Engelliler Komisyonu Eş Sözcümüz Hatice Betül Çelebi'nin açıklaması:
Eğitim sisteminde yıllardır var olan sorunlara çözüm bulunmadan milyonlarca öğrenci ve engelli öğrenciler ders başı yaptı. Engellilerin eğitim alanlarına ulaşabilmelerinin ön koşulu, yaşadıkları binalardan tüm eğitim mekanlarına kadar erişilebilir araçlarının (toplu taşıma, yol ve geçitleri, kaldırım ve yaya yollarının inşa edilmesi, kamu binalarının levhalandırılması vb.) alternatif ve destekleyici iletişim sistemlerinin kullanılması, Rehberlik Araştırma Merkezlerinde (RAM) çok kültürlü ve çok dilli eğitsel değerlendirme kitlerinin oluşturulmasıdır. Ancak Türkiye’de nerdeyse tüm okullardaki işitme, görme, zihinsel, ortopedik ve nöro-çeşitlilik konusunda farklılık gösteren engelli kişilerin eğitim hakkı sistematik ihlal riski altındadır. Engel gruplarına özgü bireyselleştirilmiş eğitim müfredatları ve kadroları hiçbir okulda tam anlamıyla düzenlenmiş değildir. Özel eğitimciler başta olmak üzere ilgili meslek gruplarının ataması yapılmadığı için hala yüzbinlerce “ücretli” öğretmen özel eğitim okul ve sınıflarında özlük haklarından uzak bir şekilde eğitim vermeye çalışıyor. Bu durum hem öğretmenlerin insan onuruna yakışır iş ve yaşam koşullarını engellemekte hem de engelli çocukların gelişimine zarar vermektedir.
Öte yandan her eğitim döneminde kamuoyuna yansıyan pratiklerden biliyoruz ki; veliler, öğrenciler, öğretmenler, idareciler ve hatta özel eğitim öğretmenleri, engelliler için hak odaklı bir farkındalık ve tutum içerisinde değildir. Öğretmenler bile zaman zaman engel grupları içinde ayrımcılık yapabilmektedir. Engellilerin eğitime erişiminin önündeki temel engeller; sağlamcı söylem ve pratiklerle erişilebilir olmayan eğitim mekanları ve evrensel insan haklarına dair öğretmen yetiştirme programlarının yetersizliğidir.
BM engelli hakları sözleşmesinin 24. Maddesi gereğince Türkiye hükümetleri eğitim hakkının uygulanma koşullarını taahhüt etmiştir. Ancak uygulamada milyonlarca engellinin temel, mesleki, örgün ve yaygın eğitim imkanlarına erişemediğini biliyoruz. Türkiye’de erkek engellilerin yüzde 28,5’i kadın engellilerin ise yüzde 52,5’i ilkokul mezunu bile değildir. Yükseköğrenime erişebilen kadın engelli oranı yüzde 2’nin, erkek engelli oranı ise yüzde 3’ün altındadır. Bu vahim tablo engellilerin eğitim hakkının sistematik ihlalinin temel göstergesidir. Eğitim süreçlerinde engelli bireylerin dışlanmaları, damgalanmaları, izole edilmeleri, ayrımcılığa uğramaları ve mikro saldırılara maruz bırakılmaları sağlamcı ve ayrımcı bir ideolojinin sonucudur. Eğitimde sistematik ayrımcılığa maruz kalan engellilerin başvuru ve hak arama mekanizmaları işler hale getirilmiş olsaydı bu konudaki ayrımcı uygulamalar yaptırıma maruz kalabilirdi.
