Türkoğlu: Barışın toplumsallaşması için ayrıştırıcı ve kutuplaştırıcı siyasete karşı barışın dilini savunacağız

Kadın Meclisi Sözcümüz Halide Türkoğlu, Genel Merkezimizde düzenlediği basın toplantısında güncel gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Türkoğlu, şunları söyledi: 

Barış ve Cumartesi Annelerinin mücadelelerini sahipleniyoruz 

Değerli basın emekçileri, sevgili kadınlar, hepinizi DEM Parti Kadın Meclisi olarak selamlıyoruz. Ülke gündemine, kadınların gündemine değineceğimiz basın toplantımıza hoş geldiniz. Konuşmama başlamadan önce, barış ve özgürlük mücadelesinde en ağır bedelleri ödemesine rağmen son nefesine kadar barış için emek veren sevgili Sakine Arat’ı saygıyla ve özlemle anıyorum. Bu vesileyle, bir kez daha Barış Annelerinin, Cumartesi Annelerinin direnişini selamlıyorum. Berfo ve Sakine Ana şahsında, bu uğurda yaşamını yitiren tüm annelerin anısına bağlılığımızın sözünü yineliyoruz, mücadelelerini sahipleniyoruz.

Hukuksuz bir şekilde tutuklanan arkadaşlarımız derhal serbest bırakılmalı

Hukuksuz bir şekilde 30 Kasım’dan beri tutuklu bulunan Kadın Meclisi Üyemiz ve Eş Genel Başkan Yardımcımız Sevtap Akdağ arkadaşımızın dün ilk duruşması görüldü. Sevtap yoldaşımızın dosyası gizli tanık beyanlarıyla oluşturulmuştur. İktidarın yargısı bir kez daha devreye girerek iftiralarla ve yalanlarla arkadaşımızın tutukluluğunun devamına karar vermiştir. Biz, bu hukuksuzlukları devam ettirenleri, katledilen kadınların faillerini serbest bırakma kararlarından çok iyi biliyoruz. İyi hal indirimlerinin nasıl ve kimlere uyguladığını çok iyi biliyoruz. Tüm bunlara karşı çıkan ve bunun mücadelesini yürüten kadınlara yaklaşımınız, Sevtap Akdağ’ın tutukluluğunun devamına yönelik verdiğiniz kararda bir kez daha ortaya çıkmıştır. HDK’ye yönelik operasyonla hukuksuz bir şekilde tutuklanan Semiha Şahin, Esengül Demir, İlknur Menengiç ile birlikte otuz kişinin bir aya yakındır cezaevinde tutulması kabul edilemez. Ne HDK kriminalize edilebilir ne de tutuklanan arkadaşlarımız. HDK, kadınların birleşik mücadele ettiği bir kurumdur. Bu toplumun demokratikleşmesinin yegane kurumudur. Arkadaşlarımız derhal serbest bırakılmalıdır.

Direnişimizi ve örgütlülüğümüzü büyüterek mücadelemizi yükseltiyoruz

Kadın özgürlük mücadelesi, demokrasi ve eşitlik mücadelesi, emek mücadelesi veren kadınlara yargı sopasını göstererek kadınları sindirmeye çalışanlar, kadınların mücadelesini tanımamıştır. Bizler, özgürlük ve eşitlik için çıktığımız bu yolun kolay olmadığını biliyoruz. Bizler, bin yıllardır süren erkek egemen zihniyetin kodlarıyla yolumuza çıkan engebeleri aşarak, binbir emek ve bedel ödeyerek bugüne geldik. Ve bugün de bu engeller karşısında direniş ve örgütlülüğümüzü büyüterek mücadelemizi yükseltiyoruz. Demokrasi, eşitlik ve özgürlük mücadelemizi bu kararlılıkla yürütüyoruz. Onurlu barış talebimizi bu inançla yürütüyoruz.

