Grup Başkanvekillerimiz Gülistan Kılıç Koçyiğit ve Sezai Temelli, Sarıyer’de bulunan Santa Maria Kilisesi’ne yönelik saldırıya, IŞİD’in Türkiye’de yapılanmasına ve saldırılarına kapı aralayan zaafiyetlerin araştırılması amacıyla Meclis Araştırması açılmasını istedi. Önergede şu ifadeler yer aldı:
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Geçtiğimiz günlerde basına yansıyan haberlere göre, IŞİD Horasan Grubu’nun Türkiye’de başta İstanbul olmak üzere çeşitli kentlerde örgütlendiği, örgüte militan kazandırdığı belgelerle ortaya çıkmıştır. Söz konusu belgelerde, söz konusu grubun militanlarının Afganistan ve İran pasaportlarıyla Türkiye’de silahlı eğitim alarak Afganistan’a yollanmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti Devlet yetkilileri her ne kadar IŞİD’le mücadelenin etkin bir şekilde yürütüldüğünü iddia etse de IŞİD Horasan Grubu’nun Türkiye’yi üs olarak kullanmasının ortaya çıkması kolluk kuvvetlerinin IŞİD’le mücadelede yetersiz kaldığını göstermektedir. Türkiye’de Gar Katliamı, Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) 2015 yılında Diyarbakır mitingine yönelik bombalı saldırı, Suruç Katliamı olarak bilinen saldırılarda IŞİD yüzlerce yurttaşın ölümüne ve binlerce yurttaşın yaralanmasına neden olmuştu. Son olarak geçtiğimiz günlerde, İstanbul Sarıyer’de bulunan Santa Maria Kilisesi’ne yönelik saldırıyı da aynı örgüt üstlenmesi, kolluk kuvvetlerinin IŞİD’e karşı mücadelede zafiyetinin devam ettiği görülmektedir. Bu sebeple, TBMM’de bütün siyasi partilerin dahil olacağı bir komisyonun IŞİD’in Türkiye’de yapılanmasına ve saldırılarına kapı aralayan zafiyetin araştırılması amacıyla Anayasa’nın 98’inci ve İçtüzüğün 104’üncü ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılması için gereğini arz ve teklif ederiz.
GEREKÇE
2011’de Suriye’de yaşanan siyasi istikrarsızlığa paralel olarak IŞİD Suriye’de güç kazanmış ve Irak ve Suriye’de 110.000-120.000 kilometrekarede hakimiyet sağlamıştı. Hakimiyet sağladığı coğrafyada toplu katliamlar yapması yetmezmiş gibi, yanı başındaki Türkiye’de, hatta Orta Afrika, Kuzey Afrika ve Avrupa’da sivillere yönelik çok sayıda kanlı eylemler gerçekleştirmiştir. 2014 yılında da Kürtlerin kontrolünde bulunan Kobane’ye karşı büyük bir askeri operasyon başlatmış ve bu hamleye karşılık bütün dünya halkları Kobane’nin IŞİD’e karşı korunması için çağrılarda bulunmuştur. Bu çağrıya karşılık IŞİD’e Karşı Mücadelede Uluslararası Koalisyon kurularak Suriye’deki Kürtlerle birlikte IŞİD’e karşı kesintisiz mücadele başlatılmıştır. IŞİD’e karşı başlatılan bu mücadele sonucunda IŞİD’in Suriye ve Irak’ta toprak egemenliği sona erdirilmiş ve örgütün eylem gücü önemli oranda azaltılmıştır.
IŞİD’in Suriye’de hakimiyet kurduğu son kent Baguz da Demokratik Suriye Güçleri (DSG) tarafından geri alındıktan sonra örgüt, Suriye’de çöllere çekilip örgütlenmesini ve eylem planlamalarını yer altından yürütmüştür. Suriye’de, Türkiye’de ve Avrupa’da da yaptığı eylemlerden anlaşılacağı üzere örgüt teritoryal anlamda kayıp yaşamış olsa da eylem kapasitesini etkin bir şekilde korumaktadır. Özellikle, siyasi istikrarsızlığın derinleştiği bölgeleri üs olarak kullanan IŞİD, ABD’nin Afganistan’dan çekilmesiyle birlikte 2013 yılında kurulan IŞİD Horasan Grubu’nu daha da etkin hale getirilerek adını Türkiye ve dünya kamuoyuna duyurmayı başarmıştır.