“Kötü şartlarda olsa” bile kaynaştırma eğitim imkanına kaç engellinin erişip erişemediği, erişse bile kaç öğrencinin ayrımcılığa maruz kaldığı kamuoyuna açıklanmamaktadır. Bununla birlikte atanmış müdürlerin kaynaştırma öğrencilerini okullarda istemedikleri yine her dönem başı basına haber olmaktadır. Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği ve ilgili genelgelerde bütünleştirilmiş eğitimden bahsedilse bile, Türkiye’de bütünleştirilmiş eğitim için gerekli altyapı, müfredat, öğretmen yetiştirme programı ve denetim sistemleri oluşturulmadığından, bütünleştirilmiş eğitim felsefesine uymayan şekilde hala engel gruplarına farklı okullarda eğitim verilmeye devam ediliyor.
Okul binalarında rampa, asansör, sınıf geçitleri, lavabo-WC düzeni ve diğer kullanım alanlarının çok büyük oranda erişilebilir olmadığı, bütünleştirilmiş eğitim sistemine cevap olmadığı basit bir gözlemle açığa çıkmaktadır. Okul servislerinin, kantinlerinin, kütüphanelerinin neredeyse tümü engeliler için uygun değildir. Özel eğitim okul servis çalışanlarının büyük bir kısmı sağlamcı bir yaklaşımla çoğu zaman öğrencileri okula getirip götürmedikleri, öğrenciyi servise indirip bindirmesi gereken yerlerde indirip bindirmedikleri konusundaki şikayetler devam etmektedir. 1.5 milyondan fazla kişinin istihdam edildiği MEB bünyesinde istihdam edilen işaret dili tercümanı sayısı iki elin parmağını geçmemektedir. Yine “Özel Eğitim bütçesi ve kadrosunun” yeterli olmadığı, birçok öğrencinin hak ettiği eğitim ortamına bu nedenle erişemediği bilinmelidir. Toplam bütçe içindeki engelli hizmetleri payı olan yüzde 1,6 içerisinde “eğitim için ayrılan oranın” çok sembolik kaldığını biliyoruz. Mevcut durumda MEB’e bağlı okulların bütçesi içerisinde engellilerin eğitimi için yeterli bir bütçe, kadro, müfredat çalışması yapılmamıştır. Engelli bireylere özel eğitim destek hizmeti sunma vasfına sahip rehabilitasyon merkezlerinin çok büyük bir bölümünde ise rantlar dönmekte, gerekli denetimler yapılmamaktadır.
Engelliler için yardımcı teknolojilere erişim, bireyin bağımsız bir yaşam sürdürmesi için elzem yardımcı kaynaklardır. Ancak devam eden ekonomik kriz ve okulların bu kapsamdaki destekleri sunmaması nedeniyle engelliler bu teknolojilerden yararlanamamaktadır. Braille veya işaret dili ile üretilmiş materyallerin çoğaltılması ve genel erişime açılması engelli haklarının görünürlüğünü sağlayacaktır.
DEM Parti olarak engelli çocukların eğitim hakkı için müfredatın sağlamcılıktan arındırılması, eğitim kadroları içerisine engelli hakları farkındalığı eğitimlerinin verilmesi, öğretmen yetiştirme programlarının evrensel insan haklarını gözeterek tekrardan oluşturulması, MEB bünyesinde her okulda bir işaret dili tercümanının istihdam edilmesi, özellikle otistikler başta olmak üzere nöroçeşitliler ve fizyoçeşitlilier için işaret dili, braile alfabesi, alternatif ve destekleyici iletişim sistemleri desteğinin sağlanması, üniversitelerde özel eğitim bölümlerinin desteklenmesi, tüm eğitim mekanlar için hem fiziki hem dijital erişilebilirliğinin sağlanması, engellilere yönelik eğitim alanındaki ayrımcı uygulamaların sonlandırılması gerektiğini bir kere daha ifade ediyoruz. Engelli çocukların eğitimleri ile ilgili tek hikayenin ve anlatının farklılıklar için eşitlik, demokrasi, adalet ve özgürlük olacağı bir mücadeleyi kararlılıkla sürdüreceğiz ve mutlaka kazanacağız.
Hatice Betül Çelebi
Engelliler Komisyonu Eş Sözcüsü
11 Eylül 2024