Barışa ve demokratik topluma giden yolu kadınlar öncülüğünde öreceğiz

Sayın Öcalan’ın Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı etrafında kenetlenen kadınların iradesi bunun göstergesidir. Bu çağrıyı en çok da biz kadınlar sahiplendik ve sahiplenmeye devam edeceğiz. Barışa ve demokratik topluma giden yolu kadınlar öncülüğünde öreceğiz. Bu topraklarda savaş siyasetinin acısını ve sonuçlarını en ağır şekilde yaşayan biz kadınlarız. Bir yerde savaş ve şiddet varsa, orada derinleşerek artan kadına yönelik şiddet vardır. Sınırsız emek sömürüsü ve derinleşen kadın yoksulluğu vardır. Zorla yerinden edilme, ırkçılığın hedefi olma hali vardır. İşte, biz kadınlar, tüm bu savaşın, yoksulluğun, işsizliğin ve sömürünün karşısında Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı etrafında kenetlenerek 8 Mart meydanlarına aktık. Cinsiyetçi, milliyetçi, kutuplaştırıcı ve militarist siyasete karşı “Kadın Özgürlük Mücadelesiyle Barışı Örgütlüyoruz” şiarıyla onurlu barıştaki ısrarımızı en güçlü şekilde haykırdık.

Önceliğimiz bu topraklarda ortak barış dilinin oluşturulmasıdır

Kürt sorununda demokratik çözümün sağlanması için partimiz ve Kadın Meclisimiz üzerine düşen sorumluluğu en güçlü şekilde yerine getirmeye devam etmektedir. Bizler DEM Parti Kadın Meclisi olarak bu görev ve sorumlulukla çalışmalarımızı bir adım daha öteye götürdük.

Bunun için önceliğimiz de bu topraklarda ortak barış dilinin oluşturulmasıdır. Siyasetin kutuplaştırıcı ve erkek egemen dilinin karşısında, siyasetin asıl özneleri olan kadınların ortak barış dilinin ve söyleminin en güçlü şekilde hem Meclis’te hem sokakta hem de bulunduğumuz her yerde oluşması için çalışmalarımıza başladık.  

Siyasi partilerin kadın yapılarıyla yaptığımız görüşmelerde barış dilinin oluşması için görüş alışverişinde bulunduk

Kürt sorununun demokratik çözümünün sağlanacağı yer demokratik siyaset alanlarıdır, Meclis’tir dedik ve Meclis’te grubu bulunan siyasi partilerin kadın yapılarıyla bir araya geldik. Yaptığımız her görüşmede, bu görüşme talebindeki amacımızı anlattık. Barışın toplumsallaşması için ayrıştırıcı ve kutuplaştırıcı siyasete karşı barışın dilini neden savunmamız gerektiği noktasında karşılıklı görüş alışverişinde bulunduk. Hangi siyasi partiden olursa olsun, içerisinde kadınların sesinin, sözünün ve iradesinin olmadığı bir çözümün eksik olacağı noktasında fikirlerimizi sunduk. Ziyaret ettiğimiz siyasi partilerin kadın yapıları tarafından büyük bir nezaketle karşılandık ve yine memnuniyetle yanlarından ayrıldık. Tekrardan, siyasi partilerin kadın kolları başkanları başta olmak üzere tüm kadın vekillerine teşekkür ediyorum. Bu görüşmelerde, barışın inşasının kadınlar için büyük önemde olduğu ve barışın inşasında kadın haklarının ve eşitliğinin mücadelesinin daha fazla gündem olacağı vurgulandı. Kadınların parlamento zemininde aktif rol alması gerektiği özellikle belirtildi. Kadın dilinde siyaset yürütmenin önemi karşılıklı bir şekilde belirtildi. Bu görüşmelerin devam etmesinin önemi dile getirildi. Bu görüşmeler elbette ki kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesi açısından büyük bir öneme sahiptir. Bu görüşmeler aynı zamanda farklılıklarımızla bir arada, özgür ve eşit yaşayabileceğimize olan inancımızla gerçekleştirilmiştir. 

Kadın örgütleri ve platformlarıyla bir araya gelerek barışın toplumsallaşmasında kadınların mücadelesini konuşacağız

Demokratik siyasette kadınların özne olması, demokratik toplumun inşasının da olmazsa olmazıdır. Kadına yönelik şiddet ve katliamlara karşı dayanışmayı büyütmenin yollarıdır. Kürt sorununu şiddet ve çatışma zemininden hukuksal zemine getirecek olan öncü güç kadınların ortak barış dilini oluşturmasıdır. Kadınların ortak barış dilini oluşturması, tıkanan dönemlerin açılmasında yol gösterici de olacaktır. Elbette ki görüşmelerimiz sadece siyasi partilerle sınırlı kalmayacak. Ülkedeki tüm kadın örgütleri ve platformlarıyla bir araya gelerek barışın toplumsallaşmasında kadınların mücadelesini hep birlikte konuşacağız. Kadın özgürlük mücadelesi yürüten tüm kadınların barışın inşasında özne olması için gündemlerimizi oluşturacağız.

