Kadın Meclisi Sözcümüz Halide Türkoğlu Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın bütçesi üzerine Genel Kurulda konuştu. Türkoğlu, şunları söyledi:
Aile ve Sosyal Hizmetleri Bakanlığının bütçesi üzerine grubum adına söz aldım. Bu vesileyle başta kadınlar olmak üzere tüm halklarımızı selamlıyorum. Bizler için bu ülkedeki bütçe süreçleri maalesef kadınların nasıl dışlandığının, kadın emeğinin nasıl değersizleştirildiğinin, yoksulluğun, işsizliğin ekonomi politikalarıyla nasıl beslendiğinin en görünür olduğu süreçlerdir. Hele ki, söz konusu Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının bütçesi olunca, kadınlar bu dışlanmayı, ötekileştirilmeyi kat be kat yoğun bir şekilde hissediyor ve yaşıyor. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin beslendiği, cinsiyetçi iş bölümünün iktidarın politikaları ile derinleştiği bir düzende bu yılda kadına ayrılan bütçe “erkekliği besleme” bütçesidir. Ve yine bunları konuşacak, tartışacak, kadınların ihtiyaçları temelli bir bütün kadınlarla, kadın örgütleriyle birlikte ön çalışmaları yapacak bir kadın bakanlığı olmadığı için kadın sorunlarını bu bakanlığın bütçe görüşmelerinde ele alacağız. Bu ülkede kadınların yaşamı, eşitlik ve özgürlük sorunu aile ve sosyal politikaların içine hapsedildiğinin kanıtı bu bakanlığın kendisidir. En sonda söyleyeceğimi ilk başta söyleyeceğim.
Kadınlar bu iktidardan alacaklıdır
Kadınlar bu bakanlıktan, bu iktidardan, bu erkek egemen düzenden alacaklıdır. Çalışma hakları gasp edilen KHK’li kadınlar, bakım emeğini üstlenmek zorunda kalan kadınlar, engelli kadınlar, göçmen ve mülteci kadınlar, anadilinde hizmete ulaşamayan kadınlar, seçme ve seçilme hakkı kayyım politikaları ile iradesi gasp edilen kadınlar bu iktidardan alacaklıdır. Tarlalarda, fabrikalarda, tekstil atölyelerinde her türlü emek sömürüsü ile karşı karşıya kalan kadınlar bu iktidardan alacaklıdır. 22 yıldır bütçesini cinsiyetçi, milliyetçi, militarist ve savaş politikalarına ayıran iktidarın Aile ve Sosyal Hizmetleri Bakanlığı’nın bütçesi de işte bu cinsiyetçi kodlarla hazırlanmıştır.
Kadınlar için bütçe ekonomik özgürlük demektir
Kadınların bütçeden anladığı ile bu bakanlığın bütçe anlayışı arasında büyük bir makas farkı vardır. Kadınlar için bütçe ekonomik özgürlüğü demektir. Çalıştığı işin karşılığını eşit bir şekilde almaktır. Ev içi emeğinin görülmesidir. Güvenceli işlerde çalışmak ve emeklilik başta olmak üzere her türlü yasal haktan, sosyal haktan faydalanmaktır. Sağlık hakkına ücretsiz ulaşabilmektir. HPV aşısına ücretsiz ulaşabilmektir. Çalışma yaşamına, sosyal yaşama erişebilmesi için omuzlarına yüklenen bakım hizmetinin kaldırılması için kreş, bakım evi gibi ücretsiz merkezlerin çoğaltılmasıdır. Yoksulluktan, işsizlikten kaynaklı şiddet ortamında kalmak zorunda olmadığı bir yaşama sahip olmasıdır. Ekmeği, suyu, domatesi, eti nasıl alacağım diye düşünmediği bir yaşamdır. Genç kadınların KYK yurtlarında kaybettirilmeden, ihmalden kaynaklı katledilmeden, eğitim ve iş yaşamına sömürülmeden ulaşmasıdır. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın heybesinde bu sorunlara çözüm üretecek bir bütçe yoktur. Bol rakamlı bütçe kalemlerinde ne olduğunu komisyon sürecinde de söyledik, şimdide tüm kadınlar adına söylüyoruz. Buraya geçmeden önce komisyon sürecinde Sayın Bakan’a cevaplaması için sorular sormuştuk. Yakın zamanda sorularımıza yazılı cevaplar vermiş. Ben bu cevaplardan bazılarını özellikle söyleyerek, kadın sorunlarına yaklaşımını teşhir edeceğim.
