
Dil, Kültür ve Sanat Komisyonumuzun 21 Şubat Dünya Anadili Gününe ilişkin yaptığı açıklamanın Türkçe, Kürtçe (Kurmancî-Kirmanckî), Abazaca, Çerkesce ve Osetçesi:
İnsanlığın tarihinin ve kültürel mirasının en önemli taşıyıcısı hiç şüphesiz dildir. Toplumlar zamanla konuştukları dillere göre bir kimlik edinmeye başlamıştır. Diller kollektif kimliklerinin en önemli dinamiği olmuştur. Anadilinden mahrum bırakılan her halk ise bir “kimlik bunalımıyla” karşı karşıya kalmıştır.
Geçtiğimiz yüzyılda, üst kimliğin bir zor aygıtı olarak özenle tesis edildiği, katı-merkeziyetçiliğin esas alındığı hegemonik yapılardan biri hiç kuşkusuz ulus-devlet anlayışı olmuştur. Etnik ve dini katliamlar, tenkil ve tedipler, sürgünler, faili meçhuller bu ulus devletin ürettiği temel olgular olarak sistematik bir şiddeti doğurmuştur.
Bu sistematik şiddetin tarihi olan 20. yüzyıl Türkiye tarihinde, şiddetin esas hedeflerinden biri Kürtler ve Kürtçe olmuştur. Sosyal mühendislik sonucu Kürt dili, kültürü ve folkloru yasaklanmış ve Türklük kremasyonu içinde öğütülmek istenmiştir. Ulusçu devlet elitleri eliyle “denizin altında ocak yakmak” gibi nafile bir işe girişilerek koca bir yüzyıl bu amaçlar uğruna heba edilmiştir. Kürt dilinin yanında diğer halkların dilleri de bu politikalardan nasibini almıştır.
UNESCO’ya göre Türkiye’de konuşulan dillerden 18’i yok olma tehlikesiyle karşı karşıyayken, 3’ü kasıtlı olarak yok edilmiştir. UNESCO, 21 Şubat tarihini “Dünya Anadili Günü” olarak kabul ederek tehlike altında olan dillere dikkat çekmiş ve bu dillerin korunmasının ve kullanımının, insanlığın ortak sorumluluğu altında olduğunu hatırlatmıştır.
Bugün de ülkemizde tarihin gözü önünde Ubıhça, Mlahso ve Kapadokya Yunancası tarihe karışmıştır. Osetçe, Çerkezce, Romanca, Batı Ermenice, Hemşince, Lazca, Pontus Yunancası, Abazaca, Suret gibi dillerin geleceği de endişe vericidir. Kürtçe’nin Zazaca (Kirmanckî) lehçesinin ulus-devlet mezarlığına girme tehlikesi her geçen gün daha da artmaktadır.
Ortadoğu’ya yaşam suyu olacak olan demokratik ulus paradigmasının mimarı Sayın Abdullah Öcalan’ın da altını çizdiği gibi “dilsiz insan ölü insandır”. Yaşamı örmek için dili tehlike altındaki halkları ulus-devlet giyotininden kurtarmanın tek yolu, çok kimlikli, çok dilli paradigmanın ivedilikle hayata geçirilmesidir.
Bir kez daha haykırıyoruz ki çok kültürlülüğümüz ve çok dilliliğimiz toplumsal barışın ve birlikte yaşamımızın teminatıdır. Barışın varlığı tekçiliğe değil eşitlik temelinde bir çoğulculuğa bağlıdır. Bunun için diyoruz ki “Toplumsal barışı sağlamanın yolu dil barışından geçer”.
Toplumsal barışın tesisi için ülkedeki tüm halkların kendi istedikleri dilde eğitim alma hakkının önündeki yasal engellerin kaldırılması ve bu dillerle kamusal hizmet verilmesi koşullarının dil özgürlüğü veya bölgesellik ilkesi uyarınca kabul edilmesi ve anayasal güvenceye kavuşturulması gereklidir.
Böylesi bir süreçte karşıladığımız 21 Şubat Dünya Anadili Gününü bir dayanışma ve mücadele gününe dönüştürmek için başta Kürt dili olmak üzere tüm diller için anadili mücadelesini büyütmenin sözünü yineliyoruz.
Gelin diller mezarlığını diller bahçesine dönüştürelim. Toplumsal barışı teminat altına almak için diller arasında barışı tesis edelim.
Yaşasın Anadili Hakkımız! Yaşasın Çok Dilli, Çok Kültürlü Demokratik Ulus Mücadelesi!
DEM Parti Dil, Kültür ve Sanat Komisyonu
21 Şubat 2025
Açıklamanın diğer dillerdeki versiyonları:
Kurmancî