Newrozda milyonların talebi Sayın Öcalan’ın çalışma koşullarının derhal oluşturulması ve fiziki özgürlüğünün sağlanması olmuştur

Evet, biz parti olarak, Kadın Meclisi olarak, kadınlar olarak bu sorumlulukla hareket ediyoruz. Ancak 27 Şubat Çağrısından sonra herhangi bir adımın olmaması, halkların ve kadınların barış umuduna zarar vermektedir. Sayın Öcalan çağrısında hangi koşullarda neler yapabileceğini belirtmiştir. 8 Mart ruhuyla Newroz alanlarına akan kadınların iradesi de bu çağrının gereği olarak yapılması gerekenleri haykırmıştır. Sayın Öcalan’ın çalışma koşullarının derhal oluşturulması ve fiziki özgürlüğünün sağlanması milyonların talebi olmuştur. Bu talebe sessiz kalınmamalı ve derhal bu şartların oluşması için adım atılmalıdır. Halkların, kadınların, gençlerin barış umuduna gölge düşürülmemelidir. Bu ülkede inşa edilecek onurlu barış, başta kadınlar olmak üzere herkesin, her kesimin yararına olacaktır. Bu sürecin tıkanmaması için bu adımların derhal hayata geçirilmesi kadar iktidarın da antidemokratik, hukuk dışı, halk iradesine darbe uygulamalarının son bulması elzemdir.

Ülkenin demokratikleşmesi için Kürt sorununun demokratik çözümü esastır

Bu ülkenin demokratikleşmesini istiyorsak, Kürt sorununun demokratik çözümü esastır. Kürt sorununun demokratik çözümü için de bu ülkenin demokratikleşme sürecine girmesi gerekiyor. Ancak iktidar halkları dinlemek yerine, halka ve halk iradesine saldırmaya devam ediyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Şişli ve Beylikdüzü belediye başkanlarının görevden alınmasını, Şişli Belediyesine kayyım atanmasını, belediye başkanlarının tutuklanmasına ve tutuklamalara tepki gösteren kadınların ve gençlerin hedef alınmasını asla kabul etmiyoruz.

Kadınlara gözaltında çıplak arama dayatılarak işlenen insanlık suçu derhal son bulmalı. Halk iradesinin gasp edilmesi karşısında biz kadınlar dün neredeysek bugün de oradayız. Kayyım rejimini asla kabul etmeyeceğiz. 9 yıl boyunca kayyımla yönetilen belediyelerimizde kadınların haklarına ve kazanımlarına yönelik saldırılar, rüşvet ve yolsuzluklar karşısında dün sessiz kalmadık, bugün de kalmayacağız.

Dilek İmamoğlu’na yönelik cinsiyetçi saldırıları lanetliyoruz

Antidemokratik uygulamalara karşı iradesine sahip çıkan kadınları hedef alarak işkence eden kişiler hakkında derhal yasal işlem başlatılmalıdır. Bu suçu işleyenler yargı önünde hesap vermelidir. Ama gelin görün ki bu iktidar şiddeti devam ettirmek istemektedir. Kask numarası olmayan polislerin şiddeti bunun kanıtıdır. Bunu belgeleyen, halka duyuran gazetecileri tutuklamak bunun kanıtıdır. Hiç kimse bizden bu suçlara karşı sessiz kalmamızı beklemesin. Bizler, kayyımcı zihniyetten değil; halk iradesinden, kadınların ve gençlerin iradesinden, demokrasiden, eşitlikten ve özgürlüklerden yana olmaya ve mücadelemizi bu anlamda büyütmeye devam edeceğiz. Tüm bu saldırıların karşısında durduğumuz gibi, kadınlara yönelik gerçekleştirilen her türlü saldırının karşısında da olacağız. Sevgili Dilek İmamoğlu’na yönelik gerçekleştirilen cinsiyetçi saldırıları da lanetliyoruz. Dayanışma duygularımızı kendisine iletiyoruz.

