HDP önceki dönem Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın da aralarında bulunduğu 18’i tutuklu 108 kişi hakkında açılan Kobanî Kumpas Davasında karar duruşması başladı.
Kampüs içerisinde bulunan iki farklı duruşma salonuna yönlendirilen yüzlerce izleyici, duruşmayı SEGBİS aracılığıyla takip etmek zorunda kaldı.
Katılımın yoğun olduğu duruşmayı Eş Genel Başkanlarımız Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan’ın yanı sıra CHP Genel Başkan Yardımcısı Gül Çiftçi ve Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır ve çok sayıda milletvekilinin de arasında bulunduğu CHP heyeti, DBP Eş Genel Başkanları Çiğdem Kılıçgün Uçar ve Keskin Bayındır, TİP Genel Başkanı Erkan Baş, EMEP Milletvekili Sevda Karaca, SOL Parti adına İlknur Başer, çok sayıda siyasi parti ve sivil toplum kuruluşu temsilcisi, çeşitli ülkelerin büyükelçilik temsilcileri ve milletvekillerimiz takip ediyor. 200’ün üzerinde avukat ve 10’u aşkın baro başkanı da duruşmaya katıldı.
Duruşma salonunda avukatlara ayrılan sıralar tamamen doldu. Stajyer avukatlar için farklı bir bölüm ayrıldı. Salonda hazır bulunan avukatların yanı sıra çok sayıda avukat da çeşitli kentlerden SEGBİS aracılığıyla duruşmaya bağlandı.
Kimlik tespitinin ardından dosyaya eklenen evrakların okunmasıyla başlayan duruşmaya tutuklu siyasetçiler Alp Altınörs ve İsmail Şengül katılırken; Ali Ürküt, Günay Kubilay, Nazmi Gür, Bülent Parmaksız, Sebahat Tuncel, Zeynep Karaman, Zeynep Ölbeci, Aynur Aşan, Ayşe Yağcı, Ayla Akat Ata, Dilek Yağlı, Pervin Oduncu, Meryem Adıbelli, Figen Yüksekdağ, Gültan Kışanak ve Selahattin Demirtaş katılmadı.
Sevda Çelik Özbingöl: Yargılama süreci hukuka aykırı bir süreç olarak ilerletildi
Duruşmada konuşan Hukuk Komisyonu Eş Sözcümüz Avukat Sevda Çelik Özbingöl şunları söyledi:
“Son söz yerine geçmemekle beraber, bugüne kadar dosyada yargılanan bütün arkadaşlarımız adına birkaç açıklamayı yapmak zorunda hissediyoruz. Bu duruşmada müvekkillerimiz burada değil. Hem burada olmayışları hem de bugün verilecek ya da verilmeyecek karara dair söylenecek sözlerimiz olacak. Müvekkillerimiz tutuklu yargılanıyorlar. Bizi dinleme konusunda nezaket bekliyorum. Bunu talep etme hakkına sahibiz."
“Yargılama süreci hukuka aykırı bir süreç olarak ilerletildi. Bu davanın nihayet karar aşamasına büyük bir gayretle getirildiğini görüyoruz. Yargılamanın en başında beri CMK ilkeleri yok sayılmış, “silahların eşitliği” ve tüm ceza yargılama ilkeleri ihlal edilmiş ve hala da edilmektedir. Mahkeme tüm aşamalarda retçi bir tutum sergiledi. Savunmaya süre sınırlaması getirilerek ağır bir ihlal silsilesi yapıldı. Buna tanık olduk. Maddi gerçeğe ancak adil bir yargılamayla ulaşabilir. Savunma hakkı, insan hakkı olmakla birlikte ulusal ve uluslararası hukukta da güvenceye alınmış bir haktır.”
Çelik Özbingöl tutuklu kadın siyasetçiler Sebahat Tuncel, Ayla Akat Ata, Zeynep Ölbeci, Zeynep Karaman, Aynur Aşan, Ayşe Yağcı, Meryem Adıbelli, Gültan Kışanak ve Pervin Oduncu’nun gönderdiği ortak mesajı da okudu.
Kadın siyasetçilerden ortak mesaj:
“Demokratik hukuk düzeninde yeri olmayan ve özel bir hukuk uygulanan İmralı F Tipi Cezaevinde Sayın Abdullah Öcalan ve arkadaşlarının tüm anayasal ve yasal hakları gasp edilmiştir. Mutlak tecrit ve izolasyon politikası sistematik bir uygulama haline gelmiştir. Bu uygulamanın hem hukuki hem de ahlak tanımı işkencedir. Bu işkence sistemine karşı bugüne kadar Kürt halkı ve Kürt halkının dostlarının, hukukçuların itirazları görmezden gelinmiştir. İmralı Cezaevindeki bu işkence sistemi sadece hak ve özgürlüklerin gaspı anlamına gelmemekte; aynı zamanda Kürt sorununun çözümsüz bırakılmasına, çatışma zemininde tutulmasına yol açmakta ve Türkiye’de demokrasi, barış, eşit ve özgür yurttaşlık temelinde bir arada yaşamı engellemektedir. İmralı’da Sayın Öcalan şahsında uygulanan tecrit aynı zamanda barışın, toplumsal barış ve demokrasinin tecrit edilmesidir. Kürt sorununun çözümü, Türkiye'nin demokratikleşmesi ve demokratik hukuk düzeninin sağlanmasının yolu İmralı Ada Cezaevindeki mutlak tecrit ve izolasyona son verilmesidir. Kürt halk önderi Sayın Abdullah Öcalan'ın sağlık, güvenlik ve özgürlük koşullarının sağlanması için bugün mahkemenizde görülecek olan duruşmaya katılmayacağım.”
