Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonumuzun, Hakkari Belediye Eş Başkanımızın gözaltına alınması ve belediyemize kayyım atanmasındaki gerekçelere ilişkin bilgi notunu aşağıda sunuyoruz:
İçişleri Bakanlığı tarafından bugün yapılan sosyal medya açıklamasında, Hakkari Belediye Eş Başkanımızın “örgüt üyeliği” suçlamasıyla hakkında bir soruşturmanın bulunduğu ve ayrıca Hakkari 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 2014/173 E. sayılı devam eden dava dosyasında “örgüt yöneticisi olmak” suçundan yargılandığı gerekçe olarak gösterilmiştir.
Valiliğin açıklamada söz konusu yaptığı Hakkâri 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 2014/173 E. sayılı dava dosyasındaki iddialar, 2009’dan beri yürütülen, bugüne kadar usuli işlemler yapılan ve ancak 31 Mart seçimlerinden sonra duruşma arasında ivedilikle savcılığa verilerek mütalaası istenmiş bir dosyadır. Yargılamanın bir anda hızlanması, hâkim ve savcıların İçişleri Bakanlığının kayyım siyasetiyle paralel olarak siyasi saiklerle hareket ettiğini göstermektedir. 23 Mayıs’taki son duruşma tutanağından da anlaşılacağı gibi alelacele cezalandırma yönünde mütalaa verilen duruşmada, avukatların savunma yapmak için süre istemesi sonucu duruşma sadece 13 gün sonraya yani 5 Haziran’a ertelenmiştir.
Bu dosyanın soruşturma aşamasındaki kolluk, TEM şube müdürü, savcı ve sulh ceza hakimi Fethullah Gülen örgütüne üye olma iddiasıyla görevden alınmış, haklarında soruşturma ve kovuşturma açılmıştır. Davada soruşturma aşamasında 2 açık tanık Belediye Eş Başkanımız aleyhine ifade vermiş, ancak avukat eşliğinde verdikleri ilk ifadelerinde bu beyanlarını geri çekmiştir. Gizli tanık ise mahkeme huzurunda dinlenmemiş olup beyanları gerçeği yansıtmamaktadır. Hatta gizli tanıklarla ilgili mahkemenin araştırması devam etmektedir. Denilebilir ki bu kişilerin tanıklık sıfatı düşmüştür. Nihayetinde İçişleri Bakanlığının açıklamasındaki iddialar tamamen asılsız ve manipülasyondan ibaret olup mahkemede ispatlanmamıştır.
Hakkari Belediye Eş Başkanımız hakkında örgüt üyeliği suçlamasıyla bugün açılan 2024/2171 sayılı savcılık soruşturmasına yine bugün itibariyle kısıtlama kararı konulmuş, bu sebeple içeriği öğrenilememiştir. Soruşturmanın amacını sekteye uğratacak hiçbir somut durum olmamasına rağmen kısıtlama kararı verilerek savunma hakkı ihlal edilmiştir. Aynı şekilde “katalog suç” denilerek otomatik bir şekilde 24 saat avukat görüş yasağı getirilmiştir.
İddialar ne olursa olsun bir kişi hakkında kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararı olmadıkça o kişinin hiçbir hakkından yoksun bırakılamayacağını ifade eden masumiyet karinesi hem Anayasa’da hem de Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası hukuk metinlerinde güvence altına alınmıştır. Siyasi iktidarın darbeci kayyım uygulamasının hukukla izah edilebilir hiçbir yanı yoktur.
3 Haziran 2024