IŞİD Horasan Grubu olarak bilenen yapı, IŞİD’in Suriye’de “hilafet” ilan etmesiyle birlikte El-Kaide’den ayrılan grup tarafından kurulmuş ve IŞİD’e ve “hilafete” olan bağlılığını ilan etmiştir. IŞİD adına Afganistan ve Pakistan’da binlerce kişinin ölümüne neden olan eylemler gerçekleştiren örgüt, Taliban’ın Afganistan’ın yönetimine geçmesiyle birlikte daha etkin ve aktif bir şekilde kanlı eylemlerini sürdürmüştür. Basına yansıyan son bilgilere göre, söz konusu örgüt Türkiye’yi önemli bir üs olarak kullandığı belgelerle ortaya çıkmıştır. Özellikle örgüte eleman temin etmek için Türkiye’de başta İstanbul olmak üzere çok sayıda kentte faaliyet yürüten Horasan grubu, Türkiye vatandaşları dahil olmak üzere Kazak, Kırgız, Özbek ve Tacik gibi Orta Asya ülkeleri vatandaşlarını da Türkiye’de örgütlediği, askeri eğitim verdiği ve sonrasında Afganistan’a savaşa gönderildiği ortaya çıkmıştır. Horasan Grubu adına faaliyet yürüten IŞİD üyelerinin daha önce Türkiye’den sınır dışı edildiği fakat sahte pasaportlarla yeniden faaliyet yürütmek için Türkiye’ye geldiği ortaya çıkmıştır. Basına ve ilgili savcılığın iddianamesine yansıyan bilgiler, Türkiye’nin IŞİD’le mücadelesinde ciddi bir zafiyet yaşandığını açık bir şekilde göstermektedir.
IŞİD, Suriye ve Irak’tan sonra en çok Türkiye halklarına zarar vermiş bir örgüttür. 5 Haziran’da Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) Diyarbakır Mitingine yapılan saldırı, 20 Temmuz Suruç Katliamı, 10 Ekim 2015 Ankara Gar Katliamı, Ağustos 2016’da Gaziantep’te Kürtlerin düğününe yönelik bombalı saldırı Türkiye halklarının hafızasında hala diri olan IŞİD’in kanlı saldırılarından sadece birkaç tanesidir. Fakat bu saldırılara rağmen, Türkiye’de IŞİD üyelerinin çok rahat bir şekilde faaliyet yürüttüğü, eylem yaptığı da bilinmektedir. Son olarak geçtiğimiz günlerde İstanbul Sarıyer’de bulunan Santa Maria Kilisesi’ne yönelik saldırı da Türkiye’de ilgili kurumların IŞİD’le mücadelede yetersiz olduğunu kanıtlar niteliktedir. Yukarıda bahsedilen IŞİD Horasan Grubu’nun Türkiye’yi üs olarak kullanması, son kilise saldırısının da bir nedeni olarak değerlendirilmektedir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti yetkilileri her ne kadar IŞİD’e karşı etkin bir şekilde mücadele ettiğini söylese de 2015 yılından günümüze IŞİD’in Türkiye’de planlı olarak yaptığı saldırılar bunun aksini göstermektedir. IŞİD’in Horasan Grubu olarak bilinen yapının Türkiye’yi üs olarak kullanması ileride başta Türkiye halkları olmak üzere bütün dünyaya tehdit olmaya devam edeceğini ciddi bir şekilde göstermektedir. TBMM üyeleri tarafından kurulacak bir komisyonla IŞİD’e karşı mücadelede yaşanan zafiyetleri, eksiklikler ve boşlukları tespit etmek olası saldırıların önüne geçecektir.
1 Şubat 2024