Koçyiğit: Tüm demokrasi güçlerini kayyıma karşı halk iradesini savunmaya çağırıyoruz

Hakkari’de yaşanan irade gaspına karşı Merkez Yürütme Kurulumuz olağanüstü toplandı. Grup Başkanvekilimiz Gülistan Kılıç Koçyiğit, toplantı devam ederken Genel Merkezimizde yaptığı basın toplantısında MYK’mızın aldığı kararları açıkladı. Koçyiğit, şunları söyledi:

Verilen bu kararların siyasi olduğunu herkes biliyor

Bugün basın toplantımızı Meclis’te yapacaktık, ancak sizin de bildiğiniz gibi Hakkari Belediyemizin gaspıyla güne uyandık. Bu nedenle MYK’mız ve ilgili komisyonlarımızla olağanüstü bir toplantı aldık ve o toplantının sonuçlarını da sizlerle paylaşacağız. 

Hakkari Belediye Eş Başkanımız Mehmet Sıddık Akış, bugün sabah Van’da gözaltına alındı. Sonrasında da Hakkari Belediyemiz polisler tarafından ablukaya alındı. Seçilmiş belediye meclis üyelerimizin ve belediye çalışanlarımızın belediyeye girmelerine izin verilmezken, Vali Yardımcısı belediyeye girerek eş başkanımızın görevden alındığını önce şifahen ifade etti. Sonrasında İçişleri Bakanlığı belediyemize kayyım atandığını ilan eden bir açıklama yaptı. Kayyım atadıkları belediye başkanımız için uydurma gerekçeler sunarak bu hukuksuz sürece bir hukuksal kılıf giydirmeye çalıştıklarını çok iyi biliyoruz. Ülkede hukukun ne hale geldiğini hepimiz biliyoruz ve verilen bütün kararların aslında siyasi olduğunu, yargının siyasetin aparatı haline geldiğini sadece biz değil bütün Türkiye halkları ve dünya kamuoyu çok iyi biliyor. 

Kürt halkı darbeci kayyımları süpürüp tarihin çöp sepetine gönderdi 

Görevden alma, irade gaspı ve hukuki bir kılıf uydurarak demokrasiye darbe yapma bu iktidarın bu yüzyılda işlediği en korkunç suçlardan biridir. Şimdi yine her zaman yaptıkları gibi demokratik siyasetle ilgili karalama ve algı operasyonlarıyla toplumu manipüle etmeye çalışıyorlar. Kendini Anayasadan üstün gören bir parti aklıyla yönetiliyor tüm Türkiye. İstediği zaman seçim yapan, istediği yapan seçim yenileyen, istediğinde de belediyeye seçimsiz kayyım atayan bir iktidar Türkiye’yi yönetiyor. Fakat iktidarın hesaba katmadığı bir şey var, o da demokrasiyi halkın söke söke aldığı gerçeğidir. 31 Mart seçimlerinin en önemli sonuçlarından biri de Kürt halkının darbeci ve talancı kayyımları süpürüp tarihin çöp sepetine göndermesiydi. Bugünkü kayyım kararıyla iktidar, 31 Mart seçimlerindeki yenilginin intikamını belediyelerimizden almaya başladı. Biliyorsunuz, öncesinde Van’da Belediye Eş Başkanımız Sayın Abdullah Zeydan’a memnu haklarını almış olmasına rağmen seçildikten sonra adeta bir tuzak kurarak mazbatasını vermediler. Van halkı iradesine sahip çıktı ve zaten kendisine ait olanı geri aldı.  Türkiye’deki demokratik muhalefetin ve siyasi partilerin bu yöndeki pozitif ve demokrasiden yana olan tutumlarının da altını çizmek istiyorum.

İptal ettikleri seçimde farkı ona katladık, AKP-MHP iktidarı boyunun ölçüsünü aldı

Daha dün, türlü hilelerle yenilemeye çalıştıkları Hilvan seçimlerinde yeniden DEM Parti kazandı. İptal ettikleri seçimde farkı ona katladık. Hilvan’da hileciler ve AKP-MHP iktidarı boyunun ölçüsünü aldı. Halkımız yine iradesine sahip çıktı ve en güzel cevabı sandıkta verdi. 