Bu bir teşhirdir
Bize sundukları bütçe taslağında eşi vefat etmiş hiçbir geliri olmayan kadınlara ödenek veriliyor, ancak bu ödeneğin ne kadar olduğu belirtilmemiş. Sorduk ne kadar ödüyorsunuz diye. Cevap 1000 TL. Doğru duydunuz kadınlara 1000 TL ödüyorlar.Eşi vefat etmiş hiçbir geliri olmayan kadınlar adına soruyorum. Benim dilim söylemeye varmıyor, siz hiç utanmıyor musunuz bu rakamdan? Kadınlar 1000 TL ile nasıl geçinecek? Eşi vefat etmiş kadına 1000 TL reva gören bakanlığınız, elbette ki boşanmış kadının nafaka hakkına da göz diker, değil mi? Sayın Bakan, bütçenin %50’sini kadınlara ayırdığını söylemişti. Ben gerçeği söyleyeyim, bu bütçe korudukları ailenin bütün yükünü kadınların omuzlarına yıkmak için hazırlanmıştır. Kadınları susması, biat etmesi üzerine programlanmıştır.
Bir diğer nokta. Bu ülkede 10 milyonun üzerinde engelli nüfus var. Bunun yarısı kadın. 570 bin kişi evde bakım hizmeti adı altında hizmet aldığı belirtilmiştir. Peki bu hizmeti kim veriyor? Elbette ki çamaşır, yemek, çocuk, yaşlı ve engelli bakımını omuzlarına yüklendiği kadınlar. Bütçe sunumunda sayın bakan kendisi söyledi, bu hizmeti verenlere yapılan aylık ödenek 9 bin TL. Bu ödeneği hazırlayan, engelli bakımının ne kadar zor ve bitmeyen bir iş olduğunu, bir mesaisinin olmadığını bildiği halde bu yükü kadınların omuzlarına yükleyen bu iktidardır. Bu iktidar bu bakanlık yıllardır evde bakım hizmeti adı altında bakım hizmetini kadınlara yükleyerek, cinsiyetçi iş bölümünü körükleyerek kadınlara karşı suç işlemeye devam etmektedir.
Kadınların güvenceli, sosyal işlerde çalışması için siz ne yaptınız?
Kadın istihdamını artırmaya dönük performans programlarınızda bu işi ne kadar önemsemediğinizi göstermişsiniz. Cinsiyetçi iş bölümünden arındırılmış meslek edindirme kurslarının verilmesi elbette ki çok önemli. Ancak bu mesleği edinen kaç kadın istihdam edilmiştir. Çalışma yaşamına girmiştir, bunun verileri nedir? Bunları özellikle vurgulamak istiyorum, çünkü bu bakanlığın sunduğu istihdam fırsatları kalıcı değil, kısa vadeli güvencesiz istihdamdır. Bu bütçede kadınların sosyal güvenceli işlerde çalışması için siz ne yaptınız? İşte bunun istatistiği her defasında size hatırlatmak zorunda kalıyoruz. Bu ülkede her 10 kadından sadece 3’ü çalışıyor. O da güvencesiz işlerde. Geriye kalan 7 kadın ise, işsizlikle ile karşı karşıyadır. Dünya Ekonomik Forumu 2023 Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Raporu’ndaki işgücüne katılım reytinginde de Türkiye 146 ülke arasında 133. sırada. İşte sizin kadın istihdamına verdiğiniz önemin istatistiği budur.
Gelelim kadına yönelik şiddetle mücadeleye dönük ayrılan bütçenize. Ancak buna geçmeden önce bu ülkede kadına yönelik şiddetin geldiği noktaya birkaç vurgu yapmak isterim. Yine komisyon görüşmeleri esnasında sorduğumuz bir sorunun cevabı üzerinden başlayayım. Yakın zamanda Hakkari’de kadınları fuhuşa, uyuşturucuya sürükleyen, dijital şiddet uygulayarak tehdit eden bir uyuşturucu çetesi ifşa edildi. Bu çetenin elemanları kimler korucular, iktidara yakınlıkları ile bilinen kişiler. Sorduk bakana siz bu davanın neresindesiniz diye? Cevap ne biliyor musunuz? Davayı izliyoruz. Doğru duydunuz davayı izliyorlar. Sizin işiniz sadece izlemek değil, Sayın Bakan. Sizin işiniz bu davanın sanıklarının ortada genç kadınların beyanı varken, tanık varken bu sanıkların neden tutuksuz bir şekilde yargılandığının peşine düşmektir. Bunu sorgulamaktır.
