, Van ve Mardin Büyükşehir Belediyeleri dahil olmak üzere, toplamda 78 belediye başkanlığı kazanmıştır. Bu seçimle birlikte kayımmların talan politikaları, yolsuzlukları ve usulsüzlükleri bir kez daha ayyuka çıkmıştır. Demokrasiyi askıya alan, yolsuzlukların ve usulsüzlüklerin önünü açan kayyım uygulamaları sonucunda toplumda meydana getirdiği tahribatların ve de kamu zararlarının araştırılarak tespit edilmesi ve bu tür durumları önleyici tedbirlerin alınması amacıyla Anayasa’nın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca” Meclis Araştırması açılması için gereğini arz ederiz.           

GEREKÇE

31 Mart 2024 seçimlerine giden süreçte AKP-MHP iktidarının Kürtlerin yoğunlukla yaşadığı kentlerde seçimi kazanmak için her türlü yönteme başvurmasına rağmen  partimiz 78 belediye başkanlığı kazanmıştır.

Daha önce partimizin kazandığı ancak daha sonra kayyım atanan belediyelerdeki yöneticilerin kaynaklara talancı bir anlayışla yaklaşıp yönettikleri seçimden sonra bir kez daha ortaya çıkmıştır. Bu anlayışın kayyım atanan tüm belediyelerde istisnasız olarak hakim olması bunun Merkez’de alınan bir kararla hayata geçirilmiş olduğunu bize göstermektedir. Seçimden önce de basına yansıdığı üzere, kayyımların idaresinde olan belediyeler başta olmak üzere, özellikle Kürtlerin yoğun yaşadığı kentlerdeki birçok belediyede taşınır ve taşınmaz mallar seçimden hemen önce satışa çıkarmıştır. Seçimden sonra ise bazı kayyımlar belediyeye ait araçların motorlarını sökmüş, bazısı ise çiçek saksısını yanında götürmüşlerdir. Belediyeye ait bir çok malı kullanılmaz hale getirmişlerdir. Ayrıca kayyımlar halka hiçbir hizmet götürmediği gibi, belediyeleri çalışamaz hale getirmek için astronomik borç içinde de bırakmışlardır.    

Bu talancı anlayışı somutlaştırmak gerekir ise sadece Van Büyükşehir Belediyesinin borcunun 9 milyar TL’ye, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesinin borcunun 3 Milyar TL’ye, Yüksekova Belediyesinin borcunun 990 Milyon TL’ye çıkarılmıştır. Benzer bir şekilde kayyım atanan diğer belediyeler de bu şekilde borçlandırılıp hizmet yapamaz hale getirilmişlerdir. Sadece kayyım belediyeleri değil, AKP yönetiminde olan ve Kürtlerin yoğun yaşadığı Muş, Akdeniz Belediyesi gibi belediyeler de borçlarla çalışamaz hale getirilmişlerdir. Nitekim Akdeniz Belediyesinin AKP döneminden kalan borcu 653 milyon TL olarak açıklanmıştır. Bunların yanı sıra belediyenin envanterinde bulunan birçok taşınır ve taşınmaz mallar ya kamu kurumlarına ya yandaşlara tahsis edilmiş ya da devredilmiştir. Benzer borç tablolar Batı’da daha önce AKP yönetiminde olan ancak son seçimlerde kaybedilen diğer belediyelerde de söz konusu olmuştur.

Cizre belediyesi kayyımının belediye eş başkanlarının mazbatalarını almadan sadece 1 saat önce belediye bütçesinden 30 Milyon TL harcama yapması, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi kayyımının mazbata veriliş zamanından 1 saat öncesinde daimi encümen toplantısı alıp kararlar alması, Ceylanpınar belediye başkanının seçimden 2 ay önce ihtiyaç fazlası istihdam sağlayarak personele %200 zam yapması yani aylık belediye bütçesi 7 milyon TL iken sadece aylık personel giderini 9 milyon TL’ye çıkarması bu belediyelerde yaşanan talancı yaklaşımı açıkça ortaya koymaktadır. Ceylanpınar belediyesinde belediye bütçesine yüklenilen yük sadece bununla sınırlı kalmamış, belediyeye ait araçların motorları sökülerek 85 araçtan 75'i  kullanılmaz hale getirilmiştir. Cizre Kayyımı,  7 milyon 339 bin 579 TL değerinde taşınabilir demirbaş hibe etmiş, Cizre Belediyespor Erkek Voleybol Takımı’nın kazandığı kupa dahil götürmüştür. 106 milyon TL borç altına sokulan Kızıltepe Belediyesinde ise kayyım hem İŞKUR personellerini hem de kiralık araçları beraberinde götürmüştür. Ayrıca belediyede bulunan saksı, şeker ve çay gibi malzemeleri dahi götürdükleri tespit edilmiştir.

Tüm bu yapılanlar Türk Ceza Kanununa göre suç olmasına rağmen kamu görevlileri hakkında herhangi bir soruşturma açılmamıştır. Yapılan bu talanların seçimin kaybedilmesinin hemen ardından, adeta düğmeye basılmışcasına, partimizin kazandığı tüm belediyelerde yaşanmış olması tek bir merkezden siyasi bir strateji olarak belirlendiğini açıkca göstermektedir. Temel stratejinin partimizin yöneteceği belediyeleri çalışmaz hale getirmek ve bu şekilde Kürt halkını cezalandırmak olduğu aşikardır. Halka hizmetin esas olduğu belediyelerde bu tür tahribatların oluşturulması sadece yerel halka değil, kamu bütçesine de verilen bir zarardır. Kamu görevlileri eliyle kamunun zarara uğratılması hem denetimsizlik hem de keyfilik halini doğurmaktadır. Tüm bu iş ve işlemlerin paydaşı olan kamu görevlileri hakkında etkin soruşturmalar yürütülmesi gelecek dönemlerde benzer durumları yaşamamak adına önleyici nitelik taşıyacaktır.

Tüm bu  gerekçelerden dolayı 48 HDP belediyesinde yaşanan talanların, yıkımların, rüşvetlerin, yolsuzlukların, usulsüzlüklerin belediye bütçelerinde ve de toplumda meydana getirdiği tahribatları etkin bir şekilde araştırılması, bu iş ve işlemlerde rolü olan kişilerin açığa çıkarılması için Meclis Araştırması açılmasını talep ediyoruz. 

24 Nisan 2024