Bir ay önce rant odakları, belediyeleri talan eden klikler kazandığımız belediyelere ait gasp etme girişimlerinin sözlü duyurusunu yapmaya başlamışlardı. Kazanılmış belediyelerimize yönelik asılsız iddialarla, ısmarlama talimatlarla ve siyasi hazımsızlık sonucu yapılan gasp girişimleri demokrasinin temel ilkelerine ve halkın iradesine açık bir saldırıdır. Mehmet Sıddık Akış ön seçimde belirlenmiş adayımızdı. Akış seçimle iş başına gelen, yerel ihtiyaçları bilen bir arkadaşımızdır. Hizmet üretmeye gönül vererek belediye eş başkanı olmuştur. 

Kürt’e uygulanan OHAL, istisna hukuku hiç bitmiyor

Bu OHAL hukukudur. Şu anda uygulanan OHAL hukukudur. KHK ile getirdikleri irade gaspını siyasi darbelerle bugün hala Kürtlere karşı kullanıyorlar. Kürt halkının iradesini sindirme, yıldırma politikası olarak kullanılıyor. Yani Kürt’e uygulanan OHAL hiç bitmiyor, Kürt’e uygulanan istisna hukuku hiç bitmiyor bu ülkede. Biz ne kadar demokratik siyasette ısrar ediyorsak, iktidar da o kadar bu ısrarımızdan bizi vazgeçirmeye çalışıyor. Normalleşme ve yumuşama safsatası günlerdir almış başını gidiyor. Bu mudur normalleşme? Bu mudur demokratik anayasa için attığınız ilk adım? AKP-MHP iktidarının normalleşme iddiası çökmüştür. Yeni anayasa iddiaları kayyım enkazının altında kalmıştır. Yeni anayasa iddiasının ve normalleşmenin Kürtleri kapsamadığı bir kez daha açığa çıkmıştır. 

Halkımızın hakkı olan hizmeti yarım bırakmanıza asla müsaade etmeyeceğiz

31 Mart’tan bu yana aslında halkımız bir nefes aldı. Kayyımların zevk ve sefa içinde yaşayarak bıraktıkları tahribatı onarmak için arkadaşlarımız kollarını sıvadılar ve dört koldan çalışma yürütüyorlar. Kayyım siyasetinin çoktan iflas ettiğini; kayyımların rüşvet, yolsuzluk, yandaş kayırmacılığı ve Kürt düşmanlığından başka bir miras bırakmadığını hepimiz çok iyi biliyoruz. Hakkari Belediyemizin toplam borcu 348 milyon. Fakat bu 348 milyona rağmen arkadaşlarımız göreve geldikleri günden beri halka hizmet etmeye çalışıyor. Bu süreci de halkımız büyük bir coşkuyla karşıladı. İşte ne bu coşkuyu yarım bırakmanıza ne de halkımızın hakkı olan hizmeti yarım bırakmanıza asla müsaade etmeyeceğiz. Hakkari halkı kendisini temsil edeceğine inandığı kişiyi seçmiş ve önümüzdeki 5 yıl için onunla yol yürümek istediğini beyan etmiştir. Sandıkta bunun iradesini ortaya koymuştur. Fakat bugünkü gasp girişimi halkın beklentilerini boşa çıkarmanın ve yerel demokrasiyi işlevsiz hale getirmenin önünü açmıştır. Yerel yönetimler demokrasinin kılcal damarlarıdır. Halkın iradesi seçimle tecelli etmiştir. Siyasi rekabeti sandıkta kaybetmiş olanların hukuk dışı anti-demokratik uygulamaları bu gerçeği asla değiştirmeyecektir. 

