Kayyıma karşı mitingde ortak çağrı: Kayyım darbesine karşı birleşik mücadeleyi büyütelim

İstanbul Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri, Kartal Meydanında “Emeğimiz ve Özgürlüğümüz İçin Kayyıma Geçit Vermeyeceğiz” şiarıyla aralarında siyasi parti, STK, emek ve meslek örgütleri, kadın ve gençlik örgütlerin temsilcilerinin de olduğu binlerce kişinin katılımıyla bir miting düzenledi.
 
Eş Genel Başkanımız Tülay Hatimoğulları, MYK ve PM üyelerimiz ve milletvekillerimizin katıldığı mitingde, yerine kayyım atanan Hakkari Belediye Eş Başkanı Viyan Tekçe bir konuşma yaptı. 

Tekçe, Hakkari halkının iradesinin yok sayıldığını belirterek tüm saldırılara karşı ortak mücadele etmenin önemine vurgu yaptı. AKP-MHP iktidarının 8 yıldır Kürt halkının iradesini gasp etmek için kayyım uygulamasına başvurduğunu belirten Tekçe, “Bugün yok sayılan sadece Hakkari’nin değil Türkiye’nin iradesidir. Ancak iktidar ne yaparsa yapsın bu meydandaki direnişi kıramayacak. Ortak mücadelemizin temel sloganını tekrar söylüyorum: Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz! “Berxwedan jiyane” diyoruz. İstanbul’dan Hakkari’ye ulaşan direnişimiz sonunda başarılı olacaktır. Direnişe olan inancımla bu alanda olan her birinizi ve mitingi düzenleyen Emek ve Demokrasi Güçlerini selamlıyorum” dedi.

Ortak metin okundu: Bu mitingle sömürüye, baskıya ve kayyım darbesine karşı birleşik mücadelenin adımlarından birini attık 

Miting katılımcısı kurumlar tarafından hazırlanan ortak metni okuyan Günnü Ertaş İnce, AKP-MHP iktidarının ayakta kalabilmek ve varlığını sürdürebilmek için toplumun geniş kesimlerine yönelik saldırılarını sürdürdüğünü ifade etti. İnce, saldırılardan birinin de kayyım darbesi olduğunun söyledi. Hakkari Belediyesine atanan kayyımın "Kürtlerin haklarını ve özgürlük mücadelelerini boğmanın bir aracı" olduğunu kaydeden İnce, kayyımın eşit ve özgür biçimde ortak yaşamı isteyen her kesime dönük bir saldırı olduğunu söyledi. Ortak metinde şu ifadeler yer aldı:

“12 Eylül darbe anayasasını bile rafa kaldıran iktidar bloku, ‘yeni anayasa’ ve ‘yumuşama’ adı altında toplumsal tepkiyi kontrol altına almaya çalışırken, üçüncü kayyım dönemiyle Kürt halkının seçme ve seçilme hakkını tümden ortadan kaldıran bir ‘Kürt normali’ yaratmak istiyor. Milliyetçiliği körükleyerek toplumu kutuplaştırmaya çalışıyor. DEM Parti’nin kazandığı belediyeleri darbe yöntemleriyle ele geçirmeye çalışıyorlar.
 
Bizler biliyoruz ki kayyım saldırısı sadece bir belediyeye el koymak, darbe yapmakla sınırlı değildir. Orta Vadeli Program, yeni vergi yasası, sınır ötesi operasyon hazırlığı, 1 Mayıs, Kobanê tutuklamaları bir bütündür. AKP-MHP blokunun milyonlar için büyük bir yıkım anlamına gelen ekonomi politikalarını hayata geçirmek için baskı ve zorbalığın dozunu artırmaktan başka çözümü olmadığını biliyoruz. Sermaye düzeninin hukukuna göre bile yasal olmayan bu saldırılara karşı öncelikle işçi ve emekçiler olmak üzere toplumun tüm kesimleri karşı durmalıdır. Dün Van’da halkın iradesiyle geri püskürtülen kayyım saldırısını, bugün de Hakkari’de püskürteceğiz. Bugün burada gerçekleştirdiğimiz bu mitingle sömürüye, baskıya, zorbalığa, kayyım darbesine karşı birleşik mücadelenin adımlarından birini attık. Bu adımlarımızı güçlendirerek ortak mücadele zeminlerimizi çoğaltacağız, saldırılara gereken yanıtı vereceğiz.
 