Failleri koruma ve aklama iş birliğinde sizin de payınız var
Sorsak bakanlığımızın sorumluluk alanı değil diyeceklerinden şüphemiz yok. Ama kadınlara ilişkin neredeyse bütün politikalarını ilgili bakanlıklarla ortaklaştıran da bu bakanlıktır. Bu iktidarın bakanlıkları cinsiyetçi, ayrımcı kuruluşlar ile birlikte el ele vererek kadına yönelik şiddeti nasıl meşrulaştırırız üzerinden iş birliği yapmıştır. Yakın zamanda iş birliği yaptığı bakanlıklardan biri olan İçişleri Bakanı “kadın kapıyı açmamış olsa öldürülmezdi” diyen bir bakanlığa, siz 6384’ü ve görevini, sorumluluklarını hatırlattınız mı? Bu iş birliğinin adı kadına karşı işlenen suçları örtme iş birliği olarak devam mı edecek? Failleri koruma ve aklama iş birliğinde kabul etseniz de etmeseniz de sizin de payınız var.
Diyanet'in cinsiyetçi kodlarıyla bu bütçe oluşturulmuştur
Bakın bütçesi 6 bakanlıktan daha fazla olan, kadını yok sayan Diyanet İşleri bu iş birliği yapılan kurumlardan biridir. Bu başkanlığa ayrılan bütçe ile bir dergi çıkarılıyor. Bu dergide “kadının kariyerinin yükselmesi, annelik duygusunun zayıflamasına, erkekliğin zayıflamasına neden oluyormuş”. Hatta o kadar ileri gidip “etekli erkekler” kavramını kullanan bu yazıyı dergisinde yayınlayan diyanetin cinsiyetçi kodlarıyla bu bütçe oluşturulmuştur. Sayın Bakan iktidarınızın bakanlıkları, kamu kurum ve kuruluşları, bugün İstanbul Sözleşmesi fes edilmeseydi, kadınlara yönelik ayrımcı ve cinsiyetçi, suçlayıcı söylem ve politikalara girişemezdi. Bu ülkede koruma adı altında, boşanma aşamasında olan yüzlerce kadın katledildi. Katledilen kadınlara intihar süsü veriliyor. Kadınlar evde, öğrenci yurtlarında, sokak ortasında, denizde, dere kenarında, göllerde şüpheli bir şekilde ölü bulunuyor. Sadece 149 tane konukevi evi yaptık diyerek, kadına yönelik şiddeti önleyemezsiniz. Bu sığınakların sayısını çoğaltarak, kadınların yaşamlarını koruyan düzenlemeler için politika üreteceksiniz. 149 tane diye övündüğünüz sığınaklarınızdan birinde daha geçen gün izinli çıkan bir kadın katledildi. Kadını değil kadının içerisinde katledildiği aileyi koruduğu için, cinsiyetçi iş bölümünü esas aldığı için, kadın istihdamını arttırmayan, kadınları yoksulluğa mahkûm eden, nefret suçlarını körükleyen bu erkek egemen bütçeyi kadınlar adına kabul etmiyoruz, reddediyoruz.
Kadınların onayını almak istiyorsanız yapmanız gerekenleri söylüyorum
İstanbul Sözleşmesi yeniden imzalanmalı ve uygulanmalıdır. Nüfusu 100 bini geçen belediyelere sığınak açma uygulaması denetlenmelidir. Kayyım uygulamalarına son verilmelidir.Tüm bakanlıklar, toplumsal cinsiyet eşitliğini tesis etmeye yönelik politikaları hayata geçirilmelidir. Kadına yönelik şiddetle mücadele hizmetleri Tasarruf Tedbirleri Genelgesinden çıkarılmalıdır. Kadınlar için güvenceli iş olanakları sağlanmalıdır. Kadına yönelik şiddetle mücadelede cezasızlık politikaları, iyi hal indirimleri son bulmalıdır. Kadına yönelik şiddetle mücadele yürüten kadın kurumları, örgütler desteklenmeli kadın bütçesi ortaklaşılarak hazırlanmalıdır.
Kadın özgürlük mücadelemize olan inancımızla tüm kadınları selamlıyor, yaşasın kadın dayanışması, yaşasın kadın mücadelesi. Jin Jiyan Azadî
15 Aralık 2024