Avukat Faik Özgür Erol: Bu yargılama kendi hakikatini üretme kabiliyetinden yoksundur
Özbingöl’ün ardından söz alan Avukat Faik Özgür Erol de şunları söyledi:
“Maktullerin gerçek faillerinin kimler olduğu konusunda gerekeni emniyet de iddia makamı da yapmadı. Biz yaptık ve getirip önünüze koyduk. Siz de aynı gün kurduğunuz ara kararla “dava dışı kişilerle ilgili talepleri kabul etmiyoruz” dediniz. Kobanê olaylarının paramiliter güçler olduğunu gösterdik. Dargeçit’te ve Diyarbakır’da Hizbullahçıların, Adana’da DAİŞ’in işlediği cinayetleri gösterdik. Ancak bu yargılama kendi hakikatini üretme kabiliyetinden dahi yoksundur. Hakikat o kadar basit değildir, her zaman bir bedeli vardır. Bu davanın tamamı içerisinde hakikate en yakın olanlar yargılanan arkadaşlarımızdır. Hepsine gösterdikleri duruş için saygılarımı sunuyorum.”
Altınörs: Bu dava lanetli bir dava muamelesi gördü
Duruşmada söz alan tutuklu siyasetçi Alp Altınörs ise şunları söyledi:
“Türkiye siyasetinin köşe taşları bugün belirlenecek, bu davada çıkacak kararla belirlenecek. Salona gelerek dayanışma sergileyen bütün arkadaşlara teşekkür ediyorum. Burada bir siyasi dayanışmanın da gelişmekte olduğu görülüyor. Gerek DEM Parti EŞ Genel Başkanları gerek CHP ve destek vermeye gelen bütün partilere teşekkür ederim. Bu tablo 6 Ekim’de de böyleydi. Bugün bu salonda olan herkes o gün de IŞİD’in soykırımının karşısına dikildi. IŞİD Türkmenleri, Ezidileri, Şiileri kesti. Kobani’ye Kürtleri kesmeye geldi ama bu çağrılar IŞİD canilerini durdurdu. Bizler IŞİD’in bu soykırımı yapmamış olmasının bedelini ödüyoruz. Bugün bir hüküm açıklanacak. Bizler medya gücü altında peşinen suçlu ilan edildiğimiz ve yalnızlaştırıldığımız zorlu bir kumpas sürecini yaşadık. Bu denli çok dostumuzu yanımızda görmek bizim için bir mutluluk. Etrafımızda siyasi iktidar tarafından buzdan bir duvar örüldü. Bu dava lanetli bir dava muamelesi gördü. Adeta nefesimizle topluma, kamuoyuna burada uğradığımız zulmü ve haksızlığı anlatmaya çalıştık. Bir tweet 4 yılımızı hapis olarak geçirmemize neden oldu.”
Bu tweet soykırıma karşı atılmıştı
“Bu tweet soykırıma karşı atılmış bir tweetti. Mahkeme salonunu dolduran sizler bugün çıkacak kararı kamuoyuna taşıyacaksınız. Bugün karar açıklanacak. Ancak bu karar açıklanırken akılda kalması için beş temel hususu dile getirmek istiyorum. Bu bir tweet davasıdır. Sanıklara atfedilen yeganen fiil IŞİD’e karşı çağrı yapmaktır. Bir tweetten müebbet hapis çıkarmaya çalışılan bir kumpas davasıdır. Suçlanan tweetin hiçbir suç unsuru içermediğine dair iki ayrı AİHM kararı vardır: Demirtaş kararı ve Figen Yüksekdağ kararı. Bizlerin her birimizin bu dosyada sanık olma sebebi HDP MYK Üyesi olmaktır. MYK adına açıklama yayınlamak gibi yasal ve siyasi faaliyetlerimizdir. Bu, HDP’nin ve faaliyetlerinin suç olarak gösterildiği bir kumpas davasıdır. Sokağa çağrı yapmak demokratik bir haktır. Bu dava, HDP Kapatma Davasının alt yapısını hazırlamak için bir yargı tacizidir ve bunun böyle olduğu AİHM tarafından tescil edilmiştir.”
Halkların dayanışmasını yargılayamazsınız
“Kobanî Kumpas Davasında son sözümdür. Sözdür söylenmiştir, tarihin önündedir. Çağrıdır, söylenmiştir, toplumun önündedir. Sözümüzden ve çağrımızdan dönmeyiz. Kalemle yazılanı baltayla kesemezsiniz, halkların dayanışmasını yargılayamazsınız. Milyonların yazdığı bir tarihi, mahkeme salonlarında yalancı tanıklar ve kumpas davalarıyla tersine çeviremezsiniz. Bizim çağrımız sivildir, demokratiktir, soykırımı önlemek amacıyladır. AİHM’in iki ayrı kararıyla bunlar tescil edilmiştir. Size düşen bu davayı düşürmenizdir.”
"Demokratik bir şekilde sokağa çağrı yapmak suç değildir. HDP’ye üye olmak, MYK toplantılarına katılmak da suç değildir. Bunların tümü Anayasanın güvencesi altında olan haklardır. Ortada suç yoktur ama ortada yatılan 4 yıllık hapis vardır. Bizler halklarımızın nezdinde çoktan beraat ettik, sizden de beraatımızı talep ediyoruz."
Duruşmaya 14:30'a kadar ara verildi.
16 Mayıs 2024