Sermaye sınıfı ve onun hizmetinde olan AKP-MHP iktidarı yoksullukla ve geleceksizlikle karşı karşıya kalan işçilerin, emekçilerin, gençlerin, halkların kabaran öfkesinden korkuyor. Bunun için baskı ve zorbalığı arttırıyorlar. 1 Mayıs alanı olan Taksim’i yasaklıyorlar, keyfi yasaklara karşı duranları tutukluyorlar. 1 Mayıs da Taksim de yasaklanamaz. 1 Mayıs’a, Taksim’e, tutsaklara özgürlük için mücadeleye devam edeceğiz.
 
Gezi Davası ve Kobanê Kumpas Davasında halkların haklı ve meşru talepleri için verdiği mücadeleyi şiddet kullanarak, yargıyı araçsallaştırarak engellemeye çalışıyorlar. Baskıcı ve gerici iktidara, destekledikleri IŞİD gibi çetelerin saldırılarına geçit vermeyeceğiz. Gezi ve Kobanê davalarında tutsak edilen dostlarımızı ve yoldaşlarımızı alacağız, AKP-MHP’yle birlikte tüm çeteleri; bu kara para, mafya ve talan iktidarını tarihin çöplüğüne göndereceğiz.
  
Orta Vadeli Plan adı altında sunulan ‘Mehmet Şimşek programıyla’ işçi ve emekçilerden daha fazla çalarak sermaye çevrelerini ihya etmeyi planlıyorlar. Saray bir saatte 81 asgari ücret yutarken, tasarruf tedbirleri adı altında kamu emekçilerinin ve engellilerin kazanılmış haklarına bile göz dikiyorlar. Asgari ücretle dayatılan sefaleti, şirketlere peşkeş çekilen işsizlik sigortası fonu ve diğer fonların yağmasını, toplumun sırtına yeni vergi paketi biçiminde yüklenen faturayı kabul etmiyoruz. İnsanca yaşamaya yeten ücret için asgari ücrete zam şart diyoruz. Vergi soygununa son diyoruz.
 
Etki Ajanlığı Yasasıyla, gerici eğitim müfredatıyla, ÇEDES’le, sivil toplum örgütü olarak sundukları ve kamu kaynaklarını akıttıkları tarikatlarla toplumu kuşatmaya çalışıyorlar. ‘Dindar ve kindar nesil’ yaratma adımlarını hızlandırıyorlar. Bu saldırı iktidarın toplumu tek tipleştirme ve sosyal, kültürel, akademik alanda hakimiyet kurma saldırısıdır. Dindar ve kindar nesiller olmayacağız. Bilimsel, laik, demokratik bir eğitim mücadelemizi büyüteceğiz. Gericiliğin, Alevilik başta olmak üzere farklı kimlik ve inançlara tahammülsüzlüğün, kindarlığın ve nefretin neden olduğu Madımak Katliamını ve orada kaybettiğimiz canları unutmayacağız.
  
Anayasa’da yer alan sendikal örgütlenme hakkı keyfi gerekçelerle engelleniyor. İşçi sınıfı ve emekçilere sermayenin itaatkâr köleleri olun diyorlar. Tüm saldırılara rağmen işçilerin, emekçilerin hak mücadelesini engelleyemediler, engelleyemeyecekler. Her fabrikada, işletmede, havzada örgütlenmeye, fiili meşru mücadeleyi büyütmeye devam edeceğiz. Bugün birçok meydanda, fabrikada, işletmede olduğu gibi zulmün ve köleliğin olduğu her yerde direniş ateşini büyüteceğiz.
  
Söz, basın, gösteri hakkımıza saldırıyorlar. Gazetecileri, mücadeleci güçleri baskı ve tutuklama terörüyle sindirmeye çalışıyorlar. Meydanlar da sokaklar da bizim. Saldırılar karşısında demokratik hak ve özgürlüklerimizi kullanmamızı engelleyemezsiniz. Devrimci muhalif gazetecileri tutuklayarak gerçekleri karartamazsınız. Zindanlarda olan mücadele dostlarımıza, onurlu basın emekçilerine selam olsun!
  
