
Kadın Meclisi Sözcümüz Halide Türkoğlu, Diyarbakır İstasyon Meydanı’nda düzenlenen 8 Mart mitinginde konuştu. Türkoğlu, şunları söyledi:
Merheba dayikên aştiyê, merheba jinên berxwedêr, hûn bi xêr hatin, li ser seran li ser çavan hatin. Ez we hemûyan bi dil û can silav dikim. 8ê Adarê pîroz be.
Merhaba sevgili kadınlar, merhaba barışın ve demokratik toplumun savunucusu kadınlar. Merhaba, Jin Jiyan Azadî ruhuyla bu meydanı dolduran direnişin kadınları. Tüm işkencelere ve kayıplara rağmen barış mücadelesinden vazgeçmeyen ve bugün de barışı inşa eden Barış Annelerine selam olsun!
Bugün Amed’deki bu meydandan direnen kadınlarla birlikte seslenmek istiyoruz, zindanlara seslenmek istiyoruz. Bu direnişi büyüten cezaevindeki arkadaşlarımıza binlerce kez selam olsun! Bu meydandan Türkiye’deki bütün kadınlara sesleniyoruz. Ev içi emeği için mücadele eden, her türlü emek sömürüsüne karşı direnişini örgütleyen emekçi kadınlara sesleniyoruz. Bu topraklarda direnişi büyütürken, özgürlük ve eşitlik mücadelesinden vazgeçmeyen kadınlara selam gönderiyoruz. Ortadoğu coğrafyasında savaşa karşı barışın umudunu büyüten ve örgütleyen Sayın Öcalan’a binlerce kez selam olsun!
Barışı inşa edecek olan biz kadınlarız
Sayın Öcalan, 27 Şubat’ta yaptığı Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı ile barışın umudunu bu topraklarda bir kez daha büyüttü. Savaşa karşı barışın olanaklarının var olabileceğini, sadece Türkiye’ye değil, Ortadoğu’ya ve tüm dünyaya gösterdi. Dünya pür dikkat bu mesaja kulak kesildi. Tüm dünya, Sayın Öcalan’ın verdiği mesajı dikkatle dinledi ve aynı zamanda olumlu karşıladı. Bu topraklarda savaşın hanemize nasıl döndüğünü en iyi biz kadınlar biliyoruz. Savaş karşıtlığında, barış mücadelesinde elbette ki en önde yine kadınlar olacak. Barışı inşa edecek olan da biz kadınlar olacağız. Bu savaşı, hakimiyet adı altında dayatanlar aslında kadın mücadelesine de ket vurmaya çalışıyor. Bu yüzden de Sayın Öcalan'ın çağrısı, kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesini büyütme çağrısıdır. Biz kadınlar bu çağrıya her yönüyle sahip çıkacağız. Bu çağrının gereklerini ilmek ilmek yerine getireceğiz.
Bu ülkenin demokratikleşmesi lazım
İktidar da bu çağrıyı iyi dinlesin. Elbette ki bu çağrının hayat bulabilmesi için, bu ülkede demokratik bir değişime ihtiyaç var. Kürt sorununun demokratik çözümü için, demokratik siyasetin hayat bulabilmesi için bu ülkede özgürlüklerin ve eşitliklerin güvence altına alınması lazım. Yani bu ülkenin demokratikleşmesi lazım. Yıllardır barış mücadelesi veren bizler, bu ülkenin demokratikleşmesi için mücadelemizi yükselttik. Bu çağrıyla birlikte de kadınlar olarak mücadelemizi daha çok büyüteceğiz. Neden mi? Ortadoğu coğrafyası bir savaş alanı. Ne yazık ki, bugün Suriye’de yaşananlar tekçiliğin, milliyetçiliğin, militarizmin kadınlara ve halklara nasıl geri döndüğünü gösteriyor. Bunu bütün halklar görüyor. Ancak bu sistem, bu akıl kendisini bu şekilde sürdüremez. Ya yok oluşa götürür ya da özgür ve eşit bir yaşamın bu coğrafyada artık hayat bulması için bu şansı değerlendirmemiz lazım.