Türkiye demokrasisine ve tüm muhalefete kurulmuş bir tuzaktır

Belediyelerimize dönük bu hukuksuzluk sadece Hakkari halkına ya da sadece DEM Parti’ye değildir. Tüm demokrasi güçlerine ve yüzyıllar öncesinde insanlığın büyük mücadelelerle kazandığı seçme ve seçilme özgürlüğüne yapılmıştır bu darbe. Tüm demokratik kamuoyu bu konuyla ilgili tepkisini en yüksek şekilde göstermelidir. Siyasi partiler, sivil toplum, aydın ve sanatçılar ve yüreği demokrasiden yana atan herkes kayyım hukuksuzluğuna karşı ses çıkarmalı, Hakkari halkının iradesinin yanında olduğunu göstermelidir. 31 Mart seçimlerinde kaybettiklerini kayyım yoluyla geri almalarına bir kez izin verirsek, Hakkari’de başlayan saldırı ve gasp dalgasının nerede sonuçlanacağını tahmin etmek hiç de zor değil. Bu Türkiye demokrasisine ve tüm muhalefete kurulmuş bir tuzaktır. Türkiye’nin ikinci yüzyılında demokratikleşme mücadelesinin önüne kurulmuş bir barikattır. O nedenle burada anlattığımız sadece Hakkari’nin değil, sadece DEM Parti’nin değil tüm ülkenin hikayesidir. Seçimlerde oy kullanmış tüm yurttaşlar kendi oylarına saygı duyulmasını nasıl istiyorsa Hakkari için de aynı duyarlılığı göstermelidir. Bu karar Türkiye demokrasisine ve muhalefete kurulmuş büyük bir kumpastır. Muhalefeti ve demokrasi mücadelesini bölmeye, sekteye uğratmaya çalışan büyük bir tuzaktır. 

Kesintisiz nöbet başlatıyoruz

O nedenle tüm demokrasi güçlerini bu tuzağı boşa çıkarmaya, yan yana durmaya ve hukuksuzluk ve gasp girişimine karşı hep beraber mücadele etmeye davet ediyoruz. Yaptığımız toplantı sonucunda aldığımız bir dizi karar var. Onları da sizinle paylaşmak istiyorum. Zaten sabahın ilk saatlerinde yakın illerde olan milletvekillerimiz, PM ve MYK üyelerimiz çok hızlı bir şekilde Hakkari’ye geçti. Hakkari’de demokratik protesto hakkımızı sonuna kadar kullanacağız, halkımıza ait olan belediyemizi sonuna kadar savunacağız. Yerleşik hale getirilmeye çalışılan kayyım siyasetine karşı bütün belediyelerimizin önünde de demokrasiyi, halk iradesini ve belediyelerimizi savunmak için kesintisiz nöbet eylemleri başlatacağız. Bütün halkımızı, demokratik kitle örgütlerini ve vicdan sahibi herkesi bu nöbetlerde yer almaya, yanımızda olmaya davete ediyoruz. 

Bütün bu eylem ve etkinlikleri emek ve demokrasi güçleriyle birlikte yapacağız


Eş Genel Başkanımız Tülay Hatimoğulları’nın bugün İstanbul’da bir dizi programı var, yarın Hakkari'ye geçecek. Yine DBP Eş Genel Başkanları ve parti yönetiminden bir heyet Hakkari’ye hareket etti. Bugün Türkiye’nin her tarafında, bölgede her yerde demokratik tepkilerimizi ortaya koyacak eylem ve etkinlikler ilçe örgütlerimiz tarafından organize ediliyor. Bütün bu eylem ve etkinlikleri emek ve demokrasi güçleriyle birlikte yapacağız. Bugün saat 18:00’de İstanbul Şişhane’de bir buluşma gerçekleşecek. Eş Genel Başkanımız Tülay Hatimoğulları da açıklamaya katılacak. Emek ve Özgürlük İttifakının bileşenlerinin ve tüm demokratik muhalefetin de bu açıklamaya katılması için çağrı yapmak istiyorum. Muhalefet partilerine bu hukuksuz sürecin hızlı bir şekilde enformasyonunu yapacağız. Ayrıca uluslararası arenada bu yaşanan hukuksuzlukları duyuracak bir çalışmayı da Dış İlişkiler Komisyonumuz başlatmış durumda. 