İktidarın işi kadın örgütlerini engellemek değil, kadına yönelik şiddet suçlarının önüne geçmektir

Bir antidemokratik uygulama da bazı sosyal medya platformlarına erişim engeli getirilmesidir. Adalet mücadelesi ve kadın mücadelesi yürüten kurumların hesaplarına erişim engeli getirilmesinin hiçbir hukuki yanı yoktur. Kadın derneklerinin, kurumlarının ve platformlarının sosyal medya hesaplarına erişim engeli getirerek gerçekleri gizleyemezsiniz. Kadın gazetecilerin gözaltına alınması ve tutuklanması demokrasinin, halkın haber alma hakkının engellenmesinden başka bir şey değildir. Bu iktidarın işi, kadına yönelik suçları teşhir eden kadın örgütlerinin çalışmalarını ve sosyal medya hesaplarını kriminalize ederek engellemek değildir. Bu iktidarın işi, kadına ve çocuğa yönelik işlenen suçların önüne geçmektir. 6284’ü tüm maddeleriyle uygulamaktır.

Şubat ayında erkekler 16 kadın katletti

Bakın, bu iktidarın utanç tablosudur. Bu ülkede sadece Şubat ayında erkekler tarafından 16 kadın katledilirken, 21 kadının şüpheli ölümü nasıl gizlenebilir? Cansever Sucu, Sultan Uçakan, Siyaset Alpgün, Nesibe Elgün, Fikriye Turgut, Sabriye Türköz. Onlar son 1 haftada katledildiler. Elbette bunlar sadece basına yansıyan bilgiler. Ne yazık ki kadın kırımı bu ülkenin gerçeğidir. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin derinleşerek arttığı bu ülkenin gerçeğidir.

Bakın 8 Mart’ta İstanbul’da bir öğretmen öğrencilere toplumsal cinsiyet eşitliği dersi verdiği için süresiz açığa alınıyor. Eğitim emekçisi Cansu Karyemez’in bu sebeple açığa alınması, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinde ısrarın göstergesidir. Bu karar hukuksuzdur. Cansu öğretmen derhal görevine iade edilmelidir. Cansu öğretmeni görevden alma hadsizliğini gösteren kamu görevlileri de acilen toplumsal cinsiyet eğitimine tabi tutulmalıdır.

Kadınlara ve çocuklara yönelik suç işleyen çete mensuplarının korunmasına izin vermeyeceğiz

11 yıldır devam eden ve bugün Şırnak’ta görülen istismar davasını aynı şekilde takip ediyoruz. Kadınlara ve çocuklara yönelik suç işleyen çete mensuplarının korunmasına izin vermeyeceğiz. 6284’ün etkin uygulanması için, hayatlarımız ve kazanımlarımız için mücadele edeceğiz. Bizler bugünümüzü ve geleceğimizi hiçbir erkek egemen zihniyetin insafına bırakmadık, bırakmayacağız. 

Kadınların birleşik mücadelesini büyütecek, Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı etrafında kenetleneceğiz

Suriye’de yaşanan gelişmeleri hepimiz yakından takip ediyoruz. Bir yandan Rojava’ya yönelik gerçekleştirilen saldırılar, diğer yandan Alevi kadınlara yönelik gerçekleştirilen saldırılar var. Bu insanlık suçlarına karşı asla sessiz kalmayacağız. Bu saldırılar derhal son bulmalıdır. Rojava’ya yönelik gerçekleştirilen her saldırı, halkların bir arada özgür ve eşit yaşamına yapılmaktadır. Suriyeli kadınlarla, Rojavalı kadınlarla, Alevi kadınlarla dayanışmayı büyütmekten asla vazgeçmeyeceğiz. Bugün orada direnen, yan yana gelen, mücadeleyi büyüten kadınların her türlü çalışmasını selamlıyoruz. Bu vesileyle Rojava’da gerçekleştirilen Kürt Kadın Konferansını selamlıyor, başarılar diliyoruz. Kadınların birleşik mücadelesini büyüterek, Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı etrafında kenetlenerek onurlu barışı hep birlikte biz kadınlar inşa edeceğiz. Hem 8 Mart’ta hem de Newrozda kadınlar alanlarda barışa desteklerini ifade etti. Bu, kadınların iradesidir. Bu aynı zamanda demokratik topluma giden iradedir. Bu iradeyi selamlıyorum. Bayrama giriyoruz. Şimdiden bütün kadınların, halkların bayramını kutluyorum. Bayramın da barışa, barışın inşasına vesile olmasını diliyorum. 

26 Mart 2025