Özgür yaşayacağız, onurlu yaşayacağız
HTŞ ve ona bağlı güçlerin Alevilere, Dürzilere ve kadınlara yönelik başlattığı katliam kabul edilemez. O coğrafyada bir yanda Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi var, öte yanda katliamla yaşayan halklar gerçekliği var. Peki, barış ve özgürlük isteyenler olarak biz nasıl yaşamak istiyoruz? Elbette ki özgür yaşayacağız, onurlu yaşayacağız. Bu onurlu barışın gereklerini biz kadınlar yerine getireceğiz. Çünkü aksi katliamdır, soykırımdır, sömürülmektir, onursuz yaşamaktır.
Sevgili kadınlar ve gençler, gelecek umudumuzu bizler inşa ediyoruz. Bunu ilmek ilmek örerken, Sayın Abdullah Öcalan'ın çağrısını yerine getirirken de kadın mücadelemizi daha çok örgütleyeceğiz. Çünkü bizim kadın mücadelemiz sadece Türkiye ile sınırlı değildir. İran’da, Rojava'da, Afganistan'da, dünyanın dört bir yanında Jin Jiyan Azadî ile birlikte evrensel bir mücadele haline gelmiştir. Kürt kadınları şahsında, bu mücadele dünyada eşit ve özgür yaşamanın olanaklarını, modellerini sunmaktadır. Her türlü sömürüye, eşitsizliğe, gaspa, kayyım siyasetine ve inkar politikasına karşı biz kadınlar özgür ve eşit yaşamı hep birlikte öreceğiz. Kapı kapı, ev ev dolaşacağız ve herkesle konuşacağız. Bu 8 Mart’ı barışın 8 Mart’ı yapacak mıyız? Bu 8 Mart’ı kadınların binlerce yıllık özgürlük ve eşitlik mücadelesinin kazandığı 8 Mart yapacak mıyız? Yapacağız, çünkü başka seçeneğimiz yok. Onurlu ve eşit yaşamanın teminatı kadın mücadelesidir. Kadınları özgürlüğü, bu toplumun da özgürlüğü olacaktır. 8 Martlardan Newrozlara kadınlar kazanacak, barış kazanacak, Barış Annelerimiz kazanacak; hep birlikte kazanacağız.
Gültan Kışanak: Kimse yanılmasın, bu kimsenin kaybetmeyeceği bir çıkış ve çağrıdır
Gültan Kışanak ise yaptığı konuşmada, “Sevgili annelerimiz, en kıymetlilerini kaybedip barışa olan umudunu kaybetmeyen analarımız, sizlere de merhaba. 8 yıl sonra bir kez daha bu meydanda sizlerle birlikteyiz. 8 yıl boyunca siyasi rehine olarak tutulduk. Çünkü kadınların iradesini temsil ettik” dedi.
Kışanak, Öcalan’ın çağrısına dikkat çekerek, “Kimse yanılgılı yaklaşmasın. Bu hepimize yapılmış bir çağrıdır. Devlete, Kürtlere, hepimize, Ortadoğu halklarına ve biz kadınlara yapılan bir çağrıdır. Hepimiz üzerimize düşeni yapmalıyız. Sadece bekleyerek ve isteyerek olmaz. İlmek ilmek barışı ve özgürlüğü kurmalıyız. Biz Amed’den kadınlar olarak barış konusunda da demokratik toplumu inşa etme konusunda da hak ve özgürlük alanlarını genişletme konusunda da söz veriyoruz. Bu bizim emeğimiz ve sorumluluğumuz olacak. Buradan Ankara’ya çağrı yapma hakkını kendimizde görüyoruz. Ankara artık tecrit koşullarını kaldırmalıdır. Sayın Öcalan, barışın mimarı olarak hepimizin yarınlarına katkı sunmalıdır. Kimse yanılmasın, bu kimsenin kaybetmeyeceği bir çıkış ve çağrıdır. Hepimize kazanmanın yolunu gösteren bir çıkıştır” dedi.
8 Mart 2025