Dosyaya gizlilik kararı konulmuş

İlk elden bunları ifade etmek istiyorum. Çok kısa şunu söylemek istiyorum. İçişleri Bakanının açıklamasını görmüşsünüzdür. Aslında kime yönelik yazıldığı belli bir açıklama. Tamamen hukuku ayaklar altına alan bir açıklama. Masumiyet karinesini hiçe sayan, hiçbir şekilde yürüyen soruşturma ve kovuşturma ile ilgili olmayan çok ciddi bir karalamanın ve manipülasyonun bizzat İçişleri Bakanlığının web sitesinden yayımlanmış olduğunu gördük. Bunu da aslında buradan kınadığımızı ifade etmek istiyorum. Belediye Eş Başkanımız Mehmet Sıddık Akış’ın 2014’te başlayan bir dosyayı vardı ve bu dosyası nedeniyle 2024’te başlayan bir soruşturma gerekçesiyle bugün gözaltına alındı. Hızlı bir şekilde kısıtlılık kararı alındı. Muhalefete ve Kürtlere yönelik bütün soruşturma ve kovuşturmalarda yapıldığı gibi gizlilik kararı konuldu. O yüzden dosyanın içeriğine avukat arkadaşımız ulaşamıyor.

Kayyımcı zihniyet kaybedecek 

Belediye Eş Başkanımızla 24 saat görüşemeyecekler ve bütün bunlar aslında yargının araçsallaştığının çok tipik bir örneği. Bunu neden söylüyorum? Bu soruşturma 2010’dan beri devam ediyordu. Yürütülen soruşturma 2014’te bu davaya döndü. 31 Mart seçimlerinden sonra da hızlı bir şekilde savcılığa talimat verildiğini görüyoruz. Savcılık çok hızlı bir şekilde mütalaa verdi. Avukatların savunma için süre isteme taleplerine rağmen bu süre gözetilmedi ve sadece 13 gün sonraya yeni savunma tarihi verildi. Yani 5 Haziran’da aslında Mehmet Sıddık Akış’ın bir duruşması vardı 2014’te başlayan bu soruşturma nedeniyle ama bunu bile beklemediler. Halen ellerinde hiçbir yargı kararı yok, birinci derece mahkeme kararı yok. Onaylanmış bir cezası yok. Buna rağmen İçişleri Bakanı Goebbels gibi davranmış ve bir hukuksuz açıklama yaparak Belediye Eş Başkanımızın masumiyet karinesini ve hukuksal haklarını çiğnemiştir. Bununla da yaptıkları hukuksuzluğa taraftar bulmaya çalıştıklarını, yaptıkları hukuksuzluğu Türkiye’nin batısında meşrulaştırmaya çalıştıklarını açık bir şekilde görüyoruz. Bunu kabul etmeyeceğiz. Kesintisiz bir mücadele sürecini hep beraber başlatacağız. İnanıyorum ki Türkiye halkları, Türkiye’nin toplumsal muhalefeti bu süreci başarıyla kazanacak ve bu kayyımcı zihniyet kaybedecek. 

Soru: Muhalefet partileriyle bir temas oldu mu? Nöbetler tüm şehirlerde mi olacak?

İlk andan Meclis zemininde partileri bilgilendirdik. Ancak ben şimdi toplantıdan çıktığım için yeni bir gelişme var mı ya da arandı mı bilemiyorum. Nöbetlerimiz şu anda belediyelerimizin olduğu her yerde belediyelerin önünde olacak. Bunun dışında da çeşitli kentlerde belediyeleri, halkın iradesini ve demokrasiyi savunacağımız bir nöbet eylemi başlatacağız. Nöbet yerlerini il örgütlerimiz belirleyecek. Demokrasi güçleriyle birlikte bu süreçleri yürütmeye çalışacağız. 

3 Haziran 2024