Kadınları ikincil cins gören politikalara her gün yenileri ekleniyor. ‘Ailenin korunması’ adı altında kazanılmış haklarımıza göz dikiyorlar. Kadın cinayetlerinde ve çocuk istismarında cezasızlık politikasına devam ediyorlar. Kadın ve LGBTİQ+ düşmanı politikalara geçit vermeyeceğiz. Katledilen her bir arkadaşımızın hesabını soracağız. Toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesini büyütmeye devam edeceğiz. İstanbul Sözleşmesi’nden ve kadınları şiddete karşı koruyan 6284’ten vazgeçmeyeceğiz
  
Doğal çevre rant uğruna yağmalanıyor. Kapitalizmin hizmetindeki iktidarların çıkarlarını korudukları şirketlerin, mevcut yasaları dahi hiçe sayarak gerçekleştirdiği ekolojik yıkım her geçen gün artıyor. Yeterli önlemler alınmıyor, özelleştirilmelerle kamu hizmetleri denetimsizce şirketlere devrediliyor ve sözde güvenlik politikaları adı altında Diyarbakır, Mardin ve diğer bölge illerinde ormanlık alanlar yok ediliyor. Doğaya ve insana düşman AKP iktidarı şimdi de hayvanların uyutulması adı altında yeni bir katliama hazırlanıyor. Doğal çevrenin yağmalanmasına, hayvanların katledilmesine geçit vermeyeceğiz.
 
Emekçilerin ekmeğini küçültüp geleceğini çalanlarla, rezerv alan oyunuyla halkın evini gasp etme planları yapanlarla Kürt halkının siyasi iradesini çalmaya çalışanlar aynı güçlerdir. Bu saldırıları ortak mücadelemizle durduracağız. Emperyalistler ve işbirlikçileri, dünyanın her yerinde savaş politikalarını derinleştiriyorlar. Halklara karşı yürütülen savaşların karşısındayız. Buradan bir kere daha haykırıyoruz: Emperyalistler, işbirlikçiler Ortadoğu’dan defolun! Emperyalistlerle imzalanan tüm açık gizli anlaşmaların iptal edilmesi için, ülkenin dört bir yanında kurulu olan NATO üsleri ve militarist aygıtların dağıtılması için mücadelemizi büyüteceğiz.
   
AKP-MHP blokunun Filistin’de yaşanan soykırım karşısındaki ikiyüzlü tutumundan da görüldüğü gibi, emperyalizme yaranmak için her türlü algı operasyonu hayata geçiriliyor. Filistin halkının katliamına ortak olmak anlamına gelen ticari ve diplomatik vb. ilişkiler olduğu gibi sürdürülüyor. İsrail’le ticari, askeri, akademik vb. ilişkileri sürdürenler Filistin’de yaşanan katliamın ortaklarıdır. Filistin halkının yanında olmaya devam edeceğiz. İsrail’le başta ticari ve askeri ilişkiler olmak üzere tüm ilişkilerin kesilmesi için mücadelemizi büyüterek sürdüreceğiz.
  
Bütün işçileri, emekçileri, halkları, ezilen ve sömürülen tüm kesimleri emeğimize ve özgürlüğümüze sahip çıkmaya, kayyımlarla dayatılan saldırılara karşı mücadeleyi büyütmeye davet ediyoruz. Fabrikalarda, mahallelerde, okullarda, evlerde, tarlalarda; hayatın olduğu her yerde baskı, sömürü, sefalet dayatanlara, kayyım darbesini devreye sokanlara karşı birleşik mücadeleyi büyütmek için daha güçlü adımlar atmaya çağırıyoruz. Eşit, özgür, savaşın ve sömürünün olmadığı bir dünya yaratmak için seferber olmaya çağırıyoruz.”
 
Yapılan konuşmaların ardından miting Onur Akın, Adalılar ve Arhat’ın sahnede seslendirdiği şarkılarla son buldu.

29 Haziran 2024