Türkiye BMnin “Herkesin Zorla Kaybedilmeye Karşı Korunmasına İlişkin Uluslararası Sözleşme”sine taraf olmalıdır

Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu Eş Sözcülerimiz Sevda Çelik Özbingöl ve Öztürk Türkdoğan'ın açıklaması:

Tüm dünyada hızla artan ve sistematik biçimde “çoklu insan hakları ihlali” olarak değerlendirilen zorla kaybetme suçuna karşı, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu 2006’da “Herkesin Zorla Kayıp Edilmeye Karşı Korunmasına İlişkin Uluslararası Sözleşme”yi kabul etmiş ve sözleşme 2010 yılında yürürlüğe girmiştir. Aynı yıl BM tarafından 30 Ağustos günü “Uluslararası Zorla Kaybedilme Mağdurları Günü” olarak ilan edilmiştir. Ancak Türkiye, hakikat ve barış hakkından kaçtığı için sözleşmeye taraf olmamıştır. 

Taraf olması halinde Türkiye’nin zorla kaybetmeyi suç olarak düzenleme, yargılama ve cezalandırma, kayıpları soruşturma, zorla kaybedilmeyi önleme ve kayıplarla ilgili izleme mekanizması kurma, mağdurların zararlarını tazmin etme ve onarma gibi pek çok yükümlülüğü olacaktır. Oysa Türkiye bırakın bu yükümlülükleri yerine getirmeyi, Galatasaray Meydanı’nda Cumartesi Annelerinin/insanlarının/hak savunucularının basın açıklamasını 700. haftadan itibaren yasaklayarak engellemiş, ters kelepçeyle gözaltı yaparak bu hukuksuzluğu 2024’e kadar sürdürmüş, ardından bu açıklamaları 10 kişiyle sınırlandırmıştır. JİTEM’in 90’lı yıllarda devlet adına gerçekleştirdiği işkence, gözaltında kayıp ve yargısız infazlarla ilgili 2000’li yıllarda açılan “yüzleşme davaları”nda bizler hakikati ortaya çıkarmaya çabalasak da zaman aşımından düşme veya beraat gibi kararlar verilerek cezasızlık politikası uygulanmıştır. 2016’daki darbe girişiminden sonra ilan edilen OHAL ve devamında ise gözaltında kaybetme vakaları yaşanmaya başlamıştır. Her yıl yüzlerce kişi kayıt dışı gözaltına alınarak işkence ve kötü muameleye uğramaktadır.

Toplumsal barışı ve adaleti sağlamanın tek yolu, kayıpların akıbetini ve nerede olduklarını tespit ederek kamuoyuyla paylaşmak ve kayıp yakınlarının acısını bir nebze de olsa hafifletecek bir adalet mekanizması kurmaktır. Bugün vesilesiyle kaybedilen insanlarımızı saygıyla anıyor, kayıp yakınlarıyla her koşulda dayanışma içinde olduğumuzu ifade ediyoruz. 

“Herkesin Zorla Kaybedilmeye Karşı Korunmasına İlişkin Uluslararası Sözleşme”ye taraf olmak için gerekli çalışmalar yapılmalı, zorla kaybetmelerle ilgili hakikat ve araştırma komisyonları kurulmalı, kayıp yakınları için hakikat ve yas tutma hakkı başta olmak üzere onarıcı adalet mekanizmaları oluşturulmalı ve açılan davalardaki cezasızlık politikalarına son verilmelidir. Galatasaray Lisesi önü tümüyle Cumartesi Annelerine açılmalıdır. En önemlisi de çoklu insan hakları ihlallerine sebep olan çatışma ortamından vazgeçilerek Kürt sorununun kalıcı barışla çözümüne dair gerekli adımlar atılmalıdır. Kayıp yakınları ve hak savunucularıyla birlikte hakikat ve adalet mücadelesini kararlılıkla sürdürecek, barışı tüm gücümüz ve cesaretimizle savunmaya devam edeceğiz.

Sevda Çelik Özbingöl-Öztürk Türkdoğan
DEM Parti Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu Eş Sözcüleri
30